Gönderen Konu: Sahip Olduğumuzun Farkındamıyız  (Okunma sayısı 59 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5852
Sahip Olduğumuzun Farkındamıyız
« : Kasım 07, 2023, 07:58:39 ÖÖ »


Sahip Olduğumuzun Farkındamıyız

وَاِنْ تَعُدُّوا نِعْمَةَ اللّٰهِ لَا تُحْصُوهَاؕ اِنَّ اللّٰهَ لَغَفُورٌ رَحٖيمٌ

“Allah’ın nimetini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız.
Allah gerçekten bağışlayıcıdır, merhametlidir.”
(Nahl, 16/18.)

Bir günlük hayatımızı ana hatlarıyla gözümüzde canlandıracak olursak genel olarak şunları söyleyebiliriz. Sabah olunca uyanırız. Abdest alır, sabah namazını kılarız. Güzel bir kahvaltı ile güne başlarız. Kıyafetlerimizi giydikten sonra işimizin başına geçeriz. Belli bir süre çalıştıktan sonra öğle yemeğini yer, vakit girince öğle namazını eda ederiz. Biraz istirahat sonrasında tekrar işimize devam ederiz. İkindi namazını eda ederiz. İş çıkışı eve gideriz. Akşam yemeğinden sonra ailemizle biraz vakit geçirir, akşam ve yatsı namazlarını da kıldıktan sonra yeni bir güne uyanmak için tekrar uykuya dalarız. Üç aşağı beş yukarı bir günlük yaşantımızın başlıca safhaları bu şekildedir. Ancak bütün bunların arasında çoğu zaman farkında bile olmadığımız o kadar çok ayrıntı vardır ki her biri başlı başına ayrı bir değerdir. Mesela sabah olması için güneşin doğması gerekir. Bu artık o kadar rutin bir şey olmuştur ki bizim için, çoğu zaman fark etmeyiz bile. Güneş, varlığı yanında ısı ve ışık kaynağı olması, dünyanın bizim için yaşanabilir bir yer olması açısından gerekli oluşu vb. özellikleriyle hayati bir öneme sahiptir. Uykudan uyanabilmemiz de büyük bir nimettir aslında. Aldığımız nefesin değerini ise söylemeye bile gerek yok. Bir günde kaç kez nefes alıp verdiğimizi de düşündüğümüzde sanırım hesap etmeye gücümüz yetmez. Onun değerini, bir an nefessiz kalırsak bir nebze anlayabiliriz belki.

Uykudan uyandıktan sonra günlük sıradan bir şey olarak gördüğümüz el yüz yıkarken ve abdest alırken kullandığımız su, o esnada çok dikkate değer gelmeyebilir bize. Oysa “İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken onları ayırdığımızı ve her canlıyı sudan yarattığımızı görmezler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı?” (Enbiya, 21/30.) mealindeki ayette buyrulduğu üzere aslında bütün canlılığın kaynağıdır su. Evlerimizde sular kesildiğinde ya da kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımızda önemini anlarız suyun. Suyun ne kadar önemli bir nimet olduğunu ancak susuzluktan yanıp kavrulduğumuzda fark ederiz.

Sabah kahvaltısıyla başladığımız güne, öğle ve akşam yemekleriyle devam ederiz. Bu öğünler arasında da pek çok nimetten istifade ederiz. Sofralarımızda yer alan çeşit çeşit yiyecek ve içecek, farklı farklı aşamalardan geçerek ulaşmıştır bizlere. En basitinden un, su ve tuz nimetlerinin birleşiminden oluşan ekmek, sofralarımızın vazgeçilmezidir. Ancak, onu sadece açlığımızı gideren bir araç olarak görürüz çoğu zaman. Bize nasıl ulaştığını, yokluğunda nelerin olacağını düşünmeden tüketir, tüketemediğimizi de maalesef çöpe atarız.

Yeme ve içme dışında günlük hayatımızdaki her bir ayrıntının bizim için ne derece önemli bir nimet olduğunu fark etmeden yaşarız çoğu zaman. Giydiğimiz kıyafetlerden bindiğimiz araçlara; bitkilerden ağaçlara; yazdan kışa, sıcaktan soğuğa; hatta zararlı olduğunu düşündüğümüz diğer canlılara varıncaya kadar binlerce, milyonlarca nimetle iç içe yaşarız hayatta. Kur’an-ı Kerim’de, “Allah’ın nimetini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız. Allah gerçekten bağışlayıcıdır, merhametlidir.” (Nahl, 16/18.) buyrulduğu üzere sahip olduklarımızı sayma imkânımız dahi yoktur.

Peki, bütün bu nimetler karşısında bize düşen nedir? Öncelikle bunların asıl sahibinin, bütün bu nimetleri bize verenin Yüce Allah olduğunu bilmek, O’na iman etmektir. Zira göklerin ve yerin yaratılmasından, çalışmak için gündüzün, dinlenmek için gecenin yaratılmasına; gökten yağan yağmurla yeryüzünde bizler için yetişen sayısız nimetlerden (Rum, 30/22-24.), gemilerin denizde yüzüp gitmesine (Şura, 42/32.), tatlı ve tuzlu sulardan temin ettiğimiz nimetlere (Fatır, 35/12.) varıncaya kadar bütün bunların her biri Yüce Allah’ın varlığına ve kudretine işaret eden delillerdir. Hele bir de dünya nimetlerinden kat kat üstün olan cennet nimetlerini düşündüğümüzde; “İyiler elbette nimet içindedirler. Koltuklar üzerinde oturup seyrederler. İlahi lütufların sevincini yüzlerinden okursun. Onlara mühürlenmiş, mührü de misk olan nefis bir içki sunulur. Yarışanlar, işte bunlar için yarışsınlar.” (Mutaffifin, 83/22-26.) mealindeki ayetlerde ifade edildiği üzere bütün bu nimetlerin ne derece değerli olduğu ortadadır.

Sahip olduğumuz sayısız nimet karşısında bize düşen sorumluluk, bu nimetlerin gerçek sahibi olan Yüce Allah’a şükretmektir. (Nahl, 16/114.) Zira sahip olduğumuz bütün nimetler O’ndandır. (Nahl, 16/53.) Bu şükrü hakkıyla yerine getirebilmek için sadece sözle ifade etmek yeterli olmayacaktır elbette. Sözle şükür, şükrün ilk basamağıdır. Bunun yanında, bizleri yaratan ve bütün bu nimetleri bize veren Yüce Allah’a ibadet etmek, O’na gereğince kulluk edebilmek şükrümüzün önemli ifadelerinden olacaktır. Paylaşmak, muhtaçları gözetmek, onlara infakta bulunmak bize verilen nimetlerin bir gereğidir. Aslında ne kadar gayret etsek de Allah’ın nimetleri sayılamayacak kadar çok olduğu için bunların hepsinin şükrünü yerine getirmemiz elbette mümkün değildir. Ancak, en azından içimizde Allah’a eksiksiz şükretme arzusu ve niyetini taşırsak bunu fiilen gerçekleştiremesek bile Allah, dışa vurduğumuz şükrümüz gibi içimizde taşıdığımız bu iyi niyetimizi de bilmektedir, bunun da ecrini ihsan edecektir. (DİB Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsiri, c.3 s.385.) Bütün bunların yanında; çalışmak, gayret etmek, meşru ve helal yollardan rızık aramak da diğer sorumluluklarımızdandır. Helal haram dengesini kaybetmeden, başkasının hak ve hukukuna saygısızlık etmeden, hep “ben” demeden, imkân ve nimetlerin eşit ve dengeli paylaşımına dikkat ederek bireysel ve kamusal hak ve imkânların dağıtımında adil ve dengeli davranmak da sahip olduğumuz imkânlara karşı sorumluluklarımız arasındadır. Unutmayalım ki bizlere sayısız nimetler veren Rabbimize nankörlük etmez ve bu nimetlere gereğince şükredebilirsek O bizlere olan nimetlerini daha da artıracaktır. (İbrahim, 14/7.)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Bünyamin Topçuoğlu - Büyük Cevşen Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:42 ÖS]


Çocuk Terbiyesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:56:30 ÖÖ]


HZ. Muhammedin Davranış Modelleri Gönderen: anadolu
[Dün, 10:48:36 ÖÖ]


Bidat ve Hurafelerden Sakınmak Gönderen: anadolu
[Dün, 10:40:42 ÖÖ]


Temizlik İmandandır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:34:38 ÖÖ]


İslamda Kulluk Sadece Allah’a’dır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:27:12 ÖÖ]


Peygambere İtaat Allah’a İtaattır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:22:28 ÖÖ]


Ürkmüş Yaban Eşekleri Gibi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:05:51 ÖÖ]


Eşinizi Seviyorsanız Onu Sabah Namazına Kaldırın Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:53:52 ÖÖ]


Hamle Sırası Bizde Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:47:01 ÖÖ]


Şükür 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:37:37 ÖÖ]


Ortaklıklar Niçin Uzun Sürmez Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:17 ÖÖ]


Şeytân Köpek Nefis İse Kaplan Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:18:50 ÖÖ]


Ebubekir Ay - Single Eserleri Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 08, 2024, 10:11:19 ÖS]


Öfkenizi Yyenebiliyor Musunuz Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 08, 2024, 09:10:53 ÖÖ]


Yol Haritamız Kur’an Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 08, 2024, 09:04:32 ÖÖ]


Ayetlerde Zikir Anmak Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 08, 2024, 08:58:48 ÖÖ]


40 Ayette Müslümanın Kmliği Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 08, 2024, 08:41:16 ÖÖ]


C Vitamini Cilt Gençleştiriyor Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 08, 2024, 08:29:33 ÖÖ]


Tacettin Çoban - Yüce Allah'ım - Single 2 320 Kbps +Flac Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 08, 2024, 08:02:16 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42