Gönderen Konu: Davanın Delisi Gençlere  (Okunma sayısı 2229 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Davanın Delisi Gençlere
« : Temmuz 26, 2020, 05:13:13 ÖÖ »
Davanın Delisi Gençlere

Dava adamı güne başladığı ilk andan itibaren kilitlendiği tek hedef, Allah rızasıdır. Dünyalık meşgaleler, basit mazeretler, sonu gelmez günlük işler, geçici gündemler onu hedefinden saptıramaz. Dava adamının Allah yolunda gayret ve koşuşturmasını görenler, ‘Bu adam deli mi?’ demekten kendini alamazlar. Çünkü onun davası uğrundaki gayreti, adanmışlığı, fedakârlıkları, çektiği sıkıntılar, ödediği bedeller sıradan insanlar için akıl kârı değildir.

Hasan-ı Basri anlatıyor: “Vallahi Bedir ashabından 70 kadarına yetiştim. Eğer siz onları görseydiniz onlara deli derdiniz Onlar da sizin hayırlılarınızı görseler, ‘bunlar, hayır hasenattan nasipleri olmayan insanlar’, şerlilerinizi görselerdi, ‘Bunlar da ahirete inanmayan insanlar’ derlerdi.” (Ebu Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ)

Onlar, Allah Rasûlüne, görenleri hayretler içerisinde bırakacak, derecede bağlıydılar. Bir keresinde Hz. Peygamber (S.A.S.) Cuma günü nasihat etmek için minbere çıkmıştı. Rasûlullah minbere çıkınca oturdu ve halka, “Oturunuz” dedi. Abdullah b. Revâha da (R.A.) o sırada mescide doğru geliyordu. Uzaktan Peygamberin sözünü işittiği zaman Benî Ganem semtindeydi. Sokağın ortasında olduğu yere oturdu. Hz. Peygambere (S.A.S.): “Ey Allah’ın Rasûlü! ibn Revaha, senin halka “oturunuz” dediğini duyduktan sonra bulunduğu yerde oturdu” dediler. Hz. Peygamber bunu duyunca tebessüm ederek:  “Allah onun kendisine ve Peygamberine olan itaat isteğini artırsın” diye dua etti.

Onlar, davaları söz konusu olduğunda, gözlerini öyle kararttılar ki kimsenin hayal dahi edemeyeceği işlere imza attılar. Yemame Savaşı’nda Müslümanlar müşriklerle savaşıyordu. Düşmana hücum ettiler ve onları Müseylemetü’l-Kezzab’ın bahçesine girmeye mecbur ettiler. Bahçe, kale gibi duvarlarla çevriliydi. İçeri girmek mümkün görünmüyordu ve içeride Allah’ın düşmanı Müseyleme de vardı. Sahabenin yiğit davetçilerinden Berâ b. Malik (R.A.): “Ey Müslüman cemaati! Beni duvardan içeri atınız’ dedi. Bu teklif karşısında herkes şaşkındı ama başkada bir çare görünmüyordu. Onlar Bera’yı kaldırdılar ve duvarın öbür tarafına attılar. Orada hayatta kalamayacağı tahmin ediliyordu. Bera duvardan içeri düşünce Müşrikler hemen Berâ’ya yetişti. Fakat Berâ onlardan on dört kişi öldürdü. Ve kapıyı açtı.”

Davanın delisi olmanın ne demek olduğunu gösteren davetçilerden birisi de, Müslüman olduğu gün İslam’ın ilk ve tek kişilik mitingini gerçekleştiren Ebuzer Gıffaridir. (R.A.) Bu yiğit sahabi daha imanın tadını alır almaz: “Nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, bu kâfirlerin tam ortalarında durarak Müslümanlığımı ilân edeceğim’ dedi ve oradan çıkarak mescide geldi. En yüksek sesiyle; ‘Ben şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yok! Ve şehadet ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir’ dedikten sonra Kureyşliler etrafını sardılar. Bayılana kadar vurdular, yere yatırdılar. Abbas gelerek kendisini ona siper etti ve:  ‘Âzab olasıcalar! Bilmiyor musunuz ki bu zat Ğıfar kabilesindendir. Şam’a giden tüccarlarınızın yolu onların arazisinden geçiyor!’ dedi. Ve böylece Ebuzer’i onlardan kurtardı. Ertesi gün Ebuzer baygınlıktan uyanır uyanmaz müşriklerin ortasında aynı sözleri bağırarak tekrar etti. Onlar da onu bir kez daha bayılana kadar dövdüler. Ebuzer üç gün üst üste yılmadan müşriklerin ortasında aynı eylemini gerçekleştirdi. En sonunda Efendimiz onu kendi kabilesine davetçi olarak gönderdi.” (Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe)

Abdülaziz Kıranşal.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41