Gönderen Konu: Tek Sermayemiz Heba Olmadan  (Okunma sayısı 541 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Tek Sermayemiz Heba Olmadan
« : Ekim 03, 2017, 10:27:44 ÖS »
Tek Sermayemiz Heba Olmadan

Bizleri kulluk için yaratmış olan Cenab-ı Mevlâ, bu kulluğu bir seferlik olmak üzere bir ömre sığdırmıştır. Dolayısıyla ömrümüz tek sermayemizdir. Eğer vaktimizi boşa harcıyorsak, bir daha ele geçmeyecek bu sermayeyi heba ediyoruz demektir.

Hikmet ehli kimseler dünyayı üç günden ibaret olarak görmüşlerdir: Dün, bugün ve yarın… “Dün geçti, bugün geçiyor, yarına ise ulaşacağın belli değil!” diyerek, geçmişe takılıp ya da geleceğe erteleyerek bugününü harcama; içinde bulunduğun vaktin kıymetini bil, ona göre davran!” ihtarını yapmışlardır.

Bir gün ömür sermayemizin en küçük parçası gibi görünse de, o bir gün içinde yaptıklarımız bütün bir ömrün aynasıdır. Bu küçük parça dolu olursa bütün ömür dolu demektir. Yarın ne yapabileceğini görmek isteyen bugününe bakmalıdır. Bu sebeple eskiler “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.” demişlerdir. Ve yine bu sebeple Allah dostları yaşanılan günü hakkıyla değerlendirmeye büyük önem vermişlerdir.

Tabiîn’in büyüklerinden Mücahid rh.a. anlatıyor: “Abdullah ibn Ömer r.anhüma bana şöyle dedi:

– Sabaha erdiğinde nefsine akşam için sözler verme. Akşama erdiğinde de sabah için bir şeyler söz verme. Ölmeden önce hayatının, hastalanmadan önce sağlığının kıymetini bil de hazırlık yap! Çünkü yarın durumunun ne olacağını, kıyamet günü hangi hal üzere çağrılacağını bilemezsin.

Eldeki tek zamanın bu an olduğu düşüncesi, ebediyet yolunda vazifelerin asla ertelenmemesi gerektiğine işaret eder. Yoksa yarın için tedbir almaya, rızkını kazanmaya engel değildir; dünyadan el etek çekmek manasına gelmez.

Bundan maksat, dünyanın aldatıcığına karşı uyanık olmak, ömür hiç bitmeyecekmiş, bugün ertelenenler yarın mutlaka telafi edilecekmiş gafletine düşmemektir. Asıl bu gaflete düşen kişi yarını unutmuş demektir. Bilindiği üzere dünyalık işlerde de bugünün işi yarına bırakılmaz. Fahr-i Kainat Efendimiz s.a.v.’in şu hadis-i şerifi kulağımıza küpe olmalıdır: “Erteleyen helak olmuştur.”

Hikmet ehli zatlardan biri de şöyle buyurmuştur:

“Bir kişi sabaha erdiğinde şu dört şeye niyet etmesi gerekir:

    Allah Tealâ’nın kendisine farz kıldıklarını eda etmeye,
    Allah Tealâ’nın yasakladığı şeylerden sakınmaya,
    İnsanlarla olan muamelelerinde adaletli olmaya,
    Hasımlarla arasını düzeltmeye…”

Ebu’l-Leys Semerkandî rh.a. bu dört niyet üzerine şöyle demiştir:

“İnsan güne bu niyetlerle başlarsa, o kişinin salihlerden ve kurtuluşa erenlerden olması ümit edilir.”

Yine Ebu’l-Leys Semerkandî rh.a. şöyle buyurur:

“Denilmiştir ki insanlar üç kısım olarak güne başlarlar: Bir kısım mal edinme peşinde koşmak için, bir kısım günah işlemek için, bir kısım da doğru yolu bulmak için…

Mal mülk toplamak için güne başlayanlar bilmelidir ki ne kadar çok mal edinirlerse edinsinler, hiç kimse Allah Tealâ’nın kendisi için takdir ettiği rızıktan başkasını yiyemez.

Günah kazanmak üzere güne başlayan kimselerin eline geçecek olan ise zillet ve perişanlıktır.

Doğru yolu bulmak üzere güne başlayanlara ise Allah Tealâ hem doğru yolu hem de rızkı verecektir.”

İnsanoğlunun bu dünaydaki en büyük kazancı, doğru yol üzere olmasıdır. Nitekim her namazımızda okuduğumuz Fatiha suresinde bunun için dua ederiz. Doğru yolun rehberlerine yakın olmak, iyiyi kötüyü gösteren alimlerin dediğine göre yaşamak bu yüzden çok önemlidir.

Şakîk-i Belhî k.s. şöyle buyurmuştur:

“Şayet bir adam iki yüz sene yaşasa ve hayatı boyunca şu dört şeyi bilmese, onun için cehennem ateşinden daha layık şey yoktur:

    Allah Tealâ’yı tanımak,
    O’na ibadet etmek,
    Kendini bilmek,
    Allah’ın ve kendisinin hakiki düşmanını tanımak.”

Bu dört bilme halinden uzak olan her gün boş demektir ve uç uca eklenip heba olmuş bir ömrün kumaşını dokur durur..

İnsan Rabbini tanırsa, gizli ve açık her yerde O’nu hatırından çıkarmaz. O’nun her an kendisini gördüğünü bilir, kendisi de O’nu görür gibi davranır, halini her an denetler, yanlışa düşmekten korunur.

Eğer kişi Allah Tealâ’yı bilir de, O’na ibadet ve taat etmeyi ihmal ederse yine hüsrandadır. Rabbine taat ve ibadete hemen başlamada üzerindeki meskeneti, tembelliği, gafleti terk etmelidir. Gerekiyorsa kendisine bu konuda önderlik yapacak rehber bulmalı, ondan ayrılmamalı, işaret ettiği gibi devam etmelidir.

Kişinin kendini bilmesi ise, evvela ne kadar aciz, her nefeste Rabbine ne kadar muhtaç bir varlık olduğunu idrak etmesidir. Ayrıca kulluk hususunda zaaflarını fark etmesi, nereden düşüyorsa oradan ayağa kalkıp yürümeyi bilmesidir.

Allah’ın ve kendisinin hakiki düşmanını tanıması da şeytanı tanımakla olur. İnsan dünyada birçok düşmanla uğraşır durur. Fakat asıl düşmanı olan şeytanı unutur, ona karşı tetikte olmayı genellikle ihmal eder. O da en zayıf olduğu anda darbesini indirir.

Bu darbelerin en vahimlerinden biri zamanla ilgilidir. Bir an önce Allah’a yönelmek isteyene yarını fısıldar. Yaşlılıkta işin ne, o zaman yaparsın, der. Bu sesin düşmanından geldiğini bilen kişi kalbini uyanık tutar, Allah’a sığınır ve kalkar, işine bakar.

“Ömür sermayedir” sözü sık duyduğumuz için artık sağırlaştığımız bir söz olabilir. Ama düşünmek gerekir: Ömür herhangi bir sermaye değil, tek sermayedir. Kolayca harcanır ve telafisi yoktur. İhmal edilen, ertelenen işlerin ardı pişmanlık ve hüsrandır.

O halde hemen şimdi, bu ana, bugüne ebediyet değeri katmaya davranmamız gerekir. Yani sufîler için söylenen “ibnü’l-vakt: vaktin çocuğu” halini kuşanmamız gerekir.

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41