www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ

FANİDUNYA NET GENEL => HZ MUHAMMED S.A.V => Şehid Şehadet => Konuyu başlatan: fanidunya NET - Mayıs 14, 2025, 07:44:22 ÖÖ

Başlık: Yürüyen Şehid Olmak
Gönderen: fanidunya NET - Mayıs 14, 2025, 07:44:22 ÖÖ
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)

Yürüyen Şehid Olmak

Alimler ölümü ikiye ayırmışlardır. İlki herkesin ecelinin gelmesi suretiyle Azrail’e (a.s) ruhunu teslim etmesi olan ızdırari ölüm, diğeri de kişinin nefsini ruhuna esir etmesi, onu hayır yollarında, Allah Teala’nın emirleri ve sevdiği şeyler doğrultusunda kullanması olan ihtiyari ölümdür. Izdırari ölüm herkes tarafından tadılacaktır. Nitekim âyet-i kerîmede ‘’ Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz.’’[1] buyrulmuştur.

İhtiyari ölüm ise erlerin işidir. Nefsini tezkiyeye muvaffak olan bu kimseler, ızdırari ölüm kapılarını çaldığında hadiseyi Hz. Mevlâna (k.s) gibi ‘’şeb-i arus/düğün gecesi’’ olarak telakki edeceklerdir.

Efendimiz (s.a.v) bir gün sahabeden Talha b. Ubeydullah (r.anh) ı gördüğünde onun hakkında şöyle buyurmuştur: ‘’ (Talha) yeryüzünde yürüyen bir şehiddir.’’ Es-Sündî (r.aleyh) bu hadîs-i şerîfin şerhinde şöyle demiştir: ‘’ Denilmiştir ki: O (Talha b. Ubeydullah) daha hayattayken Allah yolunda ölümü tatmıştı. Nitekim bu mânada ‘’Ölmeden önce ölünüz.’’ denilmiştir. Ya da şöyle denmiştir: O, Allah yolunda katlandığı sıkıntılarla sanki ölümü tatmıştı.’’[2]

Kişinin bu yüce dereceye erişmesi hiç kolay değildir. Daha hayattayken şehid olarak isimlendirilmek, ölmeden önce ölmek, ihtiyari ölümü sağlayarak ızdırari ölümü bir düğün gecesi olarak telakki etmek büyük himmeti gerektirmektedir. Tarih boyunca müslümanları zaferden zafere koşturan büyük komutanların da ‘’yaşayan şehid’’ vasfını elde etmiş, dolayısıyla göz kırpmadan ızdırari ölüme yürüyen kimseler olduğu aşikardır. Şöyle ki yere çakılanın gökten haberi olmaz. Semadan yüz çevirenin akıbeti ise bataklıkta sinek olmaktır.

İmam Rabbâni (k.s) bu meseleye dair çok hoş tespitte bulunmuş ve şöyle demiştir: ‘’ Bir kimsenin ruhu alçalarak beden mertebesine yerleşse ve âlem-i emri, alem-i halkına bağlansa, bu ince bilgileri nasıl anlayabilir? Ruhu kendi makamına çıkmadıkça ve âlem-i emri âlem-i halkından ayrılmadıkça bu marifetlerin güzelliğini nasıl görebilir? Bu nimete kavuşmak için, ecel-i müsemma gelmeden önce ölüme kavuşmak lazımdır. Tarikat büyükleri (k.s) bu ölüme ‘’fena’’ adını vermişlerdir. Ölüm gelmeden önce ölmeyen kimseyi dertli bilmelidir. Ona geçmiş olsun demelidir!’’[3]

Müslüman fertlerin bu nimeti elde etmesi için öncelikli olarak nefislerini muhasebeye çekmeleri ardından nasuh bir tövbe ile ihtiyari ölüm yolunda ilerleyip, Talha b. Ubeydullah (r.anh) gibi ‘’yürüyen şehid’’ makamına ulaşmaları zaruridir. İçerisinde bulunduğumuz dönemde bunu gerçekleştirmek elbette oldukça zordur. Ama imkansız değildir. Yeter ki Rabbimiz’e bu niyetimizi izhar edip, ciddiyeti kuşanalım.

Talha b. Ubeydullah’ın (r.anh) bu vasfa erişmesinin nasıl olduğunu bilmek, onun takipçisi olmak noktasında bize önemli ipuçları verecektir. İman edip, bu imanın bedelini ödeyerek, İslam’ı yaşayarak, ölmeden önce ölerek ‘’yürüyen şehid’’ vasfına erişen bu zat-ı mübareğin Mekke’de işkenceye maruz kalırken yaşadıklarını Mesud b. Hıraş şöyle nakletmektedir: ‘’Ben Safa ile Merve arasında dolaşırken kalabalık bir grubun bana doğru geldiklerini gördüm. Kenara çekildim ve gelenlerin kimler olduklarını görmek için beklemeye başladım. Baktım ki en önde elleri boynuna bağlanmış bir genç ve arkasında ellerindeki kamçılarla o gence vuran adamlar var. En arkada ise yaşlı bir kadın, o da eli kamçılı adamlara sürekli emirler yağdırıyor, onlara gence sürekli vurmaları için emirler veriyordu. Çok merak ettim, kendi kendime dedim ki: ‘Kim bunlar? Bu genç nasıl bir suç işlemiş ki böyle bir cezayı hak etmiş olabilir?’ Etraftaki insanlara bu gencin kim olduğunu sorduğumda dediler ki: ‘Bu genç Talha b. Ubeydullah’tır’. Ben, ‘Onu döven, ellerindeki kamçılarla ona kırbaçlar vuran kimlerdir?’ diye sordum. Oradakiler: ‘Bunlar Teymoğulları mensuplarıdır. Yani Talha’nın akrabalarıdır.’ dediler. Bunun üzerine ben de tekrar sordum: ‘Peki şu bağırıp çağıran kadın kimdir?’ Onlar dediler ki: ‘O da Talha’nın annesi Sa’be’dir.’ Ben, ‘Peki, ne istiyorlar ondan?’ diye sordum. Onlar, ‘Talha babalarının dininden yüz çevirip Muhammed’in dinine tabi olmuş. Akrabaları da ona işkence ederek onu yeniden atalarının dinine çevirmeye çalışıyorlar.’ diye cevap verdiler. Ardından bir müddet bu genci takip ettim. Akrabaları ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar o gencin ağzından çıkan cümle şu idi: “İsterseniz beni öldürün, ama ben asla dinimden dönmeyeceğim.’’[4]

Yürüyen şehid olan Talha b. Ubeydullah’ın (r.anh) hayatından aktardığımız bu sahne dahi tek başına mezkûr nimete erişmenin yolunu bize göstermeye yetmektedir. İman, islam ve ihsan yolunda ciddiyeti kuşanmak, gayretkeş olmak, Allah Teala’nın rızasını hiçbir şeye değişmemek bu noktada yegane azığımız olmalıdır.

---------------------------------------------------------------------------------------

[1] Ankebût Sûresi, 29/57.

[2] Hâşiyetu’s-Sündî, 1/59.

[3] Mektûbât-ı Rabbânî, 159. mektup

[4] İbn Hacer, el-İsâbe, 3/1825-1826.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
www.fanidunya.net