Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Mahmut Ay
Gayemiz Allah’tır
FANİ DÜNYA FM
🎵 RADYO DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN.
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Gayemiz Allah’tır (Okunma sayısı 920 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 8991
Gayemiz Allah’tır
«
:
Mayıs 16, 2025, 07:48:03 ÖÖ »
Gayemiz Allah’tır
Fani dünya hayatında kulu huzurlu kılacak tek şey kendisini Allah Teala’nın rızasını kazanmaya adamasıdır. Ruhun sükuneti, nefsin selim bir şekilde uysallaştırılması ancak böylelikle mümkün olur. Yoksa, dünyalıklara dalmak, dünyayı bir gaye edinmek kulun bedbahtlığını arttırmaktan başka bir işe yaramaz.
Peygamberimiz (s.a.v) müslüman ferdin gayesini tespit etme noktasında çok önemli bir uyarıda bulunarak şöyle buyurmuştur: ‘’ Kimin arzusu âhiret olursa, Allah onun kalbine zenginliğinden koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dünya ona hakir gelmeye başlar. Kimin hedefi de dünya olursa, Allah onun iki gözünün arasına fakirliğini koyar, işlerini de darmadağınık eder. Netice olarak, dünyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası geçmez.’’[1]
Mü’min kişi dünyayı ahiretin tarlası görmeli, hedefini Allah rızasını kazanmak olarak belirlemelidir. Böylelikle hem dünya hem de ahiret kazancına nail olacaktır. Maddeperestliğin hakim olduğu bu asırda gerçekten de zor olan bu yaşam tarzı ancak insanın acziyetini idrak etmesiyle mümkün olabilir. İdrak dediğimiz şey ise tefekkürle ilintilidir. Aklı, nefsani arzu ve isteklerin elinde oyuncağa dönen, sonra da kendisini ‘’özgür insan’’ mavalıyla aldatan zavallı günümüz insanı bu tefekküre erişebilir mi? Aklını çalıştırabilir mi? Ayrı bir tartışma konusu. Belki de ‘’Kullar ile Rableri arasındaki engelleri ortadan kaldırma gayreti’’ olarak tarif edilen cihad ibadeti kapsamında incelenmeye değer bir mesele olarak ele alınabilir. Tekrar acziyeti idrak konusuna dönecek olursak Rabbimizin şöyle bir buyruğuyla muhatap oluruz: ‘’ Gerçekten insan üzerine dehirden (zamandan) öyle bir müddet geldi ki o zaman o, anılmaya değer bir şey değildi.’’[2]
Evet, insanoğlu her ne kadar kendini ilahlaştırma davasına düşse de varlığının esamesinin okunmadığı bir dönem vardır. Yani başlangıcı vardır.
Yokluktan varlığa intikal etmiştir. Kendisine bu varlığı vereni ise inkar etmekte, ona boyun eğmemekte pek cesaretlidir. Yine âyet-i kerîmede buyrulur: ‘’ Hayır! Şüphesiz insan, kendisini ihtiyaçtan kurtulmuş görmesinden dolayı gerçekten (isyân ederek) haddini aşar!’’[3]
Bu anlamda insana muhtaçlığını hissettiren hastalık nimet, onu bu şuurdan mahrum bırakan afiyet ise azaptır, denilmiştir.
Allah Teala’nın rızasını gaye edinmek, dünyayı bir vesile olarak telakki etmek kulun bu acziyet şuurunu elde etmesinden sonra gerçekleşecektir.
Bu şuurun elde edilmesi noktasında Rabbimiz biz kullarına farklı farklı imtihanlar gönderir. Sadece kendisine yönelelim, O’na sığınalım, O’nu gaye edinelim diye gelir bu imtihanlar…Bazen celal sıfatıyla bazen de cemal sıfatıyla tecelli eder. Akıllı olan kul bu hususu boğulmaktayken kendisine uzatılan bir can simidi olarak telakki eder ve kurtuluşa yelken açar. Hz. Mevlânamız (k.s) şöyle anlatır: ‘’ Allah, kimsenin hedef, arzu ve tercihini kısıtlamaz. Fakat (Allah), bedbahta bir sıkıntı verince o pılını pırtısını toplayıp küfrâna kaçar. Hak, iyi bahtlı birine bir sıkıntı verince o Hakk’a daha da yaklaşır. Yüreksizler, savaşta can korkusu yüzünden yenilmeyi tercih ederler. Cesurlar ise, savaşta, yine can korkusundan düşman saflarına saldırırlar. Yiğitleri korku ve kaygı ileri doğru iter. Yüreksiz ise, kendi kendine ölüp gider. Böylece belâ ve can korkusu bir ölçü olur da cesurla korkak ortaya çıkar…’’[4]
Bir diğer hikmetinde de şöyle buyurmaktadır: ‘’ Annesinin yanındaki çocuk, annesi ona kızdığında bile annesine sarılır. Annesinden başka kimsesi olmadığını düşünür… Ondan başkasından yardım istemez. İyiliği de, kötülüğü de hep odur… Aynı şekilde duâda «Yalnız Sana kulluk ederiz.» denir ve belâya uğrayınca «Senden başkasından yardım dilemeyiz» denir. Deriz ki, sadece Sana kulluk ederiz ve yardım beklentimiz de sadece Sen’dendir.’’[5]
Özetle insanoğlunun Rabbinden başka kimi vardır ki…O halde acziyetimizi idrak etmek, onun vesilesiyle de Rabbimize yönelmek hususunda gayret gösterelim. Allah’ı gaye bilelim, dünyayı vesile telakki edelim. Ne mutlu bunu gerçekleştirebilenlere…
---------------------------------------------------------------------------------------
[1] Tirmizî, Kıyâmet, 30/2465.
[2] İnsan Sûresi, 76/1.
[3] Alak Sûresi, 96/6.
[4] Mesnevî, 4/2913-2919.
[5] Mesnevî, 4/2922-2931.
Hamza Korkmaz
İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol
veya
Giriş Yap
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Mahmut Ay
Gayemiz Allah’tır