Kur’an ve sünnet ışığında engelliler
Engelliler konusu gündeme geldiğinde, ailesi veya yakın çevresinde bir ‘engelli’ tanıdığı olmayan dışındakiler için, akla ilk gelen ‘Onların, olması gereken dünyaları farklı olmalı...’ izlenimi uyanıyor bizlerde. Bu kadar kesin konuşmama neden, günlük hayatta karşılaştığım söylem ve uygulamalar. Yaklaşımımızı destekleyen birkaç konu ‘Engelliler için spor salonu yapalım, engelliler için ulaşım aracı, engelliler için şu veya bu... Böyle bir yaklaşımdan ziyade, sağlıklı bir vatandaşın kullanabileceği ‘ortamın-araçların da’ engellilere uygun hale getirilmesi gerekiyor. Doğru, olması gereken de bu!...
VİCDANLARIMIZI KARARTMAYALIM...
Bir yerleşim biriminin belediye başkanı, valisi, kaymakamı kısacası mülki amiri veya kamu görevlisi olabilirsiniz! Bir alışverişe, spor yapmaya veya gezmeye çıkıyorsunuz. Hadi diyelim vicdani bir duyarlılığımız yeteri düzeyde değil, ‘görme veya bedensel engelli ülkemizde azımsanmayacak kadar...’ gerçeği ile hareket ederek, yürüyemeyecek düzeyde bir bedensel engellinin erişebilirlik düzeyini ölçmek için tekerlekli sandalyeye otuyor veya görme engelli vatandaşın aynı erişebilirlik konusunda neler hissedebileceğini ölçmek için, gözlerinizi kapatıyor ve daha önce belirlenen yerde yol alıyorsunuz! Sonuç bizi nereye götürüyor biliyor musunuz? Kendi vatandaşından-hemşerisinin isteğinden daha çok ‘Avrupa Birliği istedi biz yapmak zorundayız...’ mantığı ile hareket edilmesi, vicdanların kararmasına en somut gösterge.
Avrupa Birliği’nin diğer karşılığı Batı hayranlığı. Onun yaptırımlarına, diretmelerine baktığımızda, özünde ya ‘ahlak’ bozucu veya ‘faşist’ uygulamalarından başka manaya gelmediğini görmekteyiz. Türkiye’nin birliğe kabul edilmemesi, kapısında bekletilmesi de bunun en net özeti. Müslüman Türk toplumu olarak bizlerin geleneksel ve manevi değerlerle, birçok konunun üstesinden geleceğimizden emin olabiliriz. Bunu ben kendim söylemiyorum. Biraz okuyup araştırdığımızda, şanlı tarihimiz ve İslami esaslarımızda bu gerçeğe şahit olmaktayız...
Engelliler konusunda böyle bir araştırma yaparken, Türkiye Otistikleri Destek ve Eğitim Vakfı’nın 2012 yılında İstanbul Sultanbeyli’de yaptığı Din, Felsefe ve Bilişim Işığında Engelli Sorunları Sempozyumunun sunumlarına rast geldim. O sunumlar, engelli konusunda birçok konuya açıklık getiriyor; ‘Kur’an, bütün insanlığın tek bir nefesten veya candan (nefes alan candan) yaratıldığının altını çizerek (Kur’an, Nisa: 1), bütün insanların aynı köke mensup olduğunu ve insanlara özürlülüklerinden dolayı ayrımcılık yapmanın bu anlamda hem fıtrata (yaratılış maksadına), hem de sosyal birliğe ters olduğunu vurgulamaktadır. Hz. Peygamber’in yaşadığı dönemde özürlülerin eşit insan muamelesi görmeleri ve toplum hayatına katılmaları, onlarla ilgili Kur’an ayetlerinin indirilmesi ile mümkün olmuştur. Hz. Peygamber, Kur’an’dan ilham alarak, özürlü insanlara özel ilgi ve şefkat göstermiş ve onları değişik sosyal hizmet uygulamalarıyla toplumun faydalı bir unsuru haline getirmiştir.’
PEYGAMBERİMİZİN ENGELLİLERE YAKLAŞIMI
‘Bu çerçevede tebliğimizde Hz. Peygamber’in bedensel ve zihinsel özürlü sahabilere dönük sosyal pedagojik yaklaşımları, modern sosyal politika (hizmet) ve hukuk çerçevesinde tek tek değerlendirilen sempozyumun konu başlıklarında şunlar var; -Kur’an Özürlülerin Dışlanmalarını Yasaklamaktadır. -Kur’an Özürlülere Pozitif Ayrımcılık Hakkı Tanımaktadır. -Hz. Muhammed Özürlülerin Toplum Hayatına (Cemaate) Katılmalarını Teşvik Etmiştir. -Hz. Muhammed Özürlüler İçin Sosyal ve Meslekî Rehabilitasyon Uygulamıştır. -Hz. Muhammed Bedensel Özürlüleri Vali Olarak Tayin Etmiştir. -Hz. Muhammed (Görme) Özürlülere Dinî ve İdarî Görevler Vermiştir. -Hz. Muhammed (Görme) Özürlüler İçin Alternatif İstihdam İmkânları Sunmuştur -Hz. Muhammed Özürlü İşgücünü Her Türlü İstismardan Korumuştur - Hz. Muhammed Özürlüleri Rahatsız Eden Tutum ve Davranışlarının Sergilenmesini Yasaklamıştır - Hz. Muhammed Özürlülere İyilikte Bulunulmasını Teşvik Etmiştir - Hz. Muhammed Özürlülerin Evlenmelerine Yardımcı Olmuştur - Hz. Muhammed Zihinsel Özürlüleri Ceza-i Müeyyideden Muaf Tutmuştur.’ Sempozyumun sonuç bölümünde yer alan ‘İslâm dini, beşerî münasebetlerde ve sosyal hayatta güçlük değil kolaylık sağlanmasını öngörmektedir.
Bu itibarla toplum tarafından korunması gereken özürlüler de toplumda oldukları gibi yani eşit değerde vatandaşlar gibi yaşama ve kendileri fırsat eşitliği çerçevesinde geliştirme hakkına sahiptirler’ ifadeler, konuyu net bir şekilde özetliyor.
Buna rağmen özürlüler/engelliler konusunda halen ayrımcılık yapılmaya devam ediliyor ise, bu da bize Müslüman Türk toplumunun bireyleri olarak Kur’an ve Sünnet ışığından uzaklaşma gafletinden başka bir manaya gelmiyor, vesselam...
Ahmet Gülümseyen.