Gönderen Konu: Aradığımız - Aradıklarımız 1  (Okunma sayısı 80 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5803
Aradığımız - Aradıklarımız 1
« : Aralık 22, 2022, 08:00:46 ÖÖ »
Aradığımız - Aradıklarımız   1

Değerimiz, aradığımız şeye göredir. Allah (C.C.) her şeye, tüm ihtiyaçlarımıza KÂFİ’dir.

Allah’a (C.C.) kulluktan daha şerefli bir makam ve O’nun (C.C.) rızasından daha yüce bir arayış ve amaç var mıdır?

Hakk’ı arayanlardan birkaç cümle:

“Sanat Allah’ı aramakmış; gerisi çelik, çomakmış.” (N.F.K)

“Allah’ı kaybetmiş insan, neyi aramaktadır? Allah’ı aramayan insan, neyi bulacaktır?” S. Karakoç

“Arayan, aradığını er geç bulur. İster yavaş gitsin, ister koşsun.” Mevlana (K.S.)

C. Meriç şüpheden yola çıkarak, tüm yanlışları öğrenerek “mutlak Hakikat’e” ulaşmış: “Hakikati bulanların, aramaya ne ihtiyaçları var?”

Ya aldığımız eğitimler, hakikati görmemize engelse? İhtiyaç kanunu; insanları, hatta tüm hayvanları toplu yaşamaya zorluyor.

Allah Teâlâ öyle bir Kadir, Muktedir, Melik’tir ki, hiç yoktan yarattığı tüm kâinat/evrende, her an, her şeyde, tam tasarruf etmektedir. Eşi, benzeri, yardımcısı, ortağı yoktur. Hiçbir şey O (C.C.) dilemeden, ol/“kün” buyurmadan, olamaz. (Yasin/son, Mülk/1, Furkan/2, İsra/111)

Yaratmak da, emretmek de O’na (C.C.) mahsustur. (Araf/54)

İsteklerimizi, dualarımızı da Yaratan, her an kalplerimizde tasarrufta olan O (C.C.) iken, O’na (C.C.) rağmen, ne yapılabilir ki? O (C.C.) dilemeden, biz bir şeyi dileyemeyiz, bile... O (C.C.) bize şahdamarımızdan daha yakındır. Biz uzaktayız...

Nimetleri veren O’dur (C.C.). Dualarımızı karşılayan da...

O halde tüm isteklerimiz de, dualarımız da, arayışlarımız da O’na olmalıdır. O’na rağmen hiçbir şey olamıyor. Her şey O’nunla...

Bulduklarımızı, ancak Allah (C.C.) ile bulabiliriz; O’na (C.C.) rağmen/izinsiz, hiçbir kimse, hiçbir şeyi bulamaz.

İzzet de Allah (C.C.) katındadır. İnsanlar nezdindeki izzet de, ancak Allah’ın dilemesiyledir. Hak ile halk arasında kaldığımızda, Hakk’ın rızasını tercih edersek, ikisini de kazanabiliriz. Aksi takdirde ikisinden de uzaklaşırız.

Her şey O’nunla, O’ndan, O’na (C.C.). Alınlarımız, kalplerimiz O’nun (C.C.) kabza-î kudretindedir. Her şeyi Yaratan’dır. Hayra rızası, şerre de izni ve cezası var...

Allah (C.C.) her an, her şeyde/tüm evrende tam tasarruftadır. O (C.C.) bilmeden, yaratmadan irade etmeden hiçbir şey olamaz. Aziz ve zelil eden O (C.C.).

Resulullah (S.A.V.) İbni Abbas’a: “Tüm insanlar sana bir yarar veya zarar vermek üzere toplansalar, Allah dilemeden, izin vermeden bunu yapamazlar” buyuruyor. Olan her şey O’nunla (C.C.) olabilir; O’na rağmen hiçbir şey olamaz. O (C.C.) bir şeye ol/”kün” buyurunca her şey hemen olur (Yasin/son). O (C.C.) yardım etmeden bize kimseler yardım edemez. O (C.C.) izin vermeden kimseler bize zarar veremez. İnsan, kendisine bile O (C.C.) dilemeden yarar da zarar da veremez. Hocalar, hekimler, ilaçlar hastalığı sağlığa dönüştüremezler. Şifayı ancak Şâfi verir. Refah, sağlık, huzur, güvenlik ihtiyaçlarımızı ancak O (C.C.) karşılayabilir. “Cümle işler Halık’ındır; kullar eliyle işlenir.”

Allah’ın (C.C.) yardım ettiğini, kimseler mağlup edemez.

Değişik nimetlerde, şeylerde -adreslerde arasak da, gerçekte aradığımız farkında olalım veya olmayalım- huzurdur/mutluluktur. Bu ise, dünyada tam olarak mümkün değildir. Çünkü dünya hüzün yurdudur; dünyada gurbetteyiz. Garip ve yolcularız. Ruhumuz/can kuşumuz, bu dünya ve beden kafeslerinde tutsaktır.

Vefatımızla ancak, ruhumuz kafesten kurtulup, ait olduğu âleme çıkınca/dönünce özgürleşir/mutlu olabilir.

Zariyat/56. ayetini âlimlerimiz: “Mabut’u bilsinler, tanısınlar, başkasına değil, sadece O’na (C.C.) kulluk/itaat etsinler...” olarak yorumlamışlardır. “Ben gizli bir hazineyim; bilinmek istedim” anlamında “kudsi hadis” rivayeti olduğu da, yine tasavvuf ehli tarafından kabul görülmüş. İlimlerin en üstününün/şereflisinin marifetullah/tevhit ilmi olduğu, rivayeti de var (S.A.V.).

Allah-u Teala Kur’an ve sünnet çerçevesinde aranacak, bilinecek, tanınacak; hakkıyla bilinemese de... Sünnete uyarak arayanlar O’na yaklaşacak, yönelecek, O’nu sevecek. Kalp tasfiye, nefis tezkiye edilecek (tasavvuf, tarikatlar bunun için).

“Nefsini bilen, Allah’ı tanımış, bilmiş olur.”

“Nefsin isteklerine muhalefet etmeli, şehevi isteklere meyletmemeli: Ey ahmak! Sen her şeyden önce fani olan şeylere muhtaçsın. Ekmek; fırıncıyı, çiftçiyi, harmanlayanı setreder. Ekmeğe, elbiseye muhtacız.

Allah’a olan (C.C.) ihtiyacımız, diğer varlıklara olan ihtiyacımızdan daha çok olduğundan, O’na (C.C.) sığın. Her şey O’nun (C.C.) tasarrufundadır.” A. Rufai (K.S.)

Nefsini tanıyan, onun emirlerine muhalefet eder. Onu tanımayan onun emirlerine nasıl muhalefet edebilir?

“Ey dünya, kim bana kulluk ederse, sen de ona hizmet et. Sana hizmet edeni ise kendi peşinden koştur.” (Kudsi hadis)

Bahaddin Elçi.

RADYO  FANİDUNYA FM.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41