Zaman Alâmetleri
Yaşlı dünyamızın sona doğru iyice yaklaştığını anlıyoruz. Âhir-zamanın da âhirinde olduğumuz gün gibi âşikar. Sonun sonundayız ama, kıyametin vaktini, saatini ancak Allah (cc.) bilir.
Âhir zaman Peygamberinin ümmetiyiz. Ondan sonra başka Peygamber gelmeyeceğine göre, ondan sonraki altın silsile de tamam olmuş, Deccal ve Hz.Mehdî ile ilgili tüm alâmetler zuhur etmiştir.
Meşhur fıkrada olduğu gibi: Nasrettin Hoca’ya “Saat kaça geldi?” diye sormuşlar. Cevaben:
“Saat beş lira, iki lira da kösteği, toplam yedi liraya geldi.” Demiş. Adam: “Hocam ben size zamanı soruyorum.” Deyince, Hazır cevap ve de gayet bilge biri olan Hoca Nasrettin: “Zuhur etti alâmetler, zaman, âhir zamandır.” Demiştir.
Günümüzde ilim, fen ve teknoloji oldukça inkişaf etmiştir. Göz kamaştırıcı bir hızla ilerliyor. Buluşlar, keşifler oldukça artmıştır. Bu ilimler ve buluşlarla birlikte insan aklı ve beyin kabiliyetleri de artmak suretiyle, eşyanın hakikatini anlaması ve kâinatın sırlarını çözmesi kolaylaşmıştır.
Müsbet ilimlerle, ilâhiyat ilimleri biri biriyle çelişmediği gibi, tam aksine diğerini güçlendirip, tamamladığı görülmektedir. Yani Ateizim, Darvinizm, Marksizm vs. gibi yaratılışla dair inkârcı tezler çöpe atılmıştır. Bütün ilim yolları insanı yüce kudrete, Allah’a götürmektedir.
HUCCET-İ BÂLİGA TAMAMLANMAK ÜZEREDİR. Yani inkârı kâbil olmayacak derecede, Allah’ın varlığı, birliği ve kudretini gösteren deliller birer birer gün yüzüne çıkmaktadır. “Allah nurunu tamamlayıcıdır.” Meâlindeki muhtelif ayetler gösteriyor ki, bu üstün ve parlak deliller ortaya çıktıkca, insanlar Allah’a iman edip, İslam’a yönelecekler.
Kur’an’da En’am süresi 149. Ayette: “Ey Resûlüm! De ki, kesinlikle Allah için, HUCCET-İ BÂLİGA (Açık,üstün,baskın delil) vardır. O,dileseydi hepinizi hidayete erdirirdi.” Buyurulmuştur. Görüleceği üzere, açık delil olan hakikatler insanların irfan ve idrakine bırakılarak imtihan edilmek istenmiş ve insan iradesi zorlanmamıştır.
Deylemî’nin naklettiği bir Hadis-i Şerif’te Hz.Peygamberimiz (s.a.v.) bu Ayeti açıklayarak, şöyle buyurmuştur: “Âhir zamanda ilim zâhir olur.(İnkişaf eder) İnsanlar İslam’a yönelir, Hz.Mehdi’ye tâbi olur, ta ki, Huccetü-llahi-l bâliga tamamlanıncaya kadar.
Bilişim çağındaki aydınlanma ile, İslâm dünyası bunca çile, sıkıntı ve musibetlerden sonra, artık uyanmaya ve silkinmeye başlamıştır. Yıllarca sömürgeci zalimlerin çizmeleri altında ezilen mazlum Müslümanlar, emperyalistlere kafa tutuyor ve onları durdurup düşündürüyor.
Tarihin tozlu raflarında üzeri örtülmüş dosyalar açılıyor, şeytanî maskeler iniyor, tagutların boyası dökülüyor, prangaya vurulmuş akıllar çözülüp tefekkür ediyor, beyinleri karartan putlar yıkılıyor ve sorgulanıyor.
Bazı terör eylemleri ihanet ve provokasyon olabileceği gibi, mazlumun öfke patlaması da olabilir. Tasvip etmesek de ders almalıdır.
Engizisyon mezalimi, haçlı seferleri gibi karanlık geçmişi ve aforoz-vaftiz safsatası kanlı iskelete benzer din anlayışı ile tüm haçlı dünyası, bugün boşluğa düşmüş ve bunalmış durumdadır. Barbarlıklarıyla yüzleşemedikleri gibi, Müslümanların yüzüne bakacak durumda değiller. İçlerinde nasipli yüzlerce kişi Müslüman olmaktadır. Bu gidişle Avrupa İslam’a gebedir. Güneş batıdan doğabilir.
Bütün olup bitenlerle gelişen ilim ve hikmet; Müslümanların tek ümmet olduğu şuuruna erip, birleşme, bütünleşme ve gelişmeyi sağlayabilir. Farklılıkları bir tarafa bırakıp İslam kardeşliği etrafında kenetlenen Müslümanlar dünyayı aydınlatır ve kâinata nizam verebilir. Bu bir ütopya değil, Allah’ın vaadidir.
Şevket Tandoğan.