Gönderen Konu: Depremlerin – Yangınların Mesajları  (Okunma sayısı 65 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5778
Depremlerin – Yangınların Mesajları
« : Ağustos 03, 2023, 07:32:24 ÖÖ »


Depremlerin – Yangınların Mesajları

Depremler, yangınlar, fırtınalar, heyelanlar, hastalıklar, suçlar, afetler, vb. Tüm tabii ve sosyal olaylar Allah Teâlâ’nın yaratmasıyla oluşur. O (C.C.) dilemeden yaprak bile kıpırdamaz.(En’am/59) Sebepler âleminde yaşıyoruz. Her şeyi sebebe bağlamış, Rabbimiz.

İşlerimizi sağlam/en güzel şekilde yapmak sorumluluğumuz var. (Nahl/90) Bu, tedbirdir.

Tedbirlerimiz, takdiri değiştiremez. Gücümüzün yettiğinden sorumluyuz. Hastalanınca tedavisini aramak, önceden sağlığımızı korumaya çalışmak görevimiz. Şifayı da ancak Allah Teâlâ verir; hastalığı da... Ötekiler sebeptir. Depremleri önleyemeyiz. Ancak, binalarımızı sağlam inşa etmek sorumluluğundayız.

İşlerimizi sağlam yapar, sonra tevekkül ederiz.

Müminler olarak; korku, açlık, mallardan, canlardan, ürünlerden eksiltmekle imtihandayız. (Bakara/155-156)

“Her şeyi yoktan yaratan Allah Teâlâ, tüm evrende her şeyde, her an tam tasarruftadır.” (Rahman/29)

Rabbimizin hem “teşri” düzenini, hem de “kevni”/tabiat düzenini ihlalde yarışıyoruz. O'nun (C.C.) yaratması, dilemesi, bilgisi, izni olmadan hiçbir şey olamaz.(Yasin/son, “bismillah”, “biiznillah”, “inşaallah”, “maşaallah”, “la kuvvete illa billah...)

“O (C.C.) dilemeden biz kendimize bile yarar ve zarar veremeyiz. (Araf/188)”

“Başımıza gelen tüm musibetler, işlediğimiz günahlarımız nedeniyledir; çoğunu da affeder.” (Şûra/30)

“Bir toplum kendini değiştirmedikçe Allah da onu değiştirmez. “(Rad/11)

İşlediğimiz günahlar yüzünden karada ve denizlerde fesadlar oluşur. (Rum/41)

Allah’tan başka veli edinenlerin durumu, en zayıf örümcek yuvasına sığınmaya benzer. (Ankebut/43)

Şükür/itaat yolunda olmadığımız için korku ve geçim darlığındayız. (Nahl/112)

“Faiz ve fuhuş yaygınlaştığında toplum, ilahi korumadan çıkar.” (S.A.V.)

“Dertleriniz günahlarınızdır; dermanı da tevbe/istiğfardır.” (S.A.V.)

Hasan-ı Basri Hz. de (R.H.), İstiğfar ve tevbenin her derde çare olduğunu söyler.

Allah Teâlâ’nın yardımı, O’nun (C.C.) emir ve yasaklarına uyularak istenir, alınabilir. İsyan ederek yardım alamayız. O (C.C.) Kendi dinine yardım edenlere yardım eder. (Muhammed/7) Yardım da ancak O’ndan istenir. (Fatiha/5) O’ndan yardım gelmezse, kimseden gelemez. O’nun (C.C.) yardımını da kimseler engelleyemez...

Geçmişte kavimleri helak eden tüm günahlar/azgınlıklar bizde fazlasıyla var.

O halde O’nun (C.C.) yoluna, kapısına, Kitabına, hayat veren hükümlerine/Kur’an ve sünnete, tevbe ve istiğfarlarla dönmek zorundayız, vesselam.

Yoksa daha büyük belalara uğrayabiliriz, mazallah...

Bütün afetlerde Yaratan’a yönelmek, O’na (C.C.) sığınmak zorundayız. Bu da O’nun teşri ve tabiat kanunlarına uymakla olur.

Ölümümüz, bizim için “küçük kıyamet”tir.  Buna hazırlıklı olmalı değil miyiz? Kıyametimizin küçüğü de hak, büyüğü de...

Kıyame, Mürselat, Nebe, Naziat, Tekvir, İnfitar, İnşikak, Ğaşiye, Zilzal, Karia... sureleri; kainatın/evrenin, büyük deprem kıyametin habercileri/sureleri/ ayetleri bizi uyarmaya yetmiyor mu?

“Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz”, dualarımızla.

Bahaddin Elçi.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41