Gönderen Konu: ALLAH YOLUNDA CİHADIN FAZİLETİ  (Okunma sayısı 377 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 1979
ALLAH YOLUNDA CİHADIN FAZİLETİ
« : Haziran 22, 2018, 08:12:48 ÖÖ »
ALLAH YOLUNDA CİHADIN FAZİLETİ

Besmele2

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَى تِجَارَةٍ تُنجِيكُمْ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ (10) تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنتُمْ تَعْلَمُونَ (11) يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ (12) وَأُخْرَى تُحِبُّونَهَا نَصْرٌ مِنَ اللَّهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ وَبَشِّرْ الْمُؤْمِنِينَ (13)

Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Rasûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur. Seveceğiniz başka bir şey daha var: Allah’tan yardım ve yakın bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele.  (Saf Süresi:10-13)

Cihad, Allah’ın adını yüceltmek için Allah’a küfredenlerle savaşmaktır. Allah’a davet yolunda, dine girmek isteyeni veya tebliğ eden davetçiyi engelleyerek ve azab ederek, dine savaş açana karşı yapılan mübarek bir ameldir.

İslam’da amellerin en üstünü, aynı zamanda en büyüğü ve en değerli olanı Allah azze ve celle’nin birliğine ve büyüklüğüne iman etmek, ikincisi ise Allah yolunda dinini, namusunu, ırzını muhafaza ve müdafaa uğrunda cihad ederek bu uğurda mal ve can vermektir.

Şüphesiz ki cenneti kazandıracak amellerin en önemli olanlarından biri de Allah yolunda cihad etmektir. Çünkü cihad ameli bu dava da samimi olanlarla olmayanların ayrım noktasını oluşturan bir mihenk taşıdır. Nitekim Rabbimiz Tebareke ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Yoksa Allah, içinizden cihad edenleri ve sabredenleri belirtmeden cennet’e girivereceğinizi mi sandınız?” (Al-i İmran:142)
Allah’ın şu buyruğu ise bu amelin faziletinin ne kadar büyük olduğunu ortaya koymaktadır.

“Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram’ı onarmayı, Allah’a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Hâlbuki onlar Allah katında eşit değillerdir. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

İman edip de hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler, rütbe bakımından Allah katında daha üstündürler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.

Rableri onlara, tarafından bir rahmet ve hoşnutluk ile kendileri için, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Şüphesiz ki Allah katında büyük mükâfat vardır.” (Tevbe:19-22)

“Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.” (Nisa: 4/95-96)

Ebû Hüreyre radıyallahu anh ‘ın rivayet ettiği hadisi şerifte Rasûl–i Ekrem Efendimiz’e:

–Yâ Rasûlallah! Allah yolunda cihada denk hangi iş vardır? denildi.

–”Ona denk bir iş bulamazsınız” buyurdu. İki veya üç defa aynı soruyu tekrarladılar; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de her defasında “Ona denk bir iş bulamazsınız” cevabını tekrarladı. Daha sonra şöyle buyurdu:

“Allah yolunda cihad eden kimsenin benzeri, gündüzleri oruç tutan, geceleri namaz kılan, Allah’ın âyetlerine hakkıyla itâat eden ve Allah yolunda cihad eden kimse, cepheden dönünceye kadar, namaza ve oruca hiç bir şekilde ara vermeyen kimsenin benzeridir.” (1)

Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Allah yolunda cihad edenler için Allah Teâlâ cennette yüz derece hazırlamıştır. Her derecenin arası yerle gök arası kadardır.”(2)

Düşmanlık sebebiyle savaşa başlayanlar ile aşırı gidenlerin saldırılarına karşı, onların düşmanlıklarından korunmak için cihad emredilmiştir.

“Sizinle savaşanlarla,  Allah yolunda siz de savaşın. Ancak haddi aşmayın. Şüphesiz ki Allah, haddi aşanları sevmez. Ve onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, katilden beterdir. Onlar sizinle savaşmadıkça, siz de Mescid-i Haram’da onlarla savaşmayın. Ancak onlar sizinle savaşırlarsa, siz de onları öldürün. İşte kâfirlerin cezası böyledir. Eğer onlar vazgeçerlerse; şüphesiz ki Allah, Gafur’dur, Rahim’dir. (Bakara:190-192)

Ve yine bu meşru harbin gayesi, Müslüman kadın ve erkeklerin fitneden korunması ve kanlarını tüm düşmanlarına karşı emniyet altına alarak Allah’a ibadet etmeye koyulmaları ve dinlerini yerine getirebilmeleri için hürriyetlerinin sağlanmasıdır.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh ‘ın rivayet ettiği hadisi şerifte Rasûl–i Ekrem Efendimiz’e:

–Yâ Rasûlallah! Allah yolunda cihada denk hangi iş vardır? denildi.

–”Ona denk bir iş bulamazsınız” buyurdu. İki veya üç defa aynı soruyu tekrarladılar; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de her defasında “Ona denk bir iş bulamazsınız” cevabını tekrarladı. Daha sonra şöyle buyurdu:

“Allah yolunda cihad eden kimsenin benzeri, gündüzleri oruç tutan, geceleri namaz kılan, Allah’ın âyetlerine hakkıyla itâat eden ve Allah yolunda cihad eden kimse, cepheden dönünceye kadar, namaza ve oruca hiç bir şekilde ara vermeyen kimsenin benzeridir.” (Buhârî, Cihâd 1; Müslim, İmâre 110. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l–cihâd 1; Nesâî, Cihâd 17.)

“Fitne kalmayıp, din de Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Vazgeçerlerse, artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.” (Bakara:193)

Cihad, müminlerin gerçekte Rabblerine ait olan canlarını ve mallarını yine ona geri vermek üzere yapmış oldukları bir alışveriştir.

“Muhakkak ki Allah, müminlerin mallarını ve canlarını, karşılığı cennet olmak üzere satın almıştır. Onlar, Allah yolunda savaşırlar; öldürürler ve öldürülürler. Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kendi üzerine hak bir vaaddir. Kim Allah’tan daha çok ahdini yerine getirebilir? Öyleyse yaptığınız alış-verişe sevinin. En büyük kurtuluş işte budur.” (Tevbe, 111)

Cihad, Allah’ın sevdiği kullardan olabilmek için Müslümanların bütünleşerek birlikte yaptıkları birlik ve beraberliğin en önemli unsurlarından birini oluşturan en faziletli amellerdendir.

Bir gün ashabı kiramdan pek çok zat Rasulullah aleyhisselam’ın huzuruna gelerek “Ya Rasulallah! Allah katında makbul olan hayırlı amellerin en güzeli hangisidir?” dediler.

Rasulullah aleyhisselam da o sırada vahyolunan şu ayeti onlara okudu:“Muhakkak ki Allah; kendi uğrunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf halinde savaşanları sever.” (Saf, 4)

Cihad, Müslümanlar için mutlaka yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Din ve devletin şan ve şevketi, şeref ve kudreti ancak cihad ile sağlanabilir. Bundan dolayıdır ki İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren İslam’a ve Müslümanlara yönelik taarruzlarda bulunan düşmanlara karşı daima hazırlık yapmak, her türlü maddi ve manevi fedakârlığı sergilemek suretiyle onlarla savaşmak en faziletli farzlardan olmuştur.

“Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız.”  (Enfal, 60)

Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir mümin daima cihada hazırlıklı bir halde bulunur. Hiçbir mazeret ve durum onu bu vazifeyi ifadan alıkoymaz. Bütün gücüyle bu uğurda malı ve canı ile gayret gösterir. İman bakımından zafiyet içinde bulunan kişilerin göstermiş olduğu tavırları asla göstermez. Çünkü o sadece ve sadece Allah’a kuldur. Bu bedenin O’na ait olduğunu bilir ve bu uğurda asla bir an dahi tereddüt etmez. Bununla beraber mümin kul şunu da çok iyi bilir ki; Cihada çağıran nidayı işittikleri halde cihadı terk edip yerlerinden kımıldamayarak evlerinde oturanlara yönelik çok ağır tehditler vardır. “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Rasûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (Tevbe, 24)

“Allah’a ve ahiret gününe iman edenler, geri kalmak için senden izin istemezler ki mallarıyla ve canlarıyla cihad etsinler. Allah, müttakileri bilir. Senden; ancak, Allah’a ve ahiret gününe inanmayanlar ve kalbleri şüpheye düşüp, şüphelerinde bocalayanlar izin isterler. Eğer onlar çıkmak isteselerdi; elbette bunun için hazırlık yaparlardı. Fakat Allah, onların davranışlarını çirkin gördü de kendilerini alıkoydu. Ve: Oturun oturanlarla beraber, denildi.” (Tevbe, 44-46)

Müslümanlar için her halükarda iki güzellikten birisi kabul edilen feth ve zafere, gazilik rütbesine erişmek veya şehadet mertebesini kazanmak demek olan cihad farizasını eda etmekten kaçınmakla beraber bir de cihad gibi bir vazifeyi yerine getirmekten alıkoymak için türlü türlü telkinlerle Müslümanlara engel olmaya çalışan kişilere karşı da Allah’u Teâlâ şöyle buyurmaktadır.

“De ki: Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize erişmez. O, bizim Mevla’mızdır. Onun için müminler Allah’a tevekkül etsinler. De ki: Bize iki güzelliğin birinden başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz? Hâlbuki biz, Allah’ın kendi katından veya bizim elimizle size bir azab getireceğini bekliyoruz. Öyleyse bekleyin, doğrusu biz de sizinle beraber bekleyenlerdeniz.” (Tevbe, 51,52)

Allah’a tevekkül eden ve yardımın yalnız ondan geleceğine yakinen iman eden mümin ne kadar zayıf ve ne kadar çaresiz olursa olsun, hiçbir zaman ümidini yitirmez. Başına gelen felaketler ve musibetler ne kadar çetin olursa olsun asla davasından vazgeçmez. Yılmadan, bıkmadan, usanmadan her an görevinin başında bulunan bir asker edasıyla Rabbi olan Allah azze ve celle’nin şu buyruklarını daima hatırında tutar:

“…Çünkü mü’minlere yardım etmek üstümüze bir haktır.” (Rum, 47) “Allah size yardım ederse, artık sizi yenecek yoktur. Sizi yardımsız bırakırsa da ondan başka size yardım edecek kimdir.

Mü’minler sadece Allah’a tevekkül etsinler.” (Al-i İmran, 160) “…Zafer, ancak Aziz ve Hakîm olan Allah’tandır.” (Al-i İmran, 126)

Bir mümin için cihad düşüncesinden uzak olmak ve cihadsız bir hayat geçirmek nifak alametlerindendir. Aynı zamanda kıyamet gününden önce bir musibete uğramaya sebeptir.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim gazâ etmeden ve gönlünde gazâ etme arzusu taşımadan vefat ederse, bir tür nifak üzere ölür.”(3)

Ebû Ümâme radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kim gazâya çıkmaz veya gazâya çıkan bir mücâhidi techiz etmez ya da cihada çıkan gazinin aile fertlerine hayırla muamele etmezse, Allah Teâlâ o kimseyi kıyamet gününden önce büyük bir belâya uğratır.”(4)

Cihadın fazileti ve gerekliliği ile ilgili ayetler tabii ki bunlarla sınırlı değildir. Bununla birlikte hadisi şeriflerde bu konunun ehemmiyetini tekit eder bir surette bizlere izah etmektedir.

 Cihad’ın faziletine dair hadisi şeriflere gelince onları da burada kısmen zikretmek konunun daha iyi bir şekilde anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.

Allah’a tevekkül eden ve yardımın yalnız ondan geleceğine yakinen iman eden mümin ne kadar zayıf ve ne kadar çaresiz olursa olsun, hiçbir zaman ümidini yitirmez. Başına gelen felaketler ve musibetler ne kadar çetin olursa olsun asla davasından vazgeçmez.

Yılmadan, bıkmadan, usanmadan her an görevinin başında bulunan bir asker edasıyla Rabbi olan Allah azze ve celle’nin şu buyruklarını daima hatırında tutar:

“…Çünkü mü’minlere yardım etmek üstümüze bir haktır.” (Rum:47)

Hadisi Şeriflerden Cihad’ın Faziletine Dair Örnekler:

Enes b. Mâlik’den Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur:

“Sabahleyin veya akşamleyin her hangi bir zamanda Allah yolunda bir kere (cihad için) yürüyüş, hiç şüphesiz dünyâdan ve dünyâdaki şeylerin hepsinden hayırlıdır.”(5)

Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah yolunda bir gün hudut nöbeti tutmak, dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır. Sizden birinizin kamçısının cennetteki yeri, dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır.

Kulun Allah Teâlâ’nın yolunda akşamleyin veya sabah erken vakitteki yürüyüşü de dünyadan ve dünya üzerindeki şeylerden daha hayırlıdır.”(6)

Selmân radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim demiştir: “Bir gün ve bir gece hudut nöbeti tutmak, gündüzü oruçlu gecesi ibadetli geçirilen bir aydan daha hayırlıdır. Şayet kişi bu nöbet esnasında vazife başında iken ölürse, yapmakta olduğu işin ecri ve sevabı kıyamete kadar devam eder, şehid olarak rızkı da devam eder ve kabirdeki sorgu meleklerinden güven içinde olur.”(7)

Osman radıyallahu anh ‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:”Allah yolunda hudutta bir gün nöbet tutmak, başka yerlerde bin gün nöbet tutmaktan daha hayırlıdır.”(8)

Ebû Hüreyre radıyallahu anh ‘den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ kendi yolunda cihada çıkan kimseye, onu sadece benim yolumda cihad, bana îman, benim resullerimi tasdîk yola çıkarmıştır, buyurarak kefil olur. Allah, o kimseyi şehid olursa cennete koymaya, gazi olursa manevî ecre ve dünyalık ganimete kavuşmuş olarak, evine döndürmeye kefil olmuştur. Muhammed’in canını kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda açılan bir yara, kıyamet gününde açıldığı gündeki şekliyle gelir: Rengi kan rengi, kokusu misk kokusudur.

Muhammed’in canını kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, eğer müslümanlara zor gelmeseydi, Allah yolunda cihada çıkan hiçbir seriyyenin arkasında asla oturup kalmazdım. Fakat maddî güç bulamıyorum ki onları sevkedeyim, onlar da bu gücü bulamıyorlar. Benden ayrılıp geride kalmak ise onlara zor geliyor. Muhammed’in canını elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda cihad edip öldürülmeyi, sonra cihad edip yine öldürülmeyi, sonra tekrar cihad edip tekrar öldürülmeyi çok arzu ederdim.”(9)

Muâz radıyallahu anh ‘den rivayet edildiğine göre, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Müslümanlardan bir şahıs, deve sağılacak kadar bir süre Allah yolunda cihad ederse, cennet onun hakkı olur. Allah yolunda yaralanan veya bir sıkıntıya düşen kimse, kıyamet gününde yaralandığı gün gibi kanlar içinde Allah’ın huzuruna gelir. Kanının rengi zağferân gibi kıpkırmızı, kokusu da misk kokusu gibidir.”(10)

Ebû Hammâd Ukbe İbni Âmir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:”

Allah Teâlâ bir ok sebebiyle üç kimseyi cennete koyar: Hayır ve sevap umarak o oku yapan sanatkârı, bu oku Allah yolunda atanı, oku atana yardımcı olanı. Atıcılık ve binicilik öğreniniz. Atıcılık öğrenmeniz binicilik öğrenmenizden bana göre daha sevimlidir.

Kim kendisine atıcılık öğretildikten sonra ondan yüz çevirirse, Allah’ın kendisine ihsan ettiği nimete karşı şükrünü terketmiş veya küfrân–ı nimet etmiş olur.”(11)

Bütün bu ayeti kerime ve hadisi şeriflerden anlaşıldığı kadarıyla İslam’ın en zirve amellerinden olan cihadın müminin hayatının her alanında önemli bir yer edinmesi gerekir.

Çünkü cihad’ın belli bir zamanı ve belli bir mekânı yoktur. Mademki iman ve küfür mücadelesi kıyamete kadar devam edecektir, Müslüman kişi de o zamana kadar Allah’ın arzına O’nun halifesi sıfatıyla hükmedip O’nun rızasını kazanana dek bu davadan vazgeçmeyecektir. Bu uğurda kanının son damlasına kadar veya ölüm kendisine gelene dek bu faziletli ameli ifa etmeye devam edecektir. Rabbim hepimizi bu amelin önemini idrak edip bu uğurda çaba harcayan ve cihad eden kullarından eylesin.

ÂMİN.

-------------------------------------------------------------

1. Buhârî, Cihâd 1; Müslim, İmâre 110. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l–cihâd 1; Nesâî, Cihâd 17.

2. Buhârî, Cihâd 4, Tevhîd 22. Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd 18.

3. Müslim, İmâre 158. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 18; Nesâî, Cihâd 2.

4. Ebû Dâvûd, Cihâd 17. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cihâd 5.

5. Buhari, 1180

6. Buhârî, Cihâd 6, 73, Bed’ü’l–halk 8, Rikâk 2; Müslim, İmâre 113–114. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l–cihâd 17, 25, Tefsîru sûre (3) 22; İbni Mâce, Zühd 39.

7. Müslim, İmâre 163. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l–cihâd 2; Nesâî, Cihâd 39; İbni Mâce, Cihâd 7.

8. Tirmizî, Fezâilü’l–cihâd 26. Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd 39.

9. Müslim, İmâre 103. Ayrıca bk. Buhârî, Cihâd 7(Hadisin kısa bir bölümü); Nesâî, Îmân 24.

10. Ebû Dâvûd, Cihâd 40; Tirmizî, Fezâilu’l–cihâd 21. Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd 25.

11. Ebû Dâvûd, Cihâd 23. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü’l–cihâd 11; Nesâî, Hayl 8

 


* BENZER KONULAR

Güzel Geçimin Sırları. Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 07:42:25 ÖÖ]


Yol Azığı Sabır ve Namaz Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 07:37:45 ÖÖ]


Yardımlaşma Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 07:26:22 ÖÖ]


Kur'an'da İnkarcıların Sıfatları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 07:11:43 ÖÖ]


Kur'an Psikolojik Hastalıklara Şifadır Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 07:07:51 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:40:51 ÖÖ]


Zamanın Nabzını Tutmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:34:18 ÖÖ]


Emanet Ahlakı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:25:04 ÖÖ]


Annenin Gözünde Çocuk Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:11:50 ÖÖ]


Ömür Hak Yolunda Tüketilmeli Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:05:21 ÖÖ]


Allah Kullarını Eğitiyor Gönderen: KOYLU
[Dün, 10:12:41 ÖS]


Kur'an ve Sünnet'te İnfak Gönderen: KOYLU
[Dün, 10:08:17 ÖS]


Ayetlerle Cehennem Gönderen: KOYLU
[Dün, 06:04:39 ÖS]


Ayetlerle Cennet Gönderen: KOYLU
[Dün, 05:54:55 ÖS]


Allah Kimi Hidayete Erdirmek Isterse Gönderen: KOYLU
[Dün, 05:50:07 ÖS]


Uğur Işılak - Single Eserleri + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:31:08 ÖÖ]


Hafızlar Ezgi Grubu - Single Eserleri + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:26:28 ÖÖ]


Ölçülerimizi Sâbitelerimizi Bilelim Yaşayalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:18:21 ÖÖ]


Polen Alerjisi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:09:30 ÖÖ]


İyiliğe ve Cömertliğe İlk Önce Evlerimizden Başlayalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:01:00 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42