Gönderen Konu: Peygamberimizin a.s.v. Ramazan Sünnetleri  (Okunma sayısı 379 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2141
Peygamberimizin a.s.v. Ramazan Sünnetleri
« : Mayıs 16, 2018, 11:29:14 ÖÖ »
Peygamberimizin  a.s.v. Ramazan Sünnetleri

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
 
Mayıs ayının 16. Günü Ramazan ayı başladı.  Bu ayı Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin sünnetine uygun olarak geçirirsek inşallah büyük sevap kazanırız.

Peygamberimiz Ramazan ayının gelişini sevinçle karşılardı. Onun sevindiği her halinden belli olurdu. Ashabını bu ayın bereketiyle müjdelerdi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sahura kalkarak oruca hazırlanırdı.

Bunu ümmetine de tavsiye ederdi. Buyurmuştur ki;

"Mutlaka sahura kalkın, çünkü sahurda bereket vardır." (Buharî, Savm, 20)

Bir ibadete hazırlık olarak yapılan amellere de sevap vaad edilmiştir. Bir mümin oruca kuvvet kazanmak için sahura kalktığı zaman buna da mükâfat verilir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

“Sahur yemeği ile gündüz tutacağınız oruca ve öğle üzeri uykusuyla da (kaylûle) teheccüd namazına kuvvet kazanın.” (İbn Mâce, Sıyâm 22).

Sahur yemeğini, gecenin ilk kısmında yemek de caizdir ama son kısmında yenirse sünnete uygun olur. Bu vakitte kalkan bir kişi hem bir şeyler yiyerek oruca kuvvet kazanır, hem de bu vaktin bereketinden faydalanır.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuştur ki:

“Sahur yemeğinde bereket vardır. Bir yudum su bile içecek olsanız sahura kalkmayı ihmal etmeyiniz. Çünkü sahura kalkana Allah rahmet eder, melekler de bağışlanmaları için dua ederler.”(Müsned, 3: 44)

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem oruç tutmadığı zamanlarda dahi seherlerde uyanık olur, bu zamanı namaz kılarak, secdeye kapanıp dua ederek, Allah-u Zülcelal’i zikrederek geçirirdi. Bu vakitler çok mübarek zamanlardır. Allah Azimüşşan “isteyen yok mu vereyim?” diye kullarına seslenir. Bu vakitler, kalbin Allah'a en yakın olduğu zamanlardır.

Orucu Muhafaza Etmek

Salih müminlerin orucu, yalnızca midenin aç susuz kalmasından ibaret değildir. Dilin kötü konuşmaması, gözün harama bakmaması, elin günaha uzanmaması, ayağın günah yerere gitmemesi… lazımdır.

Orucun hakkını yerine getirmek, Allah’ın bütün emir ve nehiylerini gözetmekle olur. Mideyi helal rızıktan bile alıkoyarken diğer uzuvlarla günah işlenirse bu orucun maksadına uygun düşmez.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: ““Nice oruç tutan vardır ki, (haramdan sakınmadıkları için) orucundan kendisine kalan, sadece açlık ve susuzluktur.” (İbn Mâce, Sıyâm 21)

Bir kişi diliyle gıybet ettiği zaman kendi sevaplarında alınıyor, gıybet ettiği kişiye veriliyor. O kişi oruç borcunu ödemiş oluyor ama orucun sevabı olan fazilet elinden gidiyor.

Eğer bir mümin orucunu manevi şartlarına da riayet ederek güzelce tutarsa orucun sevabı sayılamayacak kadar büyüktür.

Peygamberimiz buyuruyor ki:

"Oruç perdedir, koruyucu kalkandır. Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa ‘ben oruçluyum!’ desin ve ona bulaşmasın."(Müslim, Sıyâm: 164)

Oruç sayesinde yemek içmekten uzak durduğumuz gibi, malayani konuşmalardan da kendimizi alıkoyarsak Ramazan ayının maneviyatından istifade etmiş oluruz.

Kuran Ayı

Oruçla kalbimiz incelmişken bol bol Kur'an-ı Kerim okumalı, zikretmeliyiz. Kurân-ı kerim, Ramazan'da nazil olmaya başlamıştır. (Bakara, 185) Ramazan, Kuran ayıdır. Ramazan'da camilerde veya evlerde mukabeleler okunması, hatimler yapılması, Peygamberimizin sünnetine mütabaattır ve çok sevap kazandırır.

Mukabele, Kuran meclisi demektir. Hafızların cami veya toplanılan evlerde Kur’an okuması, okumayı bilenlerin yüzünden okuyarak, bilmeyenlerin de dinleyerek, onu takip etmesine mukabele denir. Evde yalnız başına Kur’an okumanın da sevabı vardır, ama Kur’an meclisinin bambaşka bir feyzi vardır. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

“Her hangi bir topluluk Allah’ın evlerinden birinde toplanır da Kur’an-ı Kerim’i okurlar ve aralarında müzakere ederlerse mutlaka, üzerlerine kalp huzuru, gönül ferahlığı iner. Allah’ın rahmeti kendilerini kaplar, melekler kendilerini kuşatır ve Allah da onları kendi katındakiler içerisinde anar.”(Müslim, Zikr, 38)

Eğer mukabele okunan yerlere gitmeniz mümkün değilse, Kuran’ı yüzünden okumanız da çok sevaplıdır. Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerinde:

“Kim Allah’ın kitabından bir harf okursa ona bu sebeple bir hasene/sevap verilir. Hasenenin karşılığı ise on mislidir. Size elif lâm mîm bir harftir demiyorum, fakat elif bir harftir, lâm bir harftir ve mîm de bir harftir.” buyurmuştur. (Tirmizî, Sevâbü’l-Kur’an, 16)

Bu sevap sadece Ramazan ayına mahsus değildir, her zaman Kuran okumanın sevabı vardır. Ramazan ayında ise, nafile ibadetlere farz gibi sevap verilecektir.

Kuranı sessizce, huşu içinde dinlemek de kıyamet gününde mümin için sevap kaynağıdır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor: “Kim Allah’ın kitabından bir âyet dinlerse onun için kat kat sevap yazılır. Kim de onu okursa kıyamet günü onun için bir nur olur” buyurmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 341)

Peygamberimiz bilhassa Ramazan ayı geldiği zaman Kuranla çok meşgul olurdu. Cebrail aleyhisselam her sene Ramazan ayında gelir, Kur’an ayetlerini Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile mukabele ederek karşılıklı okurlardı. Peygamberimiz bu sebeple bu zamanlarda bambaşka bir halde olurlardı.

Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam oruç ve Kur'an-ı Kerimin bize ahirette şefaatçi olacağını bildiriyor:

“Oruçla Kur’ân kıyamet gününde kula şefaat edeceklerdir. Şöyle ki: Oruç: ‘Ey Rabbim! Ben onu gündüzleri yemekten ve şehvetlerinden men ettim, onun için beni, onun hakkında şefaatçi kıl’ diyecek; Kur’ân da: ‘Ben onu geceleri uykusuz bıraktım, beni de onun hakkında şefaatçi kıl’ diyecek. Böylece ikisi de (o kula) şefaat edeceklerdir.”(Ahmed bin Hanbel, 2, 174)

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan ayı boyunca, diğer zamanlarda bazen kılıp bazen kılmadığı nafile namazlarını devamlı olarak kılardı.

Peygamberimizin devamlı kıldığı namazlara “müekked sünnet namazlar” denir. Bazen kılıp bazen kılmadığı namazlara “gayr-i müekked sünnet namazlar” denilir.

İmam Şafii, Ramazan ayında gayr-i müekked sünnet namazların da müekked sünnet olacağını bildirmiştir. Buna göre Şafii mezhebine göre gayri müekked sünnet olan namazlar müekked olur.

Ramazan ayında kılınan nafile namazlara, diğer aylarda kılınan farz amellerin sevabı gibi sevap vaad edilmiştir. Bütün amellerin mükafatı kat kat artırılmıştır.

Oruçluya iftar ettirmek de Ramazan ayının sevap kazanma fırsatları arasındadır. Peygamber aleyhisselatu vesselam bu konuda şöyle demiştir:

"Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz." (İbni Mâce, Sıyam: 44)

İftara Acele Etmek

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem iftar vakti girdiği zaman orucunu açmayı geciktirmezdi. Namaz kılmaya gidecek olsa da önce üç hurma ile orucunu açardı. Yahut iftarda yiyecek bir şey bulamasa da su ile iftarını açardı. Peygamberimiz buyuruyor ki:

“Sizden biriniz orucunu açacağı zaman hurma ile açsın. Çünkü hurmada bereket vardır. Eğer hurma bulamazsa, su ile açsın. Zira su temizleyicidir.” (Ebû Dâvud, Savm: 21)

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ümmetine de orucu açmak için acele etmeyi tavsiye ederdi. Çünkü bu orucun Allah'ın emri için tutulduğuna, ona itaat ile açıldığına işaret ediyor.

Peygamber efendimiz, ibadetlerini tamamladığı zaman buna şükreder ve bu ibadetini vesile kılarak Allah'a dua ederdi. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem iftar ettiği zaman şu duayı okurdu:

“Allahümme leke sumtü ve alâ rızkıke eftartü.”

Meali: Ey Allah’ım, Senin rızan için oruç tuttum ve Senin rızkınla orucumu açıyorum. (Ebû Dâvud, Savm: 22)

Peygamberimiz birkaç yudum su içtikten sonra hamd eder,

“Susuzluk gitti, damarlar ıslandı, İnşaallahu Teâlâ sevap kesinleşti.” Buyururdu. (Ebu Dâvud, Savm: 22)

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, senenin her gecesinde teheccüd namazına kalkardı. Ramazan gecelerini ihyaya ise daha fazla önem verir, uzun uzun okuyarak, teravih namazı kılardı.

Teravih namazı Peygamberimizin, sünnet-i müekkedesindendir. Yani Peygamberimizin hiç bırakmadan devamlı yaptığı sünnetlerindendir.

Teravih namazı yatsı namazından sonra, vitirden önce kılı¬nır. Yalnız başına kılınması da caiz olsa da cemaatle kılınması da güzel görülmüştür. Belki kişi nefsiyle baş başa kaldığı zaman nefsi onu kandırır, “yorgunsun, gece kısadır, otur çay iç, dinlen” diyecektir. Cemaate gittiği zaman hem cemaat sevabı alır, hem de teravih namazını aksatmadan kılmış olur.

Peygamberimiz teravih namazını teşvik etmek için:

"Kim Ramazan namazını (teravih) inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek kılarsa onun geçmiş günahtan bağışlanır" (Buhari, Salâtü't-terâvîh, 1) buyurmuştur.

Ramazanın son on günü itikaf günleridir. Peygamber aleyhissalatu vesselam bu on gecede daima camide itikaf etmiş; ibadetle, zikirle, taatle vaktini geçirmiştir.

Hz. Âişe Annemiz diyor ki:

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan ayında ibadet hususunda diğer aylarda görülmeyen bir gayret içerisinde olurdu. Ramazan’ın son on gününde ise kendisini çok daha fazla ibadete verirdi. Bu günlerde geceyi ihya eder, ailesini de uyandırır ve izarını bağlardı. (Ailevi münasebetten çekilirdi.)” (Buhârî, Fadlu Leyleti’l-Kadr, 5; Müslim, İ’tikâf, 8)

İtikafa giren bir kişi, ihtiyaç haricinde camiden çıkmaz. Ancak sevap niyetiyle yapılan cenaze namazını kılmak ve hasta ziyaret etmek için çıkılabileceği bildirilmiştir. Ama işi bitince hemen döner.

İnsan itikafa çekilince orada boş sözlerden de kendini alıkor, ibadetle meşgul olur. Nefsini böyle camide hapsetmenin çok büyük mükâfatı vardır. Hanımlar da, kocalarının izniyle evlerinde itikafa girebilirler.

İşte Ramazan böyle büyük bir sevap kazanma fırsatıdır. Eğer kıymetini bilirsek çok bereket elde etmiş oluruz. Ebu Mes’ud el-Ğıffari radiyallâhu anhu rivayet ediyor: “Bir Ramazan günü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemden şöyle işittim; Ramazan’ı tebrik ettikten sonra buyurdular:

“Eğer ümmetim Ramazan ayının kıymetini, şerefini ve önemini hakkıyla bilmiş olsaydı, bütün bir yılın Ramazan olmasını temenni ederdi.” (Heysemi, Mecma’uz-Zevaid, c.3, 141)

Allah-u Zülcelâl hepimizi kıymetini bilerek Ramazan-ı şerifi ihya edenler arasına dahil eylesin.

Amin.                                                       

 


* BENZER KONULAR

Oruç İnsanlığı Geliştirmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:52 ÖÖ]


Sözleri İyi Okumak Gerekir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:35:25 ÖÖ]


Okumak Anlamak Yaşamak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:28:47 ÖÖ]


Halk ve Yönetim Olarak Biz Nerede Yanlış Yapıyoruz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:18:39 ÖÖ]


Başkasının Ayıbını Araştıran Kendi Ayıplarını Göremez Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:03:05 ÖÖ]


Keşke Bilmiş Olsalardı Gönderen: anadolu
[Dün, 09:02:12 ÖÖ]


Temiz ve Murdar Gönderen: anadolu
[Dün, 08:57:55 ÖÖ]


Ahmaktan Kaç Gönderen: anadolu
[Dün, 08:51:12 ÖÖ]


Müslümanın 24 Saati Gönderen: anadolu
[Dün, 08:37:18 ÖÖ]


40 Ayette Merhamet Gönderen: anadolu
[Dün, 08:23:17 ÖÖ]


İmanla Yücelmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:43:19 ÖÖ]


Amellerin En Faziletlisi Allah İçin Sevmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:58 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:50 ÖÖ]


Kibirden Mahrûmiyet Hâsıl Olur Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:14:51 ÖÖ]


Her Gün Tekâmül Etmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:02:25 ÖÖ]


Güzel Geçimin Sırları. Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:42:25 ÖÖ]


Yol Azığı Sabır ve Namaz Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:37:45 ÖÖ]


Yardımlaşma Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:26:22 ÖÖ]


Kur'an'da İnkarcıların Sıfatları Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:11:43 ÖÖ]


Kur'an Psikolojik Hastalıklara Şifadır Gönderen: gurbetciyim
[Mayıs 13, 2024, 07:07:51 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42