Gönderen Konu: Birlik ve Beraberliğin Önemi ve Bayramlar  (Okunma sayısı 218 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Birlik ve Beraberliğin Önemi ve Bayramlar
« : Mayıs 17, 2020, 09:47:41 ÖÖ »
Birlik ve Beraberliğin Önemi ve Bayramlar

Bayramlarda fakirlere çok sadaka vermek, akrabayı ve din kardeşlerini ziyaret etmek, onlara hediyye götürmek, erkeklerin, kabirleri ziyaret etmeleri sünnettir...
 
Çok eskilerden beri her kavim, yılın bazı günlerine önem vermiş, bunu çeşitli şekillerde kutlamıştır. Dînî ve millî bakımdan önemi olan, milletçe her sene kutlanan bu günlere, çeşitli isimler verilmiştir.

İslâmiyetten önce Türk kavimleri ve devletleri kendi inanç, örf ve âdetlerine göre belli günleri kendileri için kutsal kabul etmişler ve bu günleri çeşitli merasimlerle kutlamışlardır.

Dede Korkut Hikâyelerinde, hânların başa geçmelerini, doğum ve zaferlerini kutlamak için toplandıkları, şölenler tertip ettikleri, ölümleri için yuğ, yani yas merasimi yaptıkları nakledilmektedir. Türkler Müslümân olunca, bu eski âdetlerini terk etmişlerdir.

İslâmiyetten sonra, “bayram” manasına gelen "îd" kelimesi kullanılmıştır ki, her yıl Müslümânların sevinçli, neşeli günleri tekrar geldiği için, böyle günlere “îd”, yani "Bayram" denilmiştir.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdu ki:

“Kim, bayram gecesini, o günün şuûruna ererek ihyâ ederse, kalplerin öldüğü gün onun kalbi ölmez.”

Bugün ve gecelerde, kandil gecelerindeki gibi, kazâ namazları kılmalı, tevbe etmeli, Kur'ân-ı kerîm okumalı ve çok yalvarıp duâ etmelidir. Bu geceleri çeşitli şekillerde hayırlı bir şekilde ihyâ etmeli, gâfil olmamalıdır. Gecenin bir sâatini ihyâ etmek yani ibâdetle geçirmek, bütün geceyi ihyâ etmek demektir.

Ebû Hüreyre hazretlerinin bildirdiği bir hadîs-i şerîf şöyledir:

“Bayramlarınızı tekbîr ile zînetlendiriniz, süsleyiniz.”

Peygamber Efendimiz diğer bazı hadîs-i şerîflerinde de buyurdu ki:

“Din kardeşini, sırf Allah rızâsı için ziyâret eden Cennettedir.”

“Bir Müslümân, bir Müslümânı ziyâret edince, 70 bin melek 'Ey Rabbimiz, senin rızân için ziyâret eden bu kulundan râzı ol' diye duâ ederler.”

Osmânlı Devleti'nin son dönem âlimlerinden Mehmed Zihnî Efendi'nin "Ni’met-i İslâm" kitâbında "Bayram günleri şunları yapmak sünnettir” denilip pek çok madde sayılmıştır; biz bunlardan konumuzla ilgili gördüğümüz birkaç maddeyi zikredelim:

1- Güzel koku sürünmek, 2- Yeni ve temiz elbise giymek, 3- Sevindiğini belli etmek, 4- Sabah namazını mahalle mescidinde kılıp, bayram namazı için, büyük câmiye gitmek, 5- Müminleri güler yüzle ve “Selâmün aleyküm” diyerek karşılamak, 6- Fakirlere çok sadaka vermek, [İslâmiyyeti doğru olarak yaymak için çalışanlara yardım yapmak], 7- Sadaka-i fıtrı, bayram namazından önce vermek, 8- Dargın olanları barıştırmak, 9- Akrabayı ve din kardeşlerini ziyâret etmek, onlara hediyye götürmek, 10- Erkeklerin, kabirleri ziyaret etmeleri de sünnettir.

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Bayramların Mana ve Ehemmiyeti
« Yanıtla #1 : Mayıs 17, 2020, 09:51:55 ÖÖ »
Bayramların Mana ve Ehemmiyeti

Bayram günleri; günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği ve yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç ve neşe kaynağıdır...

 Bildiğimiz gibi, bayram günleri, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildikleri günlerdir.

Türkçe’deki “Bayram” kelimesinin Arapça’daki karşılığı “Îd”’dir. “Îd” kelimesi [âde-yeûdü-avdet] kökünden türeyen bir kelime olup her yıl, Müslümânların sürûru/sevinci avdet ettiği, tekrar geldiği için, bu sevinçli günlere “Îd” denilmiştir.

Müslümânlar, bayram günlerine ayrı bir önem verirler. Zîrâ bu günler, rahmet kapılarının açıldığı, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği ve yoksulların sevindirildiği günler olması bakımından sevinç ve neşe kaynağıdır...

Dinimize göre, iki bayram vardır. Birincisi, Arabî aylardan Şevvâl-i şerîf ayının birinci günü Ramazan Bayramı; ikincisi, Zilhicce ayının onuncu günü Kurban Bayramıdır. Ramazan Bayramı üç gün, Kurban Bayramı ise dört gündür.

Peygamber Efendimiz, Medîne-i münevvereye hicret edince, Medînelilerin, câhiliye âdetlerinden kalma bayramları kutladıklarını gördü ve onları şöyle ikaz buyurdu:

“Allahü teâlâ, size, onlardan daha hayırlı iki bayram (Ramazan ve Kurbân Bayramlarını) ihsân etti.”

Peygamber Efendimizin ilk kıldığı bayram namazı, Ramazan Bayramı namazıdır.

Resûlullah Efendimiz, Kurban Bayramlarında iki kurban keserdi. Birisi kendisi için, diğeri de ümmeti için idi. Resûlullah için de kurban kesmek müstehab ve çok sevaptır.

Kurban kesen, kendisini Cehennemden âzâd etmiş olur. Bir hadîs-i şerîfte, “Hasislerin en kötüsü, (kesmesi vâcib olduğu hâlde) kurban kesmeyendir” buyurulmuştur. 

Sevgili Peygamberimiz bir hadîs-i şerîfinde de buyurdu ki: “Rahmet kapıları dört gecede açılır. O gecelerde yapılan dua, tövbe reddolmaz. Fıtr (Ramazan) ve Adhâ (Kurban) Bayramlarının birinci geceleri, Şabân ayının on beşinci (Berât) gecesi ve Arefe gecesi.”

Hazret-i Ali Efendimiz (radıyallahü anh), bir kalabalığı, eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neşelenmelerinin sebebini sorduğunda, onlar; "Bugün bizim bayramımızdır" dediler. Bunun üzerine Hazret-i Ali de; "Günâh işlemediğimiz günler de bizim bayramımızdır" buyurdu.

Yine bir Müslüman, ruhunu teslim edeceği (yani vefât edeceği) zaman, rahmet meleklerini, Cennetteki nimetleri görünce, onları görmenin zevkiyle can verir. Böyle sevinçli bir şekilde can verme vaktinin de, Müslümânın bayramı olduğu bildirilmiştir.

Ayrıca İslâm büyükleri, bir Müslümânın, Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günâh işlemeden, harâm lokma yemeden geçirdiği günleri de bayram kabul etmişlerdir.

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41