BAYRAM - KURBAN - HAC VE ÇETİN İMTİHAN
Kurban Bayramı… Müslümanların önde gelen bayramından biri! İbret, ders ve hikmet yüklü bir bayram! Allah’a ve emirlerine adanmışlık ölçüsünde teslim olmanın gerektiğini gösteren bir mesaja sahip!
Bu ibadetin, görünürde bir kurban boğazlamanın ötesinde bir anlamı var. Allah’a verdiğimiz sözü tutmak uğruna göstermemiz gereken fedakârlık duygusunu kazandırır bu ibadet.
Düşünün bir kere! İbrahim’in (A.S.) 80 yaşına kadar çocuğu olmaz. Evlât hasretiyle yanıp tutuşur. Salih bir evlât ister Allah’tan. Dikkat edin! Sıradan bir evlât değil; “salih”lerden bir evlât! Allah için ister bunu. O kadar ki, eğer Allah lütfederse; O’nun yolunda kurban etme sözü verir.
Rabbimiz, İbrahim kulunun samimiyetini denemek ister. Ona salih bir evlât olarak İsmail’i müjdeler.
İsmail, yürüyecek yaşa gelince, rüyasında verdiği sözü hatırlatır. İbrahim (A.S.) hiç tereddüt etmez. Allah’ın emri karşısında boynu kıldan ince!
İsmail’i kurban etmek üzere bir vadiye götürür. Yolda Allah’ın emrini hatırlatır İsmail’e. Küçük İsmail’de tam bir teslimiyet: “Baba, Allah’ın emrettiğini yap!” Allah’ın iradesinden öteye yol yok. Bıçak İsmail’i kesmez. Ama yanındaki kayaya vurulunca onu paramparça eder. Allah, insanın kurban edilmeyeceği mesajını verir kullarına.
İsmail’e bedel bir kurbanlık (koç) indirir gökten. İbrahim ve İsmail memnun! Bildiğimiz tekbirleri okurlar sevinçten: “Allah en büyüktür… Allah en büyüktür… O’ndan başka ilah yoktur. Hamd O’na mahsustur.”
ÜMMET OLMANIN ZİRVESİ
KURBAN günlerinde İbrahim (A.S.) ve İsmail’in (A.S.) sevinçlerine ortak oluyor; “bayram” yapıyoruz. Tekbirlerle Allah’ın büyüklüğünü semalara yükseltiyoruz: “Kurban günlerinde yapılan en makbul ibadet kurban kesmek.”
Allah’ın emri başımız, gözümüz üstüne. O emretmişse kabulümüz. Bütün ibadetleri “takva” ölçüsüyle yerine getiririz: “O kurbanların etleri, kanları değil; ancak sizin takvanız Allah’a ulaşır.” (Hac, 37) Allah’tan sakınma, helal haram sınırlarına dikkat etme, emirler karşısında gösterilen kararlılık.
Kurban ibadetinde bir canın büyük zorluklarla çıkışına tanıklık ederiz. “Her canlı ölümün acısını tadacaktır” (Ankebut, 57) ayetini içselleştirir; kendimizi de aynı akıbetin beklediğini tefekkür eder; merhamet duygularımızı güçlendiririz.
Materyalist Batı “ölüm” gerçeğini gündemden düşürmek için her çareye başvuruyor. İnsanları dünyevileştiriyor. Öte duygusunu yok etmeye çalışıyor. Sistemini bunun üzerine kurmuş. “Ölüm”ün konuşulmadığı bir hayat özleminde! “Ölüm”ü unutturmak için sınırsız zevk ve eğlence âlemlerini teşvik ediyor. Bu çarpık zihniyete göre her şey dünyadan ibaret!
“Öldü” yerine “eks oldu” tabirini kullanıyor. Dünyevileşmiş “materyalist zihniyet” üzerinde bunun büyük etkisi görülse de; “ölüm” gerçeği kalplerden silinip atılamıyor. “Adanmışlık”tan habersiz maddeci Batı zihniyeti, “ölümü öldürmek” anlamındaki “şehitlik rütbesi”nden de nasipsiz.
Kurban ibadetindeki hikmetlerin büyüklüğünü düşünebiliyor musunuz? Şefkat ve merhamet duygularını; ümmet olma şuurunu zirveye taşıyor kurban ibadeti!
MUHTEŞEM İSLAM KONGRESİ
HAC ibadetinin başında, daha ihrama girerken söylenen bir söz var: “Lebbeyk Allahümme lebbeyk…
/ Allah’ım sen davet ettin; ben de davete uydum; emrine hazırım Yarabbi!” Bu emre uyma sözünün Kâbe’de verilmesi önemli. Hem hacda; hem de bütün ibadetlerde.
Hac, koskoca ümmetin temsilcilerini bir araya getiriyor. Müslümanlar dinî, sosyal, ekonomik, siyasi bütün problemlerini orada görüşüyorlar. Birbirlerinden haberdar oluyor; hac dışındaki günlerde de birlikte olmanın planını hazırlıyorlar. Muhteşem bir İslam kongresi!
Başka din mensupları, Hac gibi ümmetin bütün renklerini bir araya toplayan muhteşem bir ibadetten mahrum olmanın hüznünü duyarlar. Günde 5 vakti kuşatan, namaz benzeri sürekli bir ibadetlerinin olmayışına üzülürler.
Hac ibadeti büyük zorluk ve telaşından dolayı cihada benzetilmiş. Hazırlık ve yapılma sürecine dikkat edin! Hac tam anlamıyla bir cihat tatbikatı! Tavaf, Arafat, şeytan taşlama, Mina ve Müzdelife’de konaklama…
Maksadına uygun yapılan haccın insana neler kazandırdığını bir bilseniz!
İslam tarihi yeniden yaşanıyor hacda. Muhammet İkbal’in hacılardan, “Hz. Ebubekir’deki (R.A.) sadakat; Hz. Ömer’deki (R.A.) adalet; Hz. Osman’daki (R.A.) hilim (yumuşaklık) ve hayâ; Hz. Ali’deki (R.A.) ilim ve cesaret meziyetlerini ülkelerine taşımalarını istemesi sebepsiz değil.
Kurban ve hac ibadetleri insanın çetin imtihan ve görevlerle yükümlü olduğunu; ümmete karşı sorumluluğunun büyüklüğünü hatırlatıyor. Bu sorumluluğu kuşananlar söz konusu ibadetlerin hikmetini kavramışlardır.
Kurban bayramınızı tebrik ediyorum.
FANİ DUNYA RADYO FORUM
