Gönderen Konu: Stres Ve İslam.  (Okunma sayısı 93 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 1964
Stres Ve İslam.
« : Eylül 19, 2021, 03:51:15 ÖS »
Stres Ve İslam.

Bugünkü mevzumuz çağımızın önemli hastalıklarından biri kabûl edilen stresin insan ve toplum üzerindeki etkileri hakkında olacaktır.Bunun yanında stresin sebepleri ve stresten kurtulma yolları üzerinde durarak, konuyu müşahhaslaştırmaya çalışacağız inşallah.

Öncelikle stresin ne manaya geldiğini, kullanıldığı zaman aklımızda neleri çağrıştırdığını izah edelim. Stres kelime olarak;sıkışıklık, rahatsızlık, üzerimizdeki baskı demektir. Başka bir deyişle stres, dıştan gelen bir saldırı, baskı veya etki karşısında oluşan bir gerilim, normalin dışına çıkma halidir. Bu hal hem beden hem de ruhta görülür. İstenmeyen hoş görülmeyen bir durumla karşılaşma, stresin sebebi olabilir. Meselâ çalışma hayatımızdaki huzursuzluklar, iş arkadaşımızla aramızdaki gerginlik stres meydana getirir. Yine sokaktaki birinin yere tükürmesi ve üzerimize sıçraması, otobüse dolmuşa haddinden fazla yolcu binmesi, yeşil alanların azlığı ya da olmaması, suların sık sık kesilmesi v.b şeylerin tamamı insanda stresi meydana getiren şeylerdendir.

Stresin temelinde tabii ki toplumsal ve bireysel zenginlikleri paylaşma, rahatlığı arama vardır. Eğer bunları eşit bir şekilde elde edemezsek, paylaşmazsak dolayısıyla paylaşamayanlar strese girerler. Stres öyle bir noktaya ulaşabilir ki kişi intihara kalkışır, alkole başvurur, sigara tutkusu, artar, uyuşturucu almaya başlar ve birey böylece kendini tahrip eder. Yani stres, her yönden tahrip olayıdır. Kendimizi ve toplumu tahrip etmedir. Stres çok tehlikeli bir olgudur, realitedir, aynı zamanda fizyolojik ve psikolojik bir hadisedir.

Stres bu anlatılanların yanında kültürel bir hadisedir de. T.V yayınlarının aşırılığı, ve yanlış iletişim aktarması, basın kuruluşlarının yanlış bilgi sunması, bunlar insan üzerinde kesinlikle zararlıdır. Meselâ, benim cebimde beş kuruş olmadığını farzedelim. Reklamlarda en güzel yiyecekleri ve giyecekleri gördüğüm zaman, otomatikman gördüklerime ulaşamadığımdan benim üzerimde stres meydana gelecektir. Evimde televizyonum yoksa gider kahvede ayakta izlerim . Üstelik çay içmemek için ayakta izlemeyi de göze alırım. Peki ne yapılması gerekir diye sorarsanız derim ki, denetim ve bundan daha ziyade akılcı bir tutum ve iradeyi düzgün kullanmak gerekir. İradesini düzgün kullanmayan, Allah’ın çizmiş olduğu hayat çerçevesinden uzaklaşarak, kendi kafasında kurguladığı hayatı yaşamaya çalışan her insanda ileri derecede stresin olması kaçınılmazdır.

Kültürel yozlaşma ve ekonomik sıkıntıların stresin artmasında önemli bir faktör olduğu da söylenebilir. Ekonomik sorunların çözülmesi kişiye bağlı ana kişi iş bulabildiği oranda ekonomik sorunlarını çözer. Çiftçi çiftini süremiyor, ayakkabıcı ayakkabıyı tamir edemiyorsa ve ekonomik bunalım had safhaya ulaşmışsa, bu taktirde stresi ortadan kaldırmak zordur. Kültürel yozlaşma içinde aynı durum geçerlidir. Toplum sırf yabancı kültürlerin baskısı altında ise bu da stres meydana getirir. Çünkü bu toplumun yapısı yabancı kültürlere uygun değildir.

Bir insan durmadan kitap okuyamaz ve mütemadiyen müzik dinleyemez. Bunları ara vermeden yaparsa stresin altında eziliyor demektir. Amerika’da, new-york ta üç saniyede toplumsal bir hadise olmaktadır.Ya ırza geçme, ya intihar, ya esrardan hastalanma ve ya alkoliklerin hadisesi, Türkiye’de bu boyutta hadiseler yok ama, çok dikkatli hesaplandığında bu tür olaylar Türk toplumunda da sıkça rastlanan olaylardır. Artık bütün bunlar emniyet, sağlık ve sivil devlet birimlerinin başına büyük problemler açıyor.

Stresin büyük kentlerde daha yoğun olduğu düşünülebilir. Ama kırsal kesimde de varlığı inkar edilemez. Belki modeli farklıdır ama gerek ekonomik gerekse ailevi nedenlere dayanan stresler var artık toplumumuzda Bazen stres olayı sonunda hukuksal bir dava halinede dönüşüyor. Meselâ, otobüsteki aşırı sıkışıklıkta ayağımıza birinin bastığını düşünelim. Zaten bunaltıcı ve gergin olan böyle bir ortamda sinirlenerek kavga ettiğimizi, sonunda olayın mahkemeye kadar intikal ettiğini farzedelim İşte ufak bir hadisenin stresin verdiği baskı neticesinde hukuki boyutlara ulaşabildiğini gösteren bir örnek.

Stres insanı hem maddi hem de manevi olarak olumsuz yönde etkiler. Maddi yönden; hekimlerin ifadelerine göre, kalp ten kansere kadar bir çok hastalığa neden olabilir. Stres halinde vücutta hormon dengesi bozulur, bazı hormonların kandaki miktarı artar. Bunun neticesi olarak kalbin çalışma düzeninde bozukluk, midede asit salgılanmasında artma..... vs gibi oranları zorlayıcı durumlar ortaya çıkar. Bununla beraber kalpte, mide bağırsak sisteminde ve beyinde değişik bozukluklara sebep oluşuda oldukça sık görülür. Manevi yönden stresin verdiği gerginlik ise, kişinin işlerini normal yapmasını engeldir. Stres içerisinde bulunan bir kişinin isabetli karar verme şansı ve iş yapmada başarı oranı azdır. Bunlara sebep, stres yüzünden dikkatin bir konuya yeterince toplanamamasıdır.

Stresin şiddet ve süresi ise kişinin yapısıyla doğrudan olacaktır. Bu da kişinin eğitimi, kültürü, görgüsü, ve olayları göğüsleyebilme kabiliyetiyle doğrudan ilgilidir. Bir kişi de strese yol açabilecek neden, diğer bir kişi için önemli olmayabilir. Stresin kişinin yapısına bağlı olduğunu düşünürsek peki bu yapıyı neyle değiştirebiliriz? Araştırmacıların verdiği bilgiye göre bunlardan birincisi eğitimdir. Kişiyi ne kadar eğitebilirsek dışardan gelecek zorlamalara, strese karşı dayanma, sağlıklı düşünme ve beynini duygularından daha önce çalıştırma imkanına kavuşur. Vicdani ve dinî duygulara bağlılıkta  strese bağlıda strese karşı insanı koruyucu bir faktör olarak karşımıza çıkar. Peki bazı fûtursuzların dediği gibi dini inanç strese bağlı olabilir mi?

Dîni öğrenim gören öğrencilerde veya dindar görünen bazı kişilerde görülen ruhi bunalımların, onların dinî inançlarından olduğunu söyleyen hekimler vardır. Fakat durum derinliğine inilince onlardaki stresin asıl sebebinin dini inanç olmadığı görülür. Bu gibi hallerde stresi meydana getiren haller şunlardır:

Ferdin din bilgisinin yetersizliği, bu bilgisizlik şu sonuçları doğurabilir:

a)Din tek taraflı ele alınır, Meselâ; Allah’ın cezalandırıcı sıfatı ele alınırda bağışlayıcı sıfatı ele alınmaz ise , bu durumda kişi işlediği bir günahın etkisi ile bunalıma girer. Eğer Allah’ın bağışlayıcı vasfı (sıfatı) dikkate alınarak tevbe müessesesine sığınmazsa bunalımdan çıkamaz.

b)Batıl ve hurafe inançlar dini kisveye bürünerek kişiye hakim olur. Çok defa dine ters düşen bu inançlar, o dinin gereğiymiş gibi kabul edilir. Bunların sebep olduğu bunalımlar haksız yere dine maledilir.

2) İkinci sebep kişinin inanmakla inanmamak arasında bulunmasıdır. Yani tam iman sahibi olmamasıdır. Bir taraftan dini inanç, diğer taraftan bu inanca ters düşen arzular, veya çevre nin baskıları arasında kalan kişi bunalıma yani strese girer. Çünkü o kişi, iki taraftan birini seçmemiştir, karasızdır, işte bu kararsızlık stresin sebebidir. Tam dindar kişi seçimini yapar. O dini inanç taraftarıdır. Bu inanca ters düşen arzu ve baskılar onu etkilemez. Görülüyor ki dini inançla ilgili gibi görünen sebep, ya dinîbilginin eksikliğidir, yada sağlam bir imana sahip olamamadır.    Değerli mü’minler; İslam, insan hayatının bütün yönlerini kapsayan bir sistem getirmiştir Ruhî hayatıyla ilgilendiği gibi fiziki yapısıyla, çevresiyle ve diğer insanlarla olan münasebetleriyle ilgili tavsiyeler ve kurallar koymuştur. Bunlara uyulduğu taktirde huzura ve mutluluğa erişmek mümkün.

Stresin sebepleri çok çeşitli olmakla birlikte onu azaltmanın ve yenmenin

Çareleride bulunmaktadır. inanan insan daima Allah’la beraberdir. Allah’ı yanında bilen korkular ve endişelerden uzak yaşar. Kur’an-ı kerim’de      “Ey iman edenler: Allah’û Teala-yı çok çok anınız” emri yanında,  “Şüphesiz bilinki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura erer.”Hakikati yer almıştır. İşte insan oğlu Allah’ı unutup başka şeylerde mutluluk aradığı taktirde hiç şüphesiz aradığını bulamayarak sonunda çıkmaz yollara saplandığını anlayacaktır.

İslam insanın aşırı arzularını frenlemesini öğretir. Arabanın sürati frenle ayarlandığı gibi insanın içindeki hırslar, kötü duygularda İslam’ın koyduğu ölçülere zararsız hale getirilir. Öfkeyi yenmenin yolu “sabır” ilacını kullanmakla mümkündür. Kur’an-ı kerim’de sabır üzerinde çok durulur. Musibetler karşısında sabır, haramlara yönelmemekte sabır, öfkeyi yenmekte sabır, dini emirleri yerine getirmekte sabır..... bütün bunlar insanın iradesini güçlendirdiği gibi engelleri aşmada büyük bir destek sağlar Sıkıntıların maddi manevi kirlerin birikmesinden meydana geldiği âşikardır.

İnsanoğlunu daldığı dünya meşgalelerinden bir an için kurtarıp nefes aldıran, kendine gelme, düşünme Rabbinin huzuruna çıkma fırsatını veren hiç şüphesiz namazdır. Bir kul samimiyetle namaz ibadetine devam ettiği taktirde hem görevini yapmanın huzuruna erecek hem de Allah’ın sayısız mükafatlarına kavuşacaktır. Stres için çare, tavsiyelerde bulunanların ileri sürdükleri şeyler namazda yer alır. Ama namaz bunlar için kılınmaz. Namaz ibadeti kulluk maksadıyla yapılır. Sadece Allah’ın rızasını kazanma duygusu ve niyetiyle îfâ edilir. 

Bir yalancı ilim adamı “21. yüzyılda, doktorlar namazı yazacaklar” diye ifade etmiş. Günün belli saatlerinde ibadet eden insanın, ruh gerginliğinden uzaklaştığını, günlük hadiselerin verdiği sıkıntıyı nispeten hafiflettiğini, yabancılar bile anlamış olacaklar ki namazın insanlar üzerindeki olumlu tesirini ifade etmeden geçememişlerdir.
Stresten kurtulmak için çalışma ve meşguliyet tavsiye edilir. Oysa bir müslümanın boşa geçen zamanı yoktur.

  “İnsan için ancak çalışmak (gayret göstermek) vardır.” (necm, 39) buyuran cenab-ı hak, tembelliği ve adaleti müslümanlara yasaklamıştır. “ iki günü müsavi geçen zarardadır.” Buyuran Hz. Peygamber sallallahü aleyhi vesellemin bu tavsiyesine biz Müslümanlar ne kadar riayet edebiliyoruz. Kendimizi bir hesaba çekelim bakalım. Günlük yaptığımız işler, gittiğimiz yerler, konuştuğumuz laflar gündemimiz.....nelerden ibaret. Her kez kendisini çok iyi tanıyor. Kimse kimseyi yapmacık hareketler ve davranışlarla, süslenmiş vitrinlik sözlerle aldatmaya çalışmasın. Amel defteri o şaşmaz vesika, Allah (cc) ın o değişmez terazisi bir gün bizi çepeçevre kuşattı mı artık yapılacak hiçbir şey kalmamış demektir. Pişmanlıkların bütün türleri o vakit karşılıksız kalacak ve asla fayda sağlamayacaktır. Bunun böyle olacağını kaçınılmaz son geldiği an her şeyin bitmiş olduğunu, şimdiden yaşayan biz dünya ehli için mütait defalar kur’an-ı kerim’de açıklayan cenab-ı hak bütün bu mazeretleri ilahi buyruğu gereği kökünden kazıyacaktır. İşte o ahiret gününün, kıyamet saatinin sıkıntısı karşısında bu dünyada yaşadığımız sıkıntı ve stresler sineğin vızıltısı kadar olacaktır.

Olaylar karşısında metanetli olmak, teselli noktaları bulmak, kadere rıza göstermek ;insanı yıkılmaktan, ümitsizliğe kapılmaktan koruyan en sağlam zırhtır Müslüman bu zırha her zaman sığınan kimsedir. Aynı zamanda Cenab-ı Hak-ın Bakara suresi 216. ayette belirttiği;  ilahi emri her an hatırında hatırında bulundurandır.

“Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”

Başka bir ayeti celilede cenab-ı zül-celâl-ve-l –kemâl hazretleri:“Hayır yapınki felaha (mutluluğa) erişesiniz” buyurmaktadır. İnsanın bu dünyada tek başına yaşamadığı bir gerçektir. Bu vesileyle cemiyetin bir parçası olduğunu, diğer insanlara karşı sorumluluklarını ve vazifeleri bulunduğu her an düşünmeli bunu asla unutmamalıdır. Allah-ın kendisine verdiği bol nimetlerde başkalarının da hakkı olduğunu bilmeli ve olmayanların yardımına seve seve, gönül hoşluğu ile koşmalıdır.

Olaylar sürüp gidecek ve insanoğlunun başına bir çok şey gelecektir. Fakat insana yakışan ve yaraşan, Rab’i ile olan irtibatını sağlam tutmak onu (cc) her zaman yakınında ve yanında bilmektir. Bu prensiple ancak ancak sıkıntılarını ve problemlerini çözme yollarını bulacaktır.

Hıristiyanlıkta günah işleyen , papaz önünde günah çıkararak bu sıkıntılarından kurtulur. İslâm dininin yüceliği, kabahatin rabbi ile kul arasında kalmasında ve kurtulmak içinde samimi bir îtîraf ve tevbe yeterli bulunmaktadır.
Bir başka açıdan dini inancın stresi önlemede nasıl bir rolü olduğunu şu örnekle izah edebiliriz. Öncelikle inanmayan insanlarda var olan ölüm korkusu, yok olma düşüncesi stresin baş kaynağıdır. Ölüm daima ürkütücü ve korkutucu olmuştur. Ölüm korkusundan kurtulmak veya onu azaltmak bazı filozofların ele aldığı bir konudur. Bazıları ölüme alışmayı, bazıları ona önem vermemeyi öğütler. Ama bu yollar başarılı bir çözüm getirmemiştir. Ölüm korkusunu azaltan şey, ölümle insanın tamemen yok olmadığı fikrine inanmaktır. Buda ölümden sonra bir hayatın bulunduğunu yani âhiretin mevcudiyetini kabullenmekle olur. Ankebut suresinin 64. ayetinde cenab-ı hak;

“Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!”

Diye ifade ederken, stresin ana kaynaklarından birisi olan ölüm korkusunun ancak samimi bir dini inançla önlene bileceğine işaret ediyor.

Stresten kurtulmanın daha pratik başka yolları yokmudur? Diye soracak olursanız derim ki; stresten sınırlı olarak kurtulmak kişinin kendi elindedir. Başta her ferd kendisinin doktoru olmalı ve kendi kendine telkinde bulunmalıdır.

Neden daha çok etkilendiği, nelere daha fazla üzüldüğünü dikkate alarak bunlar4dan kendini uzak tutmalı, sağlığına dikkat etmeli, rasyonel (akılcı) olmaya çalışmalıdır. Kişi toplumun yığınla birikmiş sorunlarını tek başına çözemeyeceğini düşünmelidir. Kişisel sorunlarında tamamen üstesinden gelinemeyeceğini idrak etmeli ama bunun ortasını bulmaya çalışmalıdır. Yine stresin ortadan kaldırılmasında en önemli etkenlerden biride bizdeki “muhabbet” duygusudur. İşte insanların birbirlerini Allah için sevmeleri ve birbirlerine tebessüm ederek muhabbet duygularını ızhar etmeleri toplumsal ve bireysel huzurun sağlanmasında önemli etkendir.

Sonuç itibariyle diyebiliriz ki: stres denen hadise vardır ve çağımızın önemli bir hastalığı olarak devam etmektedir. Yaşadığımız asır insana modern hayatı ve birtakım şeyleri kazandırmış ama bir takım problemleri de beraberinde getirmiştir. Stresin saydıklarımız yanında sayamadığımız daha bir çok sebepleri olduğunu düşünerek bundan kurtulmanın çarelerini izah edebildiğimiz ölçüde uygulamaya çalışmalıyız. Dini inanç ve ibadetlerin stresi yenme noktasında pek çok olumlu etkilerinin olduğunu dikkate alarak günlük yaşantımızı bu çerçevede şekillendirmeli ve böylece Allah’a (cc) güvenip sadece ondan yardım istemeliyiz. Sohbetimizi Cenab-ı Peygamberin bir duasıyla bitirelim.

“Ey kalpleri (halden hâle) evirip çeviren Allah’ım Benim kalbimi dinin üzere sabit kıl”

KAYNAKLAR

1-Stres ve dini inanç, Prf .Dr Necati Öner(TDV yayınları, Ankara 1994)

2 – Diyanet Aylık Dergi,(Ağustos 1991, sayı: 8)

3 –Kur’an-ı Kerim Meali, (Prf Dr. Süleyman Ateş)                                                                                                                                                                                       

 


* BENZER KONULAR

Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41