DOSTLUK ve DÜŞMANLIK 1
Rahmet ve Rahmanıyetiyle cümle mahlukatına şefkat ve muhabbetle muamele eden Cenab-ı zül Celal ve hazretlerine hamd ederim.
Nebiyullah, şifayullah, Rasulallah Efendimiz Hazretlerine salat ve selam ederim.
Bütün Alinin, ashabının ve evladının bu selamdan haberdar olmasını niyaz ederim.
Esselamualeykum Gönul Erleri Mail Gurubumuzun üyeleri, değerli kardeşlerim.
Bugün "insanlar birbirlerine neden dostluk ve düşmanlık besler?" konusunda konuşalım , düşünelim istedim, ne dersiniz?
Hayatımızda en az bir kez hepimizin başına gelmiştir. "Daha farklı biri olduğunu düşünüyordum’’ dediğimiz insanlar çıkmıştır karşımıza..Ya ilk görüşte bu iyi birine benzemiyor demişizdir. Sonra tam tersi durumla karşılaşmışızdır. Ya da ilk görüşte çok sevip, güvenip, sonradan bize uygun bir insan olmadığını anlamışızdır. Bu durumdan kurtulmanın en kestirme yolu bütün insanlara eşit mesafede yaklaşmak ve ön yargılı olmamaktan geçmektedir. Arkadaşlığın veya dostluğun sosyopsikolojik boyutlarına girdiğimizde bireyden topluma sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının sağlanması için nasıl bir tavır almalıyız? İnsanlarla nasıl iyi geçinebilirsiniz. İnsanlara nasıl güvenebiliriz? Bütün bu soruların cevaplarını hem iki cihan güneşimiz olan peygamber efendimizden, hem de yüce dinimizinin insan ilişkilerinde bizlere tavsiyelerinden yola çıkarak bulabiliriz.
Hepimizin bildiği ’mümin müminin aynasıdır’ hadisi şerifi bunun en basit örneğidir. Bu hadisle Efendimiz bize ne buyurmuş? Biraz üstünde düşünelim.
Manada; Bir müminin kalbi size ayna vazifesi yapar ve size kendinizi gösterir. Ona baktığında ne görüyorsan sen o sundur. İşte bunu idrak ettiğimiz noktada karşıdaki kişide gördüğümüz noksan ve zaafiyetleri kendimizden bilmeli ve kendimizi düzeltmeliyiz.
Manada; Siz karşınızdaki kişiye ayna olun! Kusurlarını başkaları fark etmeden görün ve kardeşinizi uyarın.
Bir mümin kardeşiniz size kusurlarınızdan haber veriyorsa ona kızmayın, hatta ona teşekkür edin. Çünkü o size bir nevi ayna olmuştur.
İmam Gazali’ye göre, terbiye almak, güzel ahlak sahibi olmak için birkaç yol vardır. Bunlardan biri de, senin kusurlarını, noksanlıklarını sana bildirecek, her zaman seni kontrol ve teftiş edecek olgun bir insanın / bir müminin arkanda yer almasıdır. Ayrıca insanın, söz veya davranış diliyle kendisine kusurlarını gösterecek, iman, amel ve ahlâk yönünden kendisinden daha olgun, üstün ve dürüstçe öğüt veren bir zata ihtiyacı vardır.
Yine insanın, içinde bulunduğu durumun güzel olduğuna kanaat edip onda sebat emesi için de bir aynaya ihtiyacı vardır. “Şu ahlakın güzel, şu tavrın mükemmel!” deyip kendisini aynı halde devam etmeye teşvik eden ve bu yönüyle de ayna görevini yapan bir mümin kardeşine ihtiyacı vardır.
Çok sevdiğim birkaç atasözü;
İyilerle dost ol, kötülerden emin olursun. (İyilerle birlikte olursan kötülerden uzaklaşmış olursun).
Dost, acı söyler fakat doğru söyler. (Başkaları doğruyu saklar senden fakat dost öyle değildir. Çünkü o senin derdinle dertlenir. Onun için seni asla kandırmaz, üzüleceğini bilse bile sana doğruları söyler. )
Dost dediğinin gölgesinde suç işlenir. (Ağzı sıkıdır, seni ele vermez. )
Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı. (İyi gününde herkes yanında olur gerçek dostlar kötü gününde de yanında olanlardır.
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler. (Gerçek dostlar birbirinin arkasından konuşmaz, sorunları yüzlerine söylerler.)
Ararsan dost ara, düşman ayağının dibindedir. (Dost bulmak zordur.)
Maslow Teorisi:
Toplumda sevgi, saygı, mutluluk ve tam hoşgörü ortamının ihtiyaçlar hiyararşisi piramidinde en son nokta olan kendini gerçekleştirmeyle sağlanabileceğini savunur.
Maslow her insanın aşamalı bır şekilde ihtiyaçlarını doyurduklarını belirtir. Birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla kişilik gelişme düzeyine geçemez.
Piramitin altında yer alan ilk ihtiyaç turu, fizyolojik ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlara nefes alma, yemek, su, uyku gibi örnekler verebiliriz. İkinci basamakda güvenlik ihtiyacı yer alır ki bedenin güvenliği, iş güvenliği, ahlaki güvenirlik, sağlık ve malın güvence altında olması bu ihtiyaç gurubu için önemli örneklerdir. Ait olma ve sevgi ihtiyacı içerisinde ise arkadaşlık, aile ve mahremiyet gibi faktörler yer alır.
Dördüncü olarak kendine saygı ihtiyacının içeriğini, güven, başarı, başkalarına saygı duyma, başkalarından saygı görme gibi faktorler oluşturmaktadır.
Son ihtiyaç ise kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır.
Bireyler alt düzey ihtiyaçlarını doyurarak kendini gerçekleştirmeye çalışırlar. Bu noktada bireylerin ahlaki bir inanç sistemlerinin olması, problem çözme becerilerinin olması, içinde bulundukları anı yaşamaları, ön yargılardan arınma ve gerçekleri kabul etme gibi özellikler sergilemeleri onların kendilerini gerçekleştirdiklerinin önemli göstergeleridir.
Kendini gerçekleştiren insan artık karşısındakini olduğu gibi kabul edecek ve kendini de sevecektir. Böyle bir kişilik başkalarıyla gerek dostluk gerek arkadaşlık kurmada hiç bir sorun yaşamayacaktır.
Psikolojik yönden insan ihtiyaçlarını ele aldığımızda ise üç temel psikolojik ihtiyaç ortaya çıkar. Bu ihtiyaçların ilki; yetkinlik ihtıyacıdır. Yani bireyin özgür iradesiyle seçimlerde bulunması.
Ait olma ihtiyacı; bireyin başka bireylerle bağlantılı olmalarını.
Özerklik ihtiyacı ise bireylerin kendilerini yeterli hissetmelerini belirtir. Yapılan araştırmalar bu ihtiyaçların doyurulması, bireylerin kişilik gelişiminin tamamlamasını ve kendini mutlu hissetmesini sağladığını göstermektedir. Mutlu insanlar başkalarını da mutlu ederler.
Bugünkü yazımı Mevlana ‘nın biricik oğlu Sultan Veled’e etmiş olduğu bugünde tazeliğini muhafaza etmekte olan öğütlerınden bır tanesiyle bitirmek istiyorum.
Mevlana oğluna der ki;
‘’Bahattin! Eğer daima cennette olmak istersen, herkesle dost ol, kimsenin kinini yüreğinde tutma!
Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma!
Merhem ve mum gibi ol, iğne gibi olma,
Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen.
Fena söyleyici.
Fena öğretici
Fena düşünceli olma!
Çünkü bir adamı dostlukla anarsan, daima sevinç içinde olursun. İşte o sevinç Cennetin ta kendisidir.
Eger bır kimseyi düşmanlıkla anarsan, daima üzüntü içinde olursun. İşte bu gam da Cehennemin ta kendisidir.
Dostlarını andığın vakit içinin bahçesi çiçekle, gül ve fesleğenlerle dolar.
Düşmanlarını andığın vakit, için dikenlerle ve yılanlarla dolar, canın sıkılır, içine pejmurdelik gelir.
Bütün peygamberler ve veliler, böyle yaptılar, içlerindeki karakteri dışa vurdular. Halk onların bu güzel huyuna mağlup olup tutuldu, hepsi gönül hoşluğu ile onların müridi ve ümmeti oldular.’’
İnsan ilişkilerınde nasıl davranmamız gerektiğinin en güzel ayetleri ise Hucurat suresindedir. Ben birkaç ayeti burada yazmak istiyorum. Size tavsıyem en kısa zamanda Hucurat süresini okuyup evlatlarımıza okuyup, okutup, idrak ettirmenizdir.
6. Ayet: Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu 'etraflıca araştırın'. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.
12. ayet: Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.
10. ayet: Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz.
Rüya Şahinoğlu.
SosyoPsikolog.