* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: İnsanlık İslâm’a Muhtaçtır 2  (Okunma sayısı 35 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 8787
İnsanlık İslâm’a Muhtaçtır 2
« : Dün, 08:07:24 ÖÖ »


İnsanlık İslâm’a Muhtaçtır  2

İSLÂM DAVETİ

* Hz. Peygamber İslâm’ı tebliğ etmeye hazır olunca da, Allah, Vahiy meleği Cebrail(as) ile vahyini gönderip Peygamberinden insanları İslâm’a davet etmesini istemiştir(1). Bu emir üzerine Hz. Peygamber, İslâm’ı evvela kendi hayatına tatbik etmeye başlamış, sonra da en yakınlarından başlayarak insanlara tebliğ etmeye başlamıştır. Bu tebliğ İslam’a davetle başlamıştır.

* Davet kelimesi, İslâm ıstılahında özellikle ‘İslâm’a ve İslâm esaslarının uygulanmasına, Kur’ân-ı Kerîm’e, Hakk’a, hayra-kurtuluşa çağrı’ anlamına gelir(2). Davet, İslâmî iman ve ölçülerin kabul edilip tatbikatını sağlamayı hedef alan bir faaliyet olduğundan, hem gayri Müslimlere, hem de Müslümanlara yönelik bir hadisedir. Bu sebeple Davet; Bazı farkları olmakla beraber, irşad, tebliğ, vaaz-ı nasihat, inzâr (sakındırma), tebşir (müjdeleme), emir bi’l-ma’rûf nehiy ani’l-münker(iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak) gibi terimlerin yerine de kullanılabilir. Bu sebeple yukarıda ifade edilen terimler de davet yerine kullanılmıştır. İslâm dinini yaymanın yegâne yolu davet ve tebliğdir.

* Hz. Muhammed İslam’a davetin başlangıcında evvela etrafında imanlı bir ekip oluşturma çabasına girmiştir. Daha sonra bu çekirdek kadro elemanlarının da katkılarıyla merkezden çevreye(İslam’ı yeterince idrak edenler iç daireye, yeniler dış dairede tutulmuştur.) doğru gittikçe genişleyen bir Müslüman kitle oluşturulmuştur.

Son merhalede ise İslâm devletini teşekkül ettirme merhalesine geçilmiştir. Hz. Peygamber hem Allah’ın elçisi, hem de devlet başkanı sıfatıyla diğer ülkelerin devlet başkanlarına davet mektupları göndermiş ve daha sonraki devirlerde hızla gelişecek olan cihanşümul davet çalışmalarını fiilen başlatmıştır.

EMİR Bİ’L-MA‘RÛF NEHİY ANİ’L-MÜNKER

* Emr-i bil ma’ruf ve nehy-i anil münker; İslam, vicdan, ilim tarafından benimsenen değerlerin ferdin ve toplumun hayatına hakim kılınması ve Dinin, ilmin, akl-ı selimin ve maşeri vicdanın reddettiği her türlü kötülüğün de önlenmesi için ferdin, toplumun ve devletin her türlü faaliyeti, gayreti göstermesi ve her türlü önlemlerin alınmasını ifade eder. İyiliğin emredilmesi ve kötülüğün önlenmesi hususunda pek çok ayet ve hadis vardır(3-4). Bu ayet ve hadisler, fertten devlet sorumlularına kadar toplumun her kesimini ehliyet ve yetkilerine göre iyilikleri, hayırları yaşayıp, yayıp yerleştirmeyi ve kötülükleri ve zararları da yapmayıp, yayılmasını önleyip, yapılmaması için gerekli her türlü tedbirlerin alınmasını emretmektedir. Bu işte birinci görev devlete düşmektedir. Fiili eylem ve yaptırımları, devlet hukuki ölçüler (Kur’ânî ölçüler) içinde kalarak yapmakla yükümlüdür. Sözlü, yazılı eylemlerde bulunmak toplumun ilim adamlarının yapması gereken görevdir (eskiden vaaz ve irşad tarzında yapılan bu görev, bugün, vaaz ve irşadın yanında, sözlü-görüntülü medya, seminer, konferans, sempozyumlar, vs ile de yapılmaktadır.)

Avam (halk) ise emredilen hayırları-iyilikleri (farz, vacip, sünnet) yapmak, kötülüklerden kaçınmak ve başkalarının yaptıkları kötülüklere de taraftar olmayıp, kalben buğz etmekle (kalben tasvip etmemekle) görevlidirler. İslâm alimlerinin çoğu emr-i bil ma’rūf ve nehy-i anil münker yapmayı hem içe dönük olarak (nefse), hem de dışa dönük olarak başkalarına yaptırmaya ‘Cihad’ olarak anlamış ve anlatmışlardır(5).

----------------------------------------------------------------------------------------------------

(1): “Ey örtüsüne bürünen Peygamber! Kalk da (halkı) uyar (Din’i-İslâm’ı tebliğ et!)!” Müddessir-1, 2.

(2): Saff -7, Hadîd -8, Nahl -125, Âl-i İmrân -23, 104), Ra’d-14, Mü’min -41, Enfâl 8/24

(3): “Ey mü’minler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülüğü yasaklayan seçkin (ehil) bir topluluk bulunsun. İşte onlar, salih işler yapıp kurtuluşa erenlerin taa kendileridir.”

“Ey mü’minler! Siz insanların iyiliği için yeryüzüne çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. Çünkü siz usul-ü adabınca (yerli yerinde) iyilikleri ve güzellikleri emredip yayar ve kötülük ve çirkinlikleri de yasaklayıp, engellemeye çalışırsınız. Bunu da Allah’a imanınızdan dolayı, onun bir gereği olarak yaparsınız…”

“Onlar Allah’a, Ahiret gününe inanır, iyiliği teşvik edip, kötülükten de sakındırırlar. Hayır işlerinde de birbirleriyle yarışırlar. İşte bunlar salih kullardandır” (Āl-i imrān-104, 110, 114).

(4): “Kim bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle önlesin; Buna da gücü yetmezse kalben bugz etsin(kalbiyle kötülüğü tasvip etmesin.

Bu ise imanın en zayıf derecesidir” (Müslim, Îmân- 78. Ebû Dâvûd, Şalât- 232)

(5): Gazzalī, II-255, Nevevī, II-24, İbn Teymiyye, II-295.

Prof. Dr. Yusuf Özertürk.

İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Yeni Girişimiz

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap