Allah’a Giden Tek Kapı Kaldı - La İlahe İllallah Muhammedun Resulullah
Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz (S.A.V.) buyuruyor, “Müminler dünyada üç kısımdırlar. Birinci kısım Allah'a ve Resulüme inanırlar ve bu konuda şüphelenmezler. Allah'a ve Resulüne tam teslim olurlar. Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat ederler. İkinci kısım müminler de insanların canları ve malları konusunda hiç tereddüt etmediği kimselerdir.
Üçüncü kısım müminler de ahiret gününü düşünerek nefsine uymaz." Peygamber Efendimiz (S.A.V.) burada gerçek müminlerin nasıl olduğunu ifade etmiştir. Burada sayılan üç kısım birbirinden ayrı değildir. Yani bir mümin üç kısmın içinde de sayılabilir. Bir mümin iki grubun içinde sayılabilir. Biz de bu hadis-i şerifte buyrulduğu gibi Yüce Allah'a tam ve kamil manada teslim olmalıyız.
RESULULLAH EFENDİMİZ: “KUR’AN-I KERİM’E İNANMAYAN MÜMİN OLAMAZ”
Hadis-i şerifte geçen 'Birinci kısım müminler' iman kelimesini anlamış olanlardır. Hz. Adem döneminde iman kelimesi, "Lailahe İllallah Adem Safiullah" idi. Hz. İsa döneminde iman kelimesi, "Lailahe İllallah İsa Nebiullah" idi. Onlar şimdi yürürlükten kaldırıldı. Bir insan şimdi "Allah bir, Hz. İsa O'nun peygamberi" derse ve Resulullah Efendimize (S.A.V.), Kur'an-ı Kerim'e inanmasa mümin olamaz. Artık Allah'a giden tek kapı kaldı. O kapı da, "La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah" demektir. İşte bu sözü sonuna kadar, zerrelerine kadar inanarak söylemiş ve sonra da malıyla, canıyla Allah yolunda cihat eden kimseler Peygamber Efendimizin (S.A.V.) hadis-i şerifte bahsettiği gibi müminlerin birinci kısmıdır. Kur'an-ı Kerim'de Hucurat Suresi’nin 15'inci Ayet-i Kerimesi’nde, "İşte bunlar insanların arasındaki gerçek müminlerdir. İmanlarında sadıktırlar. Bunlar insanların kendilerinden emin olduğu kişilerdir" diye buyuruluyor.
MÜMİNLER NEFSİNE HAKİM OLMAYA ÇALIŞIR
Hadis-i şerifte buyrulduğu üzere 'İkinci Kısım' müminler de kendisinden şüphe edilmeyenlerdir.
Yani malıyla, mülküyle ve hatta canıyla bu insanların emin olduğu kimselerdir. Öyle ki bu insanlar ihtiyaçları olsa bile, çok zor durumda olsalar bile kendilerine emanet edilen malı asla harcamazlar. O kimseler emin kimselerdir. Emin mümin asla ama asla emanete ihanet etmez.
Üçüncü kısım müminler de nefsine hakim olan müminlerdir. Her insanın nefs-i emmaresi vardır.
Nefs-i emmare, başkasının malını çok ister, 'kul hakkı' denilebilecek durumlarda her zaman günaha meyil eder. Hadis-i şerifte bahsedilen kesimdeki müminler bir iş yapmadan önce ahiret gününü, Allah'ı, Peygamber Efendimizi, Kur'an-ı Kerim'deki yasakları düşünür ve nefsine hakim olmaya çalışır.
İşte mümin kişi nefsine hakim olmaya çalışan kişidir.
İSLAM’A GÖRE BOŞANMA ERKEĞİN HAKKIDIR
Çok sorulan sorulardan birisini daha burada açıklamak istiyorum. "Hocam devletin mahkemesinde alınan boşanma kararı, dini nikahı da sonlandırır mı" diye çok soruluyor. Mahkeme kararıyla boşanan karı koca dinen boşanmış olmaz. İslam'ın hükümlerine göre, koca yüzde yüz deliyse o zaman hakimin boşama kararı dinen de geçerli olur. Bilirkişi raporları doğrultusunda kocanın akli melekelerinin olmadığı ispatlanırsa o zaman mahkeme karı kocayı boşar. Bir de cinsel münasebet noktasında artık adam eşiyle münasebete giremiyorsa ve bu da ispatlanmışsa o zaman mahkeme kararı dini nikahı bitirebilir. Ancak bu durumların dışında İslam'a göre boşanma hakkı erkeğindir. Erkek karısını boşayabilir. Bunun dışında boşanma mümkün değildir. Son olarak bir istisna olarak 'talekin tafiz' konusu var. Kadın evlenmeden önce evleneceği erkeğe, 'Bana boşanma hakkı ver' demişse ve erkek de kabul etmişse o zaman kadın boşanabilir.
Prof. Dr. Cevat Akşit
FANİ DUNYA RADYO FORUM
