Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Yaşar Değirmenci
Kerbela - Tarihin Kanayan Vicdanı
FANİ DÜNYA FM
🎵 RADYO DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN.
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Kerbela - Tarihin Kanayan Vicdanı (Okunma sayısı 8005 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 9339
Kerbela - Tarihin Kanayan Vicdanı
«
:
Temmuz 06, 2025, 08:25:59 ÖÖ »
Kerbela - Tarihin Kanayan Vicdanı
10 Muharrem 1447 Hz. Hüseyin Efendimizin şahadetinin yıldönümü. Hicretin 61. yılının 10 Muharrem günü Hz. Hüseyin ve yanında bulunan bir avuç insan (100 civarında) 5000 kişilik Yezid ordusu tarafından kuşatılarak bugün Irak toprakları içerisinde kalan Kerbela’da hunharca katledildiler. Bu normal bir cinayet değildi. Katledilen Peygamberimizin sevgili torunuydu. Onun katli; değil bir peygamber torununa, hiçbir insana, hatta bir canlıya dahi reva görülemeyecek hunharlıkta gerçekleştirilmişti. Kerbelâ, İslam ümmetinin, bütün müminlerin asırlardır dinmeyen ortak hüznü ve kederidir. Dünyanın neresinde bulunursa bulunsun; mezhebi, meşrebi ne olursa olsun, kalbinde iman taşıyan, Rasulüllah Efendimizi, ashabını ve ehl-i beytini sevip sayıp onlara muhabbet besleyen her müminin ortak acısı ve kederidir. Ve Kerbela bize hâlâ adaletin bedelsiz olmayacağını hatırlatır.
Bu olay Müslümanların hafızasına adeta silinmez bir biçimde kazındı. İslam ümmetinin kollektif hafızası başta Müslüman Anadolu halkı olmak üzere birçok Müslüman halk, kendi cenazesinin taziyesine gelenlere helva ikram eder gibi, Hz. Hüseyin’i öz evinden çıkmış kendi cenazesi bilerek, onun adına âşûreler kaynatıp dağıttı. İnsanlar Kerbela’da olanların hatırasını zihinlerde taze tutmak için çocuklarının adını Hüseyin ve Zeynep koymaktan bir an bile geri durmadılar. Bugün bize düşen, Kerbelâ’yı doğru okumak, doğru anlamaktır. Onu tarihte yaşanmış bir kıssaya, dönüştürmemek, ibret alıp ders çıkarmaktır.
Küffarın mezhep, meşrep, mektep demeden Müslümanların geleceğini toptan yok etmek için seferber olduğu böyle bir zamanda, Müslümanların ortak sembol ve değerlerinden ilham ve güç alarak geleceği vahiyle inşaya yönelmekten başka çıkar yol yoktur. Kucaklayıcı, yok edici değil var edici, zorba değil merhamet ve şefkat kanatlarını; zulme değil adalete, çıkara değil erdeme ve vicdana öncelik verici medeniyet tasavvurunu yeniden insanlığa sunarak insanlığını armağan edebilecek tek esaslı birikime ve özgüvene Türkiye sahiptir. Türkiye; dünyanın ruhu, mazlumların umudu ve zorbaların kâbusu olduğu müddetçe Hz. Hüseyin Efendimizin izi sürülmüş olur. Ülkemizde her gün iç ve dış güçlere verilen mücadele, zalimlerin zulmü altında inleyen mazlumların ızdırapları, makam/mevki düşkünü insanların halleri, kaybettiği mukaddeslerinin yerini alıp dünyevîleşenlerin içler acısı vaziyetleri, Kerbela’da yaşananlardan/yaşatılanlardan farksız mı? Başta Filistin ve Gazze’de Siyonizm’in emrine giren Yahudi kuşatmasından kurtulamayan Batı uşaklığı yapanların yaptıkları hunharca katliam, her gün çoluk çocuk demeden öldürdükleri çocuklar, açlıktan ölüme mahkûm ettikleri yavrular, bombalanan hastaneler, vs. Kerbelâ’dan farksız mı?
İhanet eden “Kûfe’liler” var oldukça, ‘Hüseyinler’i bitmez bu dünyanın...
Hz. Hüseyin’in matemini yaşatma, onun hatırasını canlı tutma adına, kendini zincire vurmalar, zincirle dövme ve dövünmeler, karalar giymeler, vs. Bu ve benzeri merasimlerin en tehlike arz eden tarafı, ‘meşrûiyet kazanması’na sebebiyet vermesi. Asıl tehlike burada! Bunu folklorik hale getirdiğimiz aşure dağıtımında da düşünebilirsiniz. 950 sene yaşayan ömrünü ‘İslam’a davet’e vakfeden bir peygamberin, yediklerinden mülhem kuş üzümünden, narına, cevizinden diğer malzemelere varıncaya kadar yapılmış aşure mi ön planda, yoksa dinini yaymak için karada gemi yapan bir Peygamberin davası için parçalanması mı? Samimiyetimizle, bugünün hatırlanmasına vesile olacağından aşuremizi dağıtalım.
Dinimiz, akidemiz mutlaka ama mutlaka ciddiye alınmalı. Bu din ne belediyelerin sosyal faaliyetlerine ne Devletin ‘örf mühendisliği’ne ne de protokol toplantılarına malzeme olacak bir din değildir.
Hoşgörü adı altında, bizleri yanlışlar karşısında tavırsızlığa sevk etmemeli. Ebedî kurtuluş reçetemiz olan Dinimizi anlamayan, idrak edemeyen, ahkâmına aklı yatmayanların cerbezesi, sloganları, oluşturdukları kamuoyu, vs. bizlerin hak ve hakikatleri söylememize mâni olmamalı. Ağır imtihanlardan geçerek, Nebevi çizginin temsilcisi olanların verdikleri mücadeleyi unutacak mıyız?
Zulme karşı sonu şahadetle biten direnmeler üzerine kafa yormayacak mıyız? Onların çektikleri ızdırabı hissetmeyecek miyiz? Dünya nimetlerini elde etmek için sınır tanımayanlara tavır koymayacak mıyız? Ümmetin bugünkü halinin sancısını taşımayacak mıyız? Çeşitli makam ve mevki vaatleriyle kandırılan, konumlarını kaybetme korkusuyla bugünkü “saltanat sarhoşları”nı kıyaslamayacak mıyız? İslâm âleminin içler acısı hâli bir başka “Kerbela” değil mi?
Muharrem ayındaki aşure kazanı; ayrı tatların birleşip bir lezzet oluşturduğu birliğin sembolüdür. Bir kap aşure ikram etmek, sadece bir tatlı değil; bir dua, bir kardeşlik selamıdır. Bu yönü de düşünülmeli. Zulüm karşısında susmayı “dilsiz şeytanlık” olarak değerlendiren, zalim idareciye karşı hakkı söylemeyi “sözlerin en güzeli” olarak niteleyip o tavrından dolayı öldürüleni “şehid” ilan eden bir dinin mensuplarının bugünkü durumuna kafa yormayacak mıyız? Ümmetin derdiyle dertlenmeyecek miyiz?
Onların, uğruna canlarını feda ettikleri yüce değerleri anlayıp yaşamakla, onlar gibi hak ve hakikate, ahlak ve fazilete, izzet ve onura sevdalı olmakla örnek lider, önder şehit olan Hz. Hüseyin Efendimizin izi sürülebilir. Hz. Hüseyin Efendimize Kerbelâ’da yaşatılanlar; hepimize ‘şuur dirilişi’ vermeli.
İhtilafların kavgaya, kavganın savaşa dönüşmesi. Unutulan “savaş ahlakı” ve sonucunda meydana gelen entrikalar, zulümler, işkenceler… Bütün bu olanlar; Hz. Hüseyin Efendimizin şahsında yaşananları tefekkürle tahlil edip ibret almayı, ders çıkarmayı gerektirir. Bu yapılmayıp ‘matem günü’ ağırlıklı düşünce ve merasimler bizi özden uzaklaştırır. Hz. Hüseyin çizgisinin özelliği; örnek mazlûmiyeti, fedakârlığı, adaleti, birliği-beraberliği, muhabbeti, hakkı, hakikati, hikmeti, cesareti, şahadeti, izzeti ve kıyamı temsil etmesidir. Yezid’in çizgisinin özelliği ise; hırsı, ihtirası, saltanatı, zulmü, hileyi, zulme rızayı temsil etmesidir. Herkes farkında olarak veya olmayarak bu iki çizgideki yerini alıyor.
Bulunduğu yer ve konuma göre hareket ediyor. Onun için bu durum iyi tahlil edilmeli. Bugünün dünyasındaki fitne, zulüm, “devlet despotizmi”, makam-mevki sarhoşluğu, lüks ve israf, debdebe içinde yaşanan hayat tarzları, bütün bunların elde edilmesi için feda edilen “kutsal”lar, bulaşılan dünyevîleşme hastalığı. Bunları düşünüp bu hastalıklara bulaşmayalım.
Hz. Hüseyin Efendimiz, başımızın tacı, şehidlerin efendisi, ancak dedesinden (Peygamberimizden) daha kıymetli ve üstün değil. Ölçüyü kaçırmayıp, ifrat ve tefride düşmememiz, itidali elden bırakmamamız gerekiyor. Zaten dikkat edilirse bu millet ‘Yezid’i büyük hata ve suç işlediklerinde hakaret manasında kullanır. Çocuklarına “Yezid” ismi koymaz. Ayrıca bırakın Yezid’i, babası ‘Muaviye’nin ismini (sahabe olmasına rağmen) çocuklarına isim olarak dahi koymamışlar. Bu hassasiyeti gösteren bu millet; yapılan matem merasimlerine alıştırılmamalı. Sünnisiyle, Alevisiyle, Şii’siyle bütün Müslümanların Peygamberimizi, Hz. Ali’yi, Hz. Hüseyin’i ve Ehl-i Beyt’i daha iyi anlamaya, öğrenmeye ve örnek almaya ekmek su kadar ihtiyacı vardır.
Peygamberimizin torunu, cennet gençlerinin efendisi, şehitlerin serdarı, Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehitleri başta olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, Rabbimizin hepimizi Cennette buluşturmasını niyaz ediyoruz.
Yaşar Değirmenci.
İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.
YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Yaşar Değirmenci
Kerbela - Tarihin Kanayan Vicdanı