Gönderen Konu: Korona Günlerinde Çocuklarımıza ne Öğretelim  (Okunma sayısı 127 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Korona Günlerinde Çocuklarımıza ne Öğretelim
« : Mart 29, 2020, 09:09:49 ÖS »
Korona Günlerinde Çocuklarımıza ne Öğretelim?

Evlatlarınıza önce Allah korkusunu ve büyüklere hürmeti öğretin ki, yaşlandığınızda ellerine kamerayı alıp sizi bir YouTube videosu olarak paylaşmasınlar.

Sizi elinizden tutup bir huzur evine terk etmesinler.

Mirasınıza konmak için bir an önce ölmenizi beklemesinler. Siz öldükten sonra kardeşleriyle miras kavgasına tutuşmasınlar.

Evlatlarınıza dua etmesini ve Allah’tan istemesini öğretin ki, gerektiğinde Hz. Yunus gibi gecenin, okyanusun ve balığın karnında, üç zifiri karanlık içinde bile kalsalar, “Lâ ilâhe illâ entesubhânekeinnî kuntu minezzâlimîn” (Enbiya-87) diyerek, Allah’a açtıkları ellerinin asla boş dönmeyeceğini bilsinler.

Hayatları boyunca karşılaşacakları ailevi sıkıntıların karanlığından, ekonomik bunalımların karanlığından, dünyalık dertlerin zifiri karanlığından onları sağ selamet sahile çıkarabilecek bir Rableri olduğunu unutmasınlar.

Evlatlarınızı doğru hedeflerle ve doğru örneklerle yetiştirin. Bütün debdebesi, lüksü ve şatafatı içinde önlerinden geçen Karun’u gördükleri zaman hayran hayran bakıp da; “Ne olurdu bize de, Karun’a verilenin bir benzeri verilseydi. Şüphe yok ki, o çok zengin, ne büyük devlet sahibi!” (Kasas-79) diyerek, Hz. Musa dururken evlatlarına Karun’u örnek gösterenler gibi olmayın!

Evladınızın Karun olacağı günlerin hayalini kurmayın.

Onları, dolgun bir maaş ve iyi bir makam için her şeyi göze almış bir Karun adayı olarak yetiştirmeyin ki, ileride yerin dibine batar gibi dünyaya dalan bir kodaman olmasınlar. Mal, makam ve mevki için değerlerini satmasınlar. Gösteriş ve kibirleriyle cehenneme aday olmasınlar.

Karun’a hayran olanları görünce; “Yazıklar olsun size, iman edip doğru dürüst işler yapanlar için, Allah’ın mükâfatı daha hayırlıdır” (Kasas-80) diyerek, evlatlarına doğru örneği yani Hz. Musa ve hakkın taraftarlarını örnek gösterenler gibi olun. Oları bir Musa adayı olarak yetiştirin ki, Allah’ın yardımını hak etsinler. Hayatları boyunca ne zaman bir sıkıntıya düşerlerse önlerinde denizi bile yarabilecek bir Rableri olduğunu unutmasınlar.

Evlatlarınızı yalnızca Allah’a dayanan ve yalnızca ona güvenen şahsiyetler olarak yetiştirin ki, gerektiğinde Hz. İbrahim gibi Nemrut’a ve onun kurduğu tüm tuzaklara karşı; “Hasbunallu ve ni’mel vekil” diyerek, ateşin bile üstüne yürüyebilsinler. Onlara tevekkülü öğretin ki, hayatları boyunca karşılaşacakları dünyalık dertler karşısında bunalıma girmesinler.

Depresyon yaşamasınlar. Ateşi bile suya çevirebilecek bir Rableri olduğunu unutmasınlar.

Evlatlarınızı cesur yetiştirin ki, gerektiğinde karşılarındaki güç, makam, sayı, algı ve kuvvet ne kadar büyük olursa olsun Talut’un ordusundaki yiğitler gibi; “Nice az topluluklar Allah’ın izniyle çok topluluklara galip gelir” (Bakara-249) diyerek, her daim hakkın safında ve hakkın yanında olabilsinler.

Korkmadan, üzülmeden, gevşemeden, geri adım atmadan zulmün ve zalimlerin üstüne üstüne gidebilsinler. Hakkın yanında durdukları müddetçe üzerlerine sabır yağdırıp, ayaklarını sabit kılacak bir Rableri olduğunu unutmasınlar. Evlatlarınızı iffetli yetiştirin ki, gerektiğinde Hz. Yusuf gibi iffetlerini koruyabilmek için, “Rabbim, zindan, bu kadınların beni davet ettikleri şeyden daha hayırlıdır” (Yusuf-33) diyerek, harama düşmektense yıllarca zindanda kalabilmeyi göze alsınlar. Onları merhametli yetiştirin ki, “Bugün sizi kınamak yok, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir” (Yusuf-92) diyerek, kendisini kuyuya atan kardeşlerini bile affedebilecek bir yüreğe sahip olsunlar. İffetli ve merhametli olurlarsa onları kuyudan çıkarıp saraylara taşıyabilecek bir Rableri olduğunu unutmasınlar.

Evlatlarınıza haramı ve helali, hakkı ve batılı öğretin ki, gerektiğinde harama ve zulme payanda olarak, lüks ve konfor içinde saraylarda yaşamaktansa Ashab-ı Kehf gibi, “Ey Rabbimiz! Bize kendi katından bir rahmet ver ve bizi işimizde başarıya ulaştır” (Kehf-10) diyerek, ceketlerini alıp makamlarını ve koltuklarını terk edebilsinler. Sizin haram saltanatınıza ortak olmaktansa gerekirse bir mağarada bile yaşamayı göze alırız diyebilsinler. Bir makama gelince harama imza atmasınlar, kul hakkına girmesinler, kimsenin zulmüne ortak olmasınlar. Helalin, hakkın ve adaletin peşinde oldukları müddetçe onları koruyacak bir Rableri olduğunu unutmasınlar.

Abdülaziz Kıranşal.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41