* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: İnsanlık İslâm’a muhtaçtır 4  (Okunma sayısı 60 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 8867
İnsanlık İslâm’a muhtaçtır 4
« : Haziran 03, 2025, 08:07:49 ÖÖ »


İnsanlık İslâm’a muhtaçtır  4

DİN TEBLİĞ EDİLMELİ MİDİR?

* İslâm, Cihan şümûl (beynelmilel) bir dindir. Ve bütün insanlara vahyedilmiştir. Hz. Peygamber de, sadece bir kavme (bazılarının dediği gibi ‘sadece Arab’ın Pegamberi değildir.) gönderilmemiş, bütün insanlara (Geçmişte, halde ve istikbâlde gelecek olanlara da) elçi olarak gönderilmiştir. Hz. Resulullah, İslâm’ı, Araplara, Acemlere (Arap olmayan kavimlere), müşriklere, diğer ‘ehl-i kitab’a (Hristiyan, Yahudi) ve Sabiî’lere, vs, tebliğ etmiştir.

 *İslâm, her zaman ve herkese tebliğ edilmelidir.

Hem Müslümanlara, hem de Müslüman olmayanlara (Bütün insanlara) tebliğ edilmelidir. Bu vazife bir farz-ı kifaye’dir (1). Şayet Ümmet’ten bir grup, topluluk, kurum, vs İslam’ı tebliğ etmezse, bütün Müslümanlar mesul olurlar.

* Din, hem yaşanmalı, tebliğ edilmeli ve hem de yaşatılmaya çalışılmalıdır.

DİNİ KİMLER TEBLİĞ EDECEKTİR?

* Dinin yaptırımlarını ancak, meşru olan Devlet uygular. Bu yüzden Kur’ân, devletin Anayasası olmalıdır. Anayasası Kur’ân olmayan devlet, İslâm’ı hayat nizamı yapamaz ve yaptıramaz.

* Dini yaptırımları devletin dışında, herhangi bir kişi/kişiler, grup/ gruplar (cemaat, tarikat, vs) uygulayamaz, uygulatamaz. Böyle bir şeye tevessül edilirse fitneye sebep olunur. Fitne ise, katilden (cinayet) daha kötüdür.

* Dini tebliği (anlatmayı), ehil ilim adamları ve ilim adamlarından kurulu meşru bir teşkilat (kurum) yapmalıdır. Avam (liyâkatı olmayan Müslüman) da haliyle yaşayarak tebliğ etmiş olur.

* Dini tebliğ edenler (ilim adamları, vs) evvela Dini doğru anlayıp, doğru tatbik etmelidirler.

* Tebliğciler yaşamadıkları veya yanlış uyguladıkları hükümleri tebliğ etmeleri halinde, bu durum muhataplar üzerinde aks-ül amel (menfi tesir eder) yapar. Muhataplar önce şu soruyu sorarlar;              ‘Madem bu dediğin iyi- güzel ise, sen niye uygulamıyorsun’?

* Yalan söyleyen, aldatan birinin, başkasına ‘yalan söylemek, aldatmak dinen yasaktır, günahtır’ demesi ne derece muhatap üzerinde tesir bırakır? Dinin doğru anlaşılmadığından dolayı, yanlış uygulamalar (mesela; çalışmayıp, ‘ben Allah’a tevekkül ettim. Benim rızkımı verir ‘anlayışı) tebliğ edilirse; o zaman da şu soruya muhatap olunur; ‘Bu tatbikin, anlayışın, gerçeklerle örtüşmüyor. Ve iyi bir şey değildir, yanlıştır’ derler.

* Allah, Müslümanlara söyledikleri şeyleri, evvela kendilerinin yapmalarını söylüyor (2). Müslüman, Allah’a itâat etmeli ve İslâm’ı doğru olarak tatbik etmelidir. Müslümanın, kendisinin tatbik etmediği hükümleri, başkasından istemeye hakkı da yoktur.

Müslüman, ‘ya olduğu gibi görünmeli, ya da göründüğü gibi olmalıdır’.         

TEBLİĞDE ESAS

* Din tebliğ edilmelidir, hataların da düzeltilme yoluna gidilmelidir. Ancak dinin tebliği ve hataların düzeltilmesi ehil olanlar tarafından yapılmalıdır ve bunun da usulleri vardır.

* Allah-ü Teâlâ, ‘Kavl-î  leyyîn’ (muhatabın haline göre, muhatabı tahkir etmeden, onu rencide etmeden, güzel bir şekilde) ile tebliğ edin’ buyuruyor(3). Hz. Resûlullah ( sav) da, kusurları düzeltme de; insanlara şefkâtle, mülayemetle davranır ve onların dertlerine adeta derman olmak için çabalardı. Fahr-i Kâinat efendimiz, bir hata gördüğünde; evvela insanlara nasihat eder, sonra da doğrudan şahsı hedef almaz ve isim vermeden ‘içinizden bazıları şöyle.. … şöyle … yapıyor, bu iyi değildir, böyle.. şöyle yapılmalıdır, olmalıdır’ tarzında bir yol takip eder ve hatasından döneni de fâş etmezdi. Böylece nefisler kışkırtılmamış, ama gereken dersler de (hisse de)  muhataplar tarafından alınmış olurdu (4).

* Dini tebliğde bize düşenler de, Allah ve Resûlü’nün usûlünü almak ve takip etmek olmalıdır. Doğrudan şahıs, topluluk ismi, unvanı, vs belirtilerek kusurları söylemek uygun bir tebliğ metodu değildir. Hele hele ‘ey kafir, ey fâsık, ey yezid, vs’! diyerek din tebliğ edilmez. Bu şekilde yapılan tebliğ faydadan ziyade zarar verir. Zira muhatab/muhatabların da nefisleri vardır. Nefis ise kendini müdafaa eder.

(1): “Sizden; hayra çağıran, iyiliği (ma’rûfu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır” (Âl-i İmrân- 104 ).

2): “Ey iman edenler! Yapmayacağınız (yapmadığınız) şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saff - 2).

(3): “Varın ona (Firavn’a) yumuşak söz söyleyin. Olur ki, nasihat dinler yahut korkar” (Tâ-Hâ-44).

(4): “Bazı insanlara ne oluyor ki, şöyle şöyle diyorlarmış…” (Müslim, Nikâh-5).

“ Bu cahiliye âdetini bırakın. Çünkü o çok kötü bir harekettir” (Buharî, Menâkıb-8).

Prof. Dr. Yusuf Özertürk.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA NET 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ - Site Girişimiz.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap