Gönderen Konu: Dünya ve Ahiret Yoldaşını Seçmek  (Okunma sayısı 140 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Dünya ve Ahiret Yoldaşını Seçmek
« : Aralık 23, 2022, 08:28:53 ÖÖ »
Dünya ve Ahiret Yoldaşını Seçmek

Ölüm olmasaydı, arardık onu

Dünya bunaltıcı bir yer olurdu

Hayata sımsıkı sarılan insan

Ölmediği için de kahrolurdu.

Öyle bir ahir zamandayız ki, dostların düşman, düşmanların dost edildiği garip bir hırs, tamah ve kimliksizlik, kişiliksizlik yaşıyoruz.

Öyle bir ahir zamandayız ki, dinin ahiret boyutu es geçilip, hesap günü es geçilip, sadece dünya boyutu kalmış ve kimin neye nasıl inandığı ve kime göre inandığı karmakarışık.

Bu ifadeler çok umutsuz sözler gibi gelmesin. Hepimiz bu hali yaşıyoruz ve hemen her gün şaşırdığımız bir sürü olayla karşılaşıyoruz.

Sebebi o kadar basit ki, dost edinmemiz gerekenleri; akıl, izan, mantık, duygu, düşünce ve inançlarımız çerçevesinde tartmadan, ölçmeden, biçmeden ve yarını hiç düşünmeden; siyasi, ideolojik veya ekonomik sebeplerle öteleyebiliyoruz.

Oysa ilk insandan beri hiç ölmeyeceklerini zannederek yaşayanlar, zamanın pençesinde kurbanlık koyunlar misali mezarlıklara sürüklenmişlerdir ve sürüklenmekteyiz.

“Her canlı ölümü mutlaka tadacaktır” ilahi ilanı; o kadar çok duyulan, yazılan, okunan ve anlatılan bir hakikat ki, maalesef tesiri musalla taşı veya mezarlıktaki defin süresi kadar.

Eğer cidden bu ilahi ilanı, ikazı; kalp ile tasdik edip, dil ile ikrar edersek; dostumuzu, düşmanımızı daha net seçmez miyiz?

Dünyaya gelen her insan ilk saatinden itibaren ahirete doğru yürüyüşe çıkmış değil midir? Hangi güç, ne gideni geri getirmiş ne de kaybettiğimiz zamanı geri çevirmiştir?

Dost edinmemiz gerekenlere düşman olmak, inanç değerlerimize karşı duruşlarını hiç değiştirmeden düşmanlığını sürdürenleri dost edinmek, bir araz hali değil midir?

Şimdi benim de yaptığım gibi hemen pek çoğumuz, insanlığın kötüye meylettiğini ve kötüye doğru gittiğini söylüyoruz ama hiçbirimiz de bu kötüye gidişte kendimizin ne kadar payı olup olmadığını sorgulamıyoruz.

Bu hal; kendimizi sigaya çekmemek, yolun sonuna kimlerle gidip gidemeyeceğimizi görememektir.

Dost edindiğimiz insanların hem dünyalık hem ahiretlik olarak bize bir şeyler kazandırması, arkadaş olması, hak hukuk bilmesi, kardeşliğin gereği değil midir?

“Evet, öyle” diyorsak, şunu söyleyebiliriz. Varlığı bir şey kazandırmayan kimsenin yokluğu hiçbir şey kaybettirmez. Seçimimizi ona göre yapmalıyız.

Yaşadıklarımızla anılmayız, hatırlanmayız. Yaşattıklarımızla, iyiliklerimizle, hayırlarımızla anılırız.

Nasıl anılmak, hatırlanmak istiyorsak, seçimimizi ona göre yapmalıyız.

Sahip olduğumuz insani melekelerle yüklü hazinelerle sahibiz. Böylesine büyük bir hazinenin içinde yaşamamıza rağmen, fark edememek ne acıdır.

Ezcümle:

Asrımızın hastalıklarından birisi de yine “Ne oldum deme ne olacağım de” irfan yüklü atasözüne muhalefet ederek, insanların birbirlerini küçümseyerek büyük olduklarını sanmalarıdır. Zavallılık ve çaresizlik halidir.

Maalesef böylelerini sosyal medya başta olmak üzere pek çok yerde görmekteyiz. Her azamızdan sorumluyuz

Hüseyin Öztürk.

RADYO  FANİDUNYA FM.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41