Gönderen Konu: Yoksa Siz Eleştiremediklerimizden Misiniz  (Okunma sayısı 1445 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Yoksa Siz Eleştiremediklerimizden Misiniz
« : Nisan 16, 2021, 06:29:10 ÖÖ »
Yoksa Siz Eleştiremediklerimizden Misiniz

Eleştiri kültürü gelişmemiş bir toplumuz. Eleştirmeyi, eleştirilmeyi olumsuz bir eylem sanıyoruz. Eleştiri deyince ya kaçıyoruz ya da eleştirdiğimiz kişi veya kurumları yerden yere vuruyoruz.

Eleştiriden kaçma refleksimizin altında mükemmeliyetçilik arzumuz yatıyor. Sürekli onaylanmak, alkışlanmak istiyoruz. Toplumsal olarak onaylanmak, kabul görmek arzusu tabi ki doğal bir şey. Acaba eleştirilir miyiz duygusu ile yaşamakta bir o kadar yorucu.

Mükemmel bir şekilde yaratılmış varlıklarız. Ancak yapıp ettiklerimiz her zaman mükemmel olamaz. Çünkü yanlış yapabilecek bir kapasiteye sahibiz.

Fıtraten en güzelini, en iyisini isteriz. Her şeyi dört dörtlük yapabilmemiz mümkün değil ancak en iyisi için çabalayabiliriz. En iyiye giden yolda da eleştirilere açık olmak gerekiyor.

Peki, eleştiri dediğimiz şey nedir? Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde eleştirinin tanımı şöyle yapılıyor: “Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit.” Bizim anlatmak istediğimiz şey tam olarak budur.

Eleştiri insanı geliştirir. Eleştiri sayesinde kişi veya kurumlar eksik ve yanlış yanlarını görürler. Böylelikle bunları telafi edebilme ve bir daha aynı yanlışa düşmeme fırsatları olur. Eleştiri hem eleştirenin bakış açısını geliştirir, bilgiyi doğru bir şekilde alabilmesini sağlar. Hem de eleştirilenin ilerlemesine, eksiklerini gidermesine, yanlışları düzeltmesine vesile olur.

Doğru anlaşılması için şu örneği vermekte fayda var;

Gerçek bir eleştiri ağacı budamak gibidir. Eğer ağacı zamanı geldiğinde, mevsiminde, doğru bir şekilde budarsanız ağaç güzelleşir, çiçekler açar ve yeni meyveler verir.

Eleştirinin dozunu kaçırdığımızda ise amaçtan uzaklaşıyoruz. Eleştiri adı altında linç ediyoruz insanları. Bu da ağacın dalını kırmak gibidir. Ağaca zarar verirsiniz. O ağaç o saatten sonra ne çiçek açar ne de meyve verir size.

Eleştirinin zamanı ve yeri de önemlidir. Son zamanlarda haberlerde çok görüyoruz. Mevsimlerin bozulmasından dolayı ağaçlar erkenden çiçek açıyorlar. Sonra zamansız bir yağmur veya don çiçeklerin dökülüp o yıl çiftçinin hasat yapamamasına sebep oluyor. Zamansız ve usulü yanlış bir eleştiri de böyledir. Kazanabileceğimiz, iyiye yönlendirebileceğimiz insanlara zamansız ve yanlış bir üslup kullanarak eleştiri yapmak kişiyi kırabilir, Allah korusun kişinin kaybına vesile olabiliriz.

Eleştirinin dozunu ayarlayabilmiş, özeleştiri yapabilme yetisi gelişmiş kişi ve kurumlar her zaman başarılı oluyorlar.

Düşünün ki bir kişi sürekli dört dörtlük olduğunu iddia ediyor. Ben hep doğru yaparım, hiç yanlış yapmam naraları ne kadar da gerçek dışı geliyor kulağa değil mi? Böyle bir kişi yanlış ve eksik taraflarını göremez. Diğer bir deyişle kör noktaları çoğalır.

Bir yanlış, bir eksik çürük elma gibidir. Eğer bir yanlışı zamanında düzeltmez isek diğer elmalarda çürüyecektir ya da kör noktalarımız çoğalacaktır. Aslında eleştiri bir diğer manada durum değerlendirmesi yapmaktır. Elmaların çürümesini ya da kör noktalarımızın çoğalmasını engellemenin yolu kişinin özeleştiri yaparak önceden tedbir almasından geçer.

Bir diğer çare ise yakınlarımız tarafından yapılacak uyarılara açık olmamızdan geçiyor. Sahi ne demişti büyükler; dost acı söyler. Dost acı da olsa, dostun kusurunu, dostun iyiliği için söyler. Eğer çevrenizde sizi sürekli alkışlayan, hatalarınızı görmezden gelen, uyarması gerekirken uyarmayan insanlar varsa onlar gerçek dost değildir. Belki de siz sürekli alkışlanmak istediğiniz için gerçek dostlarınızı kaybetmişsinizdir.

Yoksa siz hâlâ eleştiremediklerimizden misiniz?

 


* BENZER KONULAR

Murat Bozkurt - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:31:17 ÖS]


Grup Cemre - Yunus Emre İlahiler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:22:45 ÖS]


Tavaf Namazı Nasıl Kılınır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:35:36 ÖS]


Kâbe'yi Görünce Okunacak Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 05:27:09 ÖS]


Hac İle İlgili Hadis-i Şerifler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:19:45 ÖS]


Hasan Ergüçlü - Hira Dağı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:16:42 ÖÖ]


Hasan Ergüçlü - Düştüm Çöllere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:11:43 ÖÖ]


Öfkeyle Kalkan Zararla Oturur Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:50:20 ÖÖ]


Öfkeyi Kontrol Altına Almak İçin Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:46:24 ÖÖ]


Hayâlı Çocuk Yetiştirmek İçin Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:43:35 ÖÖ]


Cennet Annenin Ayakları Altındadır Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:33:08 ÖÖ]


Gönülden Boyun Eğelim Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:29:30 ÖÖ]


Ailemize Sahip Çıkalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:08:36 ÖÖ]


Müslüman Kadının Namazı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:58:31 ÖÖ]


Altı Öğrencinin Başlattığı Osmanlı’yı Çökerten Süreç Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:51:56 ÖÖ]


Umut ve Şükür Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:31:19 ÖÖ]


Bu dünyânın Fâni ve Basit Hayâtı Seni Azdırmasın Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:24:25 ÖÖ]


Ehl-i Sünnet İnancı Nedir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:16:44 ÖÖ]


Gözlük Gönderen: KOYLU
[Mayıs 18, 2024, 08:23:43 ÖÖ]


Ölüm ve Gerçeğe Uyanmak Gönderen: KOYLU
[Mayıs 18, 2024, 08:20:15 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42