* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: İslâm’da Savaşın Meşruiyet Sebepleri  (Okunma sayısı 26 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 9025
İslâm’da Savaşın Meşruiyet Sebepleri
« : Bugün, 08:12:11 ÖÖ »


İslâm’da Savaşın Meşruiyet Sebepleri

İslâm dini, hayatın her alanına müdahale eden, Allah-u Teâlâ’nın arzında her türlü fitne, kötülük ve zulmü bertaraf etme iradesini ortaya koyan bir dindir.

İslâm dini, kültürel, siyasal, ekonomik ve huksal alanlara ilişkin düzenlemeler getirmiş, hayatın her alanını kontrol eden ve müdahale eden yapısıyla İslâmî bir devlet sistemi öngörmüş, bu yolla yeryüzünün tamamında Allah-u Teâlâ’nın arzını her türlü fitneden arındırmayı temel gaye edinmiştir.

Temel gaye Allah-u Teâlâ’nın arzını yaşanabilir hale getirmek olunca, bunun için ne yapmak gerekiyorsa onu yerine getirmek, o gayreti icra etmek de müminlerin üzerine vazifedir. Bazen sözün gücüdür bu vazife, bazen iyiliği emredip kötülükten nehyetmek için gösterilen çaba, bazen diplomatik ilişkilerle barışı sağlamaktır, bu yolla üstünlük kurmaktır. Ama bütün bu yolların tükendiği hengâmda cihat etmek gerekir ki, bunun için de savaşmak ve güç göstermekten kaçınmamak gerekir.

Hele zulmün zirveye çıktığı günümüzde Allah yolunda cihat etmek, Müslümanlara karşı açıkça savaş ilan eden zalimlere karşı kuvvet hazırlamak, güç elde etmek ve savaşmak kaçınılmaz hale gelmiştir.

Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerimde, “Siz de düşmanlara karşı gücünüzün yettiği kadar her türlü kuvvet ve cihat için, bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki, bununla Allah düşmanını, kendi düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmeyip de Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız, onun sevabı eksiksiz size ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız” (Enfal, 60) buyurmaktadır.

Dünün savaş atlarının, bugünün tankı, roketi, füzesi, helikopteri, savaş uçağı vb. olduğu izahtan varestedir. Ayet-i kerimede askeri yatırıma verilen önemden bahsedildikten sonra bu uğurda yapılan harcamaların sevab ve mükâfatının Allah-u Teâlâ tarafından verileceği anlatılmaktadır.

Halkı Müslüman olan ülkelerdeki yöneticiler (ve onları destekleyen halk kitleleri), ayet-i kerimede anlatılan manayı idrak edebilse ve askeri yatırımlara gerekli bütçeyi ayırabilse ancak o zaman yeryüzünde yaşanan zulme dur diyecek özgüvene ve kuvvete ulaşabilir.

Kur’an-ı Kerim’de savaşın meşruiyeti, düşmana karşı kuvvet hazırlamanın önemi, yeri geldiği zaman kâfirlere karşı güç ve kuvvet kullanmak gerektiği, kâfirlerin ancak güçten anladığı ve en önemlisi yeryüzünde hâkimiyet tesis etmek gerektiği üzerinde durulmakta; bu konuda Müslümanların kavli duanın yanında fiili duaya da müracaat etmesi gerektiği anlatılmaktadır.

En önemlisi de yeryüzündeki bütün kötülüklerin bizim elimizle düzeltilmesi gerektiği hatırlatılarak şöyle buyurulmaktadır:

Kur’an-ı Kerim’deki, “Onlarla savaşın ki, Allah sizin elinizle onları cezalandırsın, onları rüsvay etsin; onlara karşı size yardım ve zafer nasip etsin ve (baskı ve zulüm altındaki) mümin toplulukların gönüllerini ferahlatsın” (Tevbe, 14) ayeti Allah-u Teâlâ’nın kötülükleri bizim elimizle düzeltmek istediğinin çok açık delilidir.

Başka bir delil de Peygamber Efendimizin (S.A.V.), mucize gösterme gücüne haiz olduğu halde kötülükleri bizzat eliyle düzeltmek için İslâm devlet sistemini oluşturması; Allah’ın ve Resulü’nün otoritesini tanımayan Yahudi, Hıristiyan ve müşriklere karşı savaşmasıdır.

Günümüzde zulüm dayanılmaz hale gelmişken, mazlumlar feryad ederken, bizim buna kayıtsız kalmamızın İslâmî ve insanî olmadığı, zalimlere karşı savaşmamız gerektiği Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “Size ne oldu da Allah yolunda ve 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!' diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa Suresi, 75).

İslâm’da yeri geldiği zaman savaşmanın meşruiyeti hakkında Bakara Suresi, 190-194’üncü ayetlerde şöyle buyurulmaktadır: “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın, fakat aşırılığa sapmayın; Allah aşırılığa sapanları sevmez. Onları yakaladığınız yerde öldürün; sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın.

Fitne öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram civarında onlar sizinle savaşmadıkça siz de orada onlarla savaşmayın. Şayet sizinle savaşmaya kalkışırlarsa o zaman onları öldürün. İşte kâfirlerin cezası böyledir! Eğer onlar vazgeçerlerse, artık Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir. Fitne ortadan kalkıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın; fakat vazgeçerlerse, artık zalimlerden başkasına saldırmak yoktur. Haram ayın karşılığı haram aydır; saldırmazlık kurallarına riayet karşılıklıdır. Şu halde kim size saldırırsa, onun saldırısının dengiyle siz de ona saldırın. Allah’ın hükmüne saygılı olun ve bilin ki Allah kendisine saygılı olanların yanındadır” (Bakara, 190-194).

İslâm’da savaş ne kadar meşrudur ancak savaşta da bazı kurallar vardır. İslâm’da savaş, Allah-u Teâlâ’nın rızası ve hâkimiyeti için yapılır; dünyalık menfaatler için savaşılmaz. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise batıl dava uğrunda savaşırlar. Şu halde şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphe yok ki şeytanın planı (tuzağı) daima zayıftır” (Nisa Suresi, 76).

Savaşta dahi zulüm ve haddi aşmak yoktur. Savaşta, kadınlar, çocuklar, hastalar ve savaşa takati olmayan kimseler öldürülmez ancak haddi aşan zalimlere karşı sertlik ve kuvvetli olmak, güç göstermek ve onları cezalandırarak mazlumların üzerindeki zulmü bertaraf etmek gereklidir. Unutulmamalıdır ki zalimler ancak güçten anlarlar.

Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyurulmaktadır: “Onlar sizde sertlik ve üstün gayret görsünler. Bilin ki, Allah (kötülükten ve adaletsizlikten) sakınıp korunanlarla beraberdir” (Tevbe, 123). “Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihat et, onlara güç göster. Onların varacakları yer cehennemdir. O, ne kötü bir varış yeridir” (Tevbe, 73). “Onlarla savaşın ki, Allah sizin elinizle onları cezalandırsın, onları rüsvay etsin; onlara karşı size yardım ve zafer nasip etsin ve (baskı ve zulüm altındaki) mümin toplulukların gönüllerini ferahlatsın” (Tevbe, 14).

Siyami Akyel.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap