Falcılar, Büyücüler – EKLENDİ. xx
Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), “Kim kâhine, falcıya giderse Allah’ın, Peygamberi’ne indirdiğini inkâr etmiş olur.” buyurmuştur. Peygamber Efendimiz’e inen Kur’ân-ı Kerim’dir. Yani falcılara gidenler, gaybı (geleceği ve insanların bilemeyeceği meseleleri) Allah’tan başkası biliyor inancında olduklarından inkârcı durumuna düşmüşlerdir. Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerim’de açıkça gaybı kendisinden başka kimsenin bilemeyeceğini belirtmişken hâlâ falcıya gidenler, bu âyetlere inanmayıp, gaybı falcının bildiğine inanmış olurlar. Üstelik falcının dediğinin doğru olduğunu kabul ederlerse, bilgi konusunda Allah Teâlâ’ya ortak bir kişi bulunduğunu kabullenmiş sayılacaklarından kelâm âlimi İmam Nesefî’ye göre kâfir olurlar. Yani başlangıçta önemsiz, vakit geçsin diye yapılan falcıya gidip fal baktırma işi sonuçta dinden çıkmaya sebep olmaktadır.
Bir başka hadîste ise “Kim falcıya gidip gâipten bir şey sorarsa kırk günlük namazı kabul olunmaz.” buyurulmuştur. Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) falcıya gitmekle namaz arasında ilgi kurması da dikkat çekicidir. Çünkü, günde en az beş vakit Allah’ın huzuruna varan kimsenin Allah’tan başkasından meded ummaması gerekir.
Büyü yapmak, büyü yaptırmak da aynı şekilde haramdır yani büyük günahlardandır. Bizim örneğimiz, ölçümüz Hz. Peygamber’dir. Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), ne büyü yapmış, ne yaptırmış, ne fal bakmış, ne de baktırmıştır. Dünya hayatında karşılaştığı zorlukları aşmak için Allah’a güvenmiş ve kimsede de olağanüstü güçler olduğunu düşünmeden çalışmıştır. Kendisi peygamber olduğu hâlde, insanların kendisine olağanüstü güçler izâfe etmesini engellemek için birçok defa “Ben bir insanım.” diye buyurmuştur.
Fallarla, büyülerle uğraşmak, kişinin Allah’a olan inancını zedeler. Aslında, Allah Teâlâ’yı tanıyan kimse falcıdan, büyücüden yardım beklemez, medet ummaz. Dua ederek Allah’tan yardım ister.
İnançla ilgili bu meselelerdeki ikazlar, Müslümanların şuurlu ve hareketlerinin farkında olmaları gerektiğini göstermektedir. Başıboş yere yaratılmayan ve imtihan edilmeden bu dünyadan geçip gitmeyecek olan insanoğlu, nereye gittiğinin, ne yaptığının her an farkında olmalıdırlar. Çevresindeki kişilerin meseleleri büyütüp falan falcının her şeyi bildiğine veya falan kişinin kısmetlerin neden bağlandığını bildiğine ve kısmetleri açtığına veya falan kişinin büyüleri bozduğuna dair sözlerine inanıp hem imanını, hem vaktini, hem de parasını kaybetmemelidir.