Gönderen Konu: Emaneti Ehline Vermek  (Okunma sayısı 78 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2141
Emaneti Ehline Vermek
« : Eylül 11, 2023, 02:15:28 ÖS »
Emaneti Ehline Vermek

Yüce Allah, Ahzab sûresi 72. âyette şöyle buyurmaktadır:

إِنَّا عَرَضْنَا الْأَمَانَةَ عَلَى السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَنْ يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْإِنْسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا

“Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, (sorumluluğundan) korktular. Onu insan yüklendi; (bununla beraber onun hakkını tam yerine getiremedi). Çünkü o çok zalim ve çok cahildir.”

Bu âyette yüce Allah emaneti göklere, yeryüzüne ve dağlara arz ettiğini ancak çok ağır olması sebebiyle emaneti göklerin, yerin ve dağların yüklenmekten çekindiklerini ifade etmektedir. İnsan ise bu ağır emaneti yüklenmeyi kabul etmiştir. Ancak yüklenmiş olduğu emanetin hakkını tam manasıyla yerine getirememiştir. Çünkü insan çok zalim ve çok cahildir. Demek ki emanet göklerin, yeryüzünün ve dağların dayanamayacağı kadar ağır olan, yerine getirilmesi zor olan, sorumluluğu büyük olan bir yüktür.

Emanet kelimesi sözlükte emn kökünden türetilmiş bir mastar olup “güvenmek, endişe ve korkudan emin olmak” anlamına gelmektedir. Zıttı ise hıyanettir.[1]

Terim olarak emanet ise, bir kimseye koruması için bırakılan mal ve eşya olarak tarif edilmektedir.[2]

Bu âyette geçen emanet kelimesinden kastedilen nedir? Bu konuda Sahabe ve Tabiûn âlimleri farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Mesela Abdullah b. Abbas ve Said b. Cübeyr, bu âyetteki emaneti, “Allah’ın kullarına yükümlü kıldığı farzlardır.” şeklinde açıklarken, Abdullah b. Ömer, taat şeklinde açıklamış, Katade ise din, farzlar ve hadler olarak açıklamıştır.[3]

Müfessirlerin çoğunluğu bu âyetteki emaneti, “dinî yükümlülükler yani insanın yükümlü olduğu tüm emirler ve nehiylerdir” şeklinde açıklamışlardır.[4]

Emanet hem Kur’ân-ı Kerîm’de hem de hadislerde geçen çok kapsamlı bir kavramdır. Emanet hakkıyla yerine getirildiği zaman mükâfatı çok büyüktür. Ancak yerine getirilmediği vakit cezası çok çetin olup insanın rezil rüsva olmasına sebep olur.[5]

İnanan insan emanet ehli olmalı, yani kendisine bir şey teslim edildiği zaman onu muhafaza etmesi ve vakti geldiği zaman da sahibine teslim etmesi gerekir. Saklanması ve korunması için bir kimsenin yanına bırakılan şeye de emanet denilmektedir. Emanet, anlam alanı çok geniş olan bir kavramdır. Allah’ın insana bahşettiği vücut ve organları bir emanet olduğu gibi her işin başında olan kişilere tevdi edilmiş olan görevler de bir emanettir. Yöneticilere emirleri altında bulunan yönettikleri insanlar emanettir. Ailede çocuklar, anne babaya emanettir. Hesap gününde her emanet sahibi bu emanetlerden dolayı Allah’ın huzurunda hesaba çekileceklerdir.

Hadis-i şeriflerde insanlar arasında emanetin kaybolması kıyamet alametlerinden sayılmaktadır. Emanetin kaybolması demek, insanlar arasında doğruluk, dürüstlüğün kalmaması, adaletin yok olması, insanların hakkına razı olmaması, böylece insanların birbirlerine güvenemez hale gelmesi demektir. Böyle bir durumda toplumda huzur kalmaz, insanlar canlarına, mallarına, ırz ve namuslarına güvenemez hale gelirler.

Hz. Peygamber hayatı boyunca emanete çok önem vermiş, kendisi emanet ehli, güvenilir bir peygamber olduğu gibi ashabına da emanet ehli, güvenilir olmayı tavsiye etmiştir. Hatta bir hadis-i şerifinde, “Dört şey sende varsa artık dünyadan kaybettiklerine üzülme: Emaneti korumak, doğru söylemek, güzel ahlâk ve helal rızık.”[6] buyurmak suretiyle emanetin önemine vurgu yapmıştır.

Emanet müminlerin en temel özelliklerindendir.

Kur’ân’da hakiki müminlerin özelliklerinden bahseden bir âyette; “onlar emanetlerini ve verdikleri sözü yerine getirirler.”[7] denilmektedir.

Bu âyette de ifade edildiği gibi emanet ehli olmak ve verilen sözün gereğini yerine getirmek müminlerin en temel özelliklerindendir. Emanet başta olmak üzere insanların haklarını korumak ve kul hakkı yememek farz, bunun aksi bir davranış büyük günahtır.

Allah’a ve ahiret gününe kesinkes inanan müminler, beşerî münasebetlerinde insanlara güven telkin ederler.[8]

Çünkü yalan söylemek, verilen sözde durmamak, emanete ihanet etmek münafıkların özelliklerindendir. Zira Allah Resulü hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Münafıklığın alameti üçtür: Konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz. Kendine emanet edilen şeye hıyanetlik yapar.”[9], “

Dört şey vardır ki bunların tamamı bir insanda toplanırsa, o adam tam münafık olur. Fakat bunlardan sadece biri kendisinde bulunan kişi ise, bu huyu bırakıncaya dek nifaktan bir hal üzeredir:

Konuştuğu zaman yalan söylemek,

Antlaşma yapıp ardından saldırmak,

Söz verip caymak,

Biriyle davalaştığı zaman haktan sapmak.”[10]

Müslüman asla yalan söylemez, verdiği sözde durur, emanete ihanet etmez. Nitekim Allah Resulü, “Emaneti olmayanın imanı da yoktur.”[11]demek suretiyle emanet ve iman arasında sıkı bir bağ olduğunu ifade etmiştir.

Hz. Peygamber hakiki Müslüman ve mümini şöyle tarif etmektedir: “Müslüman, insanların, dilinden ve elinden zarar görmedikleri, mü’min de insanların, canları ve malları konusunda kendisinden emin oldukları kişidir.”[12]

Allah Teâlâ emanetleri ehline vermeyi ve adaletle hükmetmeyi emreder.

Emanet çok önemli olduğu için “Allah, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman, adaletle hükmetmenizi emrediyor.”[13]

Yüce Allah’ın bütün emirleri çok önemli olduğu gibi bu âyetteki emirleri de çok önemlidir.

Çünkü emanet sorumluluğu çok büyüktür. Şayet insan emaneti hakkıyla koruyup taşırsa büyük mükâfata mazhar olur. Ancak emaneti koruyamayan ve zayi edenler ise büyük bir azaba çarptırılacaktır. Bundan dolayıdır ki, her işin başına liyakatli ve ehil olan insanları getirmek gerekir. Milleti idare edenleri seçerken de ehil insanları seçmek gerekir. Zira bu da bir emanettir. Dolayısıyla devlet başkanından başlayarak en alt kademedeki bir bekçiye varıncaya kadar liyakat ve ehliyeti esas alarak atama yapılması gerekir. Özellikle idarî sistemin bir parçası olan yasama, yürütme ve yargı organlarında emanet olan bu görevleri ehil insanlara vermek gerekir. Bu ilâhî bir emirdir. Bu ilâhî emre uyulmayan toplumlarda adaletsizlik, zulüm ve haksızlık yaygınlaşır. O toplumlarda huzur kalmaz. İnsanlar canına, malına, ırz ve namusuna güvenemez hale gelirler. Sonunda da bu türlü toplumlar yıkılıp tarih sahnesinden silinmeye mahkûm olurlar. Nitekim Allah Resulü aleyhisselam, “İş, ehil olmayan kişilere verilince kıyameti bekleyiniz, zira kıyametin kopması pek yakındır.”[14] buyurmuştur.

Allah Resulü emaneti ehil insanlara vermenin önemini çok iyi bildiği için rastgele insanları iş başına getirmemiştir. Görev vereceği kişilerde takva başta olmak üzere, liyakat ve ehliyet şartlarını aramıştır. “Müslümanların bir işine bakan kimse, o işi daha iyi yapacak biri varken bir başkasına verirse Allah’a, Resulüne ve mü’minlere hıyanet eder.”[15]
buyurmuştur.

İslâm’ın adaletiyle meşhur ikinci halifesi olan Hz. Ömer de “Müslümanların başında bulunan kişi, dostluk veya akrabalık hatırına bir adamı bir işin başına getirirse Allah’a, Resulüne ve Müslümanlara hıyanet etmiş olur.”[16] demiştir.

Âyet-i kerimede Allah Teâlâ’nın ikinci emri adaletli olmaktır. Her alanda adaletli olmak önemli olduğu gibi özellikle insanlar arasında hüküm verme durumunda olan insanların âdil olmaları şarttır. Toplumlar ancak adaletle ayakta durabilirler. Adalet mülkün temelidir sözü çok doğru bir sözdür. Zira adaletin olmadığı toplumlarda kargaşa, anarşi ortaya çıkar. Canlar ve mallar telef olur, haksızlık ve zulüm yaygınlaşır. Toplum fesada uğrar.

Netice olarak diyebiliriz ki, emanet ve adalet İslâm’ın temel prensiplerindendir. Bundan dolayıdır ki, Kur'ân-ı Kerîm’de ve hadis-i şeriflerde emanet ve adalet konuları üzerinde çok fazla durulmuştur. Zira İslâm, insanların huzur, barış ve esenlik içinde yaşayabilecekleri bir toplum kurmayı amaçlamıştır. Böyle bir toplum da ancak emanet ve adalet ilkelerine bağlı kalınmak suretiyle kurulabilir. Emanet ve adalet, ferdî ve sosyal huzurun, maddî ve manevî kalkınmanın temel ilkelerindendir.

Toplumda huzur, barış ve esenlik içinde yaşayabilmek için emanet ve adalet ilkelerine hassasiyetle uyulması gerekir. İslâm’ın insanlığa sunmuş olduğu bu evrensel değerlere sahip çıkılıp uyulması dileğiyle.

--------------------------------------------------------------------------

*    NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri bölüm başkanı msoysaldi@gmail.com

[1]    İbn Manzur, Lisanu’l-Arab, “Emn” md.; Firuzabâdî, el-Kamusu’l-muhît, “Emn” md.

[2]    Toksarı, Ali, “Emanet”, İslam Ansiklopedisi, T.D.V. Yay., İst, 1998, 11/81.

[3]    Taberî, Câmiu’l-beyân an te’vili’l-Kuran, 19/197; İbn Kesir, Tefsiru’l-Kurani’l-Azim, 11/251; Suyûtî, ed-Dürrü’l-mensur fit-tefsiri’l-me’sûr, 12/156.

[4]    Râzî, Fahruddin Muhammed, et-Tefsiru’l-Kebir, (Mefâtihu’l-Gayb), Beyrut 1990, 25/235; Hâzin, Alâeddin Ali b. Muhammed b. İbrahim el-Bağdâdî, Lübâbu’t-Te’vîl fî Meâni’t-Tenzîl, Beyrut, 5/279; İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, Mısır, 11/251; Suyutî, Celalüddin, Dürrü’l-Mensur, Beyrut., 12/156; Yazır, Hak Dini Kuran Dili, 6/342.

[5]    Ateş, Süleyman, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, 7/208.

[6]    Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/177.

[7]    Mü’minûn 23/8; Meâric 70/32.

[8]    Yıldırım, Celal, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, İzmir 1991, 12/6378.

[9]    Buhârî, İman, 24, Edeb, 69; Müslim, İman, 107, 108.

[10]  Müslim, İman, 107.

[11]  Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/135.

[12]  Nesâî, İman, 8.

[13]  Nisâ 4/58.

[14]  Buhârî, İlim, 2.

[15]  Kâsımî, Muhammed Cemaleddin, Mehâsinü’t-Te’vil, thk. M. Fuad Abdulbâkî, Kahir, 5/1334.

[16]  Kâsımî, Mehâsinü’t-Te’vil, 5/1334.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Oruç İnsanlığı Geliştirmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:52 ÖÖ]


Sözleri İyi Okumak Gerekir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:35:25 ÖÖ]


Okumak Anlamak Yaşamak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:28:47 ÖÖ]


Halk ve Yönetim Olarak Biz Nerede Yanlış Yapıyoruz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:18:39 ÖÖ]


Başkasının Ayıbını Araştıran Kendi Ayıplarını Göremez Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:03:05 ÖÖ]


Keşke Bilmiş Olsalardı Gönderen: anadolu
[Dün, 09:02:12 ÖÖ]


Temiz ve Murdar Gönderen: anadolu
[Dün, 08:57:55 ÖÖ]


Ahmaktan Kaç Gönderen: anadolu
[Dün, 08:51:12 ÖÖ]


Müslümanın 24 Saati Gönderen: anadolu
[Dün, 08:37:18 ÖÖ]


40 Ayette Merhamet Gönderen: anadolu
[Dün, 08:23:17 ÖÖ]


İmanla Yücelmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:43:19 ÖÖ]


Amellerin En Faziletlisi Allah İçin Sevmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:58 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:50 ÖÖ]


Kibirden Mahrûmiyet Hâsıl Olur Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:14:51 ÖÖ]


Her Gün Tekâmül Etmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:02:25 ÖÖ]


Güzel Geçimin Sırları. Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:42:25 ÖÖ]


Yol Azığı Sabır ve Namaz Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:37:45 ÖÖ]


Yardımlaşma Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:26:22 ÖÖ]


Kur'an'da İnkarcıların Sıfatları Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:11:43 ÖÖ]


Kur'an Psikolojik Hastalıklara Şifadır Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:07:51 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42