Gönderen Konu: İşimiz Duaya mı Kaldı Deme  (Okunma sayısı 226 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2146
İşimiz Duaya mı Kaldı Deme
« : Şubat 22, 2023, 06:17:01 ÖS »


İşimiz Duaya mı Kaldı Deme

Yeni yılın bu ilk günlerinde darda kalmadığımız sürece ihmal ettiğimiz ve bu yüzden yüce yaratıcımız nezdinde değer kaybına uğradığımız temel bir kavramdan söz etmek istiyorum. “Dua”

Dua, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Dinlerin temel öğretilerinden biri, duanın gücünden olumlu anlamda yararlanmaktır. Gerçi her devirde bu güce inanmayan küçük sıra dışı topluluklar olmuştur. Bugün de dua deyince dudak büküp geçenler vardır. Duanın temelinde yüce bir inanış ve Allah’a güven vardır.

İslam’da dua ibadettir, hatta ibadetlerin özüdür.

Duanın, biri kavli (sözlü ), diğeri fiili ( iş ve eylem ) olmak üzere iki temel unsuru vardır. Sözlü dua, istekleri Allah’a dil ile arz etmektir. Fiilî dua ise, insanın sözlü olarak Allah’tan istediği şeylerin gerçekleşmesi için gerekli zemini hazırlaması, Allah’ın koyduğu kanunlara uyularak elden gelen tüm gayretin sergilenmesi demektir. Örneğin sınavında başarılı olmak isteyen bir öğrencinin planlı bir şekilde çalışması fiili, başarıyı Allah’tan niyaz etmesi ise kavli bir duadır.

İnancımıza göre dua önemli bir güçtür. Fakat bunun doğru anlaşılıp kullanılması gerekir. Fiilî dua, kavram olarak değilse de içerik olarak Kur’an-ı Kerimde önemli bir yer tutar. Bir şeyi sadece sözlü olarak istemek, tahakkuku için yeterli değildir. Sözlü dua ile fiili duayı birlikte yapmak gerekir. Sözlü duayı yapıp, fiilî duayı terk etmek, sözle davranış arasında bir çelişki oluşturur. Günümüzde Müslümanların çoğu kaderci bir mantıkla sadece sözlü dua ederek, sorumluluğu adeta yüce Allah’a yüklemektedirler. Fiili dua eksikliği İslam dünyasında yaşanan sorunların temelinde yatan en önemli unsur olarak karşımızda durmaktadır. Dua, işi Allah’a havale etmek değil, işi yapmak için Allah’tan güç talep etmek, bu gücü son haddine kadar kullanarak çalışıp sonucu yüce Allah’tan beklemektir.

Kur’an-ı Kerimde çeşitli peygamberlerin fiilî dualarına yer verilmiştir. Kur’an-ı Kerime ile Hz. Muhammed’in söz ve uygulamalarına bakıldığında yüce Allah’ın dualara karşılık vermeyi bir takım şartlara bağladığı görülür. Buna göre yüce Allah, sadece dille dua edenlere değil, koyduğu kanunlara uygun davrananlara karşılık verir. Bir insanın Allah’ı yardıma çağırabilmesi için ilk önce üzerine düşeni yapması gerektiği Kur’an-ı Kerimde şöyle dile getirilir: “ … Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez…” ( Ra’d, 13/11 ) Buna göre yüce Allah, değişim ve gelişim isteyen fert ve toplumların önce kendilerini değiştirerek işe başlamalarını istemektedir.

Yüce dinimize göre dua; hiçbir çaba sarf etmeden üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmeden istekleri ve sıkıntıları sadece sözle Allah’a arz etmek değildir. Sözlü dua edip fiili duayı terk etmek veya yalnızca fiili dua ile yetinip, sözlü olarak ilâhî yardımı dilemekten kaçınmak doğru değildir. Her ikisini birlikte yapmak gerekir. Sözlü dua ile fiili dua birbirlerini tamamlayan iki unsurdur. Müslüman toplumların geleceği açısından acilen Kur’an-ı Kerimde değerini bulan doğru bir dua anlayışının benimsenerek hayata yansıtılması büyük önem arz etmektedir. Unutmayalım ki; bittim diyen kuluna, yettim diyen Rabbimiz var! Ön şart bittim demeden önce yapabileceğimiz her şeyi yapmaktır.

İnsan yüce Allah’a sığınmak, O’ndan yardım istemek, O’na dayanmak ve güvenmek hususunda neden sorun yaşar? Niçin dert ve taleplerini Rabbine arz etmez? Neden Onunla iletişim kurmakta ihmalkâr davranır? Bu soru ve sorunların nedenlerini büyük ölçüde dünyevileşme serüvenimizde görmemiz mümkündür. Dünyevileşmenin hem zihin dünyamız hem de hayatımız üzerindeki olumsuz etkileri her geçen gün artıyor. Dini, yaşantısından dışlamaya çalışan fertlerin dua iklimine ne kadar yabancılaştığına şahit oluyoruz.

Dara düşünce Rabbine yönelen, rahata erince unutan ve sırtını dönen, sonra da hayatını Allah yokmuş gibi yaşamayı tercih eden Müslümanların bulunduğu bir zamanda yaşıyoruz. “İşimiz duaya mı kaldı?” ,  “İşimiz duaya kaldıysa, vah halimize!” Cümlelerini sıklıkla duyar hale geldik. Gerçi fiili duayı yokmuş gibi kabul edip duayı sadece sözlü yakarıştan ibaret gören anlayış, tutum ve davranışları eleştirmek için söyleniyor bu tür sözler ama bu sözlerimizle inanç ilkelerimiz açısından çok tehlikeli bir zemine kaydığımızı anlamamız gerekiyor. Dua eden birini gördüğümüz zaman hemen “ işimiz duaya kaldı” deyip hem dua gerçeğini hem de onu bizden isteyen yüce Allah’ı hafife almamalı, dua denince dudak büküp geçmemeliyiz.

İşimiz duaya mı kaldı deme, bir gün gerçekten dua etmek mecburiyetinde kalırsın!                           

Müslümana yakışan ve kendisinden beklenen duayı hem sözlü hem de fiili olarak yapılması gereken bir kulluk görevi olarak kabul edip üzerine düşen görevleri tam olarak yaptıktan sonra Allaha tevekkül ederek işlerin hayırla ve başarıyla sonuçlanması için dua etmektir. 

İşlediği günahlarının affını isteyen bir kimsenin, “ey Rabbim! Beni affet, bağışla” diye yalvarması sözlü dua, günahları terk edip Allah’ın emrine yönelmesi, işlediği günahlara bir daha dönmemesi ve iyi işler yapması fiilî duadır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetmek için hem sözlü dua etmiş hem de gemileri karadan yürütmüştür.

Yeni yılın bu ilk Cuma gününde geliniz Rabbimize dua edelim.

Allah’ım! Bizleri sen yarattın, varlığından haberdar ettin, sevgini gönlümüze nakşettin, İslam nimetiyle donattın, Habibin Muhammed Mustafa’ya ümmet eyledin. Sana sonsuz şükürler olsun! Verdiğin nimetlerin şükrünü eda edebilmeyi nasip eyle.

Allah’ım! Kırık kalpleri onarabilmeyi, yaralı gönülleri imar edebilmeyi, haset, kin ve nefretten kurtulabilmeyi, sevgi, merhamet ve kardeşlik köprüleri kurabilmeyi bizlere nasip eyle, bizleri günahta ve düşmanlıkta değil; iyilikte ve takvada yardımlaşanlardan eyle!

Allah’ım! Ülkemizi sel, deprem, toprak kayması, çığ düşmesi gibi her türlü semavi ve arazi afetlerden, kaza ve belalardan muhafaza eyle. Bizleri sağlık ve afiyette daim eyle, dert verip derman aratma, dayanılmaz acılar yaşatma, darda ve zorda bırakma, akıbetimizi hayreyle, dünya ve ahiretimizi mamur eyle. Bizleri Senden başkasına muhtaç eyleme, Sana ve Senin sevgine layık eyle Allah’ım!

Ya Rabbi! Dünyayı sadece kendi menfaatleri için kana bulamak isteyenler, her türlü zulmü insanlığa reva görenler var. Ne olur onların şerrinden bizleri koru. Ya Rabbi! Dünyada mazlum kardeşlerimiz var. Kardeşlerimize yardım eyle. Ne olur zalimlere fırsat verme. Ya Rabbi! Vatan evlatlarını birbirlerine düşürmek isteyenler var. Milletimizi parçalamak vatanımızı bölmek isteyenler var, vatan hainlerine, bölücülere fırsat verme.

İslam’ın izzetine uygun davranmayı, her türlü kötülüğün, haksızlık ve zulmün karşısında durmayı bizlere nasip eyle. Bu uğurda bize güç ver. Bizi bu bilinçten ayırma Allah’ım! Her türlü fitne ve fesada, hile ve tuzağa karşı bizlere feraset ve basiret ihsan eyle Allah’ım!

Cennet vatanımızın bizlere ebedi yurt olarak kalması için hayatlarını feda eden aziz şehitlerimize, baki âleme göç eden gazilerimize gani gani rahmet eyle! Kederli ailelerine sabır ve metanetler ihsan eyle Allah’ım!

Devletimizi payidar, milletimizi bahtiyar eyle Allah’ım! Bizi, ana - babamızı ve bütün Müminleri bağışla! Bizlere dünyada da, ahirette de iyilik ve güzellikler ihsan eyle. Müslümanca bir hayat yaşamayı ve son nefesimizde kelime-i şahadeti söyleyerek çene kapamayı nasip eyle Allah’ım! Sana açılan ellerimizi, sevginle dolan gönüllerimizi, rahmet ve inayetini gözleyen yüreklerimizi boş çevirme, dua ve niyazlarımızı kabul eyle Allah’ım!

İşimiz duaya mı kaldı diyenlere hidayet ihsan ederek uyanışlarının mahşere kalmamasını nasip ve müyesser eyle Allah’ım!

Fahri Sağlık

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41