Kuşların Namazı ve Tesbihi
Nûr suresinin 41. âyeti, tüm varlıklarla birlikte kuşların da tesbihi ve salâtı/namazına dikkat çeker:
“Görmedin mi, göklerde ve yerdekiler ve havada saflar halinde uçan kuşlar, Allah’ı tesbih ediyorlar. Hepsi salât(dua-namaz)ını ve tesbihini hakkıyla bilmiştir. Allah onlar ne yaparlarsa hakkıyla bilendir.”
Tesbih, Allah Teâlâ’yı, Kendisine mahsus yüce sıfatlarıyla anmaktır, dar manada O’nu, yakışmayan sıfatlardan tenzih etmektir, O’nun her çeşit noksanlıktan uzak ve beri olduğunu ifade etmektir. İnsanlar ve melekler gibi şuurlu varlıkların bu bilince dayalı bir tercihle tesbih etmeleri mümkündür, vâkidir. Diğer canlı, cansız varlıkların tesbihi ise ya hâl diliyle, varlık ve hareketlerindeki özellik ve incelikleri gözler önüne sermek, programlandıkları gibi davranmak suretiyle olmaktadır veya Allah’ın kendilerine verdiği, bizim anlayamadığımız özel bir dil ile ifade edilmektedir (Kur’ân Yolu).
F. Razi’ye göre, buradaki tesbih ile bütün bu varlıkların, Allah’ın noksanlardan münezzeh ve celâl sıfatlarına sahip olduğuna delil oluşu kastedilmiştir…
Tesbih, hem gözle görmeyi hem de kalp ile bilmeyi içine alır. Bu sözün zahiri, her ne kadar soru ise de, bununla bir takrir (izah ve beyan) kastedilmiştir. Böylece Allah Teâlâ, göktekilerin ve yerdekilerin tesbihini fark edip üzerinde düşünmek suretiyle, kendisini yüceltmek gerektiğine dikkat çekmiştir.
“Göktekiler” yani melekler dilleriyle tesbihte bulunurlar. Yerdekilerin ise, bir kısmı dilleriyle tesbihâtta bulunurlar, bir kısmı da “delalet yoluyla” tesbihâtta bulunurlar.
Allah göktekilerin ve yerdekilerin tesbihde bulunduğunu bildirince, gök ile yer arasında bulunan, havada yer alanlardan, yani kuşlardan ve onların da tesbihâtta bulunduğundan bahsetmiştir. Bu böyledir. Çünkü kanatlarını açıp kapamak suretiyle hava boşluğunda durabilme kuvvetini kuşlara vermek, her şeyi yöneten Allah’ın kudretine delâlet eder. Böylece Allah (c.c), onların uçuşunu kendisi için bir tesbihâtta bulunma kabul etmiştir ki, bu da bütün bu hallerin, Allah’ın münezzehliğine delâlet edişleri olduğunu tekid eder.
“Her biri salâtını ve tesbihini hakkıyla bilmiştir” ifadesi hakkında şu üç izah yapılmıştır:
a) Bu, “Allah bütün bunların salâtını ve tesbihini bilir(duyar)” demektir. “Allah ne yaparlarsa hakkıyla bilendir” ifadesi de bu manaya delalet eder. Bu, kelâmcıların çoğunun görüşüdür.
b) Bu kelimelerin sonundaki zamirler, “küllü” (her biri) lafzına râcidir. Buna göre mana, “onlardan her biri, kendilerine farz (gerekli) olan salât (dua, namaz) ve tesbihi bilirler” şeklindedir.
c) Bu zamirler, “Allah” lafzına racîdir, yani, “Tesbih eden ve salât eden (namaz kılan) her kimse, Allah’ın kendisini mükellef tuttuğu salâtı ve tesbihi bilir” demektir.
Ebu Sâbit’ten rivayet edilmiştir: Muhammed b. Cafer el-Bakır’ın yanında oturuyordum. O bana;
- “Güneş doğarken ve batarken, şu serçelerin ne dediklerini biliyor musun?” dedi.
Ben de, “Hayır” dedim. O;
- “Bunlar, Rablerini tesbih ve takdis ediyor ve o günkü rızıklarını istiyorlar” dedi.
Kelamcılara göre, kuşlar ancak lisan-ı halleriyle Allah’ı tesbih ederler. Bazı âlimler ise şöyle dediler: ‘Biz, Allah’ın, kuşlara ve diğer canlılara, akıllıların çoğunun yapamayacağı üstün kabiliyetler verdiğini görüyoruz. Hal böyle olunca, onlara, Kendisini tanımalarını, Kendisine dua ve tesbihatta bulunmalarını ilham etmiş olması niçin mümkün olmasın? Hayvanlar, insanların bildiği bazı şeyleri bilmeseler de, Allah tarafından, Allah’ı tanımaları ve O’nu medh-ü sena etmeleri onlara ilham edilmiştir.’ (Tefsir-i Kebîr)
Seyyid Kutub der ki: ‘Kur’ân, insanı, çevresinde yer alan Allah’ın sanatına, göklerde ve yerde yarattıklarına bakmaya yöneltiyor. Çünkü bu varlıklar Allah’ı överek noksanlıklardan tenzih ediyorlar. Yine Kur’ân insanların özellikle her gün gördükleri bir sahneye dikkatlerini çekiyor. Bu, havada saf tutarak süzülen ve Allah’ı överek noksanlıklardan tenzih eden kuşların sahnesidir.
“Bu varlıkların tümü, Allah’a nasıl dua edeceğini, O’nu nasıl noksanlıklardan tenzih edeceğini bilir.”
Sadece insandır, Rabbini noksanlıklardan tenzih etmeyen. Oysa varlıklar içinde öncelikli olarak Allah’a inanması, O’nu tenzih etmesi, O’na yalvarıp dua etmesi gereken insandır.’ (Fî-Zılâli’l-Kur’ân)
Kısaca: Tüm varlıklar, taşlar ve kuşlar O’nu hamd ile tesbihte ve salâttadırlar; insan ise gaflettedir.