www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT => KÖŞE YAZARLARI - KARMA => Nihat Hatipoğlu => Konuyu başlatan: fanidunya NET - Haziran 20, 2025, 08:37:20 ÖÖ
-
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)
İslam’sız Müslümanlar
Bir Müslüman, İslam'sız bir hayat ve inanç sürdürmemeli. Eğer bir insan görünürde Allah'a ve Peygamber'e inanıyor ve ona imanının gereğini hayata tatbik etmiyorsa, zaten Müslüman'dır ama hakikatte İslam'dan uzaklaşır.
İslam ahlakından uzaklaşmamız, İslam'sızlığın bir belirtisidir. Özlü olarak belirtirsek; "Allah ve O'nun Resulü ne diyor?" değil de "Menfaatimiz ve algımız ne diyor, ona bakarım" diyorsak, felaketin kapısına geldik demektir. Şöyle bir düşünelim ve soralım:
"Karaborsacılık haram mı?" Evet. "Karaborsacılık yapıyor muyuz?" Evet.
"Kul hakkı yemek haram mı?" Evet. "Kul hakkı yiyor muyuz?" Evet.
"Yalan söylemek haram mı?" Evet. "Yalan söylüyor muyuz?" Evet.
"Şiddet uyguluyor muyuz?" Evet. Şiddet haram değil mi?
"Rüşvet haram mı?" Evet. "Rüşvet yiyor muyuz?" Evet.
HÂLİMİZİ SORGULAYALIM
İşte Peygamber'in ikaz ettiği felakete ramak kaldı. Ne buyurmuştu: "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, bütün endişe ve gayretleri karınları (mide ve şehvetleri) için olacaktır; şerefleri, malları ile ölçülecektir; kıbleleri kadınlar olacaktır; dinleri de dirhem ve dinarları olacaktır. İşte onlar mahlukatın en şerlileridir. Onların Allah katında hiçbir nasipleri yoktur." (Ali el-Müttakî, Kenzü'l-Ummâl, XI, 192/31186).
"Öyle bir zaman gelecek ki, kişi helalden mi, haramdan mı kazandığına aldırmayacak!" (Buhârî, Büyû, 7).
"Öyle bir zaman gelecek ki, doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hain sayılacak, hainlere güvenilecek.
İnsanlar şahitlik etmeleri istenmediği hâlde şahitlik edecekler, yemin etmeleri istenmediği hâlde yemin edecekler." (Taberanî, XXIII, 314)
"Öyle bir zaman gelecek ki, insanlar emr-i bil maruf ve nehy-i anil münkerde bulunmayacaklar. (Yani iyiliği özendirmeyecek, kötülükten de sakındırmayacaklar.)" (Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, VII, 280).
Bir gün Resul-i Ekrem Efendimiz, "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o vakit müminin kalbi tuzun suda eridiği gibi eriyecek" buyurdu. "Niçin eriyecek ya Resulullah?" diye sorulduğunda, "Kötülükleri görüp de onları değiştirmeye güç yetiremediği için" buyurdu.
(Ali el-Müttakî, Kenz, III, 686/8463).
Hâlimizi sorgulamalıyız. Adam Fatiha'yı okuyamıyor, Kuran'ı kendi internet bilgisiyle yorumluyor.
Sosyal medya platformlarında her gün dine ve kutsallara hakaret ediyor. Dinsizliği bir marifet gibi sunan tipler türedi. Kimi Peygamber'i, kimi ahireti inkârla meşhur. Kimine bakıyorsun, şimdilik agnostik; gelecekte hangi durakta demirleyeceği belli değil. Hedef belli; ülkemizin güzel insanlarını dinden uzaklaştırmak. Bunun için de her yalanı, her hareketi meşru görüyorlar. Gayrimeşru oluşumların meşru bir şey yapmaları mümkün değil.
AHLAKİ ERDEMLERİ UNUTMAYALIM
Müslüman namaz kılar, oruç tutar, zekâtını verir. Bütün bunlar gerekli ve şart. Ama bunlar kadar önemli olan, şart olan ahlaki erdemleri de unutulmamalıyız.
Müslüman iftira atmaz, hak yemez, hakaret etmez, başkasının alın terine, iffetine, namusuna, yaşam hakkına tecavüz etmez. Edebini yitirmez, anababaya öf demez, komşuyu incitmez. Kardeşlik hukukuna tecavüz etmez.
Sözünüz kadar hareketleriniz sizin imanınızın şahitleri olur.
Sözün güzel, etkileyici ama ahlakın yüz karartıcı ise ne kıymeti var? İnsanoğlunun şöyle bir zafiyeti var: "İnsan kendini müstağni (güçlü) görünce azgınlaşır." (Alak, 7).
TEVAZUYU BAŞTACI EDELİM
Dilerseniz sözü Mevlânâ'ya bırakalım. Mevlânâ da aynı manayı dizelerinde şöyle ifadelendirir:
"Allah buyurdu ki:
Ey insan, dikkatle bak da gör, senin topraktan yaratılmış bedenine, ruhumdan bir tohum ektim, seni yücelttim. Sen bu toprağın bir tozu iken, seni üstün bir varlık yaptım. Sana akıl verdim, aşk verdim.
Sen bir hamle daha yap da, topraklığı, yani tevazuyu kendine sıfat, huy edin. Ben de seni bütün yarattıklarımın üstüne emir kılayım.
Su, yüksekten aşağıya akar, sonra da aşağıdan yukarıya doğru yükselir, çıkar. Buğday, çiftçi tarafından toprağa atılır. Böylece yükseklerden gelir, toprağın altına girer. Sonra toprağın altından başkaldırır, yükselir; dik, kuvvetli bir başak hâline gelir.
Her meyvenin tohumu önce yerdedir. Yere girer, ondan sonra yerden başkaldırır, yükselir.
Bütün nimetlerin asılları, gökten toprağa yağdı, toprağın altına girdi. Ondan sonra tertemiz cana gıda oldu.
Bütün nimetler, tevazu ile gökten yere indikleri için, diri ve yiğit bir insanın cüzü oldular."
ŞEHİTLER ŞU AN YAŞIYOR
Sahabeden Cabir dalgındı. Efendimiz "Neyin var?" diye sordu.
- Ey Allah'ın Peygamberi, biliyorsun babam öldürüldü. Bakmaya mecbur olduğum kız kardeşlerim var. Üstelik ödemem gereken bir sürü borcun altındayım. Efendimiz şöyle cevap verdi: "Yüce Allah'ın, baban ile arada perde olmaksızın yaptığı konuşmayı haber vermemi ister misin?"
- Elbet isterim ya Nebiyyallah.
- Yüce Allah, babana, "Ey kulum, iste benden, dilediğini vereyim" dedi. Baban ise "Allah'ım senden dileğim, beni tekrar dünyaya döndürmendir. Senin yolunda ikinci defa şehit olmak istiyorum" cevabını verdi.
- Allah (CC) şöyle dedi: "Şu bir kesin hükümdür ki, ölenler bir daha dünyaya dönmeyecektir."
- Ey Rabbim, o hâlde geride kalanlara olsun hâlimi anlat. Bunun üzerine yüce Allah şu ayetleri indirdi: "Ey Habibim, sakın Allah yolunda öldürülmüş olanların ölü olduklarını zannetme. Gerçek olan şu ki, onlar diridirler. Rab'lerinin yanında rızıklarına nail olurlar. Allah'ın kendilerine yaptığı ikram sebebiyle mutluluk ve neşe içindedirler, arkalarından henüz kendilerine şehitlik rütbesiyle katılmamış olanlara, kendileri için hiçbir korkunun bulunmadığını ve mahzun olmayacaklarını müjdelemek isterler. Onlara, Allah'tan gelecek nimet ve ihsanı müjdelemek, müminlerin ecir ve mükâfatını Allah'ın zayi etmeyeceğini haber vermek isterler." (Âl-i İmrân, 3/169-171).
Nihat Hatipoğlu.
İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.
YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.
https://www.fanidunya.com.tr/