Gönderen Konu: İslam ve İnsan Hakları  (Okunma sayısı 433 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İslam ve İnsan Hakları
« : Kasım 23, 2018, 11:16:02 ÖS »
İslam ve İnsan Hakları

Günümüzün en çok konuşulan ve tartışılan konularından biri hiç şüphesiz “insan hakları” konusudur. Öyle ki, gerek ulusal gerekse uluslararası alanda insan hakları hayatın ta kendisi kabul edilir. Hukuk sistemleri, siyasi rejimler, felsefi ekoller ve dini inanışlar insanın kişiliğine bağlı, dokunulmaz, vazgeçilmez ve başkalarına devredilemez bazı hak ve özgürlüklerinin olduğunu kabul etmektedir. Ancak bu hakların kapsamı ve sınırları konusunda tam bir fikir birliği sağlanamamıştır.

Hak nedir?

Hak, “hukukça korunan menfaat” olarak tanımlanır. “İnsan hakkı’nın” tam bir güvenceye bağlanması ve bu hakkı koruyan hukuk ilkelerini de değişmez olması esastır. Yüce Allah’ın bağışladığı gibi, onu koruyabilecek yegane hukuk sistemi ise vahyin inşa ettiği ilahi/tabii hukuktan başkası olamaz.

İnsan hakkı kapsamı ve ilkeleri belli, maddi ve manevi boyutuyla birey’e/kişi’ye tanınmış bir haktır. Ekonomik olarak toplumsal dayanışma hedefinin yanısıra; geliri olmayan ve çalışıp kazanamayanlar için de talep hakkı getirilmiştir: “Onlar ki, malları üzerinde belirli(kimselerin) hakkı olduğunu bilirler…Hassaten yardım isteyenlerin ve(isteyemediği için) mahrum kalanların…” (Mearic Suresi, 70/25; Zariyat Suresi, 51/19; Maun Suresi, 1-3).

Hak Nasıl Elde Edilir?

Beşeri hukuk sistemlerinde haklar belli bir mücadele ile kazanıldığı için kanunla tespit edilir ve maddeler halinde sayılır. Bir hak ancak anayasada gösterilmişse vardır. Oysa yüce yaratıcı insanı yaratırken haklarını da belirtmiştir. Buna göre insan hakları doğuştan ve aslen kazanılır. Kanunlar ise bu hakların korunmasını sağlamak için vardır. Kanunlarla yasaklanmayan her konuda insan hak ve özgürlükleri vardır. Bu yüzden haklar değil, yasaklar(haramlar) maddeler halinde sayılır.

İslam’a göre tüm insanlar bir anne-babadan yaratılmış, aynı hak ve sorumluluklara sahip olarak dünyaya gönderilmiştir. Buna göre bir imtihan alanı olan dünya hayatı (Mülk Suresi,67/12) boyunca insan; her türlü baskı ve ön yargıdan uzak, İslam’ın sunduğu öğretileri değerlendirip iman ile inkar arasında bir tercih yapabilmelidir. Kişinin hür iradesini sağlıklı olarak kullanabilmesi, her türlü baskı ve saldırıya karşı dokunulmazlığa sahip olmasına bağlıdır. Bu anlamda İslam, inanç alanı başta olmak üzere hayatın korunmasını, aklın korunmasını, neslin korunmasını ve malın korunmasını temel esaslardan saymıştır(Zarurat-ı Diniyye).

Müslümanlarla birlikte yaşayan gayrimüslimler de aynı haklara sahiptir. Hz. Peygamber (s.a.v): “ Bizim lehimize olanlar onların da lehine, bizim aleyhimize olanlar onların da aleyhinedir” buyurmuştur. “Onları kendi inançlarıyla başbaşa bırakmakla emrolunduk” ilkesi benimsenmiştir.

Haklarda Sınırlama Var mıdır?

Bir arada yaşamanın beraberinde getirdiği sorumlulukları taşımak, haklardan yararlanmanın ön şartı kabul edilmiştir. Felsefi düşüncenin sınırsız, eylem özgürlüğünün ise sınırlı olduğu şüphesizdir. Zira düşünce ve düşünce ürünleriyle zarar verilemez. Ancak eylem ile başkasına ve çevreye zarar verilebilmektedir. Birlikte yaşadığı insanlara ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin haklarının kısıtlanması kaçınılmazdır. Ancak eylem özgürlüğü sınırlarını aşanlara getirilen cezalar da insan hakları temel ilkelerine aykırı olmamalıdır.   

Kelime Ve Kavramlar

Adalet

Davranış ve hükümde doğru olmak, hakka göre hüküm vermek, eşit olmak. Sosyal hayatta dirlik ve düzenliği, hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine uygun yaşamayı sağlayan ahlaki erdem. Orta yol, istikamet, bir şeyin karşılığı anlamına gelen Adl kelimesi, adil kelimesiyle eş anlamlı olup aynı zamanda yüce Allah’ın isimlerinden biridir. (esmaül-hüsna)

Peygamberlik Vasfı

Kur’an’da ve hadislerde adalet genellikle düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yol izleme, dürüstlük ve tarafsızlık gibi anlamlarda kullanılmıştır. Nitekim Hz. Peygamber’in (s.a.v.) adalet sıfatını kazanabilmesi; risalet görevini yerine getirirken, insanların arzu ve isteklerini hesaba katmaksızın ilahi emirlerin gösterdiği şekilde doğru olması şartına bağlanmıştır: “Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heva ve heveslerine uyma ve şöyle de : Ben Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum…”(Şura Suresi ayet, 15) Buna göre adalet, başkasının gelişigüzel istek ve telkinlerinden etkilenmeyen istikrarlı bir doğruluk, ruhi denge ve ahlaki kemaldir.

Orta Ümmet: Adil Ümmet

“Böylece sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız diye sizi orta bir ümmet yaptık…” (Bakara Suresi, ayet, 143) ifadesiyle adil, seçkin, her yönüyle dengeli, haktan asla ayrılmayan ve hakem kabul edilebilecek bir ümmet kastedilmektedir.

Kur’an’da adaletin önemine öylesine güçlü vurgu yapılmıştır ki, bizzat yüce Allah’ın, ahirette hiçbir haksızlığa mahal verilmeyecek şekilde adaletle hükmedeceği ve vaadinin kesin olduğu belirtilmiştir: “Kıyamet günü için adalet terazileri kuracağız. Öyle ki; hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmeyecek. (yapılan iş) bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirip ortaya koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz.”(Enbiya Suresi, ayet, 47)

Adaletin İki Boyutu

Eşitlik ve liyakat (ehliyet) olmak üzere adaletin iki boyutundan söz etmek mümkündür. Liyakat/ehliyet adaleti Kur’an-ı Kerim’de “kıst” terimi ile ifade edilir. Görev ve sorumluluk verme liyakat/ehliyet adaleti alanıdır; mizan gerektirir. İnsan hakları alanı ise eşitlik alanıdır. İstisnası yoktur. Dil, din, cins, ırk ayrımı yapılmaksızın bütün insanlar arasında, insan hakları açısından tam bir eşitlik sağlanmalıdır. “Ey insanlar! Şüphe yok ki; biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, o’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır…” (Hucurat Suresi, ayet, 13)

Bu yüzden İslam, kölelik/cariyelik kurumunu aşama aşama kaldırmıştır. İlk uygulamayı da Hz. Peygamber (s.a.v.) başlatmıştır. Kölesi Hz. Zeyd’i önce “evlatlık”, sonra da “dinde kardeşim” diyerek azat etmiştir. Kur’an-ı Kerim’e göre insana “hilafet” görevi verilerek, kendisine “iki sarp yokuş” gösterilmiştir. Bunlardan biri insan haklarıdır; insanın kölelikten kurtarılması ve esaret bağlarının çözülmesidir.

İkinci sarp yokuş ise, meşru sosyal hakların verilmesidir: “Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer) göstermedik mi? Fakat o sarp yokuşa atılmadı. Bilir misin nedir sarp yokuş? O tutsak bir boynu çözmek (köle azat etmek)tir. Ya da şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.” (Beled Suresi, ayet, 8-16)

Buna göre köle ve cariye, savaş tutsakları olarak, aile içerisinde bakım ve gözetimlerinin sağlanarak toplumla bütünleşmeleri hedeflenir. “koruyucu aile” muamelesi yapılır; yediğinden yedirilir, giydiğinden giydirilir. Köle kadınla (cariye), birlikte olmak ise, ancak kendi rızası ve evlenme iradesi(nikah) ile mümkündür.

Adalet, bir yönüyle de “verilen” ile “hak edilen” arasındaki dengeyi ifade etmektedir. Bu durum bazı hallerde eşitlikle, bazı hallerde ise denge ile gerçekleşir. “Çocuklarınıza verdiklerinizde adil davranın…” (Buhari,Hibe,12) hadisinde kastedilen adalet, eşit/denk tutmakla gerçekleşmektedir. Müminlerin şahsi servetlerinde fakir ve mahrumların haklarının bulunması ve herkese insan onuruna yakışan, insanca yaşamak için temel ihtiyaçlarını temin etme imkanı veren sosyal adalet anlayışında ise ölçü; eşitlik değil, dengedir.

 


* BENZER KONULAR

Dinin Faydası Önce Dünyadadır Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:02:58 ÖÖ]


Hayatı Kul Olarak Yaşamak Gönderen: KOYLU
[Dün, 07:53:03 ÖÖ]


Ahir Zaman Bilinci Gönderen: KOYLU
[Dün, 07:43:18 ÖÖ]


Ölüm Gününüz Doğum Gününüz Olsun Gönderen: KOYLU
[Dün, 07:37:24 ÖÖ]


Cemiyette Hayır Koymayan Günahlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 07:26:30 ÖÖ]


İman Ettik Demekle Kurtulacakmısınız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:43 ÖÖ]


Mutlu Evlilikler Nasıl Gerçekleşir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:45:50 ÖÖ]


Kaliteli Kulluğun Kriterleri Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:37:45 ÖÖ]


Mucize Bir Yeteneğimiz Konuşmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:30:58 ÖÖ]


Her Hastalığın İlâcı Vardır Yalnız Ölüme Çare Yoktur Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:17:54 ÖÖ]


Kuran'a Daha Sıkı Sarılmak Gerek Gönderen: melek
[Nisan 30, 2024, 08:42:36 ÖS]


İnsanoğlunun Yükü Ağır Gönderen: melek
[Nisan 30, 2024, 08:37:25 ÖS]


Ahir Zamanda Doğru Düşünebilmek Gönderen: melek
[Nisan 30, 2024, 08:28:33 ÖS]


İtikadın Bozulması Amelleri Heba Eder Gönderen: melek
[Nisan 30, 2024, 08:18:31 ÖS]


Allah İle Arama Kimse Giremez Gönderen: melek
[Nisan 30, 2024, 08:08:08 ÖS]


Zekt Mali Bir İbadettir 1 Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 30, 2024, 06:54:39 ÖÖ]


Zekt Mali Bir İbadettir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 30, 2024, 06:45:27 ÖÖ]


Manevi Seyahat Hac Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 30, 2024, 06:38:59 ÖÖ]


Sabrın Sonu Selamettir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 30, 2024, 06:31:56 ÖÖ]


2014 - Asfa Temiz Kalpler Korosu - Tertemiz 320 kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 30, 2024, 06:21:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41