GÂVURDAN DOST, DOMUZDAN POST OLMAZ
Dünyanın ve ahiret âleminin en güzel, en adaletli, en merhametli, en sevecen insanı olan; asırlardan beri dost düşman herkesin değer verdiği, önem verdiği ve takdir ettiği mümtaz peygamberimiz için yapılan batı patentli iftira, kalbinde iman olan her mü'min insanın tepkisine sebep oldu.
Bir zamanlar bu ülkede de üç beş yerli malı gâvur da sevgili Peygamberimize "Çöl bedevisi" demiş ve en alçak kimliklerini ortaya koymuşlardı. Ama ne var ki, ciddi bir tepki almamışlardı.
Şeref ve izzetini bizzat Rabbimizin açıkladığı o güzel Peygamberimize kim ne derse desin, O'nun mesajını hiçbir kimse, hiçbir kuvvet engelleyemeyeceğini biliyoruz.
Ama madalyonun bir de diğer tarafına bakmak lazım. İslam ümmetinin temel özelliği, iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamaktır. Son çeyrek asırdır, bu özellik, her geçen gün büyümekte, duyarlı, tepkili ve haksızlık karşısında susmayan bir gidişata doğru yol almaktadır. Umarız, dünya bağlantılı bazı güç ve imkânlara yaslanarak başından büyük işler ve lallar edenler, bu onurlu gidişatı hesaba katarlar.
İnanan insanların inanç ve hayat tarzlarına yönelik alaya almak, hafife almak; farz makamında olan bazı emirlerin ifa edildiği zamanlarda onları yok sayarcasına başına buyruk söz ve iş yapanlar, bu son olayları iyi gözden geçirmelidirler.
Rabbimiz bizlere gönderdiği kitabında hürmetlerin karşılıklı olduğunu açıklamıştır: " Allah'tan başkasına tapanlara ve putlarına sövmeyin: sonra onlar da bıimeyerek Allah'a söverler."En'am suresi/108
Yeryüzünde yaşayan Müslümanlar olarak, inancımız gereği Rabbimizin bu talimatına uymamıza rağmen, birileri bu talimatı hesaba katmayan tavırları ve sözleri her zaman söylemekte ve göstermektedirler. Sakalımıza, kıyafetimize, kestiğimiz kurbanlara, Allah katından gelen vahye karşı söylenen sözler ve haller, Müslüman toplumu derinden üzmektedir. Ama Danimarka'nın gâvuruna gösterilen tepki ve tavırlar, acaba aynı paralelde suç işleyenlere niçin gösterilmiyor denilirse, bunun cevabı bellidir.
Yerliler," bizlerin yaramaz çocukları" gibi algılanır. Kimilerinin babası müftü, kimilerinin anası tesettürlü, kimilerinin akrabaları duyarlı Müslüman’dır. Geriye kalan ise " Allah hidayet versin" temennisidir.
Öyle ise, ister dış düşmanlar, isterse azınlıkta kalan iç tahrikçiler şu gerçeği kafalarına iyice soksunlar: Bu memleketin gerçek sahipleri; ülke ve milletini tırnak et görenler, tarihimizdeki büyük kahramanları, çıkarları uğruna istismar etmeyen Müslümanlardır. Tehlikeyi, bu güzel insanların fikrinde, yaşayışlarında, inanç ve amellerinde gördüğünü iddia ederek, ortamı gerenler; cidden bu ülke ve bu millet için yüz karasıdır. Medyada mutlu azınlık olarak ele alınan ve kelaynak kuşları gibi nesilleri kesilmek üzere olan ve acınacak zavallılar için, sadece hidayet diliyoruz. Hidayetin dışında onlar için dileyeceğimiz hayırlı bir istekten de Allah yanında sorumlu olacağımıza inanıyoruz. Sadece hidayet, hidayet.
Abdullah Büyük.
FANİ DÜNYA FM
