Şevvâlde Oruç Tutarken
Oruç kazâsı olanlar, Şevvâl ayında ve diğer mübârek günlerde tuttukları oruçlara niyyet ederken, kazâya kalan oruca niyyet etmelidirler...
Oruç kazâsı olmayanın, nâfile oruç tutması çok sevaptır. Farz borcu olanların nâfilelerine sevap verilmeyeceği bildirilmiştir. Meselâ farz namaz borcu olan, nâfile ve sünnet kılamaz, ancak oruç tutabilir. Çünkü bu kişi, ikinci Ramazân’a kadar oruç borcunu ödeyebilir.
Ama Şevvâl ayındaki “altı gün” orucu tutarken, kazâya da niyet edilirse, hem bugünlerde oruç tutulmuş olur, hem de kazâsı ödenmiş olur. Bunun için üzerinde oruç kazâsı olanlar, Şevvâl ayında ve diğer mübârek günlerde tuttukları oruçlara niyyet ederken, kazâya kalan oruca niyyet etmelidirler. Böylece hem kazâları ödenmiş, hem de o mübârek günlerde oruç tutanlara va'dedilen sevâblara kavuşmuş olurlar.
Şüphesiz ki, herhangi bir nâfile ibâdetin sevâbına kavuşabilmek için, îmânda ve farzlarda kusûr olmaması, harâmlardan kaçıp günâhlara tevbe etmek ve o işi ibâdet olarak yapmaya niyet etmek de şarttır.
Şevvâl ayında tutulan nâfile veya kazâ oruçlarını Pazartesi ve Perşembe günleri tutmak daha iyidir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Cennetin kapıları, Pazartesi ve Perşembe günleri açılır.” [Müslim]
“Ameller, Pazartesi ve Perşembe günleri, (Allahü teâlâya) arz olunur. Ben de amelimin oruçlu iken arz olunmasını isterim.” [Tirmizî]
Oruç kazâsı olanların da bugünlerde tutmaları iyi olur. Her ay, 3 gün oruç tutmak çok iyidir. Çünkü hadîs-i şerîflerde buyurulmuştur ki:
“Her ay 3 gün oruç tutan, yılın tamâmında oruç tutmuş gibi olur.” [Müslim]
“İbrâhîm aleyhisselâm, her ayda 3 gün oruç tuttu. Allâhü teâlâ da ona, ömrü boyunca oruç tutmuş gibi sevap verdi ve ömür boyu sanki yiyip-içmiş gibi de zindelik, kuvvet verdi.” [Beyhekî]
Bu oruçları, “Eyyâm-ı bîd” denilen hicrî-kamerî ayların 13, 14 ve 15. günleri tutmak iyi olur. Çünkü hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Ayda 3 gün oruç tutan, ayın 13, 14 ve 15. günlerinde tutsun.” [Nesâî]
“Her ay, eyyâm-ı bîd’de oruç tutan kimse, yılın tamâmında oruç tutmuş gibi sevâba kavuşur.” [Nesâî]
Nâfile oruç tutarken uygun bir davete gidilince, orucu bozmak günâh değildir. Bir mümin arkadaşı sevindirmek ve onu üzmemek için davetine gidilir. Davete gidip de orucunu bozmayan bir kimseye Peygamber Efendimiz, “Arkadaşın senin için bu kadar külfete girdiği hâlde, sen hâlâ 'Oruçluyum' diyorsun. Şimdi ye, sonra yerine bir gün tutarsın” [Dârekutnî] buyurdu. Yine buyurdu ki:
“Davete giden, Ramazân, kazâ ve adak orucu değilse, [nâfile] orucunu bozsun.” [Taberânî]
“Dîn kardeşinin hâtırı için nâfile orucu bozana, bin günlük oruç sevâbı yazılır. Bu orucu kazâ edince de iki bin günlük sevap yazılır.” [Şir’atü’l-islâm]
Öğleden sonra, bir zarûret olmadıkça, nâfile orucu bozmamalıdır. Hadîs-i şerîfte, “Nâfile oruç tutan kimse, öğleye kadar muhayyerdir” [Taberânî] buyuruldu.