Gönderen Konu: Zulmün Karanlık Kuyusu  (Okunma sayısı 389 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Zulmün Karanlık Kuyusu
« : Ocak 30, 2024, 09:17:25 ÖÖ »


Zulmün Karanlık Kuyusu

“Zulümle abat olanın ahiri berbat olur.”

Dirlik, düzenlik, doğruluk, hak ve hakkaniyete uygun davranmak anlamına gelen adalet, başlıca ahlaki erdemler arasında sayılır. Yüce dinimizin bizden uymamızı istediği bu erdem, ilahi emirler doğrultusunda dosdoğru bir hayat yaşamak demektir. Bir yönüyle adalet, aşırılıklardan ve gelişigüzel istek ve telkinlerden etkilenmeden istikrarlı bir şekilde doğru yolda olma gayretidir. İnsanın ruhi denge ve ahlaki kemali bu şekilde gerçekleşir. Yani kemalata giden yol, adalet ve itidal üzere olmaktan geçer. Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayet bize ifrat ve tefritten uzak, itidal üzere olmayı öğütler. Mesela, itidal üzere olanlar harcarken ne saçıp savurur ne de eli sıkı olurlar. Onlar bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar. (Furkan, 25/67.) İslam toplumunun en mümeyyiz vasfı olarak zikredilen “vasat ümmet” tabirinden kasıt, adalettir. Aşırılıklardan uzak, dengeli ve uyumlu olmak demektir. Allah Teâlâ’nın en değer verdiği takvaya da ancak adil olanlar ulaşır. (Maide, 5/8.) Gazali, adaletin ortadan kalkması ile onun zıddı olan zulmün doğacağını ifade eder. (Mustafa Çağrıcı, Adalet, TDV İslam Ansiklopedisi, c.1, s. 341.)

Her şeyi yerli yerince yapmak ve herkese hakkını vermek demek anlamına gelen adaletin zıddı olan zulüm ise bir şeyi ona ait olmayan yere koymak ve haksızlık yapmak demektir. Lokman suresinde şirk en büyük zulüm olarak bildirilir. (Lokman, 31/13.) Çünkü şirk koşan kimse, Allah’tan başkasına tanrılık niteliklerini yüklemiş ve böylece Allah’ın hakkı olan ilahlığı başkasına vermekle haksızlık (zulüm) yapmıştır. Bu sebeple şirk; haksızlıkların, zulmün en büyüğü olarak nitelendirilmiştir. Allah’a ortak koşmak bütün kötülüklerin başında geldiği gibi birçok kötülüğün de temel sebebi olduğundan İslam dini en başta şirki ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. (Kur’an Yolu Tefsiri, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Cilt: 4, s. 336-337.) Allah Teâlâ’nın emirlerini çiğnemek ve hükümlerini ihlal etmek de zulümdür. Nitekim Yüce Allah, Hz. Âdem ve Havva’ya cennetteki ağaca yaklaşmamaları, eğer yaklaşırlarsa zalimlerden olacakları konusunda ikazda bulunur. (Bakara, 2/35.) Ancak onlar yasak ağaçtan yedikten sonra yaptıkları tövbede, ilahi emre uymamakla kendilerine zulmettiklerini itiraf ederler: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (Araf, 7/23.)

Tarih boyunca dünyamız, zulüm yaparak haktan ve adaletten sapan nice zalimlere şahitlik yapmıştır. Ellerinde bulundurdukları güçle zayıflara ve güçsüzlere zulmedenlerin akıbeti herkesçe malumdur. Nemrutlar, Firavunlar, Hamanlar, Ebu Cehiller yaptıkları zulmün karanlığında boğulmadılar mı? Üstelik Hak Teâlâ bunu hor ve hakir gördükleri o mazlumların eliyle gerçekleştirmedi mi? Hani İsrailoğullarını köleleştiren Firavun, onların gücünü iyice kırmak için erkek çocuklarını öldürüyor, kızları ise sağ bırakıyordu. Böylece kendi iktidarını sağlam tutmanın hesaplarını yapıyordu. Ancak bir fâninin hesabı Âlemlerin Rabbinin hesabı karşısında ne ifade eder ki! Kendi sarayında yetiştirdiği Hz. Musa dikildi karşısına. Firavun’un zulmü altında ezilip yok edilmek istenen İsrailoğullarını o, zulümden kurtardı. İlahi adaletin tecellisi hep böyle olmuştur. Ezilen, horlanan, zulme uğrayanlar bir gün mutlaka o zulüm gördükleri ve sürüldükleri topraklara varis kılınacaklardır: “Biz ise istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve onları varisler kılalım.” (Kasas, 28/5.) Firavun ve avanesinin korktukları başına geldi ve ordularıyla beraber kazdıkları zulüm kuyusunda boğuldular.

O günden bugüne ne Firavunlar öldü ne Nemrutlar ne de Ebu Cehiller… Şairin dediği gibi “Ebu Leheb öldü diyorlar / Ebu Leheb ölmedi ya Muhammed! / Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor.” Üstelik zulümle abat olunamayacağını ve ilahi adaletin nasıl mazlumlar lehine tecelli ettiğini gören bir halkın bugün Filistinlilere yönelik yaptığı katliam, tam bir akıl tutulması. Mütekebbir bir nefretin ve hırsın, gözleri ve kalpleri esir aldığında acımasızlıkta sınır tanımadığını maalesef görüyoruz. İnsanlıktan, vicdandan ve merhametten nasibi olmayan İsrail’in yaptığı bu soykırıma tüm dünyanın sadece seyirci kalması da insanlık için büyük bir utanç. Masum insanların, kadınların, çocukların üzerine günlerdir bombalar yağdırılıyor. Ülkeye yardım girmesine olanak tanımadığı gibi hastaneleri, okulları ve mabetleri dahi yakıyor, yıkıyor. Eşi benzeri görülmemiş bir kıyım yaşanıyor Filistin’de. Kendi atalarının maruz kaldığı zulmü unutan İsrail, Filistin halkını kuşatma altına alarak yok etmek ve yurtlarından sürmek istiyor. Buna karşın Müslüman Filistin halkı inançlarından aldıkları güçle metanet ve sabırla dimdik ayaktalar. Hz. Mevlânâ’nın da dediği gibi katil İsrail kendi kuyusunu kazıyor esasında: “Zalimlerin zulmü karanlık bir kuyudur; bütün âlimler böyle dediler: Daha ziyade zalim olanın kuyusu, daha korkunçtur. İlahi adalet ‘daha kötüye, daha kötü ceza verilir’ buyurmuştur. Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için kazıyorsun, bari boyunca kaz.”

Zulmün olduğu yerde adaletten söz etmek mümkün değildir. Adalet dini, dili, ırkı ne olursa olsun herkese insan olmanın şerefine yaraşır şekilde muamele etmektir. Zulüm varsa hiçbir şey hak ettiği yerde değildir, hiç kimseye hak ettiği şekilde muamele edilmiyordur. İnsanlığın bunu defalarca tecrübe etmesine rağmen hâlâ kendisine dokunmayan zulme kayıtsız kalması ise büyük bir vebaldir. Hâlbuki adalet ve hakkaniyet herkese lazımdır. Bugün kendilerine dokunmayan ateşin yarın nereyi yakacağını kimse bilemez. Adalet de zulüm de Hz. Mevlânâ’ya göre birer tohumdur. O tohum vakti geldiğinde yeşerecek ve bir ağaç olacaktır. Zulüm tohumu zalimler için zehirli zakkum ağacı olacaktır. O vakit iyiler sevinir, kötülerin ise ahiri berbat olur. Çünkü gül eken gül derer, rüzgâr eken fırtına biçer.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41