Gönderen Konu: Şehadet  (Okunma sayısı 322 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 1979
Şehadet
« : Temmuz 20, 2018, 08:48:45 ÖÖ »
Şehadet

Sözlükte “bir olaya şahit olmak, bildiğini söyleyip tanıklık etmek, bir yerde hazır bulunmak” gibi anlamlara gelen şehâdet (şühûd) masdarından türeyen şehîd (çoğulu şühedâ) dinî bir terim olarak Allah yolunda öldürülen Müslümanı ifade eder. Kelimenin sözlük ve terim anlamları arasındaki bağı “görülen, tanıklık edilen” (meşhûd) mânasına göre açıklayan âlimler, canını Allah yolunda feda eden kimsenin hemen cennet nimetlerine erişmesine Allah ve melekler tarafından şahitlik edilmesinden dolayı, “gören, tanıklık eden” (şâhid) anlamını esas alanlar ise Allah’ın vaad ettiği nimetleri hazır olarak görüp onlardan yararlandığı yahut kıyamet gününde kendisinden Hz. Peygamber’le birlikte geçmiş ümmetler hakkında şahitlik etmesi isteneceği için ona şehid dendiğini belirtirler. (1)

Şahadet ise, şâhitlik etme, şâhitlik, tanıklık, açık belirti, şehid olma, şehidlik (2) manalarına gelmektedir.

Kur’an’da otuz beş dolayında “şehid” kelimesi ve yirmi civarında da, çoğulu olan “şüheda” kelimesi geçmektedir. Aynı kökten gelen kelimelerle beraber, Kur’an’da geçen “şehid” kelimesi, daha çok şâhid manasınadır. Şehid, aynı zamanda Yüce Allah’ın isimlerinden biridir. Bir kaç âyette de, bu manayı ifâde etmektedir.

Burada konumuz olan şehid ise Kur’an’da daha çok “ka-te-le” fiilinin mechûlü ile, Allah yolunda öldürülme anlamında kullanılmaktadır. Şehidlik bir Müslümanın ulaşabileceği en büyük mertebelerden birisidir. Şehidler hem Allah’ın hem de Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sevgisini kazanan bahtiyar insanlardır.

Şehidin Tarifi

Allah rızası için, O’nun yolunda canını fedâ eden Müslümana şehid denir. Diğer bir ifade ile her kim Allah’ın kelimesi olan Lâ ilâhe illallah Muhammedu’r-Rasulullah sözü en yüce olsun, Allah’ın şeriatı hâkim kılınsın diye mücadele eder ve bu uğurda canını verirse o kimse şehidtir.

Bir a’râbî Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna gelerek: “Ya Resûlullah! Bir adam ganimet için, diğeri şöhret için, öbürü riya ve gösteriş için savaşır. Hangisi Allah yolundadır?” diye sorunca, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şu cevabı vermiştir: “Kim Allah’ın adını, hükmünü yüceltmek, her şeyin üstüne çıkarmak için savaşırsa, o Allah yolundadır” (3)

Hadiste de ifade edildiği gibi ganimet için, şöhret için, gösteriş için savaşıp ölenler şehid olarak isimlendirilemezler. Yine diğer bir hadiste gösteriş için savaşıp ölenlerin cehenneme girecek ilk sınıflar arasında olduğu, şehid olarak isimlendirilemeyeceği zikredilmiştir:

“Ebu Hureyre radıyallahu anhu’den rivâyet edildiğine göre Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde aleyhine hüküm olunacak halkın birincisi, şehid edilen bir adam olacaktır. O kişi Allah’ın huzuruna getirilir. Allah, ona verdiği nimetleri bir bir anlatır. O da bunları bilir, hatırlar. Yüce Allah ona: Bu nimetlerin arasında ne yaptın? Diye sorar. O, şu cevabı verir: Senin rızan için savaştım ve nihâyet şehîd oldum. O zaman Allah şöyle der: Yalan söylüyorsun! Fakat sen, hakkında kahraman denilsin diye savaştın ve neticede de bu söz söylendi. Allah’ın emri üzerine o kişi yüzüstü sürüklenerek Cehenneme yollanır…” (4)

Hadislerden anlaşılacağı üzere gösteriş, ırkçılık, maddi menfaat, kahramanlık gibi amaçlarla savaşıp ölenler şehid olarak isimlendirilemezler. Maalesef günümüzde en çok istismar edilen kavramlardan bir tanesi de şehidlik kavramıdır. İslam’a düşman olan çevreler bile şehidlik kavramını kullanmakta, ölülerini şehid olarak isimlendirmektedirler. Gayesi Allah’ın şeriatını korumak olmayan tağûti güçler, komünistler, laikler bile ölülerine şehid ismi vermekte, bu kavram üzerinden Müslümanları sömürmektedirler. Dolayısıyla ırkçılık uğruna, gösteriş uğruna, mal mülk uğruna kısacası Allah için olmayan her savaş batıldır, ölüleri de şehid değildir.

Şehidliğin Fazileti

Allahu Teâlâ mücahitler ve şehidler için kimselere hazırlamadığı nimet ve ikramlar hazırlamıştır. Bundan dolayı her devirde sadık Müslümanlar dünya ve içindekileri terk ederek cihad meydanlarına, ölümün kol gezdiği mekânlara koşmuşlardır. Şehidlerin özelliklerini ve ecirlerini anlatan ayet ve hadisler buraya alamayacağımız kadar çoktur. Biz burada her konu ile ilgili birkaç nass zikrederek izah etmeye çalışacağız.

1) Şehidler, Diridirler ve Allah Katında Rızıklandırılmaktadırlar.

“Allah yolunda öldürülenleri, ölüler sanma. Hayır, (onlar) diridirler. Rabb’leri katında rızıklanmaktadırlar.” (5)

2) En Büyük Mükafat ve Ecir Şehidleredir.

“Dünya hayatını âhiret hayatı karşılığında satarlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz” (6)

3) Şehidlerin Bütün Günahları Af Olunur.

Ebu Katade’den: Efendimiz aramızda iken buyurdu: Amellerin faziletlisi Allah’a iman ve onun yolunda cihattır. Adamın birisi, “Eğer Allah yolunda cihad ederek öldürülürsem bütün günahlarım af olunur mu?” dedi. Efendimiz: Evet sabrederek, düşmanı bekleyerek, ondan kaçmayarak öldürülürsen af olunur” dedi. Sonra efendimiz: Ne dedim? Dedi. Adam: “Eğer Allah yolunda öldürülürsem bütün günahlarım af olunur mu? Dedim. Efendimiz: “Evet bekleyerek, sabrederek, kaçmayarak Allah yolunda öldürülürsen borç müstesna diğer günahların af olunur. Bunu şimdi bana Cebrail söyledi” dedi. (7)

4) Şehidler Tekrar Dünyaya Gelip Savaşıp Şehid Olmayı İsterler.

“Cennete giren hiç bir kimse, dünya üzerindeki her şey kendisine verilse bile, dünyaya dönmek istemez. Ancak şehid müstesnadır. O, göreceği ikramdan dolayı tekrar dünyaya dönüp on defa daha öldürülmeyi (şehid olmayı) temenni eder.” (8)
“Muhammed’in nefsi, kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşmak ve öldürülmek, sonra savaşmak ve yine öldürülmek, sonra yine savaşmak ve öldürülmek isterdim.” (9)

5) Şehidlerin Amel Defterleri Kapanmaz.

Öldükten sonra amel defterleri kapanmayacak olan sınıflardan biriside nöbet esnasında iken şehid olan mücahittir. Nitekim peygamber efendimiz: “Allah yolunda nöbet tutarken ölen dışında herkesin ameli sona erer. Nöbet esnasında şehid olan mücahidin ameli ise kıyamete kadar devam eder ve kabir fitnesinden emin olur.” buyurmuştur. (10)

6) Şehidler Şehadet Esnasında Acı Hissetmezler.

Rasulullah (sav) buyurdu ki: “Şehid sizden birinizin çimdiklenmede hissettiği eziyet kadar acı hisseder.” (11)

Şehid Merhum Abdullah Azzam bu hadisi kitabında şu kıssa ile birlikte zikreder. Bir gurup mücahit operasyon için yola çıkarlar ve bir süre sonra mayın döşendiği belli olan bir bölgeye gelinir. Osman adındaki mücahit ileri çıkar ve önden gitmeye başlar. Birkaç metre ilerlemeye kalmaz ki ayağının altında mayın şiddetle patlar. Patlamanın şiddeti ile mücahidin bir ayağı kopar, bağırsakları karnından dökülür ve elinin üzerinde basit bir yara oluşur. Kardeşleri derhal mücahidi alarak merkeze revire ulaştırırlar. Doktor Salih, Osman’ın yanına geldiğinde bir yandan bağırsaklarını toplar bir yandan da ağlar. Bunun üzerine Osman “Ey doktor niçin ağlıyorsun elimde sadece basit bir yara vardır” der, kendisinin ayağının koptuğundan ve bağırsaklarının parçalandığından haberi yoktur, onları hissetmemektedir ve böylece ruhunu Rabbi’ne teslim eder. O şehid olur ama ayağının koptuğundan, bağırsaklarının parçalandığından haberi yoktur. Allahu Ekber…


Bizler şehadet anına tanık olduğumuz kardeşlerimizi gördüğümüzde ne acılar çektiğini düşünebiliriz. Ama peygamberimizin düsturu ortadadır. Bizler akli delillerle ölümden korkmak yerine nakli delilleri esas alıp dinimiz için gerektiğinde canımızı vermekten çekinmemeliyiz. Rabbim bizleri de o sâlih kullarından eylesin. (Amin)

7) Şehidler Kabir Azabından Emin Olurlar.

“Allah katında şehidin yedi özelliği vardır: Kanının ilk damlası ile af olunur. Cennetteki makamını görür. İman tacı ile süslenilir. Kabir azabından emin olur. Büyük korkudan (mahşer) emin olur. Başına azamet tacı giydirilir ki, o tacın bir tek yakutu dünya ve dünyadakilerin hepsinden daha değerlidir. Yetmiş iki huri ile evlendirilir. Akrabalarından yetmiş kişiye şefaatçi olur.” (12)

8) Şehidler Yaraları Taze ve Kanları Akar Halde Mahşere Gelirler.

“Allah yolunda yaralanan herkes kıyamet gününde yarasından kan akarak gelir. Rengi kan rengi, kokusu ise misk kokusundadır.” (13)

9) Şehidler İnsanların En Hayırlılarıdır.

Abdullah b. Abbas (radiyallahu anhuma)’dan: “Allah Rasulu bir gün onlar bir mecliste otururken geldi ve şöyle dedi: “Size makamı insanların en hayırlısı olanı haber vereyim mi?” (sahabeler) dediler ki: Evet ey Allah’ın Rasulu. (Peygamber) buyurdu ki: “O atının yularını alıp Allah yolunda ölen veya öldürülendir…” (14)

Şehadeti Kuşanmak

Şehid; canını imanına şahit kılan kişidir.

Şehid; hayatın tek amacının Allah’ın rızasını kazanmak olduğunu hayatıyla ispatlayan ve en iyi tebliğ eden kimsedir.
Şehadet bilincini kuşanan yiğitler hayatı ölüme götüren bir yaşantı olarak değil, ölümü hayata götüren bir yol olarak tercih edenlerdir. Onun için şehidliğe talip olanlar dünya hayatı ve nimetlerini küçük görürler, onlardan yüz çevirirler, bâki ve ebedi olan nimetlere yönelirler.

Günümüzdeki işgal ve zulümleri durdurmanın yolu Şehadet bilinci ile kuşanmaktan geçer. İslam düşmanları, aşağılık çıkarlarına ulaşmak, kendi kapitalist sistemlerini çevirmek için her devirde İslamî hareket ve davetçilerin önüne engeller koymuşlardır. Bunun bir yansıması olarak yüzbinlerce Müslümanı şehid etmiş, topraklarını gasp etmiş, zindanlara doldurmuş, mallarına el koymuş ve kendi çıkarları uğruna kullanmaktadırlar. Günümüzde bir yandan Müslüman kardeşlerimizi katlederken diğer yandan da kasalarını doldurmaktalar. Bu zulüm çarklarının dönmesi için de toprakları işgal edilmiş halkların kendilerine karşı koymayacak, koymayı aklından dahi geçirmeyecek uyuşturulmuş bir hale getirilmesi gerekmektedir. Bu da şehadet bilincinden mahrum edilmiş veya şehadet bilinci tahrif edilmiş halklara yaptırılabilir. Çünkü biliyorlar ki şehadeti göze alan bir ümmeti durdurabilecek hiçbir güç yoktur. Ölümü kurtuluş gören bir ümmeti dizginlemek, sömürmek, kanını emmek mümkün değildir.

Şehid, kâr ve zarar hesabı yaparken tek ölçünün dünya, tek kazanılan veya kaybedilen mekânın dünya hayatı ve kriterleri olmadığını kanıyla ispatlayan kimsedir. Çünkü olaylara sadece dünya gözü ile bakan kimseye göre ölüp gitmiştir, hâlbuki hayatta kalması ve çalışıp çabalaması daha faydalıdır, kendini tehlikeye atmanın ne anlamı vardır. Günümüzde de böyle söylemiyorlar mı şehid adaylarına! Onlar kolay yolu seçtiler, şehid olup gitmek kolay, burada kalıp mücadele etmek zor!!! Heyhat, şehadet ruhunu kavramak şöyle dursun, bunların ruhları ölmüş haberleri yok. Böyle düşünenler şehidleri anlayamazlar, anlasalar böyle düşünmezlerdi. Bu düşünceye göre şehid, kendi ölümüyle sonuçlanan eylemiyle, zâlimin maddî gücüne hiçbir zarar vermediği gibi İslâm saflarına da maddî açıdan hiçbir katkıda bulunmamıştır. Aksine; şehâdetiyle, kendi kişisel varlığını yok ederek İslâm saflarını, bir neferinin güç ve imkânlarından mahrum bırakmıştır; İslâmî hareketi yarar-zarar hesapları içinde yönlendirmeye çalışan zihniyete göre bu böyledir. Onlar, görmez veya göremez ki; İslâmî hareketin esas dinamikleri maddî imkânların ötesinde; ölçülemez, kolay anlaşılamaz mânevî dinamikler ve İlâhî yardımlardır.

Şehidler yaratılış gayesini en iyi anlayan kimselerdir. Şehidler asıl gayeyi dünyada galip gelmek zannedenlere, iktidar olmak diye düşünenlere kanlarıyla yanlış yolda gidiyorsunuz çağrısını en yüksek sesle haykıranlardır. Çünkü birincil gaye iktidar olmak, galip gelmek değil Allah’ın rızasını kazanmaktır. Dünya hâkimiyeti ise, bu amacın doğurduğu bir sonuçtur. Dünyada bir devrimin başarısı sonucuyla değerlendirilebilir ama bir şehidin değerlendirilmesi asla dünyevi sonuçlara göre olmamalıdır. Çünkü sünnetullah odur ki, her zaman Müslümanlar dünya ölçeğinde başarılı olamazlar. Allah, zaferi insanlar arasında evirir çevirir:

Nitekim merhum Libyalı mücahitlerin lideri Şehid Ömer Muhtar da: ‘Savaş dinimizin emridir, başarı ise Rabbimizin elindedir’ diyerek bu gerçeğe işaret etmektedir.

Bir çok peygamber gelmiş, ömürlerini Allah’ın rızâsı doğrultusunda tebliğ ve cihada harcamışlardır. Fakat bazıları küçük bir ümmet/cemaat bile oluşturamadan gitmişlerdir. Bu, mağlûbiyet ve başarısızlık mıdır?

Maddî ve zâhirî yönden “evet!” Hz. Nûh da, dünya ölçeğinde mağlup olduğunu belirtiyordu: “(Nûh) Rabbine; ‘Ben mağlûb oldum, yenik düştüm, bana yardım et!’ diye yalvardı.” (54/Kamer, 10). O Nûh (a.s.) ki, her türlü yöntemi denemiş, gece-gündüz, gizli-açık tebliğ etmiş, tebliğ etmişti (71/Nûh, 5-9). Hem de, dile kolay; tam 950 sene... “Andolsun Biz Nûh’u kendi kavmine gönderdik de, o, dokuz yüz elli sene onların arasında kaldı.” (29/Ankebût, 14)

Ama hakikatte ve âhiret ölçeğinde onlar başarılıydı, gâlipti, gâyelerine ulaşmışlardı. Onlar, ne yaptılarsa Allah rızâsı için yapmışlar ve o rızâyı da kazanmışlardı. İnsan, sadece kulluk yapmak için (51/Zâriyât, 56), Allah’ın emir ve yasaklarına uyup O’na teslimiyetle itaat için yaratıldığına göre, bu görevlerini yapandan daha başarılı kimse olur mu?

İşte şehidler bunun canlı şahitleridirler. Şehidler gerçek başarının Allah’ın sınırlarını çiğnememek olduğunu ispatlayan yiğitlerdir.
İmanı gözlerinde olanlar, hakikati gözleriyle talep edenler bu nurlu yolu kavrayamazlar.

Şehidlerin verdiği mesajların en büyüğü: “Ey Allah’ın kulları, her şey Allah yolunda verilmeye lâyıktır; ama hiçbir şey Allah yolunda harcanmayacak kadar kıymetli değildir!”

Metin Yüksel, Seyyid Kutub, Hasan el-Benna, Abdullah Azzam, Ahmet Yasinlerin şehâdetleri, asırlardır cihad, inkılâp ve şehâdet rûhunu nasıl etkilemiştir? Seyyid Kutub, Hasan el-Benna, Abdukadir Udeh, Abdullah Azzam ve onun gibiler hâlâ yaşamıyorlar, yoldaki işaretleri göstermiyorlar mı? Onlar bu hizmetleri yaparken ölü de, iş-aş-eş uğraşısı içinde kaybolan bizler mi diriyiz? Hangimiz ölü, felçli olmasına rağmen siyonizmi rahatsız edip füzeyle şehid edilen Ahmet Yasin mi? Biz mi? Hangimiz gerçekten felç, organları hareket etmeyen mi merhum Ahmet Yasin mi? Bu kadar zulme sessiz kalan azaları sağlam yığınlar mı?

En büyük davetçiler şehidlerdir. Acaba hangimizin sesi bir Hasan el-Benna kadar, Seyyid Kutub kadar Abdullah Azzam kadar çıkabilir. Yine bir şehid olan Malcom X’in dediği gibi: Bazı ölüler yaşayanlardan daha çok konuşur.

Şehidler bu kutsal davayı canlarını feda etme pahasına bize ulaştırdılar. Peki biz bu görevi ifa edebiliyor muyuz? Sancağı tek eli kesilince diğer eline alan Musab b. Umeyr gibi muhafaza etme gayreti içinde miyiz? Eğer öyleysek ne mutlu. Şehid olamasak bile şehidlerin şefaatini umabiliriz.

Şehadet bilinci hayatımızın her anını kapsamalıdır, Allah için dünyayı ve en sevdiği canını verme bilincinde olan Allah için ne yapmaz ki! Unutmamalıyız ki hak batıl savaşı olanca hızıyla devam etmektedir. Bugün küfür cephesi geçmiştekinden daha merhametli ve masum değildir. Bunlarla mücadele yolu da şehadet ruhunu kavramaktan geçmektedir.

Her müminin duasında şehadet ile ömrünü sonlandırma niyazları vardır. Ama güzel ölmenin yolu güzel yaşamaktan geçer. Canlı şehid olamayana, canını şehid olarak vermek nasip olmaz. Herkesle beraber aynı standartlarda yaşayan, herkesin yaptığı işi yapanlar bu şerefli makama çıkamazlar. Şehidler hayatlarında herkesin bir iş yaptığı yerde iki iş, iki iş yaptığı yerde bir çok işler yapan kişilerdir… Amelleri, ibadetleri, ihlasları ile öne çıkmış kişilerdir.

Yaşanmayan yolda ölünmez denilir ya veya atalarımızın “su testisi su yolunda kırılır” sözü vardır ya işte bu bize hayatımızın ölümümüze bir işaret olduğunun en güzel izahıdır aslında. Dolayısıyla nasıl yaşıyorsak öyle öleceğiz ve nasıl ölürsek öyle dirileceğiz. Şehidler bunu en iyi anlamış kişilerdir.

Ancak “hayat, iman ve cihaddır” düsturuyla hareket edenler şehidlik mertebesine erebilirler. Çünkü şehâdet ucuza elde edilebilecek bir şey değildir. Şehâdet işi, Allah’la bir alışveriş işidir. Bu alışveriş çok kârlı bir ticarettir, karşılığında cennet olan bir alışveriş!

Selamların en güzeli Bedir gazvesinden Hendek’e, Çanakkale’den Grozni’ye, Filistin’den Doğu Türkistan’a, Afganistan’dan Çeçenistan’a…

Bu nurlu yolda canlarını Allah’a adayan yiğitlere,

Onları yetiştiren anne babalarına,

Hayat arkadaşları iffet timsali hanımlarına,

Arkalarında bıraktıkları dünya süsü evlatlarına,

Dava arkadaşlarına, şehidlerin yolunu canları, malları, dilleri, kalemleri ile destekleyen tüm müminlerin üzerine olsun.

Amin.


-----------------------------------------------------------------------------------------------------------


1. Prof. Dr. M. Âkif Aydın, “Şehid”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c. 38, İstanbul, Diyanet Vakfı Yayınları, 2010.

2. D. Mehmet Doğan, “Şehid”, Doğan Büyük Türkçe Sözlük, Dördüncü Basım, İstanbul, Pınar Yayınları, 2008. s. 1516.

3. Buhârî, İlim, 45; Cihâd,15; Müslim, İmre,150,151; İbn Mace, Cihad,13; Ahmed b. Hanbel, IV, 392, 397, 402, 405, 417.

4. Müslim, İmâre, 52; Neseî, Cihâd, 22; Ahmed b. Hanbel, III, 322.
5. Ali imran, 169.

6. Nisa, 4/74.

7. Müslim

8. Buhârî, Cihâd 6; Müslim, İmâre,108,109; Neseî, Cihâd 33.

9. Buhâri, İman, 26; Müslim, İmâre,103,107; Neseî, Cihad, 37.

10. Ebu Davut, Tirmizi, Hakim, İbn Hibban

11. Tirmizi, Nesei, İbn Mace, İbn Hibban

12. Ahmed, Taberani

13. Buhari, Müslim

14. Tirmizi, Nesei, İbn Mace

 


* BENZER KONULAR

Allah Kullarını Eğitiyor Gönderen: KOYLU
[Dün, 10:12:41 ÖS]


Kur'an ve Sünnet'te İnfak Gönderen: KOYLU
[Dün, 10:08:17 ÖS]


Ayetlerle Cehennem Gönderen: KOYLU
[Dün, 06:04:39 ÖS]


Ayetlerle Cennet Gönderen: KOYLU
[Dün, 05:54:55 ÖS]


Allah Kimi Hidayete Erdirmek Isterse Gönderen: KOYLU
[Dün, 05:50:07 ÖS]


Uğur Işılak - Single Eserleri + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:31:08 ÖÖ]


Hafızlar Ezgi Grubu - Single Eserleri + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 11:26:28 ÖÖ]


Ölçülerimizi Sâbitelerimizi Bilelim Yaşayalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:18:21 ÖÖ]


Polen Alerjisi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:09:30 ÖÖ]


İyiliğe ve Cömertliğe İlk Önce Evlerimizden Başlayalım Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:01:00 ÖÖ]


Osmanlı’nın Çöküşü ve Kutsal oprakların Bizden Kopmasında Nüfus Azlığının Etkisi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:53:21 ÖÖ]


Annelerimiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:25 ÖÖ]


Allahü Teâlânın Gazabı Günahlar İçinde Saklıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:04 ÖÖ]


İhlâs Hiçbir Amelini Beğenmemektir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:30:52 ÖÖ]


Ebubekir İpek - Benim Sevdam Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 11, 2024, 10:00:30 ÖS]


Ahlakî Eğitimde Annenin Önemi Gönderen: melek
[Mayıs 11, 2024, 07:33:28 ÖÖ]


Kurşun Döktürmek Neden Caiz Değildir Gönderen: melek
[Mayıs 11, 2024, 07:28:41 ÖÖ]


Merhamete Dön Gönderen: melek
[Mayıs 11, 2024, 07:23:29 ÖÖ]


Kaçarak Evlenmek Mutluluk Getirir mi Gönderen: melek
[Mayıs 11, 2024, 07:18:11 ÖÖ]


Allah'ın Mağfiretine Koşun Gönderen: melek
[Mayıs 11, 2024, 07:11:07 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42