* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: İnsanlık İslâm’a Muhtaçtır 1  (Okunma sayısı 82 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 8772
İnsanlık İslâm’a Muhtaçtır 1
« : Bugün, 07:52:58 ÖÖ »


İnsanlık İslâm’a Muhtaçtır   1

DİN, ALLAH’IN İNSANLARA BİR LÜTFÛDUR

* Yegane Yaratıcı olan Allah, insanı bu fâni dünya için yaratmamıştır. Şayet öyle olsaydı, ölüm olmaz ve yaşlanmaksızın hayat da devamlı olurdu. Halbuki gerçek olan, hayatın arızalarla(doğuştan bozukluklar, hastalıklar, kazalar, vs)iç içe olması ve ölümün inkâr edilemez gerçeğidir. Allah, insanı ebedî bir hayat için yaratmış ve bu ebedî hayat (Ahiret hayatı) için de Dünya hayatını insana bir imtihan yapmıştır. Dünya hayatı imtihan olunca da, insanlar farklı farklı(Bedenen, Ruhen ve sosyal statü itibariyle) yaratılmışlardır.

* İnsan cibilliyeti(yaratılıştan gelen karekteri) itibariyle nefsine düşkün(egoist) bir varlıktır. Egoist olan insan, şayet fırsat bulursa her şeyi nefsi için rahatlıkla fedâ eder. Kuvvetli olanlar (bedence, malca, makamca, vs), zayıf olanların haklarına her daim tecavüz edip, zulmetmişlerdir. Tarih boyunca güçlüler kendilerine göre topluma bir ‘üstünlük kuralı(hukuku) dayatmışlardır. Böylece kim güçlüyse, o haklı görülmüştür. Üstünlerin hukukunun geçerli olduğu toplumlarda huzur olmamış ve hep bir fitne- kaos olmuştur. Güçlü zalimler, dünyayı kendilerine bir ‘yalancı Cennet’, zayıf ve güçsüz mazlumlara ise dayanılmaz bir Cehennem yapmışlardır. İnsanlık tarihi boyunca yapılan savaşlar, mezalimler, cinayetler, adaletsizlikler, soykırımlar, vs’ler bu durumun şahididirler.

* İnsan toplulukları bu vahşet halinden zarar gördüğü için tarih boyunca bu vahşet âlûd vaziyetten kurtulma çareleri aramıştır. Lakin bu ‘körün değneğinin yol göstermesinden’ farklı olmamıştır. Toplumun münevverleri deneme- yanılma yoluyla, bedel ödeye ödeye, pekçok sistem tesis etmişlerdir. Bulunan sistemlerin en iyisi olarak gördükleri (ehven-i şer) ‘Demokrasiye’, ancak asırlar sonra ulaşabilmişlerdir. Ama ‘Demokrasi de arzu edilen saadeti topluma sunamamıştır. Ayrıca her toplum demokrasiyi kendine göre yorumlamış ve mutlak manâsıyla Demokrasi bütün toplumlar tarafından kabul görmemiştir.

* Allah, insanın bu durumunu bildiğinden, onu kendi başına bırakmamış ve azıp, sapıtmaması için ona yol göstermiştir. Allah’ın, insanlara doğru yolu gösteren Vahyine DİN denir.

* Din, Allah’ın Vahy ile gönderdiği ve elçileri (Peygamberler) vasıtasıyla tebliğ ettirdiği hükümleridir.

* Hak olan, doğru olan dini sadece Allah gönderir. Hak olan (Doğru olan) Din de, İSLÂM’dır (1).

O’nun dışındaki bütün inanışlar bâtıl (yanlış)dır. (2).

* Tevhid dini (İslâm), Allah’ın Vahy ile gönderdiği ve Peygamberleri vasıtasıyla peyderpey tebliğ ettirdiği hükümlerdir. Tebliğ, Hz. Âdem (as) ile başlamış ve Hz. Peygamber (sav) ile tamamlanmıştır. Dinin hükümlerin bir kısmı yapılması emredilen (Farz, Vacip), bazısı da yapılması menedilen (haram-yasak) emirlerdir.

* Din, Allah’ın insanlara bir lütfûdur. İnsanlığın ölmemesi için, insan toplumları İSLÂM’a ekmek gibi su gibi muhtaçtır. Hayat için ‘ekmek-su’ neyi ifade ediyorsa, İSLÂM da insanlık için onu ve hatta daha fazlasını ifade etmektedir.

İSLÂM’I TEBLİĞ ZARURİDİR

* Allah’ın hükümlerini hâvi Kur’ân anlaşılması ve Allah’ın vaaz ettiği İslâm’da, hem fert olarak, hem de toplum olarak yaşanılmak üzere vaaz edilmiştir.

Yoksa ne mânâsı anlaşılmayan bir kitabın ve ne de tatbik edilmeyen bir dinin anlamı olmazdı. Bu yüzden Kur’ân’ın ifade ettiği mânâlar anlatılmalı ve İslâm’da hem yaşanılıp, tatbik edilmeli, hem de talim ve tebliğ edilmeliydi. Bu maksatla da son peygamber Hz. Muhammed (sav) Din’i tamama erdirmek için Allah tarafından vazifelendirilmiştir.

Bu vazife için Hz. Resûlullah 40 yaşına kadar manen ve ruhen hazırlanıp, kemâle erdirilmiştir.

Hz. Peygamber İslâm’ı tebliğ etmeye hazır olunca da, Allah, Vahiy meleği Cebrail(as) ile vahyini gönderip, Peygamberinden insanları İslâm’a davet etmesini istemiştir(3). Bu emir üzerine Hz. Peygamber, İslâm’ı evvela kendi hayatına tatbik etmeye başlamış, sonra da en yakınlarından başlayarak insanlara tebliğ etmeye başlamıştır.

(1): “İyi bilin ki, din-i hâlis (gerçek din) Allah’a mahsustur (Allah gönderir)…” (Zümer, 3).

(2): “Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah, hesabı çok çabuk görür” Âl-i İmrân - 19 ).

(3): “Ey örtüsüne bürünen Peygamber!  Kalk da(halkı) uyar (Din’i-İslâm’ı tebliğ et!)!” Müddessir-1, 2.

Prof. Dr. Yusuf Özertürk.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap