* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: İnsanlık İslâm’a Muhtaçtır 5  (Okunma sayısı 72 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 8885
İnsanlık İslâm’a Muhtaçtır 5
« : Haziran 04, 2025, 08:35:29 ÖÖ »


İnsanlık İslâm’a Muhtaçtır  5

SADECE DİNİ TEBLİĞ KÂFİ MİDİR?

* Din, Yaratıcı’nın (Allah’ın) Vahy ile gönderdiği ve elçi (Hz. Peygamber) vasıtasıyla tebliğ ettirdiği hükümlerdir. Bu hükümlerin bir kısmı yapılması emredilen, bazısı da yapılması menedilen (yasaklanan) emirlerdir.

* Hak, doğru olan Dini sadece Allah gönderir. O’nun dışındakiler bâtıl (yanlış)dır (1). Hak olan (Doğru olan) Din de, İSLÂM’dır (2).

DİN GÖNDERİLMESEYDİ, NE OLURDU?

* Din, bir elçi (Hz. Resulullah sav) vasıtasıyla insanlara tebliğ ettirilmiştir. Şayet İslâm vahyedimeseydi, insanlar birbirlerinin haklarına riayet etmez, kuvvetli olanlar (bedence, malca, makamca, vs), zayıf olanların haklarına tecavüz eder, zulmederlerdi. O zaman toplumda fitne- kaos olur, Dünya yaşanamaz, Cehennemî bir hâl alırdı (Geçmişte ve günümüzde yaşanan zulüm ve vahşetler gibi).

* İnsan toplulukları, deneme- yanılma yoluyla, bedel ödeye ödeye, beşeri sistemlerin daha iyisi olan (ehven-i şer) ‘Demokrasiye’, ancak asırlar sonra ulaşabilmişlerdir. Ayrıca mutlak manasıyla Demokrasiyi de bütün toplumlar uygulamamaktadırlar.

DİN’İN TEBLİĞ EDİLMESİ YETERLİ MİDİR?

* Din, hem doğru tebliğ edilmeli, hem de doğru tatbik edilmelidir. Hz. Resulullah, Vahyi (Dini) hem doğru anlamış ve hem de doğru tatbik etmiştir.

Pratiği (uygulaması) olan bir nizam (disiplin) rehberi, uygulayıcısı olmadan doğru olarak tatbik edilemez.

Mesela; Tıp, teknik, vs ilimî disiplinler sadece kitaplardan okunarak öğrenip pratiğe uygulanamaz. İslâm, ilimlerden de öte hayatî bir nizamdır. O’da, sadece Kur’ân’ı okuyarak, öğrenilemez. Hz. Resulullah’ı rehber edinmeden, İslâm’ı doğru anlamak ve doğru tatbik etmek mümkün değildir.

’Kur’ân bize yeter, Peygamber’i takip etmeye lüzum yoktur’ diyenler cahil değillerse, ifsâd edicilerdir.

* Din, t atbik edilmek, uygulanmak için gönderilmiştir. Anlaşılmayan kitabın, tatbik edilmeyen Din’in, insan ve toplum nezdinde bir kıymeti olamaz.

HİÇBİR KİMSE İSLÂM’DAN

MUAF DEĞİLDİR

* Başta Hz. Peygamber(sav) olmak üzere, hiçbir kimse Dini yaşamaktan muaf değildir. Hz. Peygamber, İslâm’ı sadece tebliğ edip de bir kenara çekilmiş değildir. Hz. Resûlullah, İslâm’ı tebliğ, talim ve tatbik etmiştir. Hz. Resûlullah’ın Bizzat Kendisi, Allah’ın Dinini yaşamakla yükümlüdür ve bihakkın nefsinde yaşamıştır, hem de ne yaşama! Hz. Resûlullah’dan daha ziyade İslâm’ı anlayan ve hayatına tatbik eden kim vardır? (3,4).

* Allah’ı bilmek ve O’na inanmak (sadece iman) kurtuluş için, fıtrâta uygun yaşamak için yeterli değildir. Ameli( tatbikatı) olmayan iman, hâlis olarak da kalamaz ve sonunda şirke düşülür.

* ‘Dini tatbik etmiyorsam da; Sen benim kalbime bak, benim kalbim temiz, bende fesatlık yoktur’, ‘bizim yerimize Peygamber acı çekmiş, bedel ödemiştir’, ‘Bizim namazımız kılınmıştır’, ‘Falan hoca, şeyh, vs şefaât eder kurtulurum, vs, vs’ demek, dalâlettir, safsatadır, gerçekle alakası yoktur. Bu gibi şeyler Şeytan’nın iğvâsı ve insanın kendini aldatmasıdır. Şayet bu ileri sürülen gerekçeler Allah’a olan kulluk mesuliyetinden kurtulmaya kâfi olsaydı, Fahr-i Kâinat Hz. Peygamber (sav) Allah’a karşı olan vecibelerini yerine getirmezdi. Kimin kalbi Hz. Resûlullah’ın kalbinden daha temizdir. Şâh-ı merdan, Haydar-ı Kerrâr Hz. Ali (r.a), İslâm’ı hayatına hayat yapmadı mı? O; ‘benim kalbim temiz’ deyip, yatarak mı ‘şâh-ı veliyyullah’ oldu?

* Hz. Peygamber, İslâm’ı insanlara tebliğ edip, uzlete (toplumdan uzak, bir kenara çekilmemiş) çekilmemiştir. Resulullah sav, bizzat kendisi İslâm’ı hayatına tatbik etmiş ve nasıl anlaşılıp, ne şekilde tatbik edileceğini de fiilen göstermiştir.

* Müslümanlar da, İslâm’ı, Hz.Peygamber’in anladığı ve tatbik ettiği şekilde, anlamalı ve tatbik etmelidirler. Ne zaman ki, Müslümanlar İslâm’ı Hz. Resûlullah’ gibi anlamış ve hayatlarına tatbik etmişlerse, saadet içinde yaşamış ve âleme insanlık nedir öğretmişlerdir. Ve de ne zaman ki, Hz. Peygamber’in ahlâkı ile ahlâklanmayıp, hevâlarına uymuşlar, o zaman da zillet içinde yaşamışlardır. Bugünkü Müslümanların içine düştükleri zillet de bunun şahididir.

(1): “İyi bilin ki, din-i hâlis (gerçek din) Allah’a mahsustur (Allah gönderir)” (Zümer, 3).

(2): “Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah, hesabı çok çabuk görür” Âl-i İmrân - 19 ).

(3): “(Ey Resulüm) Senin yanında hak yola dönenlerle birlikte, sana buyurulduğu gibi dosdoğru ol! Siz de azıp sapmayın. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görmektedir (bilmektedir)” (Hûd - 112).

(4): “Yemin olsun ki, sizin için, Allah’ı ve Ahiret gününü arzu edenler ve Allah’ı çok ananlar için, Allah’ın Peygamber’inde çok güzel bir örnek vardır (Hz. Resûlullah, insanlara en güzel bir örnektir.)” (Ahzab-21).

Prof. Dr. Yusuf Özertürk.

YENİ - Site Girişimiz.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap