Gönderen Konu: NASIL YAŞAYORUZ?  (Okunma sayısı 477 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
NASIL YAŞAYORUZ?
« : Kasım 08, 2017, 08:55:45 ÖS »
NASIL YAŞAYORUZ?

Üzülüyoruz. Yoruluyoruz. Bazen ümitsizliğe düşüyoruz. Kaybediyoruz tüm kazandıklarımızı. Başarılar geçici. Sevinçler de. Ama kaybetmek ve üzüntüler de geçici. Sevdiklerimiz ölüyor, dostlarımızdan ayrılıyoruz. Hatta çocuklarımız bile büyüdüklerinde uzak ve ayrı oluyor.

1- Dünya nimeti az birazdır. Yani birazcık meta, azcık rahat, birazcık huzur. Ama bu kadar. Fazlası yok.

2- Buradaki nimet, yaşamaktan vazgeçmeyecek ve hayata devam edebilmek için dinlenecek ve nefes alacak kadardır.

3- Fakat bu nimetin az olması, değersiz olduğu ya da şükretmeyecek olduğumuz anlamına gelmez.

4- Özetle dünya nimeti; kulluğu unutmayacak, şükredecek ve hayatta kalacak kadardır.

5- Fakat yine de burada biz, kendi üzerimizdeki nimetleri dikkate alıyoruz. Oysa bizim hayata devam edebilmemiz için bütün bir kâinat hazırlanmıştır. Kâinattaki her şey ve her olay bizim içindir. Şu halde dünya nimeti, aslında çok da küçük değildir. Küçük olmasından kasıt, ahirete göre az olması ve geçici olması iledir. Aynı şekilde kendi üzerimizdeki sağlık ve diğer nimetler de çok çok büyüktür.

6- Diğer taraftan insan, çocukluğunu rahat ve huzur içinde, çalışmadan ve kedersiz geçirir. Tabi ki çocukluk ve gençlikte bir takım sıkıntılar çekeriz ama bunu sorumluluk aldığımız dönemlere göre kıyaslarsak; insan, çocukluk ve gençliğinde, hayatı, huzur içinde ve hatta fütursuzca hareketler yapıp hatalar ederek geçirir. Ve bütün bu yaşadıklarımızın bir bedelini istemez Mevla. Yani hayata borçlu başlarız aslında.

7- Aynı şekilde dostluklar ve çocuklarımız da bize emanet. Hem onlarla imtihan ediliyoruz, hem de dostlarımız ve çocuklarımızla vakit geçirip sefa sürüyoruz. Onları veren de Mevla, alan da.

Peki, bütün bu olumsuz ve sıkıntılı durumlara nasıl alışacağız? Bir gün kaybedeceğimizi bile bile onlara nasıl değer ve emek vereceğiz? Aslında bütün bunların bir cevabı var güzel dinimizde. Kısa ve genel olsa da bazen, hayatın ana esaslarına dair kurallar belirtilmiş. Onları arayıp bulmak ve anlayıp uygulamak sadece bize düşen. Daha önceki yazılarda, bunlara dair bir takım şeyler söylemiş idik. Burada özet olarak sadece sonucu zikretmekle yetiniyoruz:

    Sorumluğumuz gereği tüm işlerimizi yerine getiriyoruz. Yoksa karşılık beklemek için değil. Karşılık, ahirette; Allah’ın rızası ve cennettir. Dünya, ebedi değil fanidir. Bu yüzden geçmişe takılmadığımız gibi, gelecekte ne olacağına dair de kaygılar taşımak yanlıştır. Aslolan “anı yaşamaktır”. Zira insan, bildiğinden ve gücü yettiğinden mesuldür. Özetle; hayata devam etmek ve çalışmak, bir tercih değil; bir görev ve bir idealdir.

Yani mecburuz yaşamaya ve hayata devam etmeye. Her şeye ve herkese rağmen. Bahane bulmadan. Üzülebiliriz ama küsüp terk edemeyiz. Yorulabiliriz ama vazgeçemeyiz.

Turgut Akyüz.




 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42