Son İletiler

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 10
11
Bahaddin Elçi / Şükür 1
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 07:37:37 ÖÖ »


Şükür  1

Şükür, verilen herhangi bir nimetten dolayı bu nimeti verene karşı kalben, lisanen veya fiilen veya bunların hepsi ile birlikte hissedilen minnet duygusu ile gösterilen saygı, iyiliğin kıymetini bilme, nimetin sahibine iyilik yapana bu hissi gösterme, nimet ve iyiliği anıp sahibini övmektir: ‘Hem sizde nimet namına ne varsa hep Allah’tandır.’ (Nahl-53) ayet-i mucibince nimetlerin tamamının Hak’tan olduğunu bilmektir.

Allah’a verdiği nimetlerden dolayı teşekkür etmektir. Allah’a vasıl olmada vasıtadır.

Şükrün yolu acziyettir. Hz. Abubekir Sıdık efendimizin ifadesiyle: ‘Acizlikten başka vuslat yolu yoktur.’ Bu sebeple kulun yapması gereken, acziyetini müdrik olarak Hakk’a iltica etmektir. Nitekim, Yüce Allah’ın:

‘Ey Davut ailesi şükredin…’ (Sebe-13) hitabına karşı Davut (a.s), “Ya Rabbi şükür senin bir nimetin olduğu halde Sen o nimeti bana ihsan etmeyince ben şükredenlerden nasıl olabilirim?” şeklindeki acziyet içeren bir ifade ile Hakk’a iltica etmesi ve yüce Allah’ın: ‘Şimdi şükredenlerden oldun.’ Hitabı, acziyetin şükredici olmanın esası olduğunun misalidir.

Kulun acziyetinin şuurunda olmasının vasıtası faydalı ilimdir, irfan sahibi olmaktır. Kendini bilmektir. Kendini bilen, Rabbini bilir. Rabbini bilen, acziyetini müdrik olur. Acziyetini müdrik olan, mütevazı olur.

Öte yandan Seyyid Ahmet Er Rufai Hz’lerinin ifadesiyle: ‘Şükür, Allah’ın nimetleri ile Allah’a isyan etmemektir.’

Allah ve Resulü’ne itaattir. Bu fikrin sübutu: ‘Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse işte onlar Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.’

(Nisa 69) ayet-i kerimesidir. Allah ve Resul’e itaatin batınında Allah sevgisi vardır. Zira kalplerde hükümran olan sevgidir. Seven, sevdiğine itaat eder. Sevdiğine karşı özünde, sözünde ve ahdinde sadık olur. Esasen, “Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz.” (1/5) ayet-i kerimesi mucibince sadece Allah’a kulluk edeceğimize ve sadece O’nun emir ve yasaklarına uygun davranışlarda bulunacağımıza ve O’na mutlak manada itaat edeceğimize söz vermiş oluyoruz. Bu ahde vefa gösterenler muti olan müminlerdir ki, onlar Allah’tan başka hiç kimseden hiçbir şey istemeyen, böylece kula minnet kapsını terk edip, Allah’ın nimet kapısına yönelen, sonuçta muhtaç olmaktan kurtulanlardır. Bu bağlamda: ‘İstediğini Allah’tan iste ki muhtaç olmaktan kurtulasın.’ hadis-i şerifi hidayet rehberidir.

Şükür, nimetin artmasına sebeptir. Bu hususta; Yüce Allah’ın ‘Andolsun, şükrederseniz nimetimi artırırım.’ (İbrahim-7) vadi vardır. O’nun vadi haktır.

Şükredici olmak, inanç bütünlüğünü korumaktır. Dine mutlak manada bağlılıktır. Bidatlardan kaçınmak, Kur’an ve sünnete ittiba etmektir. Ölüm gelmeden önce ölüme hazırlıklı olmaktır. Ölmeden evvel ölmektir. Yani günahlardan kaçınmaktır. Bu hususta ölüler gibi olmaktır. (Zira ölüler günah işlemezler.) Yanıldığında arkasından tövbe etmektir. Şüphelileri terk etmektir.

Davasız amelin olmaktır. Yani kimseye haksızlık etmemektir. Hakkı hukuku gözetmektir. Hak sahiplerine haklarını teslim etmektir. Böylece ahirette salih amellerinin sevaplarının hak sahiplerine dağıtılmasından emin olmaktır.

Şükür, nimetlerin tamamının Allah’a ait olduğunu kalben anlamak, aklen bilmek, lisanen itiraf etmek, fiilen o nimetleri yerinde kullanmaktır.

Helalinden kazanmak, helal yerlerde, hayır ve hasenatta harcamak, organları yaradılış amaçlarına uygun olarak kullanmaktır. Bu bağlamda gözleri harama bakmaktan, kulakları haram dinlemekten (gıybet, yalan, iftira vs.), kalbi nifaktan (riya, şirk, kibir vs.) korumak diline, eline sahip olmak zikredilebilir.

Esasen kişinin küfrünün de, şükrünün de karşılığı kendisine aittir. Nitekim ayet-i kerimede: ‘Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük eden bilsin ki Allah müstağnidir. Her türlü övgüye layıktır.’ (Lokman-12) Gerçek şu ki; müminler, varlıkta da yoklukta da şükür ve sabırla hareket ederler. Hadis-i şerifte: ‘Müminin durumu hayret vericidir. Her hali kendisi için hayırlıdır. Sevinçli bir durumda olduğu zaman şükreder. Bu hal onun için hayırlı olur. Sıkıntılı bir durumda olduğu zaman sabreder. Bu hal de onun için hayırlı olur. Müminlerden başkası için böyle bir şey yoktur.’

Allah indinde muteber olan, insanın davranışlarıdır.

Nitekim hadis-i kutside: ‘’Ey kullarım, hakkınızda itibar ettiğim şey amellerinizdir. Öyle ise kim bir hayır işlemeye muvaffak olursa bundan dolayı Allah’a şükretsin. Kim de hayrın dışında bir amel işlerse bundan dolayı nefsini suçlasın. Çünkü iyi bilin ki hayır Allah’tan, şer nefistendir.”

Yüce Allah’a şükredici olmanın bir tezahürü de takvadır. Takva; korkma, sakınma, Allah korkusu ile günahları terk etmek, Allah’ın emir ve yasaklarına titizlikle riayet etmektir. Hayatın her anını Allah’ı görüyormuş gibi yaşamaktır. İman edip şirkten korunmaktır. Bütün hayırların kaynağıdır ve üç boyutludur.

İnsanın kendi nefsi ile vicdanı arasındaki takva; nefsin hakkını verip, hazzından kaçınmaktır. Mesela yiyip içmekte nefsin hakkı, tüm bunların ifratında ise nefsin hazzı vardır. Mümine yakışan: ‘Yiyin için, israf etmeyin.’ emrine itaattir. Sahip olduğu nimetleri amaçlarına uygun olarak kullanmaktır. Bu hususta adil olmaktır.

Böylece günahların vicdanları paslandırmasının önüne geçmektir. Nitekim: ‘Ey iman edenler Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.’ (Ahzab-71) “Gücünüz yettiğince Allah’tan korkun.” (64/16) ayet-i kerimeleri önemli birer beyandır.

İnsanın diğer insanlarla kendisi arasındaki takva; insanın hükmünde adil olmasıdır. Hakkı savunması, hukuka saygılı olmasıdır. Yüce Allah’ın kendilerine kitap verilenlere: ‘Allah’tan korkun.’ (Nisa-131) hitabı bu bağlamda önemli bir ikazdır.

İnsanın kendisi ile Allah arasındaki takva imandır.

İmanından emin olma ve kendisinden emin olunma halidir. İnandığı gibi yaşama erdemidir.

İnsan, takva sahibi olmakla kendisini Allah’ın huzuruna çıkmaya hazırlamış olur. Ölüm anında melekler insana Allah’ın rahmetinin ve mağfiretinin müjdesini iletirler.

Bu yüzden takva sahibi olan mümin Allah’a kavuşmayı, Allah da onu kendi huzuruna almayı sever.

Dünyaya dalıp, ahireti unutan kul, ölüm anında Allah’ın azabı ile korkutulur. Ahiretteki yeri kendisine ayan olur.

Bu sebeple o kul huzura çıkmak istemez. Allah da onu rahmetinden uzaklaştırır. Azabına yaklaştırır. Nitekim:

‘Öyle ise siz beni (itaatle, ibadetle) anın, bende sizi (sevap ile mağfiret ile) anayım. Bir de bana şükredin. Bana nankörlük etmeyin.’ ayet-i kerimesi bu hususta önemli bir uyarıdır.

Şükredici olmanın bir tezahürü de bütün nimetlerin sahibi olan Allah’a hamd etmektir. Hamd, övme, iyilikle ve üstünlükle niteleme en yüksek sevgi ve tazimle Allah’a yöneltilen övgü, kalbi sevgi, Allah’ı tenzih etmektir, kulun Allah’tan razı olduğunun ifadesidir. Bu sebeple Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifte:

‘Hamd, şükrün başıdır. Allah’a hamd etmeyen O’na şükretmiş olmaz.’ buyurmaktadır. Hamd, tamamen Allah’a aittir.

Elhamdülillah sözü uluhiyete ait bir nitelemedir. Bu bakımdan Allah’tan başkasına hamd edilmez. Hamd, hamdedilenin lütufkârlığının hamd edene ulaşmasıdır.

Kur’an-ı Kerim’de hamd kırk üç yerde ve Allah’a nispet edilmiş olarak geçmektedir. Elhamdülillah sözü, Allah’ın söylenmesinden en çok hoşnut olduğu sözler arasındadır. ‘Zikrin eftalidir.’

Sevinç veya musibet halinde elhamdülillah denilmelidir. Nitekim Allah dostlarından kervan sahibi olan birisine kervanı kaybolduğu bildirilince elhamdülillah der.

Bilahare kervanın bulunduğu haber verilince yine elhamdülillah der. Her iki halde de elhamdülillah demesinin hikmeti sorulunca;

“Kervanın kaybolduğu bildirdiğinde kalben bir üzüntü duymadığım için Allah’a hamd ettim. Kervanın bulunduğu bildirince bu defa sevinç duymadığım için, kalbimi dünya sevgisinden salim kılan Allah’a hamd ettim” şeklinde cevap verir.

Dünyevi bir musibet halinde hamd etmek Allah’ı tenzih etmektir. ‘İnsanın başına gelen her musibet muhakkak ki elleri ile yaptıkları yüzündendir.’ (Şûra-48) ayet-i kerimesi mucibince nefsi kınamaktır.

Elhamdulillahir rabbil âlemin sözü uluhiyete ve Rabbiyete ait bir nitelemedir. Kur’an-ı Kerim’in ilk sûresi Fatihay-ı Şerif’in ilk ayetidir. Şükredici olmanın esasıdır.

Bu hususta: ‘Elhamdulillahi rabbil âlemin dediğin zaman muhakkak ki Allah’a şükretmiş olursun.’ hadis-i şerifi önemli bir beyandır.

Şükredici olmak icmalen;

İnkârdan imana

Şirkten tevhide

Kibirden mütevazı olmaya

Ucubdân acziyete

Putlara tapınmayı terk edip Allah için ibadete

Münafıklıktan ihlasa

Fısktan (ifsattan) ıslahata

Zulümden adalete

Riyakârlıktan salih amele

Putperestlikten hakperestliğe

Yaratılmışlardan ummak yerine Allah’tan ümit etmeye

Yaratılmışlardan korkmak yerine Allah’tan korkmaya

Günahları terk edip tövbe etmeye

Şehvetten iffete

Cerbezeden hikmete

Gazaptan şecaate

Nefse itaatten nefse muhalefete

İfrattan itidale

İsraftan iktisatlı olmaya

Şeytan ile dostluktan şeytana düşmanlığa

Kindarlıktan dostluğa

Dünya sevgisini terk edip Allah sevgisine yönelmektir. Sonuçta Allah sevgisine mazhariyettir.

Allah sevgisi, Allah tarafından sevilme niteliği kazanınca şükür hasıl olur. Basiret açılır, kalp nurlanır, Allah’ın nazargâhı olur. Korku ve üzüntü gider, emniyet ve sevinç gelir, rızık genişler, insanlar hizmete koşar.

Sevilmiş olan hür olur. ‘Allah, sevdiği kulun kalbini öylesine genişletir ki, semalar ve zemin o kalbe sığar da yine de boşluk kalır.’ (Hadis-i şerif) Kul Rabbinden razı ve Allah da kulundan razı olarak cennete girer ve Cemalullah ile müşerref olur.

Allah, bu şerefi cümlemize nasip etsin. Amin. “Şüphesiz o yüceler yücesidir. Hüküm ve hikmet sahibidir.” (Şûrâ-51)

Bahaddin Elçi.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
12
Yetenekli Kalemler / Ortaklıklar Niçin Uzun Sürmez
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 07:25:17 ÖÖ »


Ortaklıklar Niçin Uzun Sürmez

Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi kurumsallaşamamak. Şirketlerin en önemli özelliği ortaklarının olmasıdır. "Şirk" kelimesi de zaten ortak anlamındadır. Şirket kelimesi ortaklık demektir. Ama nedense bizde ortaklıklar pek uzun sürmez... Neden? Neden ortaklar bir süre sonra kusura bakmayın ama “kurtarınca kaçarım” duygusuyla birbirine “gözünün üstünde kaşın var” diyerek son noktayı koyup “ayrılıyorum arkadaş” der?

Hiç mi ayrılan ve ayrıldıktan sonra her ikisi de yok olan ortakları ve ortaklıkları görmez?

Niye nefsinin esiri olarak “ben çalışıyorum” diye söylenirken ortağının çalıştığını görmezden gelir, anlamış değilim. Sonra da ortaklığı bitirince sistem bitiyor. Mahvoluyorlar... Yazık değil mi emeğe? Bu tamahkârlık niye?
 
Çünkü ortaklığı bozmaya niyetlenen kimse veya her iki ortağın her ikisi de elde edilen başarının ortaklıktan sonra da böyle devam edeceğini zannetmektedir.
 
Bir başarı elde edilip bir ticari faaliyet sürüp giderken bu başarının bundan sonra tek başına kendisinin olmasını düşünmektedir. Oysa bu başarı ikisi var iken elde edilen bir başarıdır. Bir kişiyle devam ettirilmesi çok zordur.

Aksine hesabını kitabını elbette ki iyi yaparak, ortağının kendine rende olmak istediği durumlara karşı onu reel anlamda ikaz edip uyararak ama ortaklığı bozmadan bu faaliyetini sürdürmek daha kolaydır. Yeter ki aradan nefsi, bencilliği ve ortağının o zamana kadar verdiği emeğe vefasızlığı unutmak olmasın.
 
Bu konuda batılı firmalarda ortaklıklar mümkün olduğunca kurumsal sürdürülmeye çalışılır. Aile şirketleri de olsa yine de kurumsallaşmaya gidilir ve yönetim kurumsal ve profesyonel ellerde yürütülür ama ortaklıklar bozulmaz... Onun içindir iki asırlık hatta üçüncü asra giren firmaları duyarız... Bizde ise birçok ortaklıklar beş on yılda son bulmakta çoğu çeyrek asra ulaşmamaktadır...
 
Akif İnan İzgördü.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
13
M. Said Arvas / Şeytân Köpek Nefis İse Kaplan Gibidir
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 07:18:50 ÖÖ »


Şeytân Köpek Nefis İse Kaplan Gibidir

Köpek kovalayınca kaçar. Başka taraftan yine gelir. Bu defâ da aldatamaz ise vazgeçer. Nefis ise kaplan gibidir. Saldırması, ancak öldürmekle biter.

Allahû teâlâ herkesin kalbine bir mele vazifelendirmiştir. Bu melek insana iyi düşünceler ilhâm eder. Şeytân da, insanın kalbine kötü düşünceler, vesveseler getirir. Helâl yiyen kimse, ilhâm ile vesveseyi birbirinden ayırır. Haram yiyenler ayıramaz. İnsanın nefsi de, kalbine kötü düşünceler getirir.
 
İlhâm ve vesvese devamlı olmaz. Nefsin kalbe verdiği kötü düşünceler ise, devâmlıdır, gittikçe artar. Vesvese, duâ edilirse, dine uygun yaşanırsa azalır ve zamanla yok olur...
 
Nefsin arzuları, ancak kuvvetli mücâdele ile azalır, yok olur. Şeytân, köpek gibidir. Köpek kovalayınca kaçar.

Başka taraftan yine gelir. Bu defâ da aldatamaz ise vazgeçer. Nefis ise kaplan gibidir. Hedefine ulaşamadıkça vazgeçmez. Saldırması, ancak öldürmekle biter.
 
İnsan, şeytanın vesvesesine uymazsa, bundan vazgeçer.

Başka vesvese başlar. Bazen çok hayırlı işe mâni olmak için, az hayırlı olan şeyleri yaptırmak ister. Büyük günâha sürüklemek için, küçük hayır yaptırmaya teşvik eder.
 
Şeytânın yaptırmak istediği hayırlı iş, insana tatlı gelir ve acele ile yapmak ister. Meselâ nâfile namazlarla meşgul edip, farzları yaptırmaz. Sağa sola çok sadaka verdirip zekât verdirmez. Hadis-i şerifte;

(Acele etmek şeytandandır. Beş şey bundan müstesnâdır: Borcunu ödemek, cenâze hizmetlerini çabuk yapmak, misafiri doyurmak, günâh işleyince hemen tevbe etmek, kızını zamanı gelince evlendirmek) buyuruldu. Yani namazını kılan ve günâh işlemeyen, nafakasını helâlinden kazanan birini bulunca kızını bekletmemelidir.
 
İlhâm olunan şeyler insan için en kıymetli şeylerdir.

İslâmiyete uygundur. Şeytandan gelen vesvese ise dinden uzaklaşmaya sebep olur.
 
İnsan, ilhâm olunan şeyleri yapmalıdır. Dikkat edilecek husus ilhâmın cinsini anlamaktır. Bu da İslâmiyete uygun olup olmadığına bakılır. Karar vermekte zorlanırsa, salih bir âlime sorulur. Salih olmayan, namazını kılmayan, dine uygun yaşamayan kötü din adamına sorulmaz...
 
Kalbe gelen düşünce, nefse acı gelirse, yapmak istemezse hayır olduğu anlaşılır. Tatlı gelir, hemen yapmak isterse, şer olduğu anlaşılır... Meleklerden gelenler ile, şeytanlardan gelenlerin tamamı kalbe girer.

İnsanın aklı da hakemlik yapar. Akl-ı selim sahibi meleklerden gelenlere itibar eder, onları beğenir ve yapar. Dünyada da ahirette de mesut olur. Akl-ı selim sahibi olmayan ise bunları beğenmez ve yapmaz iki cihanda da büyük sıkıntılarla karşılaşır.
 
Yol ayırımında olan her insan bu iki yoldan birini seçmeye mecburdur...

M. Said Arvas.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
14
Ebubekir Ay - Single Eserleri

11 / 00:00:48:18 / 70,88 MB

Ebubekir Ay - Ağladı Gözler 2021 Single - 320 Kbps (1 / 05:07)
------------------------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - Ağladı Gözler 2021  05:07


Ebubekir Ay - Aşk Dediler (Single) 2017 320 Kbps (1 / 04:56)
----------------------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - Aşk Dediler  04:56


Ebubekir Ay - Birakma Seydam 2021 Single - 320 Kbps (1 / 04:35)
-------------------------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - Birakma Seydam 2021  04:35


Ebubekir Ay - Cennet Sensiz 2020 Single (1 / 04:38)
-------------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - 1 Cennet Sensiz  04:38


Ebubekir Ay - Ey Allah'ın Resulü (Single) 2023 (1 / 04:30)
--------------------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - Ey Allah'ın Resulü  04:30


Ebubekir Ay - Gel Kardeşim 2018 Single (1 / 03:29)
------------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - 1 Gel Kardesim  03:29


Ebubekir Ay - Iyiki Varsın (Single) 2024 (1 / 04:45)
--------------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - Iyiki Varsın  04:45


Ebubekir Ay - Ruyi Zemin (Single) 2023 (1 / 03:28)
------------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - Ruyi Zemin  03:28


Ebubekir Ay - Selam Olsun 2017 Single (1 / 04:13)
-----------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - 1 Selam Olsun  04:13


Ebubekir Ay - Sen Yarabbi Deyince 2018 Single (1 / 04:01)
-------------------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - 1 Sen Yarabbi Deyince  04:01


Ebubekir Ay - Sultanım 2019 Single (1 / 04:33)
--------------------------------------------------------------------
Ebubekir Ay - 1 Sultanim  04:33

PCLOUD.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
15
İnaç Ahlak / Öfkenizi Yyenebiliyor Musunuz
« Son İleti Gönderen: gurbetciyim Mayıs 08, 2024, 09:10:53 ÖÖ »


Öfkenizi Yyenebiliyor Musunuz

Öfke,malumunuz olduğu üzere ateşin mahsuludur . Öfke anında yapılan işler hep pişmanlıkla sonuçlanır ,onun sebebiyle büyük kötülükler ve musibetler meydana gelebilir, bunun için "Öfke ile kalkan zararla oturur" denilmiştir. İnsan öfkeliyken doğru düşünemez ve o anda hem kendisi için hem de cemiyet için büyük zararlar verebilir, kimi zaman da kişiye edebi kaybettirip onu sabırlı, merhametli ve şuurlu biri olmaktan çıkarır . bu da kişinin dinini noksanlaştırır (Allah muhafaza eylesin)...

Bundan dolayı Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesaellem): "Öfke şeytandandır" (Ahmed b. Hanbel) ve "Öfkeden sakınınız" (Ahmed b. Hanbel) buyurmuştur...

Hazret-i Ali (r.a) cihad hareketlerinin birinde bir müşrikle teke tek dövüşürken, hasmını yere yatırıp göğüsü üzerine oturur ve onu önce imana davet eder. Fakat bu davete müşrik, Hz. Ali'ye tükürmekle cevap verir. Bunun üzerine Hz. Ali hasmını bırakıp üzerinden kalkar. Bu duruma çok şaşan putperest: "Beni niye öldürmedin" diye sorar. Hz. Ali de cevaben: "Eğer seni öldürseydim, öfke ve hiddete kapıldığım için öldürecektim, yoksa Allah'ın dinini kabul etmediğinden dolayı değil" Bu cevap üzerine putperest, La ilahe illallah Muhammedu'r-Rasulullah diyerek iman eder...

Evet, Hz. Ali (r.a) ve emsali büyükler, kendilerine dil uzatanlara karşi vakarlarini böyle muhafaza etmişler, gazablarini yenmişler ve ceza vermek gerekirken üstelik affetmişlerdir

Dolayısıyla İslam'da nefis için kızmak yoktur.Haklı bir davada bile olsa gazabı yenip affedebilmek en büyük meziyettir . Ancak İslam'a karşı yapılan bir saldırı söz konusu olduğu takdirde müslümanın kızması ve hiddetlenmesi İslam'ı korumak maksadıyla kesinlikle gerekli bir tavırdır...

Dolayisiyla öfke bütün kötülükleri barindiran bir haslettir.Onu yenebilmek büyük bir ahlak üstünlüğüdür.. Ancak nefsimiz kötülüğe meyyaldir ve bizi bu kötülüklere davet edebiliyor,

O halde:

--Bu konuda dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir?

--Nefsimizi bu mezmum huydan nasıl kurtarabiliriz? Öfkemizi nasil yenebiliriz?

--Bu hususta riayetsizlik, gerek aile yaşantısı gerekse sosyal yaşantı için nasil olumsuzluklar oluşturabilir?

--Bu konuyla ilgili gereken hassasiyeti gösterebiliyormuyuz? Ne dersiniz? ...

Rabbimiz'in rahmeti, bereketi ve magfireti sizlerin, bizlerin ve tüm müminlerin üzerine olsun...

BIR NEFIS MUHASEBESINE VAR MISNIZ ?

Bir hadisi şerifinde Rasullullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyurmuştur :

"Hesaba çekilmeden evvel, nefsinizi hesaba çekin..

Evet, zaman hızla akıp giderken hemen hemen günümüzün her saati dünyanin fani meşgaleleriyle harcanmaktadır. Dünyaya olan taalluk ve bağlılıgımız da ,aslı vazifemiz ve kutsi hizmetimizden bizleri sürekli alı koymaktadir. Bizler adeta koskoca bir hayati sadece nefsimiz için tüketip, dünyanın geçiciliğini düşünemez olduk.İstisnalar olmakla birlikte ne yazıkki pek çoğumuz bu durumdadır ...

Böyle olduk da ne oldu? ..Bilmem ki, ne kazandık?

Bugün Müslümanların içine düştükleri durumun altında yatan en önemli nedenlerden biri de bu değil midir? ..Bu kadar vahim bir durum karşısında bizler ne yapıyoruz?
Islam adına koskoca ihmaller, tekasüller, gaflet ..

Oyasa ki hayatın bütün bu fani meşgaleleri bizler için birer imtihandır...
Bu durumu 1400 yıl önceden Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bizlere bildirerek şöyle uyarıda bulunmuştur :

Benden sonra üzerinize (gelmesinden) korktuğum şeylerden birisi de dünya güzellik ve zinetleri acılıp ahireti ihmal edecek kadar sizi oyalamasıdır. (Buhari, Müslim)

Evet, Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu Hadisi Şerif 'le , bugünkü toplumsal yaşantımızın boyutunu ortaya koyarak, bu gerçeği apaçık açıklamıyor mu? Bunun için bir keder duymuyor muyuz?...

Öyleyse, 14 asır evvel yaşanan asrı saadeti günümüz dünyasına yansıtarak geçmişten ders almalıyız.Nitekim yaşanan bu manevi boşluğun giderilmesi ancak kalbimizin gıdası , ruhumuzun ihtiyacı ve rahatı olan ibadetlere sarılmakla mümkündür.. Zira asrı saadeti, asrı saadet yapan, insanların mutlak manada Kur'an doğrultusundaki hareket etmeleri ile değerlendirilemez mi? ...

Peki ya bizler ?..Hayatımızın hedefini, gayesini düşünmeyi vakit bulabiliyormuyuz?
Yaşantımız, yaratılış gayemize uygunmudur, bunu hiç düşündük mü ?

Mükellefiyetlerimizi, kulluk vazifelerimizi hakkıyla, eksiksiz olarak yerine getirebiliyormuyuz ? ..vicdanen rahat mıyız?

Ecel aniden kapımızı calmadan böyle bir nefis muhasebesine varmiyiz? yoksa halimize sükut edip , böyle gelmiş böyle gidecek mi diyeceğiz ?

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
16
İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE / Yol Haritamız Kur’an
« Son İleti Gönderen: gurbetciyim Mayıs 08, 2024, 09:04:32 ÖÖ »


Yol Haritamız Kur’an

“Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir.” (17/9)

Kur’ân okumayı belli zamanlara hasretmek, günün-gecenin belli saatlerinde Kur’ân okumaya, tefekkür ve tezekkür etmeye, akledip fıkhetmeye özen göstermek elbette güzel. Nazım Özdemir kardeşimin hatırlattığı gibi, kendisine şahitlik edilen Fecir Kur’ân’ını (İsra 17/78) okumayı ya da Kıyâmü’l-Leyl’de tertîl üzere; dura dura, sindire sindire Kur’ân okumayı (Müzzemmil 73/1,4) bir hayat prensibi edinmek daha da güzel.

Ancak, Kur’ân okumayı belli vakitlerle sınırlamayıp her zaman ve her fırsatta; evde, yolculukta, tatilde, piknikte.. Kur’ân’ı elimizden bırakmamak, Kur’ân’la birlikte seyahat etmek, onunla oturup onunla kalkmak, onunla yorulup onunla dinlenmek; hasılı yürüyen hayatın akışı içinde Kur’ân’la beraber yürümek, onu “yol haritası” edinmek, “yürüyen Kur’ân” olmak zorundayız.

Yaz aylarında hayatımız bir başka türlü hareketleniyor. Tebdil-i mekan, farklı bir imkan ve farklı bir zaman fırsatı da sunuyor insana. Farklı mekanlarda ve zamanlarda okunan Kur’ân, insanı başka başka ufuklara taşıyor. Dinlenirken Kur’ân’la “dinlenmek” de bu fırsatlardan biri...

Farklı zaman ve mekanlarda Kur’ân okurken kısa notlar almak, kendimizce vurucu/çarpıcı cümlelerin altını çizmek de güzeldir. Altını çizdiğimiz cümlelerle, aslında yol haritamızı da çizeriz:

Daha yolun/yolculuğun ilk adımında, Kur’ân bizi ontolojik boşluğa düşmekten kurtarır:

“Biz göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boşuna yaratmadık.” (Sâd 38/27)

“Biz göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları oyun/eğlence olsun diye yaratmadık.” (Enbiya 21/16)

Evet, gök, yer ve ikisi arasında bulunan varlıkların hiç biri boş yere yaratılmadı.

Sadece kendisinin değil göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların yaratılış hikmetini kavrayamayan insan ontolojik boşluğa düşer. Ontolojik boşluk ise varlığı ve hayatı anlamsız kılar.

Yarattığı varlıkların ve insanın yapısal özelliklerini en iyi bilen Rabbimiz, peygamberleri aracılığı ile gönderdiği vahiyle insanoğlunun elinden tutar; ona beşikten-mezara izleyeceği yol haritasını gösterir.

“Yaratan (yarattığını hiç) bilmez mi? O Latîf’tir (her gizliyi bilir) ve Habîr’dir (herşeyden haberdardır).” (Mülk 67/14)

Kur’ân-ı Hakîm, bazı sûrelerin başında ve sık sık kainattaki muazzam düzene dikkat çekerek her şeyin belli bir amaç için yaratıldığını ve bütün varlıkların kendilerine çizilen yörüngeler ve yol haritaları üzre hareket ettiklerini (tesbîh) hatırlatır:

“Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ı tesbîh ederler.” (57/1; 59/1, 24; 61/1; 62/1; 64/1; 17/44...)

“Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir felekte/yörüngede yüzmektedirler (yesbehûne).” (21/33; 36/40)

Varlıklar alemi, ister istemez Allah’a ve O’nun koyduğu kurallara boyun eğmiş olup O’nu hamd ile tesbih etmektedirler. Allah’a kulluk için yaratılan irade ve akıl sahibi varlıklar ise, itaat ve isyan etmekte özgür bırakılmışlardır.

“Ben cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât 51/56)

“Biz ona (hayır-şer, doğru-eğri, hak-batıl...) iki yol göstermedik mi?” (Beled 90/10)

İnsana iki yol gösteren ve onu bu yollardan birini tercihte özgür bırakan Rabbimiz, insanoğlunun üzerinde yürüdüğü taktirde dünya ve ahiret saadetini elde edeceği Doğru Yol’un yol haritasını da apaçık ortaya koydu:

“Doğru Yol’u göstermek Bize aittir.” (92/12)

“Şüphesiz Biz ona (Doğru) Yol’u gösterdik. İster şükredici olur, isterse nankör.” (İnsan 76/3)

Sırât-ı Müstakîm’in yani Dosdoğru Yol’un işaret taşlarını ve insanlığı esenliğe ulaştıracak şaşmaz ilkeleri içeren vahyî gerçeklik, model insanlar olan peygamberler aracılığı ile bildirildi ve örneklendi.

“İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola iletir.” (Bakara 2/213)

Ebedi yol haritası ise son vahiy olan Kur’ân! “De ki: Doğru yol ancak Allah'ın yoludur.”(Âl-i İmran 3/73)

Evet, mutlak hakikat yalnızca ve sadece Kur’ân’dır. O’nun dışındaki yollar ise mahza dalâlet!

“Hakk’tan sonrası/başkası sadece sapıklıktır!” (Yunus 10/32)

“Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.” (En’âm 6/153)

“Ve Allah (sizi) Selâmet Yurdu’na çağırır ve dilediğini Sırât-ı Müstakîm’e iletir.” (Yunus 10/25)

Yol tercihi elbette insan iradesine bırakıldı; isteyen Hak Yol’u, isteyen de batıl yolları tercih eder. Ancak Allah insanların Doğru Yol’da olmasına razı olur, sapıklığa ise razı olmaz.

“O, bir grubu doğru yola iletti, bir gruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.” (A’râf 7/30)

Kendilerini doğru yolda zanneden şeytanın dostları, gurur ve kibirleri sebebiyle hakkı bulamazlar.

“Yeryüzünde haksız yere kibirlenenleri âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar her tür mucizeyi görseler de iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Fakat azgınlık yolunu görürlerse, hemen ona saparlar. Bu, onların âyetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan gafil olmalarındandır.” (A’râf 7/146)

Sırât-ı Müstakîm üzre yürüyenler kendilerine iyilik ederler, ondan sapanlar ise zarar ve ziyanda olurlar.

“Şüphesiz Biz bu Kitab'ı sana, insanlar için hak olarak indirdik. Kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur. Sen onlar üzerinde vekil değilsin.” (Zümer 39/41)

Sapkınlıkları sadece kendilerine zarar veren inkarcılar ne kadar çok, ne denli güçlü olurlarsa olsunlar Allah’a da Allah’ın davasına da zarar veremezler. Onlara, Hz. Musa’nın (a.s), egemen küfür ve zulüm düzenlerine karşı çağlar ötesinden gelen muhteşem sözünü kıyamete kadar haykırmaya devam etmeliyiz:

“Eğer siz ve yeryüzünde bulunanların tamamı küfretseniz/inkâr etseniz (ne yazar!); muhakkak Allah Ganî’dir (hiçbir şeyinde noksanlık olmaz), Hamîd’dir (hamde lâyık olandır).” (İbrahim 14/8)

Dosdoğru Yol’da yürüyüp dosdoğru yaşayanlara gelince; onlar için ne korku vardır, ne de hüzün!

“'Rabbimiz Allah'tır' deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Ahkâf 46/13)

Rabbimiz, bizleri “Esenlik Yurdu”na ulaştıracak yegane yol haritamız olan Kur’ân’la yürümeyi, bir başka ifade ile “yürüyen Kur’ân” olmayı, Kur’ân’la yaşayıp Kur’ân’la ölmeyi hepimize nasib eylesin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
17
ZİKİRLER / Ayetlerde Zikir Anmak
« Son İleti Gönderen: gurbetciyim Mayıs 08, 2024, 08:58:48 ÖÖ »


Ayetlerde Zikir Anmak

Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır. (2/114)

Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin! (2/152)

Hac ibadetlerinizi bitirince, babalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir şekilde Allah'ı anın. İnsanlardan öyleleri var ki: Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver, derler. Böyle kimselerin ahiretten hiç nasibi yoktur. (2/200)

Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah'ı, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi zikredin. (2/239)

(Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O'nu tesbih et." dedi. (3/41)

Bunları biz sana ayetlerden ve hikmetli zikr'den (Kur'an'dan) okuyoruz. (3/58)

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. (3/190)

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (3/191)

Namazı bitirdiğinizde, Allah'ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık 'güvenliğe kavuşursanız' namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü'minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır. (4/103)

Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikr'in gelmesine mi şaşırdınız? (Allah'ın) Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını (veya üstün kıldığını) hatırlayın. Öyleyse Allah'ın nimetlerini hatırlayın, ki kurtuluş bulasınız." (7/69)

(Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir. (7/201)

Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma. (7/205)

Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler. (7/206)

Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokca zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız. (8/45)

Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalbler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur. (13/28)

Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz. (15/9)

Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun. (16/43)

(Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye. (16/44)

Ancak: "Allah dilerse" (inşallah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir." (18/24)

Sen de sabah akşam O'nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi 'istek ve tutkularına (hevasına)' uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme. (18/28)

Ki onlar, Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kur'an'ı) dinlemeye katlanamazlardı. (18/101)

(Bu,) Rabbinin, kulu Zekeriya'ya rahmetinin zikridir. (19/2)

Kitap'ta Meryem'i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti. (19/16)

Kitap'ta İbrahim'i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir peygamberdi. (19/41)

Kitap'ta Musa'yı da zikret. Çünkü o, ihlasa erdirilmiş ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi. (19/51)

Kitap'ta İsmail'i de zikret. Çünkü o, va'dinde doğruydu ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi. (19/54)

Kitap'ta İdris'i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi. (19/56)

Gerçekten Ben, Ben Allah'ım, Ben'den başka ilah yoktur; şu halde Bana ibadet et ve beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl." (20/14)

Ve seni çok zikredelim." (20/34)

Sen ve kardeşin ayetlerimle gidin ve beni zikretmede gevşek davranmayın. (20/42)

Firavun'a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı. (20/43)

Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." (20/124)

O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der. (20/125)

(Resûlüm!) Sen, onların söylediklerine sabret. Güneşin doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini övgü ile tesbih et; gecenin bir kısım saatleri ile gündüzün etrafında (iki ucunda) da tesbih et ki, sen, Allah'tan hoşnut olasın, (Allah da senden!). (20/130)

Biz, senden önce de, kendilerine vahiy verdiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz. (21/7)

Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız? (21/10)

Yoksa O'ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki: "Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin. İşte benimle birlikte olanların zikri (Kitabı) ve benden öncekilerin de zikri." Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yüz çeviriyorlar. (21/24)

Siz onları alay konusu edinmiştiniz; öyle ki, size benim zikrimi unutturdular ve siz onlara gülüp duruyordunuz." (23/110)

(Bu nur,) Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler. (24/36)

(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (24/37)

Derler ki: "Sen yücesin; senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz, ancak onları ve atalarını sen meta verip yararlandırdın, öyle ki (senin) zikri(ni) unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular." (25/18)

Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah'ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öclerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir. (26/227)

Sana Kitap'tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir. (29/45)

Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır. (33/21)

Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokca zikreden erkekler ve (Allah'ı çokca) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır. (33/35)

Ey iman edenler, Allah'ı çokça zikredin. (33/41)

Ve O'nu sabah-akşam tesbih edin. (33/42)

Sen ancak, zikre (Kur'an'a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah')a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele. (36/11)

Ve o zikir okuyanlara, (37/3)

Zikir (Kur'an), içimizden ona mı indirildi?" Hayır, onlar Benim zikrimden bir kuşku içindedirler. Hayır, onlar henüz Benim azabımı tatmamışlardır. (38/8)

Biz, dağları onun emrine vermiştik.Akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi. (38/18)

O da demişti ki: "Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim." Sonunda bu atlar (koştular ve toz) perdesinin arkasına saklandılar. (38/32)

Bu, bir zikr'dir. Şüphesiz muttakiler için, elbette varılacak güzel bir yer vardır. (38/49)

Allah, kimin göğsünü İslam'a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi? Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler. (39/22)

Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların O'ndan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır. İşte bu, Allah'ın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete erdirir. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için de bir yol gösterici yoktur. (39/23)

Allah, tek olarak anıldığı zaman, ahirete inanmayanların içlerine sıkıntı basar. Ama Allah'tan başkası anıldığı zaman hemen yüzleri güler. (39/45)

(Resûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ile tesbîh et. (40/55)

Siz ölçüyü taşıran bir kavimsiniz diye, şimdi o zikri (öğüt ve hatırlatma dolu Kur'an'ı) sizden (uzaklaştırıp) bir yana mı bırakalım? (43/5)

Onların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık" demeniz için. (43/13)

Kim Rahman'ın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur. (43/36)

İman edenler, derler ki: "(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla (olan): (47/20)

Şu halde sen, Bizim zikrimize sırt çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenden yüz çevir. (53/29)

Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (54/17, 54/22, 54/32, 54/40)

Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır." (54/25)

İman edenlerin, Allah'ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin 'saygı ve korku ile yumuşaması' zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı. (57/16)

Bilin ki Allah, ölümünden sonra yeryüzünü canlandırıyor. Düşünesiniz diye gerçekten, size âyetleri açıkladık. (57/17)

Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (58/19)

Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (62/9)

Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. Allah'ın fazlını isteyip-arayın ve Allah'ı çokca zikredin; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz. (62/10)

Ey iman edenler, ne mallarınız, ne çocuklarınız sizi Allah'ı zikretmekten 'tutkuya kaptırarak-alıkoymasın'; kim böyle yaparsa, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (63/9)

O inkâr edenler, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar. (68/51)

Oysa o (Kur'an), alemlere bir zikr (öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şeref)den başka bir şey değildir. (68/52)

Ki, kendilerini bununla denemek için. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Allah), onu 'gittikçe şiddeti artan' bir azaba sürükler. (72/17)

Mescidler şüphesiz Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin). (72/18)

Rabbinin ismini zikret ve herşeyden kendini çekerek yalnızca O'na yönel. (73/8)

Ve sabah, akşam Rabbinin adını zikret. (76/25)

Zikr (vahy, öğüt) bırakanlara; (77/5)

Ve Rabbinin ismini zikredip namaz kılan. (87/15)

Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi? (94/4)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
18
Ayet'i Kerimeler / 40 Ayette Müslümanın Kmliği
« Son İleti Gönderen: gurbetciyim Mayıs 08, 2024, 08:41:16 ÖÖ »


40 Ayette Müslümanın Kmliği

Dünya'da herşeyin/ herkes'inbir kimliği olduğu gibi müslüman'ın da bir kimliği olmak zorundadır. Bu kimlik sayesinde Müslüman diğer insanlardan ayrılır,bu kimlik sayesinde öküz altında buzağı arayanların kalpleri ferahlayacak, çekebilirlerse bir oh diyebileceklerdir.Bakalım bir müslüman'ın kimliği nasıl olmalı.

1) Doğarken İslam fıtratı üzere doğup, adı ALLAH (Celle celaluhu) tarafından konulan, (hac / 79)

2) Yapacağı bütün işler,vazifeler Kur'an tarafından açıklanarak,ciddi bir Müslüman olduğu gösterilen, (nur / 62)

3) Peygamber'imizin (salllallahu aleyhi ve sellem) getirdiği her şeyi kabul edip,yasakladığu şeylerden kaçınan, (haşr / 7)

4) Sımsıkı tutulacak kulpun Kur'anı kerim olduğuna iman eden, ( al-i İmran / 103)

5) Nizalı, cekişmeli mes'elelerini, her türlü işlerini sadece ve sadece Kur'an ve sünnete götüren (nisa / 59)
Hareketli, dinamik ruhlu istikbale ümitle bakan bir ALLAH (Celle celaluhu) adamıdır.

6) Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) den başka birini hakem olarak kabul etmeyen (nisa / 65)

7) Hakimiyet hakkının sadece ALLAH (Celle celaluhu) ait olduğunu kabul eden (Yusuf / 40)

8 ) Hiçbir cahiliyet hükmünü kabul etmeyip, itibar etmeyen (maide / 50)

9 ) Emredici olarak sadece ALLAH'ı (Celle celaluhu) tanıyan (a'raf / 54)

10 ) Kitabın tamamına iman edip bütününün hayata hakim kılınmasını Hakk emri kabul eden (bakara / 8 )
Temiz ruhlu, hoş kokulu ALLAH (Celle celaluhu) taraftarı olan biridir.

11 ) Siyonist güçleri, dost, emir, veli kabul etmeyen (maide / 51 )

12 ) Dinini oyuncak ve eğlence yerine koyanları reddeden (maide / 57 )

13 ) Tanrı ismini paravana edip o isim ile ALLAH'a (Celle celaluhu) dua etmeyen (a'raf / 180 )

14 ) Hastalandığında şifa'yı sadece ALLAH'tan (Celle celaluhu) bekleyen (isteyen) (şuara / 79 )

15 ) Tağuta kesinkes dua etmeyen (ra'd / 18 )
Hedefini tesbit etmiş,stratejisini çizmiş hedefe doğru yol alan bir ALLAH (Celle celaluhu) dostudur.

16 ) ALLAH (Celle celaluhu) yolundaki cihadı hiçbir şeye tercih etmeyen (tevbe / 24 )

17 ) Tağut'un önünde muhakeme olmayı reddeden (nisa / 60 )

18 ) Sadece ALLAH'tan (Celle celaluhu ) korkan (çekinen) (ahzab / 39 )

19 ) ALLAH'ın (Celle celaluhu) hükmünü dinleyince dinledik ve itaat ettik diyen (nur / 51 )

20 ) İslam'ın dışında kalmış bir yolla islam'a hizmet etmeyen ( al-i İmran / 85 )
Akıllı, nakle aklını teslim etmiş, vahyin gölgesinde yaşamak isteyen bir ALLAH (Celle celaluhu) kuludur.

21 ) ALLAH (Celle celaluhu) ve resulunün hükmüne itiraz etmeyi aklından bile geçirmeyen (ahzab / 36 )

22 ) İnandık demekle her türlü vazifesinin bittiğine inanmayan (ankebut / 2-3)

23 ) İmanını zulüm ve şirke bulaştırmayan (en'am / 82 )

24 ) Müslüman olmakla iftihar eden (fussilet / 33 )

25 ) ALLAH (Celle celaluhu) ve resulü ile harb ilan eden faiz belasından uzak duran ( bakara / 278 )
Cihad ruhlu, ibn-i erkam evinin muhtevasına aşık bir garib kuldur.

26 ) Dünya'ya gönderilişin gerçek sebebini ibadette bulan ( zariat / 56 )

27 ) Din tamamen ALLAH'ın (Celle celaluhu) oluncaya kadar küfürle savaş içerisinde olan (enfal / 30 )

28 ) İyilerin ve iyiliklerin yanında kalıp, münkere ve münker davetçilerine meydan okuyan (al-i İmran / 104 )

29 ) Cahil,müşrik ve kafirlerin peşine ve fikrine takılmayan (en'am / 116 )

30 ) Yetimin malını koruyan ( isra / 34 )
Beşinçi devrenin kapısının önünde bekleyen bir ALLAH (Celle celaluhu) askeridir.

31 ) Zan ve şüphe ile hareket etmeyen ( yunus / 36 )

32 ) Helal ve haram kılma yetkisinin sadece ALLAH'a (Celle celaluhu) ait olduğuna inanan ( tevbe / 31 )

33 ) Mü'minleri bırakıp da kafirlerle dostluk kurup, işbirliği yapmayan ( maide / 51 )

34 ) Bey'at bağı boynunda olduğu halde Müslüman oluşunun ve Müslüman kalışının mücadelesini veren ( nisa / 59 )

35 ) Tağutun yolunda savaşanlarla savaşan ( nisa / 76 )
Dar'un nedve mahiyetinde olan her şeye karşı çıkan bir mücahid'dir.

36 ) Dininden dönerek mürted olmayan ( maide / 54 )

37 ) ALLAH (Celle celaluhu) ve resulüne muhalefet eden hiçbir ferdi ve topluluğu sevmeyen ( mücadele / 22 )

38 ) Dost olarak ALLAH'ı (Celle celaluhu) resulünü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir de ilahi emirleri ayırt etmeksizin hepsine boyun eğen mü'minleri seven ( maide / 55 )

39 ) Küfrü sevenlerden birini (velev küfrü seven babası dahi olsa) sezerse derhal irtibatı kesen ( tevbe / 23 )

40 ) Mü'min'lere karşı mütevazi, kafirlere karşı onurlu ve şiddetli olan ( maide / 54 )
Din, akıl, nesil, can, ve mal güvenliği sağlanmadıkça adalet ve huzurun gelemeyeceğine inanan bir ALLAH (Celle celaluhu) askeridir.

Özet ile, faaliyetleri ile, çevresi ve zemini ile bir Müslüman budur.Bizi böyle anlatan kitabımız KUR'AN'I KERİM'dir. Kimliğimizi tanıdığı halde bize fitne diyenler oluyorsa, uzatsınlar onların ellerini öpeceğiz!... Çünkü o ithamı alanlar ALLAH'a (Celle celaluhu) hamd etme makamında bulunurlar

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
 
19
Sağlık / C Vitamini Cilt Gençleştiriyor
« Son İleti Gönderen: gurbetciyim Mayıs 08, 2024, 08:29:33 ÖÖ »


C Vitamini Cilt Gençleştiriyor

''Hangi yaşa gelirse gelsin kendini daima zinde hissetmek ve genç bir cilde sahip olmak herkesin hayalidir. Ancak zaman içinde kırışıklıklar, lekeler oluşur, yaş ilerledikçe gevşeme görülen cilt parlak, gergin ve dolgun görünümünü kaybeder.''dedi. Clinimed Dermatoloji Kliniği Uzmanı Dr. Elif Ebru Güner, cildi yaşlanma sürecine girmeden desteklemek, yaşlanma sürecini geciktirmek için antiaging uygulamalarına başvurulduğunu belirterek “Dört güçlü antiaging” ten söz ediyor. Çoğu içerik cildi değiştirebileceğini iddia eder ancak yaşlanma belirtilerine karşı ispatlanmış olan antiaging içerikler; Yeşil Çay, Retinol ve Retinoidler, Vitamin C, Reptidler ciddi savaşım gösterirler.

Kollagen deposu Vitamin C: Vitamindeki yüksek antioxidant, içerik kollejenin parçalanmasını engelleyerek serbest radikal hasarına karşı savaşır. Hatta E vitaminiyle birlikte kullanıldığında UV ışınlarına karşı korumayı artırdığı da bilinir. Soğuk algınlığına karşı tedavi edici olan Vitamin C, suda çözünen bir antioksidan olarak, kollajen formasyonu, dokunun büyümesi yani iyileşmesi ile sağlıklı kemikler ve dizler için de gereklidir.''diye konuştu.

SAYISIZ FAYDASI OLAN YEŞİL ÇAY

Dermatoloji Uzmanı Dr. Elif Ebru Güner daha sonra şunları kaydetti; “Yeşil çay içinde patent antioxidantlar bulunur ve primer yaşlanma belirtileri olan kırışıklıklar, güneş lekeleri, renk eşitsizlikleri ve elastikiyet kaybına karşı oksidatif hasarı nötralize ederek savaşır. Yeşil çay çok güçlü antiaging etkilerinin dışında, çok sayıda tıbbı amaç için de kullanılır.

Doktorların olmazsa olması Retinol ve Retinoidler: Retionoidler hücre “turn over” ını, dermal katmandaki ana proteinler olan kolajen ve elastin sentezini artırıp, derinin dolgunlaşmasını sağlayarak etki gösterir. Düzenli retinol kullanımı genişlemiş porların daralmasına, kırışıklığın derinliğinin azalmasına ve derideki renk eşitsizliğinin düzelmesine neden olur. Retinoidlerle elde edilen sonuçlar kümülatiftir. Yani ne kadar kullanırsanız deri daha da iyi gözükecektir.

Multi Fonksiyonlu Peptidler: Araştırmacılar bakır peptidlerinin deride kollajen üretimini artırırken ince çizgi ve kırışıklıkların görünümünü azalttığını da doğruluyor. Çoğu ürünün içinde de bu sebeple bulunuyor. Peptidlerin ayrıca iyileşmeyi hızlandırmak ve mimik çizgilerinin oluşumunu engellemek amacıyla kas kontralasyonunu azalttıkları biliniyor.”

Dr.Elif Ebru Güner.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
20
2022 - Tacettin Çoban - Yüce Allah'ım  - Single320 Kbps + Flac
1 / 00:00:04:09 / 9,50 MB - 28,35 MB

Tacettin Çoban - Yüce Allah'ım (Single) 2022 - 320 Kbps - Flac (1 / 04:09)
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Yüce Allah'ım  04:09



Tacettin Çoban - Dört Halife (Single) 2022 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:04:59 / 11,43 MB - 33,22 MB

Tacettin Çoban - Dört Halife (Single) 2022 - 320 Kbps - Flac (1 / 04:59)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Dört Halife  04:59



Tacettin Çoban - Mekke Mekke Canım Mekke (Single) 2022 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:03:24 / 7,81 MB - 22,99 MB

Tacettin Çoban - Mekke Mekke Canım Mekke (Single) 2022 - 320 Kbps - Flac (1 / 03:24)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Mekke Mekke Canım Mekke  03:24



Tacettin Çoban - Nasip Eyle Allah'ım (Single) 2022 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:05:08 / 11,77 MB - 36,27 MB

Tacettin Çoban - Nasip Eyle Allah'ım (Single) 2022 - 320 Kbps - Flac (1 / 05:08)
----------------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Nasip Eyle Allah'ım  05:08



Tacettin Çoban - Hac İlahisi (Single) 2023 - 320 Kbps + Flac
2 / 00:00:11:04 / 25,35 MB - 72,12 MB

Tacettin Çoban - Hac İlahisi (Single) 2023 - 320 Kbps - Flac (2 / 11:04)
---------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - 01 Hac İlahisi  07:18
Tacettin Çoban - 02 Ramazan Ayı  03:45



Tacettin Çoban - Güzel Ravzaya (Single) 2023 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:05:33 / 12,74 MB - 36,69 MB

Tacettin Çoban - Güzel Ravzaya (Single) 2023 - 320 Kbps - Flac (1 / 05:33)
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Güzel Ravzaya  05:33



Tacettin Çoban - Ya Muhammed (Single) 2024 - 320 Kbps + Flac
1 / 00:00:05:44 / 13,13 MB - 39,57 MB

Tacettin Çoban - Ya Muhammed (Single) 2024 - 320 Kbps - Flac (1 / 05:44)
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Tacettin Çoban - Ya Muhammed  05:44




Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 10