Gönderen Konu: Yaratılış Gâyemiz İbâdettir  (Okunma sayısı 98 defa)

0 Üye ve 4 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5809
Yaratılış Gâyemiz İbâdettir
« : Nisan 23, 2024, 06:45:12 ÖÖ »


Yaratılış Gâyemiz İbâdettir

İslâmiyetin farz kıldığı ibâdetlerin faydası, aslında insanlara yâni o ibâdetleri yapan fertlere, âilelere ve cemiyetleredir...

 En büyük ve en son Peygamber olan Hazret-i Muhammed (aleyhisselâm) tarafından teblîğ edilmiş olan îmân, ibâdet ve ahlâk esâsları ile insanlar, mânen ve mâddeten yükselmeye, üstünlük ve şeref sâhibi olmaya, dünyâ ve âhiret saâdetlerine kavuşmaya dâvet edilmişlerdir.
 
Böylece insanlar, âlemlerin ve bütün mahlûkların yaratıcısı olan ve bütün nîmetleri, iyilikleri gönderen Allahü teâlâya ibâdet etmeye, ancak O’na boyun bükmeye, O’na duâ etmeye, O’ndan yardım istemeye, O’na sığınmaya çağırılmışlardır. (Fâtiha sûresi, 4)
 
İbâdet, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmaktır. Allahü teâlânın rızâsı, yapılmasını kesin olarak emrettiği farzları yerine getirmekte ve yasak ettiği harâmlardan kaçınmaktadır.
 
Bilindiği gibi ibâdetler üç kısımdır: 1- Beden ile yapılanlar (namaz ve oruç gibi), 2- Mâl ile yapılanlar (zekât, sadaka-i fıtır ve kurbân gibi), 3- Hem beden, hem de mâl ile yapılanlar (hac ve umre gibi).
 
Namaz, oruç, zekât, kurbân gibi ibâdetler, insanlığın başlangıcından beri emredilmiş ibâdetlerdir.
 
Bir Müslümân, Allahü teâlânın harâm, yasak ettiği şeylerden, O yasakladığı için kaçınca ve emrettiği şeyleri, O emrettiği için yapınca ibâdet yapmış, kulluk vazîfesini yerine getirmiş olur. İbâdet görevini yerine getirebilmek de şüphesiz ki, Allahü teâlânın nelerden râzı olduğunu bilmeye bağlıdır.
 
Bildiğimiz gibi, İslâmiyetin farz kıldığı ibâdetlerin faydası, aslında insanlara yâni o ibâdetleri yapan fertlere, âilelere ve cemiyetleredir. Yoksa Allahü teâlâ, insanların ibâdetlerine muhtaç değildir. Müslümân namaz kılmakla, oruç tutmakla, diğer ibâdetlerini yapmakla, hem Allah’a karşı kulluk vazîfesini yapmış, hem de kalbini her türlü kötülüklerden temizlemiş olur.

Çünkü namaz ve oruç, insanları rûhen yükseltir ve kötülüklerden alıkoyar.
 
Aynı şekilde, Allah’ın emrettiği gibi mâlının zekâtını vermek ve muhtaçlara yardım etmekle de, hem Allah’a karşı kulluk, hem de insanlara karşı insânî vazîfe yapılmış olur.
 
Unutmayalım ki, zaman en büyük sermâyedir. Zamânın önemini belirtmek için Atalarımız: “Vakit nakittir” demişlerdir. Dünyâ ve âhiret saâdetini kazanmak, bu sınırlı zamânı iyi kullanmaya bağlıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz: “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.

Nasıl ölürseniz öyle haşrolunursunuz”  buyurmuştur.
 
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin oğlu, büyük âlim ve velî Muhammed Ma'sûm Fârûkî (rahmetullahi aleyh) “Vakit keskin bir kılıç gibidir. Kıymetli ve şerefli şeylere sarf etmek gerekir” buyurmuştur.
 
Silsile-i aliyye büyüklerinden Ubeydullah-ı Ahrâr (kuddise sirruh) da, "Tasavvuf, ehemmi mühimme tercîh etmektir. Vakti en değerli olan şeye sarf etmektir" buyurmaktadır.
 
Büyük âlim Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî ise, “geçen zamanı geri getirmek için bütün sultânlar, pâdişâhlar, krallar ya’nî devlet başkanlarının tamâmı bir araya gelseler ve bütün hazînelerini de harcasalar, yine de geri getiremezler” demiştir.

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41