Gönderen Konu: Bu Güvensizlikle Nereye  (Okunma sayısı 92 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2146
Bu Güvensizlikle Nereye
« : Ocak 17, 2024, 11:14:34 ÖS »


Bu Güvensizlikle Nereye

Sebebi ne olursa olsun, bir toplumun içinde imanın keyfiyeti kalplerde azalır; bir tarafta fakirlik ve ihtiyaç, diğer tarafta sefahat ve ihtişam çoğalırsa, toplumda güven bunalımı ortaya çıkar.

Bizler geçmişte rüzgâr ektik. Din, ahlâk ve maneviyat adına ne varsa aşındırdık. Şimdi ise, fırtına biçiyoruz.

Doğruluk, güven ve itimat büyük ölçüde ortadan kalktı. Hile, sahtecilik, döneklik, iffetsizlik normal faaliyetlerden sayılmaya başlandı. Bu toz-duman içinde tilkiler insan postuna büründü.

Aslında fırtına henüz başlamadı. Bu toplum manevi bir atılım yapmadıkça, asıl felaketi önümüzdeki 5-10 yıl içinde beklemek kehanet sayılmamalı.

İnsanların malları, canları, ırzları belki bugünkünden yüz kat daha fazla tehdit altında kalacak. Belki bazı sokaklarda gündüz dolaşabilmek cesaret isteyecek. Ne yazık ki bu akıbetin ipuçları gözden kaçmayacak kadar açık.

Emanetin tamamen kaybolacağını, dürüst insanların, “falanca kabilede/toplulukta dürüst insanlar varmış” diye parmakla gösterileceği günleri haber veren hadis-i şerif, çok yakın zamanları anlatıyor gibi...

Bugünün dünyasında her yerde, her konuda eksikliğini hissettiren güven eksikliği, en büyük ahlâk sorunlarından biri olarak hayatımızı derinden etkiliyor. İnsanları “emin” kılan, güvenilir yapan değerlerden kopmanın meş'um bedeli, aslında çok daha önce kapımızı çalabilirdi.

Fakat bunca tahribata rağmen, taklidî de olsa sinelerdeki pırıltıları tamamen yok olmayan imanın hayatımızdaki tezahürleri, kötü akıbeti geciktirebildi. İslâm'ın geleneklerimize yansıyan güzellikleri, az da olsa zekât ve yardımlaşmanın sıcak atmosferi, toplumu derinden sarsabilecek fırtınayı bir süreliğine erteledi.

Adalet ve maneviyat ihtiyacı

Günümüzde ise, çağdaş kültürün hayat telakkisi artık taklidî imanı zorlamaya başladı.

Hem o kadar zorlamaya başladı ki, selin önündeki kütük gibi, önüne kattığını götürüyor.

İslâmî değerlere yaslanan eski hayat telakkisi tamamen değişti.  Evinde bulgur pilavını yiyip, ayran tasını başına diktikten sonra Allah'a hamd eden huzurlu ve mütevekkil adam, yerini yeni çağın hayat standartlarını yakalamaya çalışan hırslı adama bıraktı.

Günümüzde kitlelerin bir bölümü, belki bugünün asgari hayat standartlarına da razı. Fakat ne yazık, ortada herkese yetecek büyüklükte pasta yok. Çünkü gelirin büyük çoğunluğunu küçük bir azınlık paylaşıyor. Şairin dediği gibi: “Bir kişiye dokuz, dokuz kişiye bir pul” düşüyor. Bu durum karşısında ciddi sefalet tablolarının ortaya çıkması kaçınılmaz hale geliyor.

Sonuçta ahlâkî değerler birbirinin ardı sıra kristal vazo gibi tuz-buz olma yolunda. Sabır fitneye yenik düştü. Tevekkül ve Hakk'a itimat, sebepler karşısında unutuldu. Vicdan en talihsiz günlerini yaşıyor.

Halbuki pastanın büyük dilimini paylaşanlar, daha fazlasını değil, sadece zekâtlarını vermiş olsalardı, meselenin ekonomik boyutu belki tamamen çözülecekti. Bu da bir kısım ahlâkî değerleri ayakta tutabilecekti. Ne var ki, sadece yardımlaşma ve zekât, çağımızdaki güven bunalımını aşmak için yeterli değil.

Eğer sadece maddi refah yetseydi, “gelişmiş” addedilen toplumlarda insanlar yan komşunun kim bilir hangi ani bunalımla silahını çekip kapıya dayanabileceği korkusuyla yaşamazdı. Çocuklarını dışarıya yalnız bırakabilirlerdi. Bu kadar büyük “güvenlik” harcamalarına ihtiyaç duyulmazdı.

O dünya uzak değil

Allah'ın yegane sahih dinine bağlanmadan, o dinin tahkîkî, yakînî, kâmil imanını elde etmeden hiçbir devirde tam bir güven ve huzur toplumu oluşmamıştır.

Böyle bir saadet toplumunu yeniden inşa etmek katiyen imkansız değildir. Tarihin şeref levhaları bunun örnekleriyle doludur. Saadet Asrı önümüzdeki en canlı misaldir. Yakın geçmişimizde Osmanlı toplumundaki emniyet ve güven atmosferine bakmak da yeterlidir.

Bir iki örnekle meseleyi özetledikten sonra asıl konumuza girelim: Osmanlı ordusu sefere giderken düşman topraklarında bağ ve bahçelerden geçiyorlardı. Bahçelerin sahipleri korkularından dağlara kaçmış, dizlerini döverek manzarayı seyrediyorlardı. Ordu ayrılınca bahçelerine döndükleri zaman hayretten donakalmışlardı. Çünkü Osmanlı askerleri yedikleri meyvelerin parasını dallara asmış öyle gitmi ş lerdi . Dünyaya kafa tutan bu insanların içlerinde Allah korkusu, emanet duygusu olmasaydı onlara kim mani olabilirdi?

Yine Osmanlı toplumunda büyük camilerin müştemilatında zekât taşları bulunurdu.

Zengin gece kimsenin görmediği bir vakitte gelir, taşın kapağını açar ve bir miktar para bırakırdı. Fakir de gece karanlığında gelir, kapağı kaldırır, ihtiyacı kadar para alır, gerisini bırakır giderdi. Böylece zenginle ihtiyaç sahibi birbirini tanımaz ve fakir minnet altında kalmazdı.

İşte İslâm'ı gönüllere hakim kılan bu ruhtu. Eğer hakimiyet sadece kılıçla sağlanmış olsaydı, o devrin şartlarında devlet bir insanın ömrü kadar bile ayakta durmaya güç yetiremezdi. İslâm'ın yeniden tüm dünyaya neşredilmesi de, inşallah istikbalde böyle bir toplumun yeniden inşa edilmesiyle mümkün olacaktır.

Emanet ve iman

“Güven”in imanla alakasına dikkat çeken Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz, gayet tonlu ve çarpıcı bir ifadeyle: “Emaneti olmayanın imanı yoktur.” buyurmaktadır. Yani Allah Tealâ ve kullarına karşı vazifesini yapmayan, emanete hıyanet eden, yalancı, sahtekâr ve kaypak kimsenin, imanı da tam değildir.

Bunlar, verdikleri sözde durmayan, imkanları varken borçlarını ödemeyen, ücretini aldığı halde çalıştığı işi doğru dürüst yapmayan, söz verdiği zaman sözünü yerine getirmeyen kimselerdir. Allah Tealâ'nın emirlerine de tam olarak riayet etmezler. Ailesine ve diğer insanlara karşı hayırsızdırlar. Eşya ve hayvanlara merhamet etmezler.

Bu vasıfların tamamını veya bir kısmını taşıyan kimseler kâmil mümin olamayacakları gibi, kâmil müminlerin dışında da sağlam bir emniyet ve güven duygusuna rastlamak zordur.

Halbuki, “mümin” kelimesi “emanet, emniyet ve iman” kelimeleriyle aynı kökten gelmektedir. Yani “mümin” yeryüzünde inancın, emniyet ve güvenin temsilcisi demektir. “s-l-m” kökünden gelen “ islâm ” ve “selam” kelimesi de; güven, emniyet ve barış manalarına gelmekle aynı manayı kuvvetlendirmektedir. “Selam”laşan iki müslüman , birbirlerine “huzur, barış, esenlik ve güvenlik seninle olsun” diye dua etmiş olmaktadırlar.

Hz. Peygamber s.a.v .: “Müslüman, dilinden ve elinden diğer müslümanların salim olduğu kimsedir. Mümin ise kanları ve mallarına karşı (diğer müminleri) güvence içinde kılan kişidir.” buyurmak suretiyle, “ müslüman ” ve “mümin”in ortak özelliğine dikkat çekmiştir.

Yani bir kimsenin elinden ve dilinden emin olunamıyorsa, o kimse ya müslüman ya da kâmil bir mümin değildir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]


İyi Anne Baba Mısınız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:34:11 ÖÖ]


Hasan Bitmez - Osmanlı Mehter Marşları 3 320 kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 25, 2024, 11:34:58 ÖS]


Konuşma Ve Dinleme Adabı Gönderen: webtasarim
[Nisan 25, 2024, 11:26:55 ÖS]


Yüzünü Ahirete Ceviren Gönderen: webtasarim
[Nisan 25, 2024, 11:20:44 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41