Gönderen Konu: Dertlerimizin Devası  (Okunma sayısı 63 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5803
Dertlerimizin Devası
« : Aralık 01, 2022, 08:23:43 ÖÖ »
Dertlerimizin Devası

Küresel/egemen zulüm düzenlerinin ürettiği, gittikçe de artan, çeşitlenen, yayılan sorunlarla bunalıyoruz. Egemenler, çözüm adına sorun üretmeye devamdalar. Bu çıkmazdan “çıkış” yok mu? Hem sıkıntıların sebeplerini, hem de güzel bir hayatın yolunu, Kur’an ve sünnetten öğrenebiliyoruz.

“Dünyada rahatlık yoktur.” (S.A.V.)

“Dertlerimizin/hastalıklarımızın sebebi günahlarımız; çaresi de istiğfar ve tevbedir.” (S.A.V.)

“Bir kimse istiğfarı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir...” (S.A.V.)

Kur’an; Allah’tan başkasına kulluk edilmemesi için her şeyi açıklar. (Hud/1-2, Nahl/36)

“Kur’an tüm insanlara bildiridir.” (İbrahim/52) Kur’an’da her şeyin beyanı ve örneği vardır.

(Nahl/89, İsra/89) Hz. Muhammed (S.A.V) de tüm insanlara gönderilmiştir. (Sebe/28, Furkan/1)

Tabiinin büyüklerinden Hasan-ı Basri (R.H.) kendisine; farklı derdini, talebini sunan herkese; hangi konuda olursa olsun, aynı reçeteyi/ilacı tavsiye edermiş: “İstiğfar edin, tevbe edin.” Dertler muhtelif olsa da, çaresi tek.

Kur’an-ı Kerim bize ilahi bir reçete de sunmaktadır:

Şûra/30: “Sizin başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle kazandığınız günahlar yüzündendir. Yine de O, çoğunu affeder.” Bu ayet, en ümit verici ayettir. Zira kerim olan Allah bir kere azap edince artık tekrar azap etmez

Rum/41: “İnsanların, kazandıkları (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesat çıkar. Bu ise, dünyada yaptıklarının bir kısmının cezasıdır. Olur ki onlar, dönerler...”

Taha/123: “...Benden hidayetçi (kitap, elçi) geldiğinde kim hidayetime uyarsa ne sapar ne de (sefalete düşüp) bedbaht olur.”

Taha/124: “...Bundan böyle kim zikrimden (Kur’an ve hükümlerinden) yüz çevirirse, şüphesiz ki onun için dünyada dar bir geçim, sıkıntılı bir hayat vardır.” “Kıyamet günü de onu, kör olarak haşrederiz.”

Nahl/112: “Allah, şöyle bir memleketi misal verdi.

O (ülke halkı) güven, huzur ve refah içindeydi (rızkı boldu). Fakat o (halk) nimetlere nankörlük etti.

Allah da bu yüzden onlara açlık ve korku elbisesini (giydirip, acıyı) tattırdı.”

Hud/1: “Allah’tan başkasına kulluk yapmayasınız diye kitap size her şeyi açıklamıştır...”

Hud/3: “Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra tevbe edin ki sizi belli bir vakte kadar güzel bir geçimle faydalandırsın...”

Hud/52: “Ey milletim! Rabbinizden bağışlanma dileyin. Sonra O’na tevbe edin (yönelin) ki üzerinize gökten bol bol rahmet (ve bereket) göndersin, kuvvetimize kuvvet katsın (sizi çoğaltsın)...”

Nuh/10: “Dedim ki: Artık Rabbinizden mağfiret dileyin. (İstiğfar edin, yağmur için dua edin.) Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır...”

Nuh/11: “(İstiğfarınız, duanız sebebiyle Allah) Gökten üstünüze bol yağmur göndersin.”

Nuh/12: “Sizi mallar ve oğullarla desteklesin; size bahçeler meydana getirsin, size ırmaklar akıtsın.”

Allah Teâlâ yoktan yarattığı kâinatta/evrende/her şeyde, her an tasarruftadır.

O (C.C.) dilemeden, evrende hiçbir şey olamaz.

(Hayır-şer, iyilik-kötülük, yarar-zarar, doğum-ölüm, sağlık-hastalık, varlık-darlık vb.) O halde bize düşen, O’nun (C.C.) mesajına kulak vermemiz, ona göre yaşamamızdır.

O (C.C.) tabiata koyduğu (kevnî) kanunlarını tüm evrende muhteşem bir düzenle yürütürken, biz insanlara da adalet ve saadetimiz için ihtiyacımız olan “teşriî” kanunlarını/hukukunu/adalet düzenini teklif ve tavsiye buyurmuştur. Akıl ve irade vererek bizi tercihte özgür kılmıştır.

O’nun (C.C.) yolunu, dinini, düzenini, hayat tarzını da seçebiliriz (tevhit/adalet); öteki yolları/dinleri/düzenleri/hayat tarzlarını da seçebiliriz (şirk/zulüm). Sebepler âleminde her şeyi de sebebe bağlamış, Rabbimiz... Sebepleri de sonuçları da bildirmiş. Adaletsiz saadet olamaz.

Semadan yeryüzüne indirilen ilahi mesaj/tevhit ile ancak, yeryüzünde adalet ve saadet sağlanabilir (Hadid/25, Hud/1-2). Tevhit çağrısı, adalet çağrısıdır; saadetimiz içindir.

Tevhit; adalet ve saadet içindir. Zulümde saadet mümkün müdür?

Kur’an’a rağmen/aykırı “çıkış” yok; “vahiyle ancak; yolumuzu bulabilir, ayağa kalkabiliriz. Çünkü vahiy; ruh/can/hayattır; nurdur, şifadır.” (Şûra/52, Enfal/24, İsra/9,82, Maide/15)

Allah Teâlâ; son ilahi kitabı (Kur’an-ı Kerim) ve Son Elçisi Hz. Muhammed’in (S.A.V.) önderlik, rehberlik ve örnekliğiyle, tüm insanlara en güzel hayat tarzını/dinini/düzenini/yolunu sunmuş/teklif etmiştir.

Biricik “hak”, “doğru”, “halis”, “ekmel” din İslâm, Allah Teâlâ’nın dinidir. İslâm’ın dışındaki tüm ilahi veya beşer kaynaklı din/düzen/yol ve hayat tarzları/ideolojiler insanı mutlu edemez, batıldır.

Tevhidimiz/şehadetimiz/müminliğimiz de İslâm’ın dışındakilerin tümünü reddederek gerçekleşir...

Önce ret/inkâr; sonra iman. Lâ ilahe illallah... Lâ mabude illallah. Lâ rabbe illallah...

İslâmsız saadet olmaz. Tüm ilaçlar, ölçüler, çözümler Kur’an ve sünnette var.

Bahaddin Elçi.

RADYO DİNLEME LİNKİMİZ
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41