Son İletiler

Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 10
11
Bizden Sizlere / Söz ve Eylem Çelişkisi
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 08:32:48 ÖÖ »


Söz ve Eylem Çelişkisi

Ebu Zeyd Üsame b. Harise (r.a) şöyle demiştir: Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyururken işittim: Kıyamet gününde bir kimse getirilip cehenneme atılır.

 Bağırsakları karnından dışarı fırlar ve o haliyle değirmen çeviren merkep gibi döner durur. Cehennemlikler onun yanında toplanırlar ve derler ki:

Ey falan oğlu filan, sana ne oldu? Sen dünyada bizlere dinin iyi dediklerini emreder yasakladıklarından da sakındırırdın değil mi? O kişi de: “Evet iyiliği emrederdim de kendim yapmazdım, kötülüklerden sakındırırdım da kendim onu yapardım” der. (Buhari, Bed’ül Halk 10, Müslim, Zühd 51.)

Dilden dökülenlerin hakikat seviyesine ulaşabilmesi için, söylediklerimizin kalpte de yer etmesi gerekir. Dil ve kalp birbirini destekleyecek durumda olursa, bu hakikat iman seviyesine çıkmış olur.  İman ise, inandıklarını hayatında tatbik edecek dereceye ulaşma seviyesidir. Dil, kalbin hissettiğini söyleyecek, iman ise sözün amele yansımasını sağlayacaktır.

Söylemin eyleme dönüşmemesi psikolojik bir vakadır. Kişinin yapmadığı bir ameli insanlara anlatması veya onları o ameli yapmaya teşvik etmesi kendi bütünsel kişiliğinde bir problemin varlığına işaret eder. Bu durum kişinin ya art niyetli olduğunu gösterir ya da gerçekte inanmadığını. Her iki durumda da bu kişinin problemli bir kişiliğe sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunların yanında üşengeçlik, tembellik, ciddiye almama ve önemsememe gibi durumların varlığı da söz konusu olabilir. Hangi gerekçe ile olursa olsun, bu şekildeki bir mazeret geçerli bir mazeret değildir.

İnsanları hayra çağıracak bir topluluğun içerisinde yer almayı düşünen din bilginlerinin, öncelikle anlatacaklarını özümsemiş ve onları hayatında uygulama kararlılığını göstermiş olmayı başarmış olması gerekmektedir. Hiç tatmadığınız bir yemeği, çok güzel bir yemek olarak istediğiniz kadar anlatın bir gerçekliği olmayacaktır. Seccadenin başında geceleyin iki damla gözyaşı dökmeyen birisinin, bu ibadetten alınacak tadı anlatabilecek kelimeleri olmayacaktır veya o kelimelerin bir etkisi olmayacaktır. Dünya ve ahiret arasında bir tercihte bulunması gerektiğinde kalbi sürekli dünyaya meyl eden birisinin ‘ahireti tercih et’ diye tavsiyede bulunmasının bir karşılığı da olmayacaktır.

Din öğretilerinin toplum üzerindeki etkisinin azalmasının nedenlerinden birisi de irşat ve tebliğ vazifeleri ile görevli din bilginlerinin, yeterli derecede inandıklarını hayatlarına yansıtamaması ile ilgilidir. Somut örnekler, hayatın her alanında soyut anlatımdan daha etkili bir yöntemdir.

Özünde samimiyeti barındıran bir dinin mensup ve temsilcilerinin uygulama noktasında da gerekli hassasiyeti göstermeleri beklenilen bir davranıştır. Güne ve zamana verecek bir mesajımız varsa, bu mesajın içeriği kadar nasıl uygulandığını da göstermemiz gerekmektedir.

Bir yaşam şekli olan dini, kendi kişisel çıkarlarımıza, dünyalık beklentilerimize, kendimizi yakın hissettiğimiz görüş ve düşüncelere ve heveslerimize feda etmemeliyiz. Gerçek ve samimi bir yaklaşımla, inandığımız gibi yaşamı kendimize rehber edinmeli ve bu rehberlik uygulamasından kelimelere dökülen ifadeleri etrafımıza anlatmalıyız. Aksi takdirde hadiste de ifade edildiği gibi herkesi cennete gitmeye teşvik ederken, kendimizi bulacağımız yer cehennem olabilir.

Rabbim bizlere bildiklerimizle amel edebilmeyi nasip etsin. Amel ettiklerimizi anlatabilmeyi ve insanlığa örneklik olabilmeyi nasip etsin. Sözümüzü amellerimize muvafık, amellerimizi sözlerimize muvafık eylesin. Samimiyet ve adanmışlık ruhu ile bu uğurda görevimizi ifa edebilmeyi nasip etsin.

Amin.

İDRİS KALAY.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
12
Biz Bize / İnandığınız Allah'a Karşı Gelmekten Sakınınız
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 08:23:12 ÖÖ »


İnandığınız Allah'a Karşı Gelmekten Sakınınız

İnanma ihtiyacı ekmek ve sudan da öte fıtrî bir ihtiyaçtır. İster hak ister batıl olsun insan mutlaka bir şeylere inanır. Ben inanmıyorum diyen biri bile öyle bir an gelir ki fıtratından gelen o sese karşı koyamaz.

Îman belli bir sürede olup biten ve tamamlanan bir şey değil, hayat boyu devam eden bir süreçtir. Allah'a îman şu fâni alemde en hakikatli değerimizidir. Zira Allah'a inanan kişi en sağlam kulpa tutunmuş demektir. Bir yamaçta mahsur kalan yahut bataklığa saplanan biri  kendine atılan halata tatlı canını kurtarmak üzere nasıl sıkıca tutunursa mümin de öyle olmalıdır.

Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle insanlık ateş çukurunun kenarındayken Allah (cc) habl-i metin (sapasağlam ip) olan Kur'an-ı Kerim'i inzal etti, efendimiz (sas) de o ipe nasıl tutunacağımızı öğretti ve biz o ipe tutunarak ipin sahibine iman ettik.

Hal böyleyken o ipin sahibine nasıl hürmetsiz olabiliriz? İnsanlar arası ilişkide bile "insan ihsanın kölesidir" fehvasınca iyiliğe iyilikle mukabele etmek gerekirken bize en büyük ihsanda bulunan, İslâmımızı, imanımızı ikram eden Rabbimize karşı nasıl yanlış yapabiliriz?

Kur'an-ı Kerim'de iki âyet-i kerimede "kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının" (Mâide: 5/88; Mümtehine: 60/11), iki âyet-i kerimede "huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının" (Mâide: 5/96; Mücadele: 58/9), bir âyette de "adını anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlıktan sakının" (Nisa: 4/1) buyrulmaktadır.

Dilimiz Allah'ı anmadan duramaz. "Allah razı olsun, Allah kabul etsin, Allah korusun, Allah için şunu yap" ve benzeri ifadeler günlük hayatımızda oldukça yaygındır. Zira mümin kendine ruh üfleyen Allah'ı anmaktan nasıl mahrum kalabilir ki? Süleyman Çelebi ne güzel ifade etmiş. "Allah âdın zikredelim evvelâ. Vâcib oldur cümle işde her kulâ".  Yolun sonunda O'nun huzurunda toplanacağımızı da biliriz.

Meleklerin âdeta semâya sürgün edildiği, ölüm ve ötesinin hiç akıllara gelmemesi için her türlü enstrümanın devreye sokulduğu, Tanrı tanımazlığın marifet, köklerden kopuşun meziyet olarak lanse edildiği dünyamızda Allah'ın kopmaz ipine tutunmuş ve O'na inanan kul olmak en büyük nasiptir. O halde, inandığımız, her gün sayısız kere adını andığımız ve huzurunda toplanacağımız  Allah'a karşı gelmekten sakınmak ve hayatımızın her karesinde bu bilinçle hareket etmek bir iman görevidir. Dillerimize pelesenk olan Fâtiha'da Allah (cc)'ün  alemlerin Rabbi olduğunu ikrar ederiz. İslâm biz müminlerden alemlerin Rabbi olan Allah'a karşı her alemde hürmetkâr olmamızı ister. Alemlerin Rabbi  insanlık aleminin de hayvanlar aleminin de Rabbidir. Alemlerin Rabbi sanal alemin de reel alemin de Rabbidir. İnsan kaç türlü alemle ilişki ağı içerisindeyse  ve oralarda mümince duruş neyi gerektiriyorsa öyle davranmalı, inandığı Rabbü'l âlemîne yanlış yapmaktan sakınmalıdır.

Efendimiz (sas) bir yolculuk esnasında atının terkisine bindirdiği Abdullah İbn-i Abbas'a şöyle seslenmişti: "Delikanlı! Sana bazı şeyler öğreteceğim. Allah’ı gözet ki Allah da seni gözetsin. Allah’ı gözet ki Allah’ı daima yanında bulasın." (Ahmed bin Hanbel: I/293). Bu bilinç hali bizi parçalanmış kimliklere sahip olmaktan kurtaracak ve tevhid şuurunu küllî anlamda hissettirecektir.

İnanmak, inandığımız zâta karşı ilkeli olmaya söz vermek demektir. Zira îman kelimesinin anlam dünyası içinde kişinin kendini güvene alması anlamı olduğu gibi karşı tarafa güven vermek anlamı da vardır. Bu anlamda mümin Allah'a güven teminatında bulunan ve O'na karşı yanlış yapmayacağına söz veren kişidir. Bir yandan gündelik hayatta Allah'ın adını anmak, bir yandan da pratikte O'na hürmetsizlik, O'nu ve buyruklarını dikkate almamak mümince bir duruş değildir. Hürmet ettiğimiz kadar hürmet buluruz. Saydığımız kadar saygın oluruz, sevdiğimiz ölçüde seviliriz. Bu insanlar arası ilişkide böyle olduğu gibi inandığımız Allah (cc) ile ilişkimizde de böyledir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
13
Yetenekli Kalemler / Emanete İhanet Etmemek
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 08:09:52 ÖÖ »


Emanete İhanet Etmemek

Emanet kelimesi sözlükte birkaç konuyu içerir.

Birine geçici olarak bırakılan eşya, kimse vb. Bir kimse ile birine gönderilen şey. Eşyanın ücret karşılığı bir süre bırakıldığı yer, insanın canı veya ruhu... Eskiler bu sebeple “nasılsınız?” sorusuna karşılık olarak “emaneti taşıyoruz” diye cevap verirdi. O hâlde öncelikle kendimize emanet edilen öz canımıza ihanet ediyor muyuz etmiyor muyuz?

 İnsan önce kendi canına ihanet etmemelidir. Ona dünyada iken sağlıklı sıhhatli bakmalıdır. Onu gereksiz yorup hırpalamamalıdır. Zararlı şeyleri tüketmemelidir. Ahirette ise ceza almaması için onu nefsin ve şeytanın tuzaklarından korumalıdır.

Haramlardan kaçınıp ibadetlerini yerine getirmeye çalışmalıdır ki can emanetine ihanet etmemiş olsun...
 
Halk arasında bilinen hâliyle geçici bir süre bırakılan mal, eşya, para vb. gibi şeyleri korumaktır, amacının dışında kullanmamaktır.

İnsan, zaten bunları amacına göre kullanmaz korumaz ise kul hakkına gireceği için ahirette canına ceza geleceğinden aslında yine kendi can emanetine ihanet etmiş olacaktır.
 
Bu anlamda çocuklar ana babaya bir emanet değil midir? Eşler birbirine aslında bir emanet değil midir? Arkadaşlar birbirine haklarını hukuklarını korumaları anlamında emanet değil midir? İnsan devlete bir emanet değil midir? “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü burada anlam kazanır.

Konuya bu açıdan bakıldığında hayatın tamamı “emanet” denilse yeridir... Emanet geçici demek ise hayat da geçici olduğuna göre bir emanettir.

 Bu anlamda insana ve hayata ihanet eden kendine ihanet etmiş demektir. Bize güvenerek emanet edilenlere zarar ziyan vermeden vakti geldiğinde sahibine teslim etmeye nasıl dikkat ediyorsak bize emanet edilen “insanı” başta çocuklar olmak üzere aynı hassasiyetle dikkat gerekir. Emanete ihanet etmemek budur. Demek ki emanete ihanet aslında kişinin kendisine ihaneti olmaktadır.
 
Muhsin Taha Uğur.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
14
Ramazan Ayvallı Prof. Dr. / Resûlullah'ın Çizdiği Hat
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 07:55:30 ÖÖ »


Resûlullah'ın Çizdiği Hat

"İşte bu, benim sırât-ı müstekîmim (dosdoğru yolumdur), ona uyun. Başka yollara uymayın ki, sizi O'nun yolundan ayırmasın..."

 Peygamber Efendimiz, Medîne-i münevvere’de bir gün, Mescid-i Nebevî’nin avlusunda, kalın bir hat çizip kenarlarına da ince çizgiler çizdikten sonra, bir âyet-i kerîme (En'âm, 153) okumuştur:

Bu âyet-i kerîmede, "İşte bu, benim sırât-ı müstekîmim (dosdoğru yolumdur), ona uyun. Başka yollara uymayın ki, sizi O'nun yolundan ayırmasın. (Allah, azâbından) korkarsınız diye, size böyle tavsiye etmektedir" (En'âm, 153) buyurulmuştur.
 
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı hakîminde buyuruyor ki: “Her kim de, kendisine doğru yol (hüdâ, hidâyet) apaçık belli olduktan sonra, Peygambere aykırı harekette bulunur ve mü’minlerin yolundan başkasına ittibâ ederse (uyar giderse), onu, döndüğü sapıklıkta bırakırız. Âhirette de kendisini Cehenneme koyarız ki, o, ne kötü bir dönüş yeridir.” (Nisâ, 115)
 
Bu âyet-i kerîmede, müminlerin yolundan sapanların Cehenneme gidecekleri açıkça bildiriliyor.
 
“O gün, yüzleri ateş içinde kaynayıp çevrilirken: “Vâh bize! Keşki (keşke) Allah’a itâat etseydik, Peygambere de itâat etseydik” diyeceklerdir.”
 
“Yine şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Doğrusu bizler, beylerimize ve büyüklerimize itâat ettik de, onlar bizi yanlış yola götürdüler.”
 
“Ey Rabbimiz! Onlara azâbın iki katını ver ve onları büyük bir lanet ile lanetle (rahmetinden uzaklaştır).” (Ahzâb, 66-67-68)
 
Yine Peygamber Efendimiz, “bana İslâm’a dâir bir şey söyle, artık o konuda, sizden başkasına (hiçbir kimseye), hiçbir şey sormayayım” şeklinde nasîhat isteyen bir sahâbîye, “Kul âmentü billah, sümme’stekım”: “Allah’a inandım de, sonra da istikâmette ol” buyurmuştur...
 
Sevgili Peygamberimiz, İmâm Şehristânî’nin “El-Milel ve’n-Nihal” isimli kitâbının başında geçen bir hadîs-i şerîfinde: “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan bir fırka kurtulacak, diğerleri helâk olacaktır” buyurdu. Bunun üzerine, Eshâb-ı kirâm: “Kurtulan fırka hangisidir?” diye sordular. O da, “Ehl-i sünnet vel-cemâattir” cevâbını verdi.
 
Eshâb-ı kirâm bu defâ: “Ehl-i sünnet ve’l-cemâat nedir?” diye sordular. “Benim ve Eshâbımın bulunduğu yolda olanlardır” buyurdu.
 
En büyük âlim ve velîlerden olan İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Fârûkî Serhendî (kuddise sirruh) buyurmuştur ki:
 
“Ehl-i Sünnet i’tikâdı sana önce lâzım olan,
 
Yetmiş üç fırka var amma, Cehennemlik geri kalan,
 
Müslümânlar hep sünnîdir, cümlenin reîsi Nu'mân,
 
Cennet ile müjdelendi, îmânda bunlara uyan.”
 
İbrâhîm Hakkî Erzurumî (rahmetullahi aleyh) de, bir şiirinde şöyle buyurmuştur:
 
“Hudâ Rabbim, nebim hakkâ Muhammeddir Resûlullah,
 
Hem İslâm dînidir dînim, kitâbımdır Kelâmullah,
 
Akâidde, Ehl-i Sünnet oldu mezhebim, hamdolsun,
 
Amelde, Ebû Hanîfe mezhebi, mezhebim vallah.”
 
Peygamber Efendimiz, kendini söyledikten sonra, Eshâb-ı kirâmı da söylemesine lüzûm olmadığı hâlde, onları da söylemesi, “Benim yolum, Eshâbımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshâbımın gittiği yoldur” demektir. Eshâb-ı kirâmın yolunda giden, elbette Ehl-i sünnet vel-cemâat fırkasıdır. Cehennemden kurtulan fırka, yalnız bunlardır.” (Mektûbât-ı Rabbâniyye, C. 1, m. 80)

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
15
Kurban / Borcu Olan Kişinin Kurban Kesmesi Gerekir mi
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Mayıs 27, 2024, 08:55:56 ÖS »


Borcu Olan Kişinin Kurban Kesmesi Gerekir mi?

Kurban kimlere vaciptir? Kurban ibadetiyle yükümlü olabilmek için gerekli mali imkanlar nelerdir?

Kurban kimlere vaciptir?

Kurban, zorunlu ihtiyaçları ve borçları dışında belirli (nisap) miktarda mala sahip olan kişiye vaciptir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) imkân bulduğu halde kurban kesmeyenlerle ilgili ağır ifadeler taşıyan hadisiyle (İbn Mâce, Edâhî, 2), bir taraftan kurban ibadetinin imkân bulmaya, güç yetirmeye bağlı olduğunu ifade ederken, bir yandan da güç yetirenin kurban kesmesinin gerektiğine işaret etmektedir.

Kurban ibadetiyle yükümlü olabilmek için gerekli mali imkanlar nelerdir?

Kurban ibadetiyle yükümlü olabilmek için belli bir malî imkâna sahip olmak gerekir ki, bunun ölçüsü de kişinin temel ihtiyaçları ve borçlarından başka -nâmî (artıcı) olup olmadığına ve üzerinden bir yıl geçip geçmediğine bakılmaksızın- 80.18 gram altına ya da bunun değerinde para veya mala sahip olmasıdır.

Borcu olan kişinin kurban kesmesi gerekir mi?

Kişinin malı olmakla birlikte borcu da olsa ve borcu ile asli ihtiyaçları çıktıktan sonra nisap miktarı malı kalsa o kişi kurban keser. Fakat temel ihtiyaçları ve borçları için ayıracağı para haricinde bu kadar bir mala sahip olmayan kişinin kurban kesmesi gerekmez.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
16
Hac ve Umre / İhramlı Kimsenin Dikilmiş Elbise Veya İç Çamaşırı Giymesi
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Mayıs 27, 2024, 08:47:17 ÖS »


Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

İhramlı kimsenin dikilmiş elbise veya iç çamaşırı giymesi durumunda ne yapması gerekir?

İhramlı kimsenin dikilmiş elbise veya iç çamaşırı giymesi durumunda ne yapması gerekir?

İhramlı kimsenin bir gündüz veya bir gece süresince dikilmiş elbise veya iç çamaşırı giymesi durumunda dem yani küçükbaş hayvan kurban etmesi gerekir. Giyim süresi bir gündüz veya bir geceden az olursa sadaka- i fıtır verir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 488, 577). Şâfiî, Hanbelî ve Mâlikî mezheplerine göre elbise giyen kişi, süresine bakılmaksızın dem, üç gün oruç ve altı fakire sadaka vermekten birisini seçmekte muhayyerdir. Cezanın gerekmesi için bir günün veya gecenin geçmesi gerekmez (Nevevî, el-Mecmû‘, VII, 383; İbn Kudâme, el-Muğnî, V, 381-382).

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
17
Hac ve Umre / Sa'y Duaları
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Mayıs 27, 2024, 08:39:38 ÖS »


Sa'y Duaları

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Sa'y esnasında okunabilecek dualar, Sa'yın birinci şavtında okunabilecek dua

Sa'y Safâ ile Merve arasında gidip gelmektir.

Safâ'dan Merve'ye “4” gidiş, Merve'den Safâ’ya “3” dönüş olmak üzere “7” şavt'tan ibârettir. Bütün tavaflardan sonra sa'y yapmak gerekmez. Hac ve umre için sadece birer defa sa’y yapılır.

Safa ve Merve ne demektir?

Sa’y duaları Hz. Peygamber(sas)’in tavsiye ettiği dualar olmakla birlikte, bu duaları bilmeyenler içten ve samimi kendilerine ait duaları da sa’y esnasında okuyabilirler.

Sa'y duaları hacda ve umrede yapılacak sa'ylar için aynı olup, herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.

!. Şavt'ta Okunabilecek Dua

اَللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَكْبَرُ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَكْبَرُ وَ لِلهِ الْحَمْدُ. اَللهُ أَكْبَرُ كَبِيرًا وَالْحَمْدُ لِلهِ كَثِيرًا وَسُبْحَانَ اللهِ بُكْرَةً وَ أَصِيلًا. لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ ، لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ يُحْيِي وَ يُمِيتُ ، بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ. رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ. رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَ مِنْ ذُرِّيَّتِنَٓا أُمَّةً مُسْلِمَةً لَكَۖ وَ أَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَ تُبْ عَلَيْنَاۚ إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ . رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ ، وَاعْفُ وَ تَكَرَّمْ ، وَ تَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمْ ، إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا لَا نَعْلَمُ ، إِنَّكَ أَنْتَ اللهُ الْأَعَزُّ الْأَكْرَمُ . رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنَ الْخَيْرِ كُلِّهِ عَاجِلِهِ وَ آجِلِهِ ، مَا عَلِمْتُ مِنْهُ وَ مَا لَمْ أَعْلَمْ ، وَ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الشَّرِّ كُلِّهِ ، عَاجِلِهِ وَ آجِلِهِ مَا عَلِمْتُ مِنْهُ ، وَ مَا لَمْ أَعْلَمْ ، وَ أَسْأَلُكَ الْجَنَّةَ وَ مَا قَرَّبَ إِلَيْهَا مِنْ قَوْلٍ أَوْ عَمَلٍ ، وَ أَعُوذُ بِكَ مِنَ النَّارِ وَ مَا قَرَّبَ إِلَيْهَا مِنْ قَوْلٍ أَوْ عَمَلٍ. وَ أَسْأَلُكَ خَيْرَ مَا سَأَلَكَ عَبْدُكَ وَ رَسُولُكَ مُحَمَّدٌ ، وَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا اسْتَعَاذَ مِنْهُ عَبْدُكَ وَ رَسُولُكَ مُحَمَّدٌ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ. اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِي مَغْفِرَةً تُصْلِحُ بِهَا شَأْنِي فِي الدَّارَيْنِ ، وارْحَمْنِي رَحْمَةً أَسْعَدُ بِهَا فِي الدَّارَيْنِ ، وَ تُبْ عَلَيَّ تَوْبَةً نَصُوحًا لَا أَنْكُثُهَا أَبَدًا ، وَ أَلْزِمْنِي الْاِسْتِقَامَةَ لَا أَزِيغُ عَنْهَا أَبَدًا. لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ ، أَنْجَزَ وَعْدَهُ وَ نَصَرَ عَبْدَهُ وَ هَزَمَ الْأَحْزَابَ وَحْدَهُ. لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ ، وَلَا نَعْبُدُ إِلَّا إِيَّاهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ. إِنَّ الصَّفَا وَ الْمَرْوَةَ مِنْ شَعَٓائِرِ اللهِ ۚ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَاۜ وَ مَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًاۙ فَإِنَّ اللهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ.

Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah en büyüktür ve hamd Allah içindir.

Allah yücelerin en yücesidir. Sınırsız hamd O’na mahsustur. Sabah akşam tesbih edilen Allah noksan sıfatlardan münezzehtir.

Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, tektir. Hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. Yaşamı veren ve yaşamı sona erdiren de O`dur. Hayır, ancak O’nun elindedir. O, her şeye gücü yetendir.

Rabbimiz, ibadetlerimizi kabul eyle. Şüphesiz ki sen her şeyi işiten ve bilensin.

Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadetlerimizi göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.

Rabbim! Bizi bağışla, bize merhamet et, kereminle bizi affet. Bilmediklerimizi de, bilinmeyenleri de sen biliyorsun, kusurlarımızı da sen biliyorsun, onları affet. Çünkü sen güç ve kerem sahibisin.

Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver âhirette de iyilik ver. Bizi ateş azabından koru.

Allah’ım Senden, bildiğim ve bilmediğim geçmiş ve gelecekteki tüm hayırları niyaz ediyorum. Bildiğim ve bilmediğim, geçmiş ve gelecekteki tüm şerlerden de sana sığınıyorum. Senden cenneti ve ona ulaştıracak her türlü söz ve ameli bana nasip etmeni diliyorum. Cehennemden ve ona götürecek her türlü söz ve amelden de sana sığınıyorum. Allah’ım Kulun ve elçin Hz. Muhammed’in senden istediği bütün hayırlardan ben de istiyorum. Kulun ve elçin Hz. Muhammed’in sana sığındığı bütün şerlerden ben de sana sığınıyorum.

Allah’ım Beni öyle bir bağışla ki, iki cihanda da durumum düzelsin. Bana öyle bir rahmet et ki, iki cihanda da mutlu olayım. Öyle içten bir tövbe nasip et ki onu bir daha ebediyen bozmayayım ve bana öyle bir istikamet ver ki ebediyen bu doğrultudan sapmayayım.

Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, tektir. Sözünü yerine getirmiş, kuluna yardım etmiştir. Tek başına düşmanlarını hezimete uğratmıştır.

Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Kâfirler hoş görmese de bizler dini ancak Allah`a has kılarak sadece O`na ibadet ederiz.

Şüphesiz Sefa ve Merve, Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe`yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir günah yoktur. Her kim gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz onu Allah bilir, karşılığını verir.

2. Şavt'ta Okunabilecek Dua

اَللهُ أَكْبَرُ ، اَللهُ أَكْبَرُ ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ ، اَللهُ أَكْبَرُ وَ لِلهِ الْحَمْدُ . لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ الْوَاحِدُ الْأَحَدُ الْفَرْدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ . رَبَّنَٓا اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ . رَبَّنَٓا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلْإِيمَانِ أَنْ اٰمِنُوا بِرَبِّكُمْ فَاٰمَنَّاۗ رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَ كَفِّرْ عَنَّا سَيِّـَٔاتِنَا وَ تَوَفَّنَا مَعَ الْأَبْرَارِۚ . رَبَّنَا وَ اٰتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلٰى رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ إِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ. اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ وَ مَا أَخَّرْتُ ، وَ مَا أَسْرَرْتُ وَ مَا أَعْلَنْتُ ، وَ مَا أَنْتَ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّي ، أَنْتَ الْمُقَدِّمُ وَ أَنْتَ الْمُؤَخِّرُ وَ أَنْتَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ لَٓا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ . اَللّٰهُمَّ عَافِنِي فِي بَدَنِي، اَللّٰهُمَّ عَافِنِي فِي سَمْعِي ، اَللّٰهُمَّ عَافِنِي فِي بَصَرِي ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ . اَللّٰهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَاتِي ، وَ اٰمِنْ رَوْعَاتِي ، وَاحْفَظْنِي مِنْ بَيْنِ يَدَيَّ وَ مِنْ خَلْفِي ، وَ عَنْ يَمِينِي وَ عَنْ شِمَالِي ، وَ مِنْ فَوْقِي ، وَ أَعُوذُ بِكَ اَللّٰهُمَّ مِنْ أَنْ أُغْتَالَ مِنْ تَحْتِي . اَللّٰهُمَّ اجْعَلْنِي مِنَ الَّذِينَ إِذَا أَحْسَنُوا اِسْتَبْشَرُوا وَإِذَا أَسَآؤوا اِسْتَغْفَرُوا . رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاعْفُ وَ تَكَرَّمْ ، وَ تَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ ، إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا لَا نَعْلَمُ ، إِنَّكَ أَنْتَ الْأَعَزُّ الْأَكْرَمُ. رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ . لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِي وَ يُمِيتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ . لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ ، أَنْجَزَ وَعْدَهُ وَ نَصَرَ عَبْدَهُ وَ هَزَمَ الْأَحْزَابَ وَحْدَهُ . إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَٓائِرِاللهِ ۚ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَاۜ وَ مَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًاۙ فَإِنَّ اللهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ .

Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah en büyüktür ve hamd Allah içindir.

Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O birdir, Sadece Allah Samed`dir. ( Her şey O`na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir). O`ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Hiçbir şey O`na denk ve benzer değildir.

Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e uyduk. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz.

Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin!’ diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. canımızı iyilerle beraber al.

Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığı ile bize va`dettiklerini ver bize. Kıyamet gününde bizi rezil etme. Şüphesiz sen, va’dinden dönmezsin.

Allah’ım, gizli veya açık olarak geçmişte işlediğim ve gelecekte işleyebileceğim ve senin benden daha iyi bildiğin bütün günahlarımı bağışla. Sen dilediğini öne alır dilediğini geri bırakırsın. Senin her şeye gücün yeter. Senden başka hiçbir ilâh yoktur.

Allah’ım, ,edenime sağlık ve afiyet ver. Allah’ım, kulağıma sağlık ve afiyet ver. Allah’ım, gözüme sağlık ve afiyet ver. Senden başka hiçbir ilâh yoktur.

Allah’ım, ayıplarımı ört, korktuklarımdan emin eyle. Beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden (gelebilecek her türlü tehlikeye karşı) muhafaza buyur.

Allah’ım, ansızın altımızdan gelecek bir tehlike ile helak olmaktan da sana sığınırım.

3. Şavt'ta Okunabilecek Dua

اَللهُ أَكْبَرُ ، اَللهُ أَكْبَرُ ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ ، اَللهُ أَكْبَرُ وَ لِلهِ الْحَمْدُ . لَٓا إِلٰهَ اِلَّا اللهُ الْوَاحِدُ الْأَحَدُ الْفَرْدُ الصَّمَدُ الَّذِي لَمْ يَتَّخِذْ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا وَ لَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَ لَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِيٌّ مِنَ الذُّلِّ وَ كَبِّرْهُ تَكْبِيرًا . رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَ ذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا . رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاعْفُ وَ تَكَرَّمْ ، وَ تَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ ، إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا لَا نَعْلَمُ ، إِنَّكَ أَنْتَ اللهُ الْأَعَزُّ الْأَكْرَمُ . رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ . رَبِّ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةًۚ إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَٓاءِ . رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلَاةِ وَ مِنْ ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَ تَقَبَّلْ دُعَآءِ. فَاطِرَ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ أَنْتَ وَلِيِّي فِي الدُّنْيَا وَالاٰخِرَةِ ۖ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَ أَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ. رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَ لِوَالِدَيَّ وَ لِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ. رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا . اَللّٰهُمَّ أَسْأَلُكَ حُبَّكَ ، وَ حُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ ، وَ حُبَّ عَمَلٍ يُقَرِّبُنِي إِلٰى حُبِّكَ . اَللّٰهُمَّ حَبِّبْ إِلَيْنَا الْإِيمَانَ وَ زَيِّنْهُ فِي قُلُوبِنَا ، وَ كَرِّهْ إِلَيْنَا الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ ، وَاجْعَلْنَا مِنَ الرَّاشِدِينَ . اَللّٰهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لَٓا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ خَلَقْتَنِي وَ أَنَا عَبْدُكَ وَ أَنَا عَلٰى عَهْدِكَ وَ وَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ ، وَ أَبُوء لَكَ بِذَنْبِي، فَاغْفِرْ لِي فَإِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ. إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَٓائِرِ اللهِ ۚ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَاۜ وَ مَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًاۙ فَإِنَّ اللهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ.

Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Hamd Allah’a mahsustur.

Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O birdir, Sadece Allah Samed`dir. ( Her şey O`na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir). O`ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Hiçbir şey O`na denk ve benzer değildir. Hükümranlığında hiçbir ortağı yoktur. Acizlikten veya eksiklikten dolayı başkasına ihtiyaç duyup da bir yardımcı edinmiş de değildir. Onu yüceltebildiğin kadar yücelt

Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah`a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle

Rabbim! Bizi bağışla, bize merhamet et, kereminle bizi affet. Bilmediklerimizi de, kusurlarımızı da sen biliyorsun, onları affet. Çünkü sen gerçek güç ve kerem sahibisin.

Rabbimiz! Bize dünyada da, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru.

Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin.

Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.

Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat.

Rabbimiz! Hesap gününde beni, anne-babamı ve bütün mü’minleri bağışla.

Rabbim! Annem babam, küçükken beni nasıl terbiye edip yetiştirmişlerse, şimdi sen de onlara merhamet et.

Allah’ım, bana, seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi ve sana yaklaştıracak her türlü iş ve davranışı sevmeyi nasip et.

Allah’ım imanı bize sevdir. Onu bizim kalbimize nakşet. Küfrü, fasıklığı ve isyanı ise bize itici kıl. Bizi doğru yolda olanlardan eyle. Allah’ım Kullarını dirilteceğin günde bizi azabından koru.

Allah’ım sen benim Rabbimsin. Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Beni yaratan sensin, ben senin kulunum. Gücüm yettiğince sana verdiğim söz ve ahdime bağlı kalacağım, işlediğim günahların şerrinden sana sığınıyorum. İhsan ettiğin nimetleri ikrar ediyorum, günahlarımı da itiraf ediyorum. Beni affet; çünkü senden başka hiç kimse günahları affedemez.

Şüphesiz Sefa ve Merve, Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe`yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir günah yoktur. Her kim gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz onu Allah bilir, karşılığını verir.

4. Şavt'ta Okunabilecek Dua

اَللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَكْبَرُ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَكْبَرُ وَ لِلهِ الْحَمْدُ . لَٓا إِلٰهَ اِلَّا اللهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ الْمُبِينُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ صَادِقُ الْوَعْدِ اْلأَمِينُ . اَللّٰهُمَّ أَحْيِنِي عَلٰى سُنَّةِ نَبِيِّكَ وَ تَوَفَّنِي عَلٰى مِلَّتِهِ وَ أَعِذْنِي مِنْ مُضِلَّاتِ الْفِتَنِ . سُبْحَانَكَ مَا عَبَدْنَاكَ حَقَّ عِبَادَتِكَ يَا اَللهُ . سُبْحَانَكَ مَا ذَكَرْنَاكَ حَقَّ ذِكْرِكَ يَا اَللهُ . سُبْحَانَكَ مَا شَكَرْنَاكَ حَقَّ شُكْرِكَ يَا اَللهُ . سُبْحَانَكَ مَا أَعْلَى شَأْنَكَ يَا اَللهُ . سُبْحَانَ اللهِ عَدَدَ خَلْقِهِ . سُبْحَانَ اللهِ رِضَا نَفْسِهِ . سُبْحَانَ اللهِ زِنَةَ عَرْشِهِ . سُبْحَانَ اللهِ مِدَادَ كَلِمَاتِهِ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ كَمَا هَدَيْتَنِي لِلْإِسْلَامِ أَنْ لَا تَنْزِعَهُ مِنِّي حَتَّى تَتَوَفَّانِي عَلَيْهِ وَ أَنَا مُسْلِمٌ . اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ فِي قَلْبِي نُورًا ، وَ فِي لِسَانِي نُورًا ، وَ فِي بَصَرِي نُورًا ، وَ فِي سَمْعِي نُورًا وَ عَنْ يَمِينِي نُورًا ، وَ عَنْ يَسَارِي نُورًا ، وَ مِنْ فَوْقِي نُورًا ، وَ مِنْ تَحْتِي نُورًا ، وَ مِنْ أَمَامِي نُورًا ، وَ مِنْ خَلْفِي نُورًا ، وَاجْعَلْ لِي فِي نَفْسِي نُورًا . اَللّٰهُمَّ انْفَعْنِى بِمَا عَلَّمْتَنِي وَ عَلِّمْنِي ماَ يَنْفَعُنِي وَارْزُقْنِي عِلْمًا تَنْفَعُنِي بِهِ . اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِي ذَنْبِي وَ وَسِّعْ لِي فِي رِزْقِي وَ بَارِكْ لِي فِيمَا رَزَقْتَنِي . اَللّٰهُمَّ أَحْسِنْ عَاقِبَتَنَا فِي الْأُمُورِ كُلِّهَا وَ أَجِرْنَا مِنْ خِزْيِ الدُّنْيَا وَ عَذَابِ الاٰخِرَةِ . اَللّٰهُمَّ طَهِّرْ قَلْبِي مِنَ النِّفَاقِ ، وَ عَمَلِي مِنَ الرِّيَاءِ ، وَ لِسَانِي مِنَ الْكَذِبِ ، وَ عَيْنِي مِنَ الْخِيَانَةِ ، فَإِنَّكَ تَعْلَمُ خَائِنَةَ الأَعْيُنِ وَ مَا تُخْفِي الصُّدُورُ . اَللّٰهُمَّ ارْحَمْنِي بِتَرْكِ الْمَعَاصِي أَبَدًا مَا أَبْقَيْتَنِي وَارْحَمْنِي أَنْ أَتَكَلَّفَ مَا لَا يَعْنِينِي وَارْزُقْنِي حُسْنَ النَّظَرِ فِيمَا يُرْضِيكَ عَنِّي . رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاعْفُ وَ تَكَرَّمْ ، وَ تَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ ، إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا لَا نَعْلَمُ ، إِنَّكَ أَنْتَ الْأَعَزُّ الْأَكْرَمُ . رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ . إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَٓائِرِ اللهِ ۚ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَاۜ وَ مَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًاۙ فَإِنَّ اللهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ .

Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Hamd Allah’a mahsustur

Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Mülkün sahibi odur. O, Hakkın ta kendisidir. Varlığı birliği apaçıktır. Muhammed Aleyhisselam O’nun elçisidir. Vaat ettikleri doğrudur. O, emindir.

Allah’ım, bana peygamberinin sünneti üzere yaşamayı ve onun dini üzere sana kavuşmayı nasip et. Beni fitnelerin yoldan çıkarmasından koru.

Allah’ım, sen yüceler yücesisin. Şanına yakışır şekilde hakkıyla sana ibadet edemedik.

Allah’ım Sen yüceler yücesisin. Şanına yakışır şekilde hakkıyla seni zikredemedik.

Allah’ım Sen yüceler yücesisin. Şanına yakışır şekilde sana şükredemedik.

Allah’ım Sen yüceler yücesisin. Ey Allah`ım senin şanın ne yücedir!

Sübhanallah, yarattıkları sayısınca,

Sübhanallah, rızasınca,

Sübhanallah, arşı ağırlığınca,

Sübhanallah, kelimeleri sayısınca,

Allah’ım, bana hidayeti nasip ettiğin gibi, müslüman olarak bu hidayet üzere hayatım sona erene kadar benden bu büyük nimeti çekip almamanı niyaz ediyorum.

Allah’ım, kalbime bir nur ver. Dilime bir nur, gözüme bir nur, kulağıma nur ver. Sağıma, soluma, üstüme, altıma, önüme, arkama bir nur ver. Benim nefsime bir nur ver.

Allah’ım, bana öğrettiklerini benim için yararlı kıl ve bana yararlı olan şeyleri öğrenmeyi lütfet. Bana faydalı olacak ilim nasip et.

Allah’ım, günahlarımı bağışla, rızkımı bollaştır ve bana nasip ettiğin rızıkları hakkımda hayırlı kıl.

Allah’ım, bütün işlerimizin sonucunu güzel eyle. Bizi dünya perişanlığından ve âhiret azabından koru.

Allah’ım, kalbimi nifaktan, amelimi riyadan, dilimi yalandan, gözümü hıyanetten temizle. Çünkü sen “gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilirsin.”

Allah’ım, hayatımı devam ettirdiğin sürece rahmetini, bana günahları terk ettirerek göster.

Beni ilgilendirmeyen şeylere dalarak bunların yükünü çekmekten kurtar. Senin rızanı kazandıracak şeyleri güzel görmeyi nasip et.

Rabbim! Bizi bağışla, bize merhamet et, kereminle bizi affet. Bilmediklerimizi de, kusurlarımızı da sen biliyorsun, onları affet. Çünkü sen güç ve kerem sahibisin.

Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru.

Şüphesiz Sefa ve Merve, Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe`yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir günah yoktur. Her kim gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz onu Allah bilir, karşılığını verir.

5. Şavt'ta Okunabilecek Dua

اَللهُ أَكْبَرُ، اَللهُ أَكْبَرُ ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ ، اَللهُ أَكْبَرُ وَ لِلهِ الْحَمْدُ . لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ الْحَكِيمُ الْكَرِيمُ ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ الْبَدِيعُ الْعَلِيمُ ، سُبْحَانَ اللهِ رَبِّ السَّمٰوَاتِ السَّبْعِ وَ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ . رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاعْفُ وَ تَكَرَّمْ ، وَ تَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ ، إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا لَا نَعْلَمُ ، إِنَّكَ أَنْتَ الْأَعَزُّ الْأَكْرَمُ . رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ . رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۗ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًاۗ. أَنْتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَ أَنْتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ . وَاكْتُبْ لَنَا فِي هٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي الْاٰخِرَةِ إِنَّا هُدْنَٓا إِلَيْكَۜ . لَٓا إِلٰهَ إِلَّٓا أَنْتَ سُبْحَانَكَۗ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ . رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَ أَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ . رَبِّ زِدْنِي عِلْمًا وَ أَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَۙ . رَبَّنَٓا اٰمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَ أَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَۚ . رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَ أَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينۙ ، وَاجْعَلْ لِي لِسَانَ صِدْقٍ فِي الْاٰخِرِينَۙ، وَاجْعَلْنِي مِنْ وَرَثَةِ جَنَّةِ النَّعِيمِۙ ، وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَۙ ، يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَۙ إِلَّا مَنْ أَتَى اللهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍۜ . رَبَّنَا ظَلَمْنَٓا أَنْفُسَنَا وَإِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَ تَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِين . رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَ هَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ. رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَ إِسْرَافَنَا فِٓي أَمْرِنَا وَ ثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ . اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِي جَمِيعَ مَا أَسْلَفْتَهُ ، وَاعْصِمْنِي فِيمَا بَقِيَ ، وَارْزُقْنِي عَمَلًا صَالِحًا تَرْضَى بِهِ عَنِّي يَا ذَا الْفَضْلِ الْعَظِيمِ . إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَٓائِرِ اللهِ ۚ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَاۜ وَ مَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًاۙ فَإِنَّ اللهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ .

Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Hamd Allah’a mahsustur.

Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O çok yüce, çok büyüktür. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, hakîmdir, kerimdir. Allahtan başka hiçbir ilâh yoktur. O, örneği olmayan şeyleri en güzel şekilde yaratan ve her şeyi bilendir. Yedi kat gökyüzünün ve yüce arşın Rabbi olan Allah, yüceler yücesidir.

Rabbim! Bizi bağışla, bize merhamet et, kereminle bizi affet. Bilmediklerimizi biliyorsun, kusurlarımızı da sen biliyorsun, onları affet. Çünkü sen güç ve kerem sahibisin.

Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru.

Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helâktır! Sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.

Bizim için bu dünyada da iyilik bir yaz, ahirette de. Çünkü biz sana varan doğru yola yöneldik.

Senden başka hiçbir ilah yoktu. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten (nefsine) zulmedenlerden oldum.

Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.

Rabbim! İlmimi artır ve beni salihlere erdir.

Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.

Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan eyle. Beni naîm cennetinin varislerinden eyle. (Kullarının) diriltilecekleri gün beni utandırma. O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar! Allah`a arınmış bir kalp ile gelen başka.

Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, mutlaka hüsrana uğrayanlardan olacağız.

Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.

Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir toplumlara karşı bize yardım et.

Allah’ım, geçmişte işlediğim tüm günahlarımı bağışla. Ömrümün geriye kalan kısmında da beni günah işlemekten muhafaza buyur. Bana, razı olacağın tertemiz ameller yapmayı nasip eyle Ey lütuf sahibi Allah.

Şüphesiz Sefa ve Merve, Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe`yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir günah yoktur. Her kim gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz onu Allah bilir, karşılığını verir.

6. Şavt'ta Okunabilecek Dua

اَللهُ أَكْبَرُ ، اَللهُ أَكْبَرُ ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ ، اَللهُ أَكْبَرُ وَ لِلهِ الْحَمْدُ . اَللّٰهُمَّ فَاطِرَ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ رَبِّ كُلِّ شَيْءٍ وَ مَلِيكَهُ أَشْهَدُ أَنْ لَٓا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي ، وَ شَرِّ الشَّيْطَانِ وَ شِرْكِهِ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الشَّكِّ وَالشِّرْكِ وَالنِّفَاقِ وَالشِّقَاقِ وَ سُوءِ الْأَخْلَاقِ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْإِثْمِ وَ مِنْ عَذَابِ النَّارِ وَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَ مِنْ فِتْنَةِ الْغِنَى وَ فِتْنَةِ الْفَقْرِ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ جَهْدِ الْبَلَاءِ ، وَ دَرْكِ الشَّقَاءِ ، وَ سُوءِ الْقَضَاءِ ، وَ شَمَاتَةِ الْأَعْدَاءِ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ زَوَالِ نِعْمَتِكَ ، وَ تَحَوُّلِ عَافِيَتِكَ ، وَ فُجَآءَةِ نِقْمَتِكَ ، وَ جَمِيعِ سَخَطِكَ . اَللّٰهُمَّ إِنّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْمَأْثَمِ وَالْمَغْرَمِ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ ، وَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ ، وَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ، وَالْقَسْوَةِ وَالْغَفْلَةِ ، وَالذِّلَّةِ وَالْمَسْكَنَةِ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ يَوْمِ السُّوءِ ، وَ مِنْ لَيْلَةِ السُّوءِ ، وَ مِنْ سَاعَةِ السُّوءِ ، وَ مِنْ صَاحِبِ السُّوءِ ، وَ مِنْ جَارِ السُّوءِ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ أَنْ أَظْلِمَ أَوْ أُظْلِمَ . رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاعْفُ وَ تَكَرَّمْ ، وَ تَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ ، إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا لَا نَعْلَمُ ، إِنَّكَ أَنْتَ الْأَعَزُّ الْأَكْرَمُ . رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ . لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيِي وَ يُمِيتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ . إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَٓائِرِ اللهِ ۚ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَاۜ وَ مَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًاۙ فَإِنَّ اللهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ

Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Hamd Allah’a mahsustur.

Göklerin ve yerin yaratıcısı olan, gaybı da, görünen âlemi de bilen Allah`ım, her şeyin Rabbi ve sahibi, senden başka hiçbir ilâh olmadığına şehadet ederim ve nefsimin şerrinden, şeytanın şerrinden ve şirkinden sana sığınırım.

Allah’ım, şüpheden, şirkten, İslâm’ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten, münafıklıktan ve kötü ahlâktan sana sığınırım.

Allah’ım, günahtan, cehennem azabından, kabir azabından, zenginliğin fitnesinden, fakirliğin fitnesinden sana sığınırım.

Allah’ım çekilmez beladan, isyana düşmekten, hakkımda vereceğin hükmün kötü olmasından ve düşmanları sevindirecek musibetlerden sana sığınırım.

Allah’ım, verdiğin nimetlerin son bulmasından, verdiğin sağlık ve afiyetin gitmesinden, azabının ansızın gelmesinden ve her türlü gazabından sana sığınırım.

Allah’ım, günahlardan ve masiyetlerden sana sığınırım.

Allah’ım, sıkıntıdan, üzüntüden, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, kalbin katılığından, gafletten, zilletten, yoksulluk ve miskinlikten sana sığınırım.

Allah’ım, gündüzün kötülüğünden, gecenin kötülüğünden, kıyamet günün kötülüğünden, kötülük sahibi kişiden ve kötü komşudan sana sığınırım.

Allah’ım, zulmetmekten de, zulme uğramaktan da sana sığınırım.

Rabbim! Bağışla, merhamet et, kereminle affet. Bilmediklerimizi de, kusurlarımızı da sen biliyorsun, onları affet. Çünkü sen güç ve kerem sahibisin.

Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru.

Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, tektir. Hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsustur. Hayat veren de, hayata son veren de O’dur. Hayır, ancak O’nun elindedir. O, her şeye gücü yetendir.

Şüphesiz Sefa ve Merve, Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe`yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir günah yoktur. Her kim gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz onu Allah bilir, karşılığını verir.

7. Şavt'ta Okunabilecek Dua

اَللهُ أَكْبَرُ ، اَللهُ أَكْبَرُ ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ ، اَللهُ أَكْبَرُ وَ لِلهِ الْحَمْدُ . لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ الْعَظِيمُ الْحَلِيمُ ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ ، لَٓا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ رَبُّ الْعَرْشِ الْكَرِيمِ . اَللّٰهُمَّ لَا مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ ، وَلَا مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ ، وَلَا يَنْفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ . رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَاعْفُ وَ تَكَرَّمْ ، وَ تَجَاوَزْ عَمَّا تَعْلَمُ ، إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا لَا نَعْلَمُ ، إِنَّكَ أَنْتَ الْأَعَزُّ الْأَكْرَمُ . رَبَّنَٓا اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَ فِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَ قِنَا عَذَابَ النَّارِ . اَللّٰهُمَّ اهْدِنِي فِيمَنْ هَدَيْتَ ، وَ عَافِنِي فِيمَنْ عَافَيْتَ ، وَ تَوَلَّنِي فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ ، وَ بَارِكْ لِي فِيمَا أَعْطَيْتَ ، وَ قِنِي شَرَّ مَا قَضَيْتَ ، إِنَّكَ تَقْضِي وَلَا يُقْضَى عَلَيْكَ ، إِنَّهُ لَا يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ ، وَلَا يَعِزُّ مَنْ عَادَيْتَ ، تَبَارَكْتَ رَبَّنَا وَ تَعَالَيْتَ ، فَلَكَ الْحَمْدُ عَلٰى مَا قَضَيْتَ نَسْتَغْفِرُكَ وَ نَتُوبُ إِلَيْكَ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْهُدَى وَالتُّقَى وَالْعَفَافَ وَالْغِنَى . اَللّٰهُمَّ إِنِّى أَسْأَلُكَ قَلْبًا سَلِيمًا وَ لِسَانًا صَادِقًا . اَللّٰهُمَّ إِنِّى أَسْأَلُكَ الصِّحَّةَ وَالْعِفَّةَ وَالْأَمَانَةَ وَ حُسْنَ الْخُلُقِ وَالرِّضَى بِالْقَدَرِ . اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الطَيِّبَاتِ ، وَ تَرْكَ المُنْكَرَاتِ ، وَ حُبَّ المَسَاكِينِ ، وَ أَنْ تَتُوبَ عَلَيَّ ، وَ تَغْفِرَ لِي وَ تَرْحَمَنِي . اَللّٰهُمَّ زِدْنِي عِلْمًا وَ لَا تُزِغْ قَلْبِي بَعْدَ أَنْ هَدَيْتَنِي وَ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ . رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَ عَلٰى وَالِدَيَّ وَ أَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضٰيهُ وَ أَدْخِلْنِي بِرَحْمَتِكَ فِي عِبَادِكَ الصَّالِحِينَ . رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا. رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَ لِوَالِدَيَّ وَ لِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ . إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَٓائِرِ اللهِ ۚ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَاۜ وَ مَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًاۙ فَإِنَّ اللهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ .

Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Hamd Allah’a mahsustur

Çok yüce ve çok halim olan Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Göklerin ve yerin Rabbi olan Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O`ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, şerefli ve yüce Arş`ın Rabbidir.

Allah’ım, verdiğine engel olunamaz, engellediğine bir şey verilemez, şanına yakışmayan olumsuzluktan münezzehsin.

Rabbim! Bizi bağışla, bize merhamet et, kereminle bizi affet. Bilmediklerimizi de, kusurlarımızı da sen biliyorsun, onları affet. Çünkü sen güç ve kerem sahibisin.

Rabbimiz! Bize dünyada da, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru.

Allah’ım, hidayet nasip ettiğin kimseler gibi beni de hidayete erdir. Esenlik verdiklerin gibi bana da esenlik ver. Dost edindiğin kişiler arasında beni de dost edindiklerinden eyle. Bana verdiklerini hakkımda hayırlı ve bereketli kıl. Benim hakkımda şer olabilecek şeylere hükmetme ve beni bundan koru. Sen hüküm verirsin ve hükmün geçerli olur, sana karşı asla hüküm verilemez. Sana dost olan zelil olmaz, sana düşman olan ise aziz olmaz. Sen çok kutsalsın Rabbim ve çok yücesin. Verdiğin hükümlerden dolayı hamd sana mahsustur. Senden bağışlanma diliyor ve sana tövbe ediyoruz.

Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik niyaz ediyorum.

Allah’ım, senden selim bir kalp ve doğru söyleyen bir lisan niyaz ediyorum.

Allah’ım, senden sıhhat, iffet, emanet, güzel ahlâk ve kadere razı olmayı istiyorum.

Allah’ım, zatından güzel şeyleri istiyorum, kötülükleri terk etmeyi, yoksulları sevmeyi, beni bağışlamanı ve bana merhamet etmeni niyaz ediyorum.

Rabbim, ilmimi artır. Beni hidayete erdirdikten sonra kalbimi eğriltme. Katından bana bir rahmet lütfet. Sen çokça lütfedensin.

Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının arasına kat!

Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.

Rabbimiz! Hesap görülecek günde beni, ana-babamı ve inananları bağışla.

Şüphesiz Sefa ve Merve, Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe`yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir günah yoktur. Her kim gönlünden koparak bir hayır işlerse, şüphesiz onu Allah bilir, karşılığını verir.

Kaynak: Diyanet işleri başkanlığı.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
18
Tevekkür Tevhid / İslamda Tevekkül Ve Önemi
« Son İleti Gönderen: türkiyem Mayıs 27, 2024, 11:35:34 ÖÖ »


İslamda Tevekkül Ve Önemi

İnsanların, bütün işlerinde Allaha dayanıp güvenmesi, onun iradesine boyun eğerek, işin sonucunu ona bırakması demektir. Tevekkülün sözlük anlamı, güven duymak, işi başkasına havale etmektir. Dini terim olarak tevekkül, esbabına tevessül ettikten sonra işin sonucunu Allaha bırakmaktır. Yani bir taraftan meşru hedefe ulaşmak için gerekli tüm çabayı gösterirken diğer taraftan da Allaha dayanıp güvenmek ve işin sonunu ona havale etmek demektir.

Yüce Allah, Kuran-ı Kerimde bu hususta şöyle buyurmuştur.” Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allaha tevekkül et. “  Ona dayanıp güven) Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever. Al-i İmran 159. Ayette bir iş yapmağa karar verdiğimizde Allahın yardımının geleceğinin ümidi içinde neticenin ona bırakılması beyan edilmektedir. Maddi ve manevi yönden bize düşen görevin ifasından sonra neticeyi yaratandan beklemenin Mevlamızın hoşuna gideceği vurgulanmıştı.

Tevekkül İslam akidesinin bir gereğidir. Tevekkül müminlerin işidir. Gayri Müslimlerde tevekkül anlayışı yoktur. Yüce Allah, Kuranında,” müminler yalnız Allaha tevekkül  etsinler “buyurmaktadır. Al-i İmran / 122. Esbabına tevessül ettikten sonra işin neticesinin hayırlı olmasını Allahtan beklemek, bizleri güvenli ve huzurlu kılar.  Allahın bizlere verdiği sınırlı irademizle arzu ettiklerimiz, onun mutlak iradesinde yer bulmazsa beklentilerimiz gerçekleşmez. Zira her şeyi dileyip yaratan Allahtır. Tedbir bizden takdir Allahtandır.

Enes b. Malik anlatıyor. Bir gün Peygamberimiz (sav) efendimize bir adam gelp”,Ey Allahın Resulü devemi bağlayayıp damı tevekkül edeyim bağlamadan mı, tevekkül  edeyim diye sordu. Efendimiz, deveni bağla ve Allaha dayanıp güven” buyurdular.  Ebu İsa ,Tirmizi. Çalışmak, yolunda bulunmak, tedbirli olmak bizlere aittir. Yaratmak,  nasip etmek, ihsan etmek, Allaha mahsustur. Allahı her işimizde vekil kılıyor olmak, onunla daima zikirle, tefekkürle, tesbih, dua ve şükürle birlikte olduğumuzu gösterir. Böyle olunca da kalben mutlu oluruz. Bu mutluluk bizleri zinde kılar. Stresten, karamsarlıktan, bunalımdan, güvensizlikten kurtulmuş oluruz.

Cenab-ı Hak Kuran-ı Kerimde şöyle buyurdular “ ( Ey muhammed) Eğer aldırmazlarsa onlara de ki, Bana Allah yeter. Ondan başka ilah yoktur. Ben ona dayanıp güvenmekteyim. O, o büyük Arşın Rabbidir”. Tevbe / 129.Ayet-İ Kerimeden Allahın bizlerden kendine dayanıp güvenmemizi istediğini anlıyoruz. Allah dilemezse bizim isteğimiz bir anlam ifade etmez. Her arzu ettiğimizin meydana gelmesi için Allahın yardımına daima muhtaç olduğumuzu bilmeliyiz.

Peygamberimiz  (sav) efendimiz bir hadisinde şöyle buyurdular.” Eğer siz Allaha hakkıyla tevekkül edip güvenseydiniz, kuşların sabah aç karnına yuvalarından çıkıp, akşam karınları doymuş olarak yuvalarına döndükleri gibi size de ( kolayca bol) rızık ihsan ederdi.” Tirmizi, zühd, 33.

Demek oluyor ki, önce biz, bize düşeni yapıyoruz. İşin meydana gelmesi için çalışıyoruz, çabalıyoruz neticenin hayırlı olarak ortaya çıkması için Allahı vekil kılıyoruz. İşte İslamdaki tevekkül anlayışı bu olsa gerek.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
19
İslamda Gençlik / Mehmet Akif Ersoy Ve Gençlik
« Son İleti Gönderen: türkiyem Mayıs 27, 2024, 11:32:38 ÖÖ »


Mehmet Akif Ersoy Ve Gençlik

Mehmet Akif Ersoy Aralık 1873 yılında İstanbul- Fatih ilçesinin sarı güzel mahalle
sinde doğdu. Annesi Buhar adan Anadolu ya göç etmiş bir annenin kızı olan Emine Şerif, babası ise Kosova doğumlu, fatih cami medresesi hocalarından Mehmet Tahir Efendi dir.

Mehmet Akif Ersoyun çocukluğunun büyük bir kısmı annesinin fatih- sarı güzeldeki evinde geçti. Nuriye adında bir kız kardeşi vardı.

İlköğretimini fatihte Emir Buhari mektebinde bitirdi. Ortaöğrenimine fatih merkez rüş

tiyesinde başladı. Dil derslerine büyük ilgi duyan M. Akif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türk

çe Arapça,farsça ve Fransızcada hep birinci oldu. Babasının desteğiyle 1885 yılında mülkiye idaresine kaydoldu. 1888 yılında babasını kaybetmesi ve fatihte çıkan yangında evlerinin yan

ması sonucu ailenin yoksulluğa düşmesinden dolayı, bir an önce meslek sahibi olmak isteyen M. Akif, okulunu bırakarak ziraat ve baytar mektebine (Tarım ve Veterinerlik okulu) kaydoldu. Bu okulu 1893 yılında bitirdi. Üniversite mezunu olduğu halde 20 yaşında Kuran-ı Kerimi ezberleyerek 6 ayda hafız oldu.

Mehmet Akif ziraat bakanlığında 1893 ile 1913 yıllarında memur olarak görev yaptı.Başlangıçta müfettiş yardımcılığı,1898 yılında Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet hanımla evlendi.Bu evlilikten cemile, Feride,Suadi,İbrahim Naim,

Emin,Tahir adlı çocukları oldu.Akif, edebiyata olan ilgisini şiir yazarak ve edebiyat öğretmenliği yaparak sürdürdü.İstanbulda bulunduğu sırada bakanlıktaki görevinin yanı sıra halkalı Ziraat ve baytar mektebinde kompozisyon,daha sonra çiftçilik makinesi mektebinde Türkçe dersleri vermek üzere 1906 ile 1907 yıllarında öğretmen olarak görev yaptı.

Mehmet Akif,1908 yılında Darül fununda Edebiyat-i Osmaniye dersleri vermeye başladı..Balkan savaşından sonra 1913  yılında mezkur görevinden ayrıldı.1918 yılında Darül Hikmet-il İslami ye cemiyeti baş katipliğine atandı.Burada çalışırken Said Hilmi paşanın İslamlaşmak adlı eserini Farsçadan Türkçeye çevirdi.

Mehmet Akif, Mustafa Kemal Paşanın daveti üzerine 24 Nisan 1920 tarihinde Ankara ya geldi. Milli mücadeleye şair,hatip,seyyah, gazeteci ve siyasetçi olarak katıldı.1920 ile 1923 yılları arası Burdur millet vekili olarak 1. T.B.M.M de yer almıştır. Kasım 1920 tari

hinde Kastamonu ya gitti Buradaki Nasrullah caminde yaptığı etkiliyeci vaazı Diyarbakır da basıldı ve tüm illere ve cephelere gönderildi.1921 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Subhi Beyin ricası üzerine arkadaşı Hasan Sabri Bey kendisine milli marş yarışmasına katılmaya ikna etmişti. O güne kadar yarışmaya katılan şiirlerin hiç biri yeterli bulunmamıştı

En güzel şiiri, Mehmet Akifin yazacağı kanatı, mecliste hâkimdi. Akifin yarışmayı kabul etmesi üzerine kimi şairler şiirlerini geri çektiler.

Mehmet Akif ‘in orduya ithaf ettiği” istiklal marşı “ 17 Şubat 1921 tarihinde Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyeti Milliyede yayımlandı. Hamdullah Subhi Bey tarafından Mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 cumartesi günü saat 17;49 da Milli Marş olarak kabul edildi. Kendisine verilmek istenen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde kurulan kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Darül Mesai vakfına bağış

ladı. Akif, Allah bu Millete bir daha böyle bir marş yazdırmasın temennisinde bulundu.27 Aralık 1936 tarihide hakkın Rahmetine kavuştu. İst, Edirne kapı mezarlığına defnedildi.

20 yaşında veteriner olan ve aynı zamanda hıfzını tamamlayan Mehmet Akif Ersoy, devlet memurluğu yanında Milli mücadele hareketine fiilen katılarak verdiği vaazlarla halkı düşmanlara karşı tek vücut halinde olmasını sağlamıştır. Günümüz gençliği, kendisine, ailesine ve ülkesine faydalı olması için Milli Şairimizi, model fikir adamı olarak görmesi lazım gelir. Bundan dolayı çok okuyup araştırmamız, zaman nimetini iyi kullanmamız gerekmektedir. Gençliğimizi yararlı işlerde değerlendirmeli, mesleki bakımdan yetkin hale gelmeliyiz. Fiziken ve ruhen sağlıklı olmalıyız Bu nimetleri, insanlığın huzur ve mutluluğu için kullanmalıyız. Millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy gibi,. Ülkesi ve milleti için faydalı olup iz bırakan, birer genç olmalıyız. 20 yaşında yüksekokulu bitirip aynı zamanda hafız olmak, her kese nasip olmaya bilir. Ama her hangi bir yüksekokulu bitirmek ve Kuran-ı Kerimle tanışmak her Müslüman gence nasip olabilir. Bütün mesele biz bu dünyada ne için varız, sorusuna cevap verebilmektir. İnanıyorum ki, neden yaşıyorum sorusuna cevap verdiğimiz zaman arzu ettiğimiz hedefe Allahın izniyle ulaşırız.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
20
İslamda Gençlik / İstanbul’un Fethi Ve Gençlik
« Son İleti Gönderen: türkiyem Mayıs 27, 2024, 11:26:23 ÖÖ »


İstanbul’un Fethi Ve Gençlik

İstanbulun fethi, orta çağı kapatıp yeniçağı açan, Bizanssın bin yıllık hükümranlığını son veren, hakkın batıla, imanın küfre, üstün geldiğini gösteren önemli bir zaferdir. Fatih Sultan Mehmet, 1451 yılında Bursada iken İstanbulun fetih çalışmalarına başladı. Önce Anadolu hisarının karşısına Rumeli hisarını yaptırdı. Boğazı kontrol altına aldıktan sonra Edirneye geldi. Burada büyük hazırlıklara başladı.Cihan tarihinde görülmemiş büyük topların dökülmesine başlandı.Bu toplar sayesinde bir buçuk tonluk taş gülleler bir km den ileri atılabiliyordu.

Fatih Sultan Mehmet,  Nisan 1453 tarihinde İstanbul surlarının önlerine geldi. Şehri iki yüz bin kişilik ordu ile kuşattı. Batta loğlu Süleyman Beyin komutasındaki Osmanlı donanması Fatihin emriyle galata sırtlarından halice indirildi. 72 parçadan oluşan Osmanlı donanmasını haliçte gören

Bizanslılar, şaşkına döndüler. Çünkü onlar halicin önünü zincirle kapatmışlardı. Türk toplarının açtığı delikleri gece ve gündüz kapatmaya çalışıyorlardı. O güne kadar böyle dehşetli bir muhasara görülmemişti.         

Fatih Sultan Mehmet Hanın ikinci defa teslim olma teklifini on birinci Konstantin kabul etmedi. Bunun üzerine Fatih, son hücuma karar verdi. 27 Mayıs 1453 tarihinde harp meclisinden savaşa devam kararı çıktı.29 Mayıs 1453 tarihinde Fatih Sultan Mehmet sabah namazını kıldıktan sonra Müslüman Türk askerinin muzafferiyeti için Allaha dua etti. Karadan ve denizden saldırılar başladı. Ak

şemseddin ve Molla Gür ani hazretleri askerlerin içinde onlara moral veriyorlardı. En şiddetli çatışma Topkapı ile Edirne kapı arasında meydana geldi.

Ulu batlı Hasan padişahın sancağını Topkapı surlarına dikmeyi başardı. Hasan ve beraber irinde 18 asker sancağı düşürmediler, hepsi de hükümdarlarının gözü önünde şehit düştüler. Bizans düşmeye mahkûm oldu. İmparator on birinci Konstantin savaşta öldü. Fatih Sultan Mehmet, Peygamberimiz (s,a,v) efendimizin müjdesine mazhar olmanın verdiği sevince, secde ederek Allaha

Hamdi sena etti. Her taraftan şehre giren Türk ordusu, Ayasofyaya doğru yürümeye başladı. Bizans halkı Ayasofya kilisesine dolmuş kurtarıcı bekliyordu. Öğle vaktinde ezan ve tekbir sesleriyle şehre giren Fatih, Ayasofyaya geldi. Bizans halkı ayağına kapandılar. Atından inen Fatih, bir konuşma

yaparak her kesin hayatının ve hürriyetinin bağışlandığını bildirdi. Ayasofya kilisesi camiye tahvil edilerek ilk Cuma namazı kılındı.

Rivayetlere göre çeşitli zamanlarda 6 defa kuşatılan kostantiniyye bir türlü Bizanssın elinden alınamamıştı. Ashaptan Eba Eyyubi el Ensari hazretleri Bizanslılara karşı yapılan savaşta burada şehit düşmüştür. Efendimiz bir hadislerinde,”kostantiniyye elbette fetholunacaktır.Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onun askeri ne güzel askerdir” buyurdular. İşte 20 yaşında bir

Genç hükümdar Fatih Sultan Mehmet Han, Bizansı mağlup ederek orta çağı kapatıp yeniçağı açmışmıştır.

Arif Nihat Asya nın bir şiirinde; sen de geçebilirsin, yardan, anadan, serden.

Senin de okuyalım destanını ezberden. Haberin yok gibidir, taşıdığın değerden.

Elde sensin, dil de sen. Gönüldesin baştasın. Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın. Dediği gibi, gençliğimiz kendi değerini idrak etmeli ve gereğini yapmalıdır. Bu noktada Fatih Sultan Mehmet Hanın kişiliği irdelenmeli, Fatihi Fatih yapan değerlere sahip olmaya çalışılmalıdır. Gençler olarak ken

dimizi fikir muhasebesinden geçirmeliyiz. Çağ açamazsak bile, içinde bulunduğumuz çağı, en iyi şekilde yaşayabiliriz. Vatana, ülkemize ve toplumumuza ışık veren, üreten, yaraya merhem olan birer genç olabiliriz. Daima büyük düşünen, istikbal vaat eden, kendi bilgisi ve kültürüyle etrafa ışık veren birer genç olabiliriz. İstanbulun fethi nin 561. yılında Hakkın karşısında batılı mağlup etmeye vesile olan başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere, onun güzel ordusunu hayırla yad ediyorum. Ruhları şad olsun.Amin. 

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
Sayfa: 1 [2] 3 4 ... 10