Gönderen Konu: Allah Teâlâ Hazretleri Çok Tevbe Edenleri Sever  (Okunma sayısı 695 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Allah Teâlâ Hazretleri Çok Tevbe Edenleri Sever
« : Ocak 13, 2017, 08:40:37 ÖS »
Allah Teâlâ Hazretleri Çok Tevbe Edenleri Sever

Allah Teâlâ Hazretlerine hamd ü sena, Rasûlunesalâtu selam, tabiin ve tebe-i tabiine, ila yevmi’l kıyam İslam yolunda yürüyenlere selam olsun.

Allah Teâlâ Hazretleri; dergimize yazı yazan kardeşlerimize,İslam’ı tebliğ etme hizmetine başladıkları günkü gibi azimle hizmetlerine devam etmelerini, çıktıkları bu yolda ilim ve takva ile yürümeyi bir an olsun ihmal etmemelerinitavsiye ederiz. Allah rızası için bu tavsiyemizi dikkate almalarını da temenni ederiz.

Bilmelisiniz ki lisanla vaazu nasihat yapıldığı gibi, halimizle de vaaz ve nasihat yapılması gerekir ki bu durum lisanla yapılandan daha müessirdir.

Sadece lisana kalan vaazdan ve ilimden sahipleri bir fayda göremeyeceği gibi okuyan ve dinle-yenler de umumiyetle bir fayda görmezler.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:  “Allah ZülcelâlHazretleri Hz. İsa (a.s)’ya “Ya İsa! Evvela kendi nefsine vaaz et, sen yaşadıktan sonra başkalarına da vaaz et, yaşamadıklarını başkalarına söylersen, benden hayâ etmelisin.” buyurur.

Bu hadis-i şerifin manası üzerinde çok ciddi olarak tefekkür etmeliyiz.

Bu yola çıkmış olan insanlar,hiçbir maksat gözetmeden sırf Allah rızasını elde etmeyi düşünmek isteyenler; evvela kendilerini kontrol altında almalıdırlar.

Bu kişiler “Biz insanlara bir şeyler anlatıyoruz, ama bu anlattıklarımızı acaba nefsimize veya çoluk çocuğumuza anlatmak için ne kadar sayu gayretle bulunuyoruz.” düşüncesini hayatlarının düsturu haline getirmelidirler.

Bu tefekkür neticesinde hayatımızda, söylediklerimizden yapmadıklarımız varsa onları düzeltmenin gayretinde olalım ki; yarın, mahşer gününde Huzur-iRabbi’l İzzette bu âlemde yazıp, çizdiklerimizin,okuyup anlattıklarımızın karşılığında Allah Zülcelâl Hazretleri:

“Ey kullarım,insanlara şunların kötü olduğunu anlatmaya çalıştığınız halde niçin fert ve aile haya-tınızı buna göre tanzim etmeyi düşünmediniz? 

“Ey kullarım, insanları, anlattığınız hakikatlere göre yaşayarak her iki âlemin saadet yolculuğunda başarıya ulaşmalarını birçok güzel nasihatlerle tavsiye ettiğiniz halde kendiniz bunları niçin yaşamadınız?” dersecevap vermekte sıkıntı çekmeyelim.

O gün ihmalkârlıklarımız sebebi ile halimizin ne olacağını hayat nimetine sahip olduğumuz bu âlemdehesap etmeye, anlamaya, anlatmaya tecrübesizliğimizden dolayı ilmimiz ve aklımız yetmez. O âlemde muhatap olacağımız sorulara bu âlemde bile meşru bir delil bulamayacağımızın hesabını yaparak Allah’ın emir ve yasaklarını en güzel şekilde yaşamaya gayret etmeliyiz.

Allah Zülcelâl ezel-i ervahtan itibaren nasıl yaşarsak kurtuluşa ereceğimizi ve nasıl yaşamamız halindefelaketler içerisinde bocalayarak-Allah muhafaza- cehennem çukurlarına sürükleneceğimizi bizlere nebi ve rasûller vasıtasıyla gönderdiği kitaplarla bildirmiştir.

Rabbimizin bildirdiği bu ölçülere göre inancımızın seviyesini tespit edelim.

Ferdi ve ailevi hayatlarını fikir sahasında bir araya toplayarak bir an için; hesap âlemindeve Hu-zur-iRabbi’lİzzetteyim düşüncesiyle noksanlıklarımızı tamamlamaya nereden ve nasıl başlayacağımızı düşünmeliyiz.

Bu dergide yazanlar ve bu yazılanları okuyanlar bu davetin Allah Zülcelâl’ın daveti olduğunu bir an için dahi olsa unutmamalıdırlar.

Bunun arkasından en önemli mesele ve düşüncemiz Allah Teâlâ Hazretleri tarafından sevilmek olmalıdır. Yunus’un buyurduğu:

“Sen Allah’ı seversen Allah da seni sever.” sözünün manasını da iyi düşünmeliyiz.

Elhamdülillah,Allah Teâlâ bizleri kendisine kul,Habibine ümmet olma şerefi ile şereflendirerek eşref-i mahlûkat olarak yarattığı gibi, bizlere eşref-i mahlûkolarak yaşamayı, eşref-i mahlûk olarak öl-meyi ve kabir âleminden başlayan yolculuğumuzu da eşref-i mahlûk olarak tamamlamayı nasip ve müyesser buyursun.

Bizleri eşref-i mahlûkatınsırr-ı hakikatini öğrenmek ve bu yolda verilecek imtihanı kazanmak üzere bu âleme göndermiştir.

Dünyaâlemindeinsanoğlu Allah’ı sever ve Allah tarafından sevilmeye gayret eder.

Kitab-ı ilahide Rabbu’lİzzet kimleri sevdiğini açık bir şekilde bizlere bildirmektedir.

Allah Zülcelâl kendisini sevenlerin isimlerini bazı kullarına bildirdiği halde kendi sevdiklerinin isimlerini mahfuz tutmuştur.  Sevdiklerine de izah etmemiştir.

Rivayet edilir ki bir gün Hızır (a.s) bir camiye girer. Bir kişinin yanına oturur. Kürsüde bir vaiz güzel nasihatler etmektedir. Fakat Hızır’ın (a.s) yanında oturan kişi vaazı dinlerken uyuklamaya başlar. Hızır kendisini dürterek uyanmasını sağlar bu birkaç defa tekrar edince o kişi Hızır (a.s) dönerek,

“Ey Hızır,senin bu mescide olduğunu ifade edersem insanların elinden kurtulamazsın.” der.

Hızır (a.s) hemen secdeye kapanır ve “Ya Rabb bu kulunun ismi bana verdiğin listede yok.” der. Allah Teâlâ Hazretleri “Ya Hızır! Sendeki liste beni sevenlerin listesidir. Bir de benim sevdiklerim vardır. Onlarım isimleri bendedir.” buyurur.

Biliniz ki Allah Teâlâ Hazretleri Kur’an-ı Kerim’de, Ümmet-i Muhammed’in imam ve rehberi olan Kitab-ı İlahide,Hızır’a (a.s) isimlerini vermediği sevdiklerinin kimler olduğunu bizlere bildirmektedir. Ama tefekkür etmeden Kur’an’ı okuyanlar bu hakikatleri görememektedirler.

Rabbimizin sevdiği kulların listesini bu ümmete Kitab-ı İlahi’sinde beyan buyurmasının karşılığın-da bizlerin derin düşünceler içerisinde şükür vazifelerimizi yerine getirmek için gece gündüz hamd ederek bu ümmete Allah Teâlâ’nın ne büyük fazilet, ne büyük üstünlük ikram ettiğini anlayarak Allah Teâlâ’nın sevdiklerini kimler olduğunu Kur’an-ı Kerim’den araştırıp öğrenmeye gayret etmeliyiz.

Ümmet-i Muhammed’den Allah’ın sevdiklerinin kimler olduğunu tekrar tekrarokuyanları da görmekteyiz. Ama sevdiklerinin kimler olduğunu öğrenmek mühim değildir; sevdikleri gibi yaşamak önemlidir.

Ancak o zaman konuşmalar, yazmalar, çizmeler, bir ferdin Allah Zülcelâl’ın seveceği toplumun içerisine girmesine sebep olur.

Aşk ve muhabbeti kaybettikten sonra hatiplerin edebi bir üslup ve fasih bir ifade ile konuşmaları Rabbimizin emrettiği şekilde yaşamayanlara veya yaşama niyeti olmayanlara ne fayda sağlar.

Konuşanlardan Hakkı dinleyenler evvela Peygamberimizden nazil olan Kur’an ayetlerini dinleyen sahabiler gibi evvela Allah’ın gönderdiği emir ve yasakları öğrenerek yaşamaya ve öncelikle bunları ailelerine öğretmek içinde evlerine yöneldikleri gibi davranmalıdırlar.

Biraz düşündüğümüz vakit yaşadığımız hayat; içerisinde bulunnduğumuz felaketlerin bu ihmalkârlıklarımızın karşılığı olarak meydana geldiğini ispat etmektedir. Bundan dolayı yazılan bu yazıları okuyan kardeşlerimizin dikkatlerini buraya çekerken okumayan kardeşlerimizin de önce okumaya alışmalarını ve ardından da okuduklarını düşünmelerini arzu ederiz.

Allah Zülcelâl kitab-ı ilahisinde “Hayırda yarışın!” buyuruyor. Evet, hayır yarışına sadece Allah’ın rızasını kazanmak için katılın ve ömrünüzün sonuna kadar koşun. Çünkü bu yarışta muvaffak olacak olanlar desinler, duysunlar diye koşanlar değil Allah rızasını kazanmak için koşanlar muvaffak olacak-lardır. Bizlerde sadece Allah rızasını kazanmak için koşanları araştırmalı ve onların yanında yer almalıyız; eğer bu niyetle koşanlar yoksa derhal kendimize çekilip Kitab-ı İlahideki bu emir davetine icabet etmeliyiz. Ama ne acıdır ki bu davete “öncelikle ben icabet etmeliyim” deme ihtiyacını hissedemiyoruz.

Şimdi kısaca Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ’nın Hızır (a.s)’a bildirmediği fakat indinde Eşref-i Mahlûkat olan Ümmet-i Muhammed’e bunları kitab-ı ilahisinde beyan buyurduğu kimseleri konuşalım.

Biraz tefekkür edebilirsek Allah Teâlâ’nın bu ümmetebirçokfazilet ve üstünlük kazanma imkânı lütfettiğini anlarız.

Allah Teâlâ bizlere sevdiklerinin başında gelenlerin “Çok tevbe edenler” olduğunu bildirmektedir.

Ever, Allah Teâlâ çok tevbe edenleri sever ama Kitab-ı İlahiyi sadece okuyarak bir yere gidileme-yeceği inancına sahip olarak; kitab-ı ilahide emredildiği gibi yaşayanları sever.

Allah Zülcelâl,tevbe edenleri sever.

Bizler de “Haydi, hayır yarışmasına koşun!” buyuran Allah Zülcelâl’ın emrine imtisal etmek için çok çok tevbe ederek Allah’ın sevgisine layık olanlar içerisine dâhil olacağımızı düşünelim. Buna inanıp kendimize dönüp tevbe ederken “acaba ben hayatım boyunca Allah Teâlâ’nın “Hayırda yarışınız.” buyurduğu ayet-i kerimeyi duydum mu” sualini kendimize sormamız lazımdır.

Allah Teâlâ Hazretleri bu emri sadece kulaklarımızla duymayı, duymak olarak kabul etmiyor. Bundan dolayı duymaktan maksadın duyulanı yaşamak olduğunu bilmemiz gerekiyor. Yani duyduğu-muzu yaşamamız gerekiyor çünkü yaşadıklarımız sözlerimizin şahidi olacaktır.

Bir mü’min olarak bizler gibi bir şeyler yazanlar öncelikle düşünmelidirler ki  “Bu yazdıklarımı ben duyuyor muyum?”

İnsanlara bir şeyler yazan ve konuşanlar yazdıklarını duymama gibi bir acziyetten bir an önce kurtulmalıdırlar.

Bunun içince Allah Zülcelâl Hazretlerinin “Allah tevbe edenleri sever.” buyurduğu ayet-i kerimesini sadece okuyup durmamalı ve dualarımızda “Ya Rab beni çok tevbe edenlerden kıl” diyerek duamızın karşılığı olarak da eksikliklerimizi görmenin gayretinde olmalıyız.

Onun için Allah Zülcelâlezel âleminde “Biz onları misal âlemindekendi başına terk edip nefislerinin şahitleri kıldık.”
buyurmaktadır. Her fert bilmelidir ki bir gün gelecek hayatımız gözlerimizin önünde sergilenecektir. Allah Teâlâ kuluna “Bunları işledin mi diye soracaktır.” Rabbimiz bu hususta bizleri dünya hayatında uyararak gaflete düşmemizi engellemekte ve “Biz onları kendi nefisleri için şahid kıldık.” buyurmaktadır.

Onun için Peygamberimiz (s.a.v) “Bir ferdin defterinde çok istiğfar (tevbe) kaydedilmişse,Allah Zülcelâlonu sevdiği kullar içerisine alır.” buyurmaktadır.

Tevbe hakkında bilmemiz gereken bir diğer husus ise; her ferdin hatası ayrı olduğu için, her günahın da tevbesinin farklı olduğudur. Yani her tevbe, işlenen günahın misliyle olacaktır. Mesela namaz kazası olan tevbe ederek namaz ibadetine başlamalıdır. Oruç,zekat, kul hakkı ve benzeri bütün hatalarımızın da tevbesi aynı şekildedir.

Hesap günühayatımızın bütün mahremiyeti gözönüne serilecek ve Rabbimiz “bunları işledin mi” diye soracaktır.

Yasin Süresi’nde 65. ayet-i kerime ile dikkatlerimiz başka bir hususa daha çekilmektedir:

“Bugün onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler ayakları da şahitlik eder.”

Bazılarının dünyada insanları aldatmayı becerdikleri için orada da aynı şekilde davranabilecekle-rini sanıyorlar. Ama onlar “bu benim kitabım değil” deyince; Allah Zülcelâl onların ağızlarını mühürle-yip azalarını yaptıklarına şahit kılacaktır. O zaman el, göz, kulak, ayaklar ve bütün azalar yaptıklarını söyleyecektir.

Allah Zülcelâl bu hususları Kur’an-ı Kerim’de bizlere açık bir şekilde beyan buyurmuştur.

Onun için yazan ve okuyan kardeşlerimizi “Hayırda yarışın” ilahi emrini ön plana alıp tefekkür etmelidirler.

“Hayırda yarışın” ayet-i kerimesini düşünmeye başlayacağımız nokta ise Rabbimizin “Allah çok tevbe edenleri sever” buyurduğu ayeti kerimedir.

Bu yarışta başarılı olmamız için ikinci husus ise Rabbimizin “Allah muttakileri sever.” buyurduğu ayet-i kerimeye ittiba etmemizdir.

Evet, artık şunu bilmeli ve bunda asla şüphe etmemeliyiz. 

AllahTeâlâ Hazretlerinin “muttakileri ve çok tevbe edenleri severim” buyurduğu bu ayet-i keri-melerin mana ve mahiyetlerini öğrenip hayatımızı Rabbimizin emrettiği şekilde yaşayabilirsek Allah Zülcelâl Hazretleri tarafından sevilir ve bunun karşılığı olarak da Allah Zülcelâl’ı hakkıyla sevebiliriz.

Allah Zülcelâl Hazretleri Kitab-ı İlahide beyan buyurduğu hakikatleri okuyup dinlediğimiz gibi ya-şamayı da bizlere nasip buyursun.

Çok tevbe edenler saflarında bir araya gelerek Allah Teâlâ’ya layık olduğu şekilde saygı gösterip Allah tarafından sevilen kullar içerisine girmeyi Rabbim bizlere nasip buyursun.

Allah’ın selamı, rahmet ve bereketi çok tevbe eden muttaki kullar üzerine olsun.

AMİN.

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41