Gönderen Konu: Lâ Rabbe İllallah 1  (Okunma sayısı 88 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5783
Lâ Rabbe İllallah 1
« : Nisan 27, 2023, 08:08:23 ÖÖ »


Lâ Rabbe İllallah  1

Allah Teala’nın mesajları, yeryüzünde tevhid/adalet/hak temelinde bir düzenin kurulması içindir. (Hadid/25, Şûra/13, 15, 17) Bu, kısaca zulme itirazla adalete/tevhide çağrıdır.

Tüm peygamberler bunun için görevlidirler. (Nahl/36): “Kulluk/itaat ancak ve sadece Rahman’a yapılacak, tağutlara yapılmayacak.” Halik’e kulluk olsun, mahlukata olmasın... Cihad da, adaletin egemenliği çalışmasıdır.

Batılla, zulümlerle mücadele her türlü araçla yapılacaktır. Kaçış yok... Çünkü kaçış, bizi zalimlerin safına götürebilir.

“Hayra/İslam’a çağıran, iyilikleri emreden, kötülükleri men eden bir topluluk emrediliyor.” (Âl-i İmran/103)

“Hakkın tavsiyesi, kurtuluş nedenlerinden (Asr) Hiçbir Müslüman’ın; “bana ne, beni ilgilendirmez” mazeretine sığınması geçerli olmuyor. Çünkü zulümden sadece zalimler değil, gücü yettiği halde önlemeye çalışmayanlar da sorumludur. Bir şekilde gücü nisbetinde bu hak-batıl, adalet-zulüm mücadelesinde konumlanmalıdır. Kimimiz sadece buğzla yetiniyorken, kimilerimiz de fiilen mücadele içinde olacak, kimileri de buna öncülük edecek... Bu ise örgütlenmeyi (vakıf, dernek, parti vb...) zorunlu kılıyor.

Dünyadaki hak-batıl (egemenlik) kavgası, Hak yolda:

“Rabbimiz ancak Allah’tır, “İşittik, itaat ettik” sözlerinde duranlarla, yeryüzünde “işittik, isyan ettik” diyen tağutlar/Siyonistlerle/zalimler arasındaki mücadele kıyamete kadar sürüp gidecektir.

Allah Teala, zalimlerin safında olmayı bir tarafa bırakalım, zalimlere meyilli olmayı bile yasaklıyor.

(Hud/113) Ve salihlerle, sadıklarla birlikte olmamızı emrediyor. (Fatiha, Nisa/69, Tevbe/112) Liderlerimizi de “rabb” edinmemizi yasaklıyor, şirk sayıyor. (Tevbe/31)

“İlmin en üstünü/değerlisi tevhid, marifettir.” Allah Teâlâ’yı doğru bilmek, tanımaktır. Kendisinin (C.C.) ve Resulü’nün (S.A.V.) tanıttığı şekilde tanımaktır. (Sahih iman)

Allah Teâlâ’nın dışındaki rabb taslakları reddedilirse, o zaman tevhid gerçekleşir. Yalnızca Allah Teâlâ’yı rabb tanımaya “tevhid-i rububiyet” deniliyor.

Belki de Allah Teâlâ’nın en az, eksik veya yanlış bilinen/tanınan sıfatı, rububiyet/ rabblık sıfatıdır. Ne yazık ki, tevhidin bu yönü insanlardan gizlenmeye çalışılmış ve başarılı da olunmuştur. İnsanlar kâinatı/evreni Allah Teâlâ’nın yaratıp düzenlediğine, rızkı verdiğine inandıkları halde, O’nun (C.C.) egemenliğini/dünya işlerini düzenleyen yasalarını, ilkelerini, rabb’lık sıfatını kabul etmedikleri için “müşrik” sayılmışlardır. Bir anlamda deistlerden, ateistlerden daha ileri inançlarına rağmen, “müşrik”lerdi. Ve Allah Teâlâ’nın nezdinde, en büyük ve affedilmez günah, zulüm/şirktir. (Lokman/13, Nisa/48, 116)

Rabb; yöneten, düzenleyen, düzelten, melik, otorite sahibi, sözü geçen/efendi anlamlarında.

Tanımı: Bütün varlıkları yaratan, yetiştiren, terbiye eden, ihtiyaçlarını gideren, rızık veren, gözeten, her şeye (insanlara, yerlere, göklere, gezegenlere, hayvanlara, bitkilere, toprağa, suya, her şeye...) nizamını veren/düzenleyen, en güzel surette düzenleyen, ıslah eden...

Allah Teala’nın isim/sıfatlarından birisi de rabb’dır. Allah Teâlâ’yı Kur’an-ı Kerim’den ve Resulullah’tan (S.A.V.) tanımamız, bilmemiz ihtiyaç ve zorundayız.

Kur’an’da “Allah” zat isminden sonra en çok geçen ismi, rabb kelimesidir. (969 kez) Rububiyet sıfatını bilmeye, anlamaya çalışıyoruz.

Rabbin (243 defa), Rabbiniz (118 defa), Rabbimiz (111 defa) Kur’an’da zikredilir.

Allah Teala, ezelde/bezmi elestte/ruhlar âleminde bizimle yaptığı/yaptırdığı kulluk sözleşmemizde, öteki güzel isimleriyle değil de “rabb” ismiyle sözleşmişiz. (Araf/172) O’nun (C.C.) her sözü, işi, hükmü elbette hikmet doludur. Amaçsız, anlamsız, gereksiz değildir. Çünkü O (C.C.) “Hakîm”dir de...

Kur’an-ı Kerim’deki ilk sûrenin (Fatiha) ilk ayetinde “âlemlerin Rabbi” olarak Kendisini tanıtmaktadır.

Fatiha’da, Allah Teâlâ’nın beş sıfatı zikredilir. Uluhiyet, Rububiyet, Rahmaniyyet, Rahimiyyet, Malikiyyet. İnsanlık tarihindeki hak-batıl mücadeleleri “rububiyet” yetkisiyle ilgili...

Âlemlerin (Fatiha) ulu arşın (Tevbe/129) göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin (Meryem/65) her şeyin (En’am /164), insanların (Nas) Rabbi

Kur’an, âlemlerin Rabbinden (Fatiha) kulluk için yarattığı insanlara mesajıdır. (Zariyat/56) (Nas) Son sûrede de ilk sıfat, yine rabb’dır

Allah Teala; kullarını hukuk, ahlak ve musibetlerle terbiye ediyor... (Rabb ism-i şerifiyle)

“Göklerin ve yerin Rabbi, Arşın da. (Zuhruf/82) “O, gökte de, yerde de ilahtır... O, tek hüküm ve hikmet sahibi, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Zuhruf/84)

Dualarımızı da, daha çok rabb ismiyle yapıyoruz. Kabirdeki ilk sorgulamada “Rabbin kimdir?” sorusu var. (S.A.V).

Bahaddin Elçi.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5783
Ynt: Lâ Rabbe İllallah 2
« Yanıtla #1 : Mayıs 04, 2023, 07:18:11 ÖÖ »


Lâ Rabbe İllallah  2

Tevbe/31.ayetteki rabb tefsirini; Resulullah (S.A.V.) “Allah’ın haramlarını helal, helallerini de haram yapana itaatin “rabb” edinmek olduğu şeklinde yapmıştır.Haram/emir ve yasak koyma yetkisi/hakkı sadece Allah Teâlâ’ya aittir.(Araf/54)

“O(C.C.) herşeyin egemenliği/mülkü Kendisinin olandır.”(Zuhruf/85)

Tüm peygamberler ümmetlerini ancak Allah’a itaate/tevhide/tağutlara itaatten de çekinmeye çağırmışlardır.(Nahl/36)

Ancak O’na(C.C.) kulluk için söz vermişiz, tağutlara değil (Zariyat/56), şeytana değil. (Yasin/60)

“Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat/56)

“Kulluk emanetini üstlendik.”(Ahzab/72)

“Herşey açıklanmış ki, Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim.” (Hud/1-2)

“Rabbimiz Allah’tır” deyip de,sonra istikamette olanlara, melekler ölüm anında inerek, cennetle müjdelerler.”(Fussilet/30)

Ortaçağda Avrupa’da yeryüzü egemenliği için kilise ile krallar savaşmışlar,sonunda laiklik ilkesiyle uzlaşmışlardır.

Bu anlayış bize de kabul ettirilmiş,Şûra/13,15,17, Hadid/25’e rağmen... “din başka, siyaset başka” din ayrı, devlet ayrı” sapkınlığıyla taşınabilmiştir. “Din/Rahman işlerimize karışmasın?!”

Firavun da, “Ben sizin en yüce rabbinizim”diyordu kavmine (Naziat/24) Yani, Rahman’ın yasalarını reddediyordu.

Geçmişte bir grup mücahid/yiğit gençler kralın huzurunda ayağa kalkıp, “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbi’dir.” (Kehf/14) Tepkileriyle destan yazdılar.

Hud/1-2: Bu Kitab,kullara değil, Allah’a kulluk edelim, için gönderildi. Gerekli herşey açıklandı.

Mümin/28: “Siz,bir adamı sırf “Rabbim Allah’tır”dedi,diye mi öldürürsünüz?

Merhum Erbakan Hocamız, “Hayat;iman ve cihaddır” cümlesini vurgulardı.Cihadla ilgili mesajlardan:

“Haksızlıklar/zulüm karşısında susanlar,dilsiz şeytanlardır.” “Zulüm gördüğünüzde elinizle,dilinizle önlemeye çalışın; en zayıfınız da sadece buğzeder.”

“İyilikleri emretmek, kötülükleri men etmek,amellerin efdali/üstünüdür.” “Cihadın üstünü,zalim yöneticiye karşı “hakkı” söyleyebilmektir.” “Toplumlaryöneticisinin/imamının dini üzeredir.”

“Siz nasılsanız, yöneticileriniz öyledir.” “Namaz nasıl direkse, cihad da zirvedir.”(S.A.V)

“Rahman’ın haramlarını helal,helallerini de haram yapmak “rububiyet” yetkisidir. Bu yetkiyi kim kullanırsa rabb’lıkiddiasında/konumunda olur; uyanlar da rububiyette Rahman’a şirk koşmuş olurlar.”

buyurmuştur.(rububiyette şirk) “73 fırkanın en zararlısı da haramları helal, helalleri de haram sayan zümredir.Lânetlenmişlerdir.”(S.A.V)

“Göklerde de, yeryüzünde de ilah,rabb Allah’tır.”(Zuhruf/82,84) ayet-i kerimesine zıt/aykırı/şirk olan bu sapkın inanç ne yazık ki, Hıristiyanlarda “Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya,Sezar’ın hakkı da Sezar’a” sapkınlığıyla ifade edilerek, tevhid tahrif edilmiş ve din sadece bir “inanç” ve ahlak olarak benimsetilmiş, hayatı düzenleyen hukuk, hayattan çıkartılmıştır. Yine ne yazık ki, aynı anlayışa paralel olarak, bizde de, 1928’de, devletin dini/temeli İslâm ibaresi 1921 Anayasası’ndan kaldırılmış,1937’de de,laiklik ilkesinin kabulüyle,İslâm dini, hukuku yürürlükten kaldırılmış,hayattan kovulabilmiştir. “Din başka; siyaset/devlet başka”, “Din işleri ayrı, devlet işleri ayrı”, “Din, sadece iman ve ahlaktır” eksik, yanlış sapkın anlayış,egemen kılınagelmiştir.Devlet de, İslâm dinini,DİB çerçevesinde sadece “inanç, ahlâk,beş farz” ibadete indirgemiş,bölmüştür. Devlet de DİB aracılığıyla bölünmüş, parçalanmış,dini halka benimsetmekle görevlendirilmiştir. Öyle ki, TBMM’de yemin bile “Allah adına yapılamamakta,camilerde bile mevzu hukuk ve icraat hükümetinin bile İslâmî hükümlerle eleştirilmesi bile “suç” olarak kabul edilebilmektedir. Ve hiçbir hukukî düzenleme İslâmî temele dayandırılamamaktadır?(Laiklik adıyla devlete bağlı din ilkesi benimsenmiştir.)

İlahiyatlarda,DİB görevleri çerçevesinde İslâm’ın/tevhidin/özellikle “rububiyettetevhid”in doğru öğrenilmesi oldukça çaba gerektiriyor. Bu nedenle STK’larımızın, dernek, vakıf, cemaat ve siyasi parti öncülerinin dünya hayatını ahirete tercihleriyle “rabb” edinilmesi tehlikesi, inançlarımızı tehdit edebilmektedir.

Ne yazık ki, bu yüzden dinin yanlış, eksik tanıtılması,tevhidin hakikatinin bilinmemesi, doğru bilinmesindeki zorluklar ve özellikle de doğru temsili/örnekliği sorunları, İslam’ın doğru ve tam anlaşılmasını zorlaştırıyor.“Din ekmeldir/tamdır.”(Maide/3) “Ekleme de, çıkartma da bidattir, sapıklıktır.” (S.A.V)

Elbette ilahiyatçılarda,DİB mensuplarında tevhidin doğru anlaşılması,tebliği,temsili çalışmaları varsa da yeterli değil. Bunların ellerini de öperiz.

Allah Teala, hepimize kabirde “Rabbim Allah’tır” cevabını kolay eylesin, dileklerimizle.

Bahaddin Elçi.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41