* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Çağın Meydan Okumalarına Karşı tek Reçetemiz: Hayâ Ahlakı  (Okunma sayısı 43 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 8759


Çağın Meydan Okumalarına Karşı tek Reçetemiz: Hayâ Ahlakı

Hakikat ötesi olarak tarif edilen; belirsizlikler, dezenformasyon ile dolu bu yüzyıl belki de insanlık tarihinin en karanlık çağı. Dünyanın gözü önünde İsrail tarafından Gazze’de işlenen soykırım ve savaş suçları, uluslararası kurumların çaresiz kaldığı, güçlünün haklı güçsüzsün suçlu sayıldığı, algının gerçekleri perdelediği, yalanın kol gezdiği, sapkınlıkların, aile içi şiddetin yükseldiği 21. yüzyıl türlü sorgulamaları da beraberinde getiriyor…

Batı’dan ithal “evrensel değerler”in ve “ahlak” anlayışının bırakın dünya üzerindeki sorunlara çözüm getirebilmesini kendisine dahi faydası olamadığına küresel salgın döneminde hep birlikte şahit olmuştuk. Çağlar boyu dünyaya parmak sallayarak hak, adalet ve özgürlük kavramları üzerinden nutuk atan terör ve emperyalist devletler bugün soykırım karşısında milletlere ve insanlığa yaşattıkları unutulmayacak mutlaka yaptıklarının hesabını vereceklerdir. Bu duygularla Cuma yazımı yazarken DİB eski Başkanı Mehmet Görmez Hocanın tüm bu sorulara cevap aramanın derdine düşen kıymetli ilim insanları Gaziantep’te bu yıl altıncısı düzenlenen Ahlak Şûrası’ndaki konuşmasının önemli bir kısmını sizlerle paylaşıyorum. Mehmet Görmez Hoca bu görsel egemenliğin beş vasfını şu şekilde açıklıyor:

Görsel egemenlik idrakimizi ele geçirdi

Birincisi hakikat ile ilişkimizi değiştiriyor, hakikatleri suretler üzerinden algılamamızı istiyor.

İkinci özelliği suretlerle mülkiyet ilişkisine girmesi yani insan, tasvir edileni mülk ediniyor. Üçüncüsü; vehimlerle hakikatler yer değiştiriyor. Dolayısıyla insan gerçek ile sahteyi ayıramaz hale geliyor.

Dördüncü vasıf ise ahlak krizine yol açması; insanı bir şehvet ve şiddet sarmalına mahkûm etmesi ve insanın hayasını elinden alması.

Beşinci son özelliği ise, insana hem fiziksel hem bilişsel hem de psikolojik zararlar vermesi; bedensel sağlığı etkilerken, analiz yeteneğini köreltmesi ve insanları duyarsızlaştırması. Şiddet ve vahşet karşısındaki duyarlılığımız yok oluyor.

Gazze’de yaşanan vahşete duyarsız kalınmasının sebeplerinden biri de işte bu görsel egemenlik. Bir diğer yandan ahlaksızlığı ve sapkınlığı..

Reçetemiz: hayâ ahlakı

Sayın Görmez hastalığın teşhisini son derece isabetli şekilde ortaya koyuyor. Teşhisle kalmıyor bir de tedavi sunuyor. İslam düşüncesinin reçetesini paylaşıyor: Hayâ Ahlakı… Hayâ, hayat ile aynı kökten gelir, insanı dirilten bir ahlaktır ve bütün ahlaki değerlerin kaynağıdır diyor.

Resulullah’ın ifadesiyle “Her dinin bir ahlakı vardır. İslam’ın ahlakı da hayâdır.” (İbn Mace, “Zühd”, 17)

Şimdi gelelim haya ahlakının, görsel egemenliğin sebebiyet verdiği ahlak krizine nasıl deva olduğu bahsine. Hoca, haya ahlakının hedeflerini sıralayarak bunu son derece iyi izah ediyor. Buna göre hayâ ahlakının birinci gayesi; gösteri toplumunu bilgi toplumuna yeniden dönüştürmek.

İkinci gayesi; insanı görsel idrakin esaretinden kurtararak külli idrak yollarını iyileştirmek. Üçüncüsü; suretin hakikat olmadığını sadece bir vehmi olduğunu insanlara ifade etmek. Dördüncüsü; bakma ve görme ameliyesini haz ve keyif almaktan uzaklaştırıp, anlamaya ve ibret almaya hasretmek. Beşinci gayesi görme biçimini değiştirerek, bakmayı aklın eşlik ettiği nazara, kalbin eşlik ettiği basirete dönüştürmek. Altıncısı; seyretmeyi “müşahede”ye dönüştürerek, seyirciyi tüm idrak yollarıyla müşahit eylemek. Yedinci gayesi tecessüs peşine düşen gayri ahlaki izleyiciyi ahlaki örnekliğe yani “şahid”e dönüştürmek. Teşhirciyi, kendini sürekli gösterme peşinde olanı “meşhud” makamına yükseltmek yani her an Rabbi tarafından gözetildiği bilincine kavuşturmak. Dokuzuncu gayesi; insanı eşya-i bakıştan esma-i bakışa yöneltmek yani eşyanın, yüce yaratıcının esma-i hüsnasıyla nasıl tecelli ettiğini görmesini sağlamak.

“Hayâ etmiyorsan, dilediğini yapabilirsin” (Buhari, “Enbiya” 54) hadisi şerifi geldi değil mi hatırlarınıza? Eski çağlarda da tabii ki yaşanan ahlaki krizler oldu. Çünkü insanoğlu hayâyı kaybettiği an dilediğini her şeyi yapabileceğine hükmetti. Soykırımlar, savaşlar, şiddet, tecavüz, hırsızlık vb. tüm suçlar, dilediğini yapabileceğine inanan hayâdan yoksun insanlar tarafından gerçekleştirildi. Çağımız dijitalleşme çağı ve insan yine zararda. Görsel egemenlik tüm insanlığa darbe yaparak insan bedeni ülkesini ele geçirmiş; gözleri görmez, kulakları işitmez kılmış; akılları esir almış ve kalpleri öldürmüştür. İdrak yollarımızı ele geçirmeye çalışan görsel egemenliğin tuzaklarının farkında olmak, sabırla mücadele içinde kalmak ve sevdiklerimize doğruyu, iyiyi ve hakikati tavsiye etmek ise yine her çağda olduğu gibi hayâ ahlakı ile mümkündür…

Cenab-ı Allah, Asr Suresi’nde ne güzel buyurmuş:

“Asra yemin ederim ki, insan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.” Rabbimiz ilmimizi, idrakimizi artırsın…

Amin.

Yaşar Değirmenci.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap