* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Bir Kova Yalnızlık  (Okunma sayısı 587 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2479
Bir Kova Yalnızlık
« : Haziran 22, 2025, 05:40:51 ÖS »


Bir Kova Yalnızlık

Kocaman yalnızlıklar büyütüyoruz içimizde. Bu çağın insanı cümbür cemaat bir beyninle, yalnızlık sancıları çeken bir kalbi aynı bedende taşıyor. Onlarca insanla aynı yöne doğru fakat yapayalnız yol alıyoruz. Sesler çok, görüntüler çok, insanlar çok, ışıklar çok…

Karanlık, kapkaranlık ve sesi bastırılamaz bir yalnızlık da çok… Peki bunca çokluğa rağmen niçin yalnızız ve bunu da nereden çıkardım?

Yalnızlık, ruhun hallerindendir. Ruhu anlamadan yalnızlığı anlamlandırmaya çalışmak; su çekeceğin kuyunun mahiyetini, çalışma mekanizmasını bilmeden işe koyulmak gibidir. Kovayı makaraya takabilmeli, makara sistemini çözebilmeli ki suyu elde edebilmek mümkün olsun. Ruhu anlayalım ki sarkıttığımız kova yalnızlığı oradan çekip alabilsin…

Evvela bilelim ki ruhun olduğu yerde sayılardan, istatistik verilerden, raporlardan söz edemeyiz. Ruh için nice birler vardır ki bin mesabesindedir ve binlerce bin vardır da bi’ bir etmez. Onun için etrafımızdaki nice sesi, görüntüyü, insanı ölçtüğümüz şu nicelik cetvelini usulca kenara bırakıp nitelik cetveline uzanalım. Şu gürültüsü çok beyinle mahzun kalbi alıp önümüze, soralım kendimize: Ben bir şeyi anlatırken konuşmak için sırasını bekleyen insanlarla dolu bir çevrem mi var yoksa can kulağı ile dinleyip anlamak için çaba gösteren insanlarla mı bezeli etrafım? Sevincimi ve hüznümü içten ve rahatça kaç kişinin yanında yaşayabiliyorum? Kahkahalarım ne kadar cıvıl cıvıl,  gözyaşlarım ne kadar kolay akıyor bunca insanın yanında ?

Uzatırsak buradan taaa bir başka yalnızlar diyarına kadar uzar gider bu liste. Soruların cevabını ve devamını yazana ve okuyanlara bırakarak bize üzüleceğimiz bir şey söyleyeyim:  Yanımıza çağın tüm görüntü ve seslerini çekip kendinde toplayan paratoner beyinlerimizle, mahzun kalplerimizi alarak sormuştuk bu soruları değil mi fakat  maalesef bu soruları soran sadece bizim gürültüsü çok, sükûnete aç beyinlerimiz… Zaten mahzun zaten kırgın zaten çaresiz hisseden kalp, soru faslına katılmak için bile güç bulamamış kendinde. Onun elinden tutup bir cesaretle, bir motivasyonla soruları biraz da kalpçe yani aslında ruh dilinde tekrar soralım kendimize zira beynin sorduğu bu soruları biraz değiştirmedikçe, yalnızlığın öznesi biz, suçlusu “bunca insan” mantığını devam ettirdikçe dönüp duracağız aynı çarkın içinde. Gelin, kalbin volümünü biraz arttıralım ve yeni sorularımıza kulak verelim:

Kaç insanı konuşmak için sıra beklemeden, sabırla ve anlamak gayreti içerisinde dinliyorum ? Bugüne kadar sevinçli kaç kalbin elinden tutup mutluluğuna ortak oldum ? Hüzünlü kaç sırtı sıvazladım ? Kimin, oturup gözyaşlarını akıttığı bir liman oldum ? Ve işte hem kâtip hem de kâri için yine uzayacak ve esasında uzayıp gitmesi gereken bir liste daha!

Zihnimizin bir köşesinde bu sorulara cevap ararken bir yandan da dönelim ruha ve mahiyetine. Ruh, beden gibi değildir dostlarım. Onca  handikapı, çıkmazı da bundan… Onca soruya bazen ulaşılan cevaplar mütemadiyen cevapsızlıklar da bundan. Bedenin kimyası bu anlamda ruha göre daha basittir. İyi halleri, kötü halleri, soruları ve cevapları nettir.

Mesela beden, iyi olmak için almaya meyyaldir. Vitamin eksiktir, tedarik edilir. Mineral eksikliği bir iğneyle giderilir oysa ruh aldıkça değil verdikçe iyi olur, paylaştıkça çoğalır. İyi olmak için iyi etmelisiniz. Gülmek için güldürmeli, sevilmek için sevmeli, anlaşılmak için anlamalısınız. Ruhunuzun eksiği neyse bir başkasında onu tamamlamalısınız.

İnsanların gürültülü yalnızlıklarını, şifalı çığlıklarınızla dağıtmak aslında kendi yalnızlığınıza bir başkaldırı, bir darbe girişimi olacaktır. Almak değil vermek merkezli ikinci kategoriden soruların tümünün karşılığı inşallah hem Allah’ın rızası ve hem de arzu edilen mutluluklar diyarıdır. Dilerim ki ruhumuzun derinliklerine sarkıttığımız kovalar, yalnızlıklarımızı söküp alsın yerinden ve bize düşen onca çokluğun içindeki biricik beraberliklerimize sımsıkı sarılmak olsun…

Elanur Demir

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çocuğumun Adı Namaz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:31:50 ÖÖ]


Evliliğe Adım Adım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:23:03 ÖÖ]


Hizmette Kadın Ve Erkek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:16:47 ÖÖ]


Küfür - Şirk - Nifak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:12:02 ÖÖ]


İhlas ve Medeniyet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:01:48 ÖÖ]


Dünya Ellerimizin İçinde Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:53:16 ÖÖ]


Akıl Ve Doğru Düşünme Gönderen: melek
[Dün, 12:19:27 ÖS]


Ana Baba ve Evlat İlişkisi Gönderen: melek
[Dün, 11:59:04 ÖÖ]


Çocuk ve Arkadaşlık Gönderen: melek
[Dün, 11:45:24 ÖÖ]


Yitiğimiz olan Sevgi ve Saygı Gönderen: melek
[Dün, 11:41:00 ÖÖ]


Ahlaki Alanı Terketmemeliyiz Gönderen: melek
[Dün, 11:37:15 ÖÖ]


Allah’ı Seveni Sevmek Gönderen: melek
[Dün, 11:22:27 ÖÖ]


Grup biz ümmetiz 320 kbps - NETTE İLK FANİDUNYA NETTE Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:59:49 ÖÖ]


Hicret Cami ve Ev Merkezli Bir Hayattır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:42:17 ÖÖ]


Bireysel Ahlakta Çözülme Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:34:26 ÖÖ]


Hicri Yılbaşı Muharrem - Aşure Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:28:08 ÖÖ]


İnsanların Cehenneme Girmesine En Çok Sebep Olan Şey Dilleridir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:20:23 ÖÖ]


İslâm’da Savaşın Meşruiyet Sebepleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:12:11 ÖÖ]


İnsan Kazanmak Erdemdir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:03:25 ÖÖ]


Muharrem Ayında Oruç Tutmanın Fazileti Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:46:53 ÖÖ]