Sadaka Malı Eksiltmez
Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz buyuruyor, “Ben şu üç şeye yemin ediyorum: Sadaka malı eksiltmez, buna yemin ediyorum. Sana zalimlik edenleri Allah rızası için affedersen, yemin ederim ki Allah senin dünyada da ahirette de izzetini ve şerefini arttırır. Yemin olsun ki dilenme kapısını açanlara, Allah da fakirlik kapısını açar.” Resulullah Efendimiz asla yalan söylemez, boşu boşuna konuşmaz, söyledikleri vahye dayanır. ‘Sadaka malı eksiltmez’ dediyse Peygamber Efendimiz Müslümanlar olarak onu öyle kabul etmek zorundayız. Bir kimse mecbur olmadığı halde malını mülkünü Allah rızasında sadaka olarak verirse o kişinin malı azalmaz. Burada düz mantık düşünmek doğru değil. ‘Ama hocam 10 bin TL’den 2 bin TL sadaka verince 8 bin TL kalıyor’ diyenler o anda paranın azaldığını düşünür ama onun yerine Allah sana başka zamanda daha fazlasını verir. O sadaka hem dünya için hem ahiret için bir yatırımdır aslında. Ama bunu Allah rızası için istemek gerek. Sadakanın kişinin malını eksiltmediğine yönelik Peygamber Efendimiz yemin ediyor, biz Müslümanların da sadaka vermesi gerek, zekatı kaçırma, vakfet. Allah bunlar için dünyada da ahirette de yardım eder.
HAKSIZLIK YAPANA ÖBÜR DÜNYADA CEZASI VERİLECEK AMA SEN AFFET
Birisi sana haksızlık etmiş, zulmetmiş ve bunu yapmaya hakkı da yok. Mesela malını çalmış ya da hileyle almış ve sana böylelikle zulmetmiş. Öyle ya da böyle birisi sana haksız yere zulmetmiş. İşte haksızlığa uğrayan kimse Allah rızası için kendisine haksızlık edeni affederse büyük bir mükâfat var. Allah o kimsenin dünyada ve ahirette izzetini ve şerefini arttırır. Peygamber Efendimiz bu hususta yemin ediyor. Haksızlık yapana öbür dünyada cezası verilecek ama sen affet. Bu senin faydana olur. Resulullah Efendimizin hayatında da böyle şeyler çok var. Peygamber Efendimizin amcası Ebu Süfyan ona zulmetti ama İslam’ı kabul edince affedildi. Hatta Hz. Hamza’yı şehit eden kişi İslam’ı kabul edince Peygamber Efendimiz onu bile affetti. Mesela Peygamber Efendimiz Müslümanlığa davet etmek için Taif’e gitti ama O’na haksızlık edildi.
Çocuklara taşlattılar, aldığı taş darbelerinden dolayı ayakkabıları kan doldu ama Resulullah onları affetti. Dağlardan sorumlu melek, Peygamber Efendimize gelerek, ‘Emret dağları tiafin üstüne kapatayım’ dedi. Ancak Peygamber Efendimiz bunu kabul etmedi ve belki onların çocukları Müslüman olur diye Tariflileri affetti. Düşünsenize biz aynı durumda olsak, bize bu şekilde zulmedenleri affeder miydik? Peygamber Efendimizin ümmeti olan bizler de O’nu örnek almalıyız. Ne kadar haksızlığa uğrasak da Allah rızası için bize zulmedenleri affetmeliyiz. Peygamber Efendimiz bunun için dünya ve ahirette izzetle mükâfatlandırılacağımıza yönelik yemin ediyor. Öyle ise bu müjdeye uygun olarak, affedici olmalıyız.
DİLENMEK ZİLLETTİR, ZİLLET İYİ BİR ŞEY DEĞİL
Bir insan rızkını aramak için çalışmalı. Ama bazılarına çalışmak zor geliyor ve gidip dileniyor. Peygamber Efendimiz, dilenen kimseye fakirlik kapısının açılacağını söylüyor. Gerçekten de dilenen kimse para bulamaz. Hâlbuki dilenmek yerine biraz sıkıntıya katlansalar, iş bulup çalışsalar Allah ona rızık bulacak bir kapı açar. Sokaklar dilenen insanlarla dolu. Ölecek kadar zor durumda değilsen öyle dilenmek doğru değil.
Ama sırf çalışmak zor geliyor diye başkalarına el açanlar fakirliğe mahkûm olur. Biliyorsunuz bazı dilenciler yakalanıyor, evleri olduğu çok paraları olduğu ortaya çıkıyor ama halen dileniyor. Başkalarına el açıp dilenmenin hesabını zaten öbür tarafta verecekler dünyada da asla fakirlikten kurtulamayacaklar. Dilenmek zillettir, zillet iyi bir şey değil. Resulullah dilenenler için fakirlik kapısının açıldığına yönelik yemin ediyor.
Prof. Dr. Cevat Akşit.
FANİ DUNYA RADYO FORUM
