Gönderen Konu: En büyük Zulüm Hangisidir (Okunma sayısı 69 defa)

fanidunya NET · « : **Dün**, 08:14:29 ÖÖ »

En büyük Zulüm Hangisidir

Bir evlat, bütün aile fertlerini, kolluyor gözetliyor, bütün ihtiyaçlarını karşılıyor. O denli BABA bir insan. Ama ana-babasını zırnık takmıyor, isterse açlıktan ölsünler... Ana-babası kötü birileri olduğundan değil, canı öyle istiyor. Hatta “keşke bunların çocuğu olmasaydım da…” diyor.

Yine adam çalıştığı firmada herkese babacan davranıyor, sevip sayıyor, her türlü hürmette, tazimde bulunuyor ama iş yeri sahibini, var mı yok mu takmıyor, adamdan saymıyor…

Örneği genişletelim.

Adam variyetli, ülkenin her tarafına köprüler kuruyor. Okullar, hastaneler açıyor; garibanlara yardım fonları dağıtıyor ama doğduğu ve büyüdüğü, kazanç elde etmesine olanak sağlayan ülkesinin varlığını kabul etmiyor. Bayrağına, devletine/idarecilerine, toprak bütünlüğüne saygı göstermiyor; her fırsatta hakaret ediyor, aşağılıyor; ne kadar ülke hasımları varsa da onlarla yatıp kalkıyor, sevgi besliyor, methiyeler diziyor…

Sizce anne-babasını ve soyunu inkâr eden, onlara zerre kadar faydası dokunmayan BABA bir adam da olsa anne-babasının yanında hatta aklıselim bir çevre ve toplumda yeri var mıdır?

Peki, evine ekmek götürmesine sebep olan işyeri ve sahiplerinin yanında, onları hiç takmayan, onlara saygı göstermeyen, onlardan nefret eden bir adamın yeri ne kadardır? Bütün arkadaşlarınca sevilse dahi!

Ya her fırsatta doğup büyüdüğü ülkesini kötüleyen, en kutsallarını aşağılayan, ülkesinin menfaatlerini umursamayan; düşman ülkelere göz kırpan birinin ülkesi nazarındaki durumuna ne denir? Gelelim çoğu insanın anlamadığı, bu örneklerdeki kadar ehemmiyet atfetmediği en püf noktaya.

Bütün evreni yoktan var edip yöneten Allah’ın varlığını Zatî, Sübûtî, selbî, tenzîhî ve fiilî sıfatlarla kabul etmeyenlere ne demeli?

Eşsiz güç ve kuvveti zatında barındıran Âlemlerin Rabbine gereken sıfatları kalkıp aciz bir mahlûkata vermek ne kadar akıllıca olur?

İnsan böyle bir Rabbi (C.C.) nasıl görmezden gelebilir?

Adam kalkıyor “filan kes şunu yaptı, insanların faydasına sundu, elektriği icat etti dünyayı aydınlattı. Şu hastalığın ilacını keşfetti… Bunu bin müslümana değişmem!” diyor.

Ama adam Allah’ı, peygamberleri, cennet/cehennemi, “…ölüp de toprak ve kemik yığını haline gelmişken yeniden mi diriltilecekmişiz? Üstelik gelip geçmiş atalarımız da mı?” (Vakıa 56/47-48) diyerek öldükten sonra dirilmeyi, hesaba çekilmeyi inkâr ederek, öldü hatta inancı olmadığı için cesedinin yakılmasını vasiyet etti diyorsun. “Boş versene” diyor. “Benin yanımda ondan değerlisi yok”…

Be onun gibi inkârcılıkta dip yapan zavallı adam! Sen ve o, âlemlerin yaratıcısını, kendi Hâlıkını, rızık vereni yok sayıyorsunuz, dünyayı kurtarsanız ne yazar!

Allah’ın hakkını vermeyen, O’nu tanımayandan daha zalim, gaddar, bedhah kim olabilir?

Allah’a karşı nankörlük yapan, Allah’ı inkâr eden Allah düşmanının kime faydası olabilir?

Allah’ın koyduğu ölçüleri tanımayan, kime ne ölçü, değer biçebilir?

Allah’ı bütün vasıflarıyla kabul etmeyen, kendini bile inkâr etmektedir!

Böylesinin, zahiren fayda verdiğini umduğun eserleri, eylemleri olsa dahi zerre kadar bir kıymeti harbiyesi yoktur. Kaldı ki o bilgiyi, o imkânı ona veren de her şeyi yoktan var eden Allah, onu yine sınamak için ona bahşetmiştir.

Allah imkân vermese hiç kimse bir sivrisineği dahi yaratamaz! Onlar da, bütün inkârcılar vicdanlarıyla yalnız kaldıklarında bunu kabul ediyorlar!

“Şayet o inkârcılara, “Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı yasalarına boyun eğdiren kimdir?” diye soracak olsan, hiç tereddütsüz “Allah’tır” derler. O halde haktan nasıl yüz çevirirler?” (Ankebût 29/61)

(De ki, ey inkarcılar!) Sizi biz yarattık; artık inansanıza!

Akıttığınız meniyi düşündünüz mü?

Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa biz miyiz yaratan?

Aranızda ölümü biz takdir ettik; sizi benzerlerinizle değiştirmemiz ve bilemeyeceğiniz bir şekilde sizi yeniden var etmemiz hususunda bizim önümüze asla geçilemez.

Hiç kuşkusuz ilk yaratılışınızı biliyorsunuz; düşünüp ibret alsanıza!

Ektiğiniz tohumu düşündünüz mü?

Onu siz mi bitiriyorsunuz yoksa biz miyiz bitiren?

Dileseydik onu kuru bir çöpe çevirirdik de şaşırır kalırdınız:

İçtiğiniz suyu düşündünüz mü?

Onu buluttan siz mi indirdiniz yoksa biz miyiz indiren?

Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretmeli değil misiniz?

Tutuşturmakta olduğunuz ateşi düşündünüz mü?

Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratan biz miyiz? (Vakıa 56/57-73)

Yüce Allah, hikmet verdiği Lokmanın, oğluna nasihatini vererek şöyle buyurur: “Lokmân oğluna … şöyle dedi: ‘Sevgili oğlum! Allah’a ortak koşma; çünkü O’na ortak koşmak kesinlikle çok büyük bir zulüm/haksızlıktır.’” (Lokmân 13)

Sonuç, Allah’a şirk koşan, O’nun yetkisini ve hakkını başka yerlere atfeden, başta Allah Teâlâ’ya karşı hadsizlik yaptığı gibi kendisiyle beraber bütün mahlûkata saygısızlık ve haklarına tecavüz etmiş sayılır!

Nasıl tanınırsa tanınsın/tanıtılsın, hiç fark etmez.

Hayır, isim vererek kimseyi müşriklikle itham etme derdinde değilim. Düştüğümüz vaziyetten bahsediyorum.

Bugün toplum, maalesef ekseriyetle bilerek bilmeyerek, gizli veya aşikârca Allah’a ortak koşar bir duruma düşmüştür. Bunun da farkında değil, bu da daha acınası bir durum.

Nusret Reşber.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DÜNYA FM

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: En büyük Zulüm Hangisidir (Okunma sayısı 69 defa)

fanidunya NET

En büyük Zulüm Hangisidir

BENZER KONULAR