Gönderen Konu: Çevre ve Ağaç  (Okunma sayısı 164 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Çevre ve Ağaç
« : Eylül 20, 2020, 08:43:21 ÖÖ »
Çevre ve Ağaç

Yüce Allah her şeyi yerli yerince yaratmıştır. Kainatta fevkalade bir düzen, ahenk ve denge vardır. İnsana düşen kainattaki bu eşsiz düzeni, ahengi ve dengeyi korumak, bunları bozacak ve tahrip edecek tutum ve davranışlardan sakınmaktır.

Kainattaki bu eşsiz düzeni Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de şöyle belirtir:

اِنَّا كُلَّ شَىْءٍ خَلَقْنَاهُ بِقَدَرٍ

"Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye, bir düzen ve plana göre yarattık." (Kamer, 54/49).

وَالْاَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَاَلْقَيْنَا فيهَا رَوَاسِىَ وَاَنْبَتْنَا فيهَا مِنْ كُلِّ شَىْءٍ مَوْزُونٍ (19) وَجَعَلْنَالَكُمْ فيهَا مَعَايِشَ وَمَنْ لَسْتُمْ لَهُ بِرَازِقينَ (20) وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلَّا عِنْدَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ اِلَّا بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ (21)

"Yeryüzünü düzgün bir şekilde yarattık. Oraya sağlam dağlar yerleştirdik. Orada herşeyi belli bir ölçüde bitirdik. Orada sizin için ve rızıklarını sizin vermedikleriniz için geçim yolları yarattık. Her şeyin hazinesi katımızdadır. Biz onlardan ancak belli ölçülerde veririz." (Hicr, 15/19-21).

وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْميزَانَ7) اَلَّا تَطْغَوْا فِى الْميزَ8 وَاَقيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْميزَانَ (9)

"Allah göğü yükseltti ve ölçüyü ortaya koydu. Ölçüde aşırı gidip dengeyi bozmayın. Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın." (Rahmân, 55/7-9).

Çevreyi kirletip evrenin düzenini ve dengesini bozan insanoğludur.

Gökler, yer ve bunlar arasında bulunan her şey insan için yaratılmıştır.

Bu husus Kur'an-ı Kerim'de çeşitli âyet-i kerimelerde şöyle belirtilir:

اَلَمْ تَرَوْا اَنَّ اللّهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِى السَّموَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ وَاَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةً وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِى اللّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُنيرٍ (20)

"Görmüyor musunuz ki Allah göklerde ve yerde bulunan şeyleri size boyun eğdirdi. Üzerinizdeki nimetlerini açık ve gizli olarak tamamlayıp bol bol verdi." (Lokman, 31/20).

اَللّهُ الَّذى خَلَقَ السَّموَاتِ وَالْاَرْضَ وَاَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَاَخْرَجَ بِه مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِىَ فِى الْبَحْرِ بِاَمْرِه وَسَخَّرَ لَكُمُ الْاَنْهَارَ (32) وَسَخَّرَ لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَائِبَيْنِ وَسَخَّرَ لَكُمُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ (33)

"Gökleri ve yeri yaratan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkaran, buyruğu ile denizde akıp gitmesi için gemileri emrinize veren, ırmakları hizmetinize hazırlayan Allah'tır. Size devamlı faydası olan güneşi ve ayı hizmetinize veren, gece ile gündüzü de size hizmet ettiren yine Allah'tır." (İbrâhim, 14/32-33).

هُوَ الَّذى اَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً لَكُمْ مِنْهُ شَرَابٌ وَمِنْهُ  شَجَرٌ فيهِ تُسيمُونَ (10) يُنْبِتُ لَكُمْ بِهِ الزَّرْعَ وَالزَّيْتُونَ وَالنَّخيلَ وَالْاَعْنَابَ وَمِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ اِنَّ فى ذلِكَ لَايَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ (11)

"Sizin için gökten su indiren Allah'tır. O sudan içersiniz, hayvanlarınızı otlattığınız bitkiler de onunla biter. Allah onunla sizin için ekin, zeytin, hurma, üzümler ve her çeşit meyvelerden bitirir. Şüphesiz ki bunda düşünen bir kavim için büyük bir ibret vardır." (Nahl, 16/10-11).

Görüldüğü gibi gökler, yeryüzü, denizler, güneş, ay, gece, gündüz, yeryüzünde biten ekinler, zeytin, hurma, üzümler ve her çeşit meyve ve bitkiler insanlar için yaratılmıştır.

İnsanoğlu, emrine sunulan bu nimetlerden ancak çevreyi koruyarak istifade edebilir, çevreyi kirleterek, tahrip ederek istifade edemez.

Çevre

Çevre geniş kapsamlı bir kelimedir. Çevre denilince ilk akla gelen canlı ve cansız varlıklarıyla insanı kuşatan tabii ortamdır.

İçerisinde yaşadığımız mesken, meskenimizi çevreleyen avlu, bahçe, cadde ve sokaklar, etrafımızda bulunan dağlar, denizler, ovalar, dünyamızı kuşatan atmosfer... evet bütün bunlar çevre kavramının içerisine girer, çevrenin birer parçasıdır.

Günümüzde bütün dünyada gündemde olup üzerinde çok konuşulan ve insanoğlunu rahatsız eden en önemli sorunlardan biri de çevre kirliliğidir.

Nedir çevre kirliliği?

İçerisinde yaşadığımız tabiatın, tabii çevrenin dengesinin çevreden katılan birtakım maddelerle bozulması; hava, toprak ve suların kirlenmesi, insan ve diğer canlılar için zararlı hale gelmesidir.

Çevre kirliliğinin önlenmesi ve temiz bir çevreye sahip olunması insanlık için, hatta bütün canlılar ve dünyamız için hayati önem arzetmektedir. Zira insanoğlu çevre ile iç içedir. Çevremizi iyi korumadığımız zaman hayatımızı sıhhat ve afiyet içerisinde devam ettirmemiz zorlaşır.

Çevreyi insanlar kirletmektedir. Dünyamızdaki ve denizlerdeki kirlenme ve bozulmanın sebebi insanlardır. Buna Kur'an-ı Kerim'de şöyle işaret edilir:

ذلِكُمْ مِنْ شَىْءٍ سُبْحَانَهُ وَتَعَالى عَمَّا يُشْرِكُونَ (40) ظَهَرَ الْفَسَادُ فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِى النَّاسِ لِيُذيقَهُمْ بَعْضَ الَّذى عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ (41)

"İnsanların kendi elleriyle kazandıkları yüzünden karada ve denizde bozulmalar ortaya çıktı." (Rûm, 30/41).

Güzel bir çevre denilince akla iki şey gelir. Bunlardan biri temizlik, diğeri de yeşilliktir.

Yüce dinimiz ikisine de büyük önem vermektedir.

Temizlik

İslam dininin en bariz vasıflarından biri de temizliğe büyük önem vermesidir. Gerçekten yüce dinimiz İslâmiyet maddi ve manevi temizliğe büyük önem verir. Öyle ki temizliği imandan kabul eder. Müslümanın her bakımdan içinin ve dışının, elbisesinin ve etrafının, evinin ve sokağının temiz olmasını ister. İslam dini kadar temizliğe önem veren hiç bir din yoktur.

Kur'an-ı Kerim'de:     

  اِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّا بينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرينَ (222)

 "Şüphe yok ki Allah tevbe edenleri ve temizliğe dikkat edenleri sever." (Bakara, 2/222). buyurulmuştur.

Vahyin ilk yıllarında inen Müddessir sûresinin baş tarafında Peygamber Efendimize hitaben şöyle buyurulur:

يَا اَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ (1) قُمْ فَاَنْذِرْ (2) وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ (3) وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ (4) وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ (5) 

"Ey örtüsüne bürünen peygamber! Kalk insanları uyar. Sadece Rabbini yücelt ve elbiseni temiz tut. Azaba götüren kötü şeylerden sakın." (Müddessir, 74/1-5).

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'de hadis-i şeriflerinde:

اَلطُّهُورُشَطْرُالْاِيمَانِ

"Temizlik imanın yarısıdır."  (Müslim, Tahare, 1),

اِنَّ الله طَيِّبٌ يُحِبُّ الطِّيبَ نَظِيفٌ يُحِبُّ النَّظَافَةَ

"Şüphesiz ki Allah temiz (Nazif)'dir ve temizliği sever." (Tirmizî, Edeb, 41),

اِنَّ الْاِسْلَامَ نَظِيفٌ فَتَنَظَّفُوا فَاِنَّهُ لا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ اِلَّا نَظِيفٌ

"İslam temizdir. O halde siz de temizleniniz, zira cennete ancak temiz olan girer." (Camiu's-sağir, h. 1953 (Hatib, Hz. Aişe'den); Keşfü'l-Hafâ, 1, 288) buyurarak bu gerçeği ifade etmiştir.

Dinimizde temizlik ibadetten önce gelir. Günde beş vakit kılınan namazın şartlarından biri de gerektiğinde yıkanmak ve abdest almaktır.

İşte bu sebeple fıkıh kitaplarımızla "sünen" denilen hadis kitaplarımızın ilk bölümü taharet/temizlik konularıyla ilgilidir.

Temizlik, sağlıklı yaşamanın da ilk şartıdır ve her türlü sağlığın garantisidir. Zira sağlık kurallarının başında temizliğe riayet etmek gelir. Temizliğin olmadığı yerde önce bedeni, sonra da rûhî hastalıklar baş gösterir.

Çevre temizliği, insan ve diğer canlıların hayatlarını devam ettirebilmeleri için çok önemlidir.

Herkes kendi evinin önünü temizlerse bütün mahalle ve sokaklar temiz olur.

Üzerinde yaşayabileceğimiz başka bir dünya olmadığına göre bize düşen görev elimizden geldiği kadar çevremizi, dünyamızı daha temiz, daha yaşanabilir bir halde tutmaktır.

Kanuni Sultan Süleyman zamanında İstanbul'a gelen bir Alman Rahibi 1560 yılında yazdığı bir eserde: "Buradaki temizliğe hayran oldum. Burada herkes günde beş defa yıkanır. Sokaklarda pislik yoktur. Satıcıların elbiseleri üzerinde ufak bir leke bulunmaz. Ayrıca ismine "hamam" dedikleri ve içinde sıcak su bulunan binalar vardır ki, buraya gelenler, bütün vücutlarını yıkarlar. Halbuki bizde insanlar pistir, yıkanmasını bilmezler." demektedir. Avrupa da yıkanmak ancak, asırlar sonra öğrenilmiştir.

Müslümanlar camilere, evlere ayakkabı ile girmez. Halılar, döşemeler tozsuz, temiz olur. Onun için mikrop ve hastalık bulunmaz. Fransızların dünyaya övündükleri Versay sarayında bir hamam yoktu. (Türkiye Gazetesi, 1/10/986)

Yeşil

Dinimiz ağaç dikmeye ve ormanlarımızın korunmasına büyük önem verir. Yeryüzünü süsleyen çeşit çeşit ağaçlar ve ormanlar yüce Allah'ın insanlara bir nimeti, bir lütfudur. Yüce Rabbimiz göklerde ve yerde olan her şeyi insanların istifade etmesi için yaratmıştır. Ağaçlar ve ormanlar da bunlardan biridir. Ağaçların ve ormanların insanlara çok yönlü faydaları vardır. Meyveli ağaçların her mevsim değişik ve leziz meyvelerinden istifade ederiz.

Ormanlarımıza gelince onların faydalarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

a) Ormanlar hava kirliliğini önlerler, iklimi değiştirirler, havayı temizlerler. Ormanlar dünyamızın oksijen deposudur. Bir ağaç saatte iki kilo karbondioksit emerek havayı zehirli gazlardan temizler. Aynı zamanda iki kilodan fazla oksijen vererek hayata hayat katar.

b) Bulunduğu bölgeye yağmurun yağmasını sağlar.

c) Toprağımızın aşınmasını önler, erozyona mani olur.

d) Yağan yağmurları tutarak sel baskınlarını önler, gövdesi ve dallarıyla şiddetli kasırgalara siper olur.

e) Yakıt olarak, kapı, pencere gibi ihtiyaçlarımızı karşılamada, sanayide, gemi yapımında v.s. yararlanılır.

f) Manzarası ile insanı huzur ve sükûna kavuşturur. Gözümüze güzellik, gönlümüze neşe sunar.

Kısaca ağacından, görünüşünden, gölgesinden, temiz havasından istifade ederiz.

Kur'an-ı Kerim'de Ağaç

Kur'an-ı Kerim'de "şecer", "şecera" kelimeleri 26 yerde, bahçe anlamındaki "cennet-cennât" 147 yerde, aynı anlamdaki "firdevs" 2 yerde, hurma ve hurmalık anlamındaki "nahl-nahîl" 20 yerde, meyve anlamındaki "fâkihe-fevâkih" 25 yerde, aynı anlamdaki "semer, semera-semerât" 22 yerde, üzüm anlamındaki "ıneb-a'nâb" 11 yerde, "zeytûn" 4 yerde ve nar anlamındaki "rummân" 3 yerde geçmektedir.

Yüce Allah mü'minlerin ahiretteki yurduna Cennet ismini vermiştir. Cennet bol ağaçlık, yeşillik yer demektir. Bahçelerin en güzeli içerisinde suyu bulunan, şırıl şırıl suyu akan bahçelerdir.

Onun için çeşitli âyet-i kerimelerde âhiretteki cennet tasvir edilirken "altlarından ırmaklar akan cennetler..." ifadesi kullanılır. Demek ki insan böyle yerde mutlu oluyor, huzura kavuşuyor. Öyle ise dünyamızı da cennet gibi yeşillendirmeliyiz. Yeşile sahip çıkmalıyız, ormanlarımızı korumalıyız.

Peygamber Efendimizin Tavsiyeleri

Peygamber Efendimiz ağaç dikimine ve korunmasına çok önem vermişler, bizzat kendi mübarek elleriyle hurma ağaçları dikmişler  (bk. Ahmed b.Hanbel, Müsned, V., 354, 440) ve ümmetini buna teşvik ederek şöyle buyurmuşlardır:

سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صعلم)  إِنْ قَامَتْ السَّاعَةُ وَبِيَدِ أَحَدِكُمْ فَسِيلَةٌ فَإِنْ اسْتَطَاعَ أَنْ لَا يَقُومَ حَتَّى يَغْرِسَهَا فَلْيَفْعَلْ‏.‏

"Kıyamet koparken sizden birinizin elinde bir hurma dalı bulunur da, kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse mutlaka onu diksin, bırakmasın." (Ahmed b.Hanbel, Müsned, 3/12512)

عَنْ أَنَسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صعلم) مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَزْرَعُ زَرْعًا أَوْ يَغْرِسُ غَرْسًا فَيَأْكُلُ مِنْهُ طَيْرٌ أَوْ إِنْسَانٌ أَوْ بَهِيمَةٌ إِلَّا كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ‏.‏

"Herhangi bir Müslüman bir ağaç diker veya ekin eker de ondan insan, kuş kurt yerse mutlaka onun için bu bir sadaka olur." (Tecrid, VII, 120; Müsned, 3/12038).

"Ağaç diken hiç bir kimse yoktur ki Allah o kimseye diktiği ağaçtan çıkan meyve ve diğer faydaları kadar sevap vermesin." (Ahmed b.Hanbel, Müsned, V, 415).

"Kim bir ağaç diker de büyüyüp meyve verinceye kadar bakımını yaparsa elde edilen her meyvesi Allah katında onun için sadaka olur." (Ahmed b.Hanbel, Müsned, V, 374).

Sevgili Peygamberimiz ormanların tahrib edilmesinin, gereksiz ağaç kesilmesinin büyük günah olduğuna işaret ederek:

عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حُبْشِيٍّ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صعلم) ‏"‏ مَنْ قَطَعَ سِدْرَةً صَوَّبَ اللَّهُ رَأْسَهُ فِي النَّارِ ‏"‏ ‏.‏ سُئِلَ أَبُو دَاوُدَ عَنْ مَعْنَى هَذَا الْحَدِيثِ فَقَالَ هَذَا الْحَدِيثُ مُخْتَصَرٌ يَعْنِي مَنْ قَطَعَ سِدْرَةً فِي فَلاَةٍ يَسْتَظِلُّ بِهَا ابْنُ السَّبِيلِ وَالْبَهَائِمُ عَبَثًا وَظُلْمًا بِغَيْرِ حَقٍّ يَكُونُ لَهُ فِيهَا صَوَّبَ اللَّهُ رَأْسَهُ فِي النَّارِ ‏.‏

"Kim yolcuların ve hayvanların gölgelendiği bir ağacı boşuna ve lüzumsuz olarak keserse, Allah onu baş aşağı Cehenneme atar." buyurmuştur. (Ebû Dâvud, Edeb, 172/5241).

Ağaçlarımızı, ormanlarımızı lüzumu halinde kesip yararlanabiliriz, tabii yerlerine yenilerini dikmek şartı ile. Peygamber Efendimiz bu konuda da bize örnek olmuş, kesilen ağaçların yerine yenilerinin dikilmesini emretmiştir. Şöyle ki, Medine'nin uzak bir yöresini kesime açmış, fakat ağaç kesmek isteyenlerin, yerine yenisini dikmelerini şart koşmuştur.

Resûlullah (s.a.v.) Zî-Kard gazvesinden dönerken Zuraybu't-tavil'e geldiğinde Ensardan Benî Hârise'ler ona:

"- Ey Allah'ın Resulü! Burası bizim deve ve koyunlarımızın otlağıdır, kadınlarımızın çıkacakları yerlerdir." dediler. Onlar bu sözleriyle el-Gâbe'nin yerini yani ormanlık olacak yeri kastediyorlardı. Bunun üzerine Allah Rasûlü:

"Bir kimse buradan bir ağaç keserse bunun karşılığı olmak üzere bir ağaç diksin." diye emretti. Bu emir üzerine ağaçlar dikildi. Bunun bir sonucu olarak burası bir orman haline geldi, el-Gâbe/ormanlık adıyla anıldı."  (Belâzûri, Fütûhu'l-büldân (Çev., Zâkir Kadri Ugan) İst., 1955, s.15).

Hz. Ömer de ormanların korunmasına çok önem verirdi. Şöyle ki: Ziyad, Osman b.Maz'un'un azatlısıydı. Maz'un ailesinin Herre'deki toprağı, bu azatlıların idaresinde idi. Ziyad diyor ki: Ömer b.Hattab abasıyla başı örtülü olarak bazen gün ortasında benim yanıma gelir, yanımda oturur, benimle konuşur, ben ona salatalık ve sebze ikram ederdim. Ömer günlerden bir gün bana:

"- Yerinden ayrılma, ben seni buraların idaresine memur ettim. Medine etrafındaki ağaçları koparmaya, kesmeye müsade etme. Her hangi bir kimse ağaçlara dokunursa, o kimsenin ipini, baltasını al." dedi. Ben: "- Elbisesini de alayım mı?" dediğimde, Ömer: "- Elbisesine dokunma." dedi.  (Belâzûrî, a.g.e., s.12-13).

Bütün bu izahlardan anlaşılmaktadır ki çevrenin temiz tutulmasına, yeşilin ve ormanların korunmasına büyük önem vermektedir. Hatta islam alimleri ekin ve ağaçların susuz ve bakımsız bırakılmasının mekruh olduğunu söylemişlerdir. (Vehbe Zuheylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, (Terc), X, 77).

Yüce Allah bizlere; havasıyla, suyuyla, bitki örtüsüyle, çiçekleriyle, yemyeşil ormanlarıyla, masmavi denizleriyle dünya incisi bir vatanı emanet etmiştir. Bu nimetlerden bizim kadar bizden sonraki nesillerin de yararlanmaya hakkı vardır. O halde, bu nimetleri korumak ve temiz bir şekilde bizden sonra gelecek nesillere aktarmak da millî ve dinî bir görevimizdir.

Öyleyse şu hususlara dikkat edilmelidir:

*Yemekten önce ve sonra eller mutlaka yıkanmalıdır.

*Dişler her gün diş fırçası ile temizlenmelidir.

*Vücut, elbise, tuvalet, banyo mutfak ve evlerin diğer köşeleri temiz ve düzenli olmalıdır.

*Yerlere tükürülmemeli ve sümkürülmemelidir.

*Sokaklara bulaşık suları ve çöpler dökülmemelidir.

*Gürültü çıkararak insanlar rahatsız edilmemelidir.

*Fabrika artıklarına dikkat edilmelidir. Arıtma tesisleri kurulmalıdır.

*Çevreyi kirletenler uygun bir dille uyarılmalıdır.

Bunları biliyor musunuz?

*Yurdumuzda doğal olarak bulunan 9.000 bitki türünden, yalnız ülkemizde yetişen 3.000 türün ülkemize has olduğunu,

*Ülkemizde yaşayan hayvan türü sayısının tüm Avrupa kıtasında yaşayan hayvan türlerinin 15 katı olduğunu,

*Ülkemizde doğal olarak 120 memeli hayvan, 440 kuş, 13 sürüngen, 350 balık türünün yaşadığını ve 15 memeli, 46 kuş, 8 sürüngen türünün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu,

*Dünyanın büyük kuş göç yollarından ikisinin Anadolu'dan geçtiğini,

*Sulak alanların, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en verimli bölgeleri olduğunu ve ülkemizde uluslararası 56 adet sulak alan bulunduğunu,

*Ülkemizdeki toprakların üçte ikisinin su veya rüzgâr erozyonunun etkisi altında olduğunu ve her yıl 11 cm. kalınlığında ve Kıbrıs Adası büyüklüğünde toprağımızın erozyonla yok olduğunu,

*Bir ton kullanılmış beyaz kağıt geri kazanıldığında 16 adet çam ağacının, bir ton kullanılmış gazete kağıdı geri kazanıldığında ise 8 adet çam ağacının kesilmesinin önlenmiş olacağını,

*Geri dönen her bir ton cam için yaklaşık 100 Iitre petrol tasarruf edilmiş olacağını,

*Ülkemizde yaklaşık yılda 1 milyon ton kağıtla gereksiz yazışma yapıldığını,

*İnsanların birbirlerine gönderdiği mektupların % 44'nün okunmadığını,

*Yalnızca 100.000 aile gereksiz yazışmayı durdurursa, her yıl 150.000 ağacın kesilmekten kurtulacağını,

*Bir insan ömrünün 8 ayını gereksiz yazışma zarflarını açarak geçirdiğini,

*Doğaya atılan atıkların % 60'nın boya ve boya ürünleri olduğunu,

*Otomobilinizi hortumla yıkadığınızda yaklaşık 550 litre su harcandığını,

*3,7 Iitre benzinin yaklaşık 3 milyon litre içme suyunu kirletebileceğini,

*Bir cam şişenin doğada 4.000 yıl, plastiğin 1.000 yıl, cikletin 5 yıl, bira kutusunun 10-100 yıl, sigara filtresinin 2 yıl süreyle yok olmadığını,

*Bir büro elemanının yılda 81 kilo yüksek vasıflı kağıdı çöpe attığını,

*Bir topak tereyağ üretmek için 400 litre suya ihtiyaç olduğunu,

*Büyük bir kayın ağacının, 72 kişinin 1 günlük oksijen ihtiyacını karşıladığını,

*Dünyada her gün sağlıksız sulardan 25.000 kişinin ölmekte olduğunu,

*Son 3-4 yıl içerisinde 24 milyon hektar alanın çölleştiğini,

*Dünya yüzeyinin % 6'sının çölleşmiş, %29'unun da çölleşme yolunda olduğunu,

*Dünya nüfusuna her gün 250 bin, her yıl 93 milyon kişinin katıldığını,

*Dünyadaki mevcut suların ancak %1'nin kullanılabilir su olduğunu,

*Bu çevre sorunlarının oluşmasında ve çözümünde insanın doğrudan etkili olduğunu biliyor musunuz? (Çevre Bakan. Çev. Eğ.Yay. D. Baş. Broşürü, ‘’Garip Ama Gerçek, Bunları Biliyor musunuz?’’)

Ülkemizin ağaçlandırılmasına katkıda bulunmakla, hem topraklarımızın erozyonla yok olmasını, hem de havamızın solunmayacak kadar kirlenmesini önleyebiliriz. Her taşında bir sır gizli doğa, bir avuç toprakla onlarca canlıya hayat veren bir nimettir. Ne yazık ki, insanoğlu farkına varmadan elindeki kaynakların yok olup gitmesine seyirci kalmaktadır. Henüz vakit geçmeden, çevre adına atılacak her adım, geleceğimizin garantisi olacaktır.

Dr. Durak Pusmaz.


 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41