Gönderen Konu: Duyarsız Bir Kalbin Acısını En Yakınları Çeker  (Okunma sayısı 527 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Duyarsız Bir Kalbin Acısını En Yakınları Çeker
« : Kasım 10, 2017, 10:31:04 ÖÖ »
Duyarsız Bir Kalbin Acısını En Yakınları Çeker

İnsanı insan yapan özellik, “duyma”sıdır.

Duyma, kulağın işitmesi değil, kalbin sızlayabilmesi hâlidir.

İnsan duyabildiği kadar insan, duyabildiği kadar anne, baba, eş ve dosttur. Duyamadığı kadar zarar verici…

Bütün acı çektiriciler, duyarsızlardır. Sorsalar, “Çocuk eğitiminde bir anne babanın en dikkat edeceği şey nedir?” diye, hiç tereddüt etmeden, “Çocuğun duyarlılığının korunması çabasıdır.” derdim.

Zira nerede bir genç gördümse anne-babasına kapıları çarpan, el kaldırıp duvarlara iten, o gençleri duyarsız da gördüm.

Hiçbir anne-baba çocuklarının o masum yüzlerine yakıştıramaz bir gün kendilerine canavar kesileceğini, kendi kardeşi ile yaka paça olabileceğini ve belki de kendi eşine, çocuklarına yaşamı dar edeceğini. Ama bana yine sorsalar, “Günümüz insanının en belirgin hastalığı nedir?” diye, yine hiç tereddüt etmeden “duyarsızlıktır” derdim.

Hiçbir anne-baba duyarsız bir çocuk yetiştirmek istemez, ama gel gör ki içinde bulunduğumuz yaşam el birliği etmişçesine çocukları duyarsızlık kuyusuna itiyor, bir daha kolay kolay çıkamazcasına…

Geçen hafta, bayramın son gününde, tek başıma oturdum bir çay bahçesine, su sesi ile kendimi dinliyordum. Yan masada dört genç, gülüşleri, esprileri ile yaşama sevinci dolu dolu sohbet ediyorlardı. Ellerinde akıllı telefonlar, sosyal medyada gündem takip ediyor, birbirleri ile şakalaşıyorlardı.

Bir ara içlerinden biri “La şu çocuğa bak… Kafası parçalanmış.” diyerek (sanırım) savaşta katledilmiş bir çocuğun resmini gösterdi…

Diğerleri uzandı, onun gösterdiği resme baktılar. “Bu ne la!” dedi biri. Bir diğeri “Bunda ne var la! Ben bi tane gördüm, ağızında bomba patlatmışlar, beynin yarısı var yarısı yoktu.” dedi.

Su sesi mu sesi kalmadı kulaklarımda… Boğazıma bir el sarıldı, boğmaya başladı sanki beni… Kalkasım geldi… Sokak sokak deli gibi koşasım geldi…

Dudaklarımı ısırdım… Kalkamadım, kalakaldım…

Garson geldi, dondurma siparişi verdi gençler…

Biraz sonra, birileri daha geldi masaya, espriler, gülmeler, şakalar kırdı geçirdi ortalığı…

Keyif düşmanı değilim ki gençlerin gülmelerini eleştireyim… Aksine, sıcacık yüzlerine ne de güzel yakışıyor tebessümler, sohbetler…

Benim korktuğum şey, gençlerin parçalanmış bir bebek cesedini gördükten sonra dondurma siparişi verebilecek kadar duyma özelliklerini kaybetmiş olmalarıydı… İrkildim birden…

Zira ölümü duyanın iştahı kesilir… Çocuk ölümünü duyanın başı ağrır… Parçalanmış bir çocuğun ölüm hikâyesini okuyanın içi daralır…

Bir masum çocuğun ölü bedenini izlemek insanlarda ne iç daralması, ne baş ağrısı, ne de iştah kesilmesine yol açmıyorsa, korktum birden…

Birkaç duyarlı insan kalsın isterdim şu dünyada, dostça yaşamak için… Ama görüyorum ki buna izin verilmiyor… İnsanlar insanları duyarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapıyor. Medya filtresiz, siyaset ayarsız, ağızlar hakaret dolu, görsellerden irin akıyor… Ve insan, acı eşiği yükseldikçe duyarsızlaşıyor.

Kendimi geçtim, ama çocuklar adına endişeliyim. Duyarsızca yetişen nesil, birbirini yer bitirir. Eşini yer, dostunu yer, oturur kendi çocuğunu yer de acısını duymaz…

Ne yapalım peki? Ben çözümü, çocukların kalplerinin ancak taşıyabileceği kadar acı ile temas ettirmekte buldum. Televizyonlarda parçalanmış cesetleri seyrettirmekte, siyasetin nefret söylemleri ile kalplerini taşlaştırmakta değil.

Çocuklara azıcık acıyorsanız, onların kalplerini taşıyamayacakları kadar acı, kin, nefret, öfke ile tanıştırıp duyma eşiğini yükseltmeyin…

Duyarsızlaşmış bir kalp önce en yakınlarına acı çektirir, unutmayın.

 


* BENZER KONULAR

2024 - Hakan Polat - Sufistik 320 + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:58:35 ÖS]


Kelime’i Tevhidi Anlamak Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 09:19:20 ÖÖ]


İslam Ümmetlerinin Özellikleri Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 09:07:32 ÖÖ]


Zalimlerin Akibeti Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 09:01:08 ÖÖ]


Hani Söz Vermiştik Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:50:12 ÖÖ]


Gençleri Kuşatan Tehlikeler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 08:33:06 ÖÖ]


İnsanlar Bütün Ümitlerini Yitirdikten Sonra Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:02:08 ÖÖ]


İslam Medeniyetinin Ulu Kitabı Kur'an Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:28 ÖÖ]


Allah'tan Hakkıyla Haya Ediniz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:56 ÖÖ]


Namazlarını Devamlı Kılanlara Büyük Müjde Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:44 ÖÖ]


Uzeyr Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:06:48 ÖÖ]


İslam Ahlakı Gönderen: KOYLU
[Mayıs 24, 2024, 06:08:27 ÖS]


Hatyat Bir İmtihandır Gönderen: KOYLU
[Mayıs 24, 2024, 06:01:03 ÖS]


İbadetin Özü Dua Gönderen: KOYLU
[Mayıs 24, 2024, 05:53:42 ÖS]


Günah ve Hatalardan Temizlenme Gönderen: KOYLU
[Mayıs 24, 2024, 05:48:40 ÖS]


Haya İmandandır Gönderen: KOYLU
[Mayıs 24, 2024, 05:40:48 ÖS]


Kadına Karşı Şiddet Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 24, 2024, 08:08:55 ÖÖ]


İslamî Anlayış ve Yaşayış İçerisinde Olmak Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 24, 2024, 07:52:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “Misvakta 10 Haslet Vardır Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 24, 2024, 07:44:02 ÖÖ]


Peygamberimize (S.A.V.) İman Etmenin Önemi Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 24, 2024, 07:37:41 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41