Gönderen Konu: Hayat Şartları Mı Allah’ın Yasaları Mı (Okunma sayısı 43 defa)

fanidunya NET · « : Temmuz 21, 2022, 08:00:30 ÖÖ »

Hayat Şartları Mı Allah’ın Yasaları Mı

Her toplumun kendine has, “olmazsa olmaz” kabul ettiği hayat kuralları var. Bu inkâr edilmez bir gerçektir.

Kanun, yasa veya mevzuatları, hatta genel kültür, örf ve adetleri de bu yönde değerlendirebiliriz.

Ve bu sayılanların hangisine ters düşerseniz orada muhakkak bir tecritle karşı karşıya kalırsınız.

Haklı-haksız olmanız bu gerçeği değiştirmez!

Yaratılış fıtratlarından uzaklaşmış toplumlara gönderilen elçiler de hep bu sebeple kabul görülmemişler; dışlanmış, hor görülmüş ve toplumun sınırlarını terke zorlanmışlar.

Yaşadıkları toplumlar tarafından kimi zaman da hunharca şehit edilmişler.

İnsanın insana reva gördüğü yaşam hakkı işte bu!

İnsanın adaleti(!) de bu!

Hem aciz, kendinden bir sivrisineği, bir mikrobu dahi defedemeyecek kadar çaresiz…

Ve hem de gücü yettiğine dünyayı dar edecek kadar cebbar!

Hal böyleyken!

Allah’ın da hayat kanunları, yasaları var!

İnsanın insana tahammülü olmazken Yüce Allah, insanın yaptıklarına karşı oldukça sabır ve tahammül gösteriyor!

Onun isyanına karşı rızkını kesmiyor, daraltmıyor da…

Belki yaptıklarından pişmanlık gösterir, hatalarından vazgeçer diye fırsat tanıyor.

Fırsat da bir yere kadar…

Hayatın da, er geç son bulduğu bir gün gelecek!

O günün saatini bilen yok ama!?

Otuz yıl mı, kırk mı, seksen mi yoksa daha az veya daha çok mu?

Yakın tarihimizin en yaşlı insanı Kane Tanaka Chiyo Miyak, geçen Nisan, 119 yaşını tamamlayamadan öldü.

Dünya ona da kalmadı!

Dolayısıyla hayat öpücüğü veya ısırığı çatmadan Allah’ın biz insanlara biçtiği vazgeçilmezleri de göz ardı etmesek hani diyorum.

Hz. Musa’ya “İnsanların en bilgini kimdir?” diye soruldu, “Allah bilir” demeliyken “benim” dedi. Allah, “İki denizin birleştiği yerde bir kulum var, o senden daha bilgindir” diye haber verdi.

Kehf suresinde (60-82) bu olay kısmen anlatılır…

Allah’u Teâlâ’nın “bir kulum” dediği ve bizim, “Hızır” diye bildiğimiz o kul bile kendisine tahammül gösteremeyen Allah’ın Nebisi Musa ile yollarını ayırıyor!

Tabir yerindeyse “benim hayat kurallarıma ayak uyduramazsan seninle arkadaşlığımız sürmez, biter!” demektedir.

Böyle olmasını, belki de Allah istedi, bilemiyoruz. Ancak ayette hikâye böyle bitiyor…

“İşte bu, benimle senin ayrılma noktamız.”

Dolayısıyla bulunduğun çevre ve toplumun yasalarına –kabul etsen de etmesen de- bir şekilde uyman, hayatın vazgeçilmezleri.

Tüm varlık ihtişamını terk edip zühde sarılan İbrahim Edhem, kendisi gibi Allah dostlarından biri olmak istediği halde “nefsimin günah tutkusundan kurtulamıyorum ve yaptığım tevbelere de bağlı kalamıyorum” diyen bir sevenine şöyle der: “Sana beş tavsiyede bulunayım. Eğer bunları can kulağı ile dinler ve gereğini yaparsan, nefsinin günah tutkusundan kurtulur ve Allah dostlarının yoluna girersin”.

O kimse: “Peki bu beş tavsiye nedir?” diye sorunca, İbrâhim Edhem dedi ki:

- Günah işleyeceğin zaman, Allah’ın rızkından faydalanma! Çünkü hem Allah’ın verdiği rızıkları yiyeceksin hem de O’na isyan edeceksin, bu olmaz ve insanlıkla bağdaşmaz!

- Günah işlemek istediğinde, Allah’ın mülkünden çık ve başka bir yere git! Çünkü Allah’ın mülkünde oturup O’na isyan etmen, apaçık bir nankörlüktür ve insanlık dışı bir davranıştır!

- Günah işleyeceğin zaman Allah’ın görmediği bir yere git ve orada günah işle! Çünkü Allah’ın huzurunda günah işlemen, gafletin de ötesinde çılgınlıktır ve insanlık dışı bir hayâsızlıktır.

- Hiç beklemediğin bir anda ve yerde Azrâil (ölüm meleği), karşına dikilince, (diyebiliyorsan) O’na de ki: “Ey Azrâil! Sen vakitsiz geldin. Benim daha çok işlerim var…

Bak kızım evlenecek, oğlum askere gidecek, eşim ameliyat olacak ve torunum da sünnet olacak… Ayrıca evim yarım, işim yarım ve ödenecek borçlarım var.

Bunlarla uğraşırken namaz kılmaya ve tevbe etmeye vakit de bulamadım. Sen şimdi git de, işlerimi tamamlayınca ve kaza namazlarımı kılınca gelirsin, de!”

Nasihat isteyen adam dedi ki: “Ben Azrâil’e şimdi git, sonra gel diyemem ki!”

Bunun üzerine İbrâhim Edhem: “Azrâil’e şimdi git, sonra gel diyemeyeceğini bildiğin halde nasıl günah işleyebiliyorsun” deyince, o kimse ağlamaya başladı ve “Beşincisi nedir?” diye sordu.

- Mahşer yerinde sevapların ve günahların tartıldığı zaman, eğer sevabın hafif gelirse, Allah (c.c.) zebânilere emir verecek:

“Onu tutun, (elini boynuna) bağlayın, sonra onu cehennem’e atın”(69-Hâkka, 30-31)

“İşte o zaman zebânilere karşı diren, ellerinden kaç ve cehenneme gitme!”

O kimse yine ağladı ve tek bir kelime konuşamadan İbrahim Edhem’e sarılıp ayrıldı.

Sonuç…

Hayat yasalarını önemsediğimiz veya onlara karşı kendimize çeki düzen verdiğimiz kadar…

Onlara bağlı kalmadığımızda toplumdan kınanma ve dışlanma korkumuz kadar bizi yaratıp, şekil veren, adaletli bir şekilde azalarımızı yerli yerince yerleştiren Rabbimize karşı da kendimize çeki düzen vermemiz gerekmez mi?

Verdiği hayatı, önümüze serdiği tüm nimetlerinden istifade eder olduğumuz halde bu vurdumduymazlık da neyin nesi?

Ölümün, uyuyup kalkamamak kadar belki de ondan daha yakın olduğundan şüphemiz mi var yoksa!

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA RADYO FORUM

FANİDUNYA FM MOBİL (Yenilendi)

FANİDUNYA FM

Gönderen Konu: Hayat Şartları Mı Allah’ın Yasaları Mı (Okunma sayısı 43 defa)

fanidunya NET

Hayat Şartları Mı Allah’ın Yasaları Mı

BENZER KONULAR